Yalnız Mesajı Göster

Erken İslam Sanatı

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Erken İslam Sanatı



İslam Sanatı, İslam dininin ortaya çıkıp yayılmaya başlamasından, günümüze kadar İslam ülkelerinde oluşup gelişen tüm sanat dallarının ortak adıdır Önce Arabistan'da doğan, daha sonra Mısır, Suriye, Mezopo­tamya, İran, Anadolu, Kuzey Afrika, İspan­ya, Hindistan ve Çin gibi çok geniş bir bölgeye yayılan İslam dini, bu yörelerin sa­natlarından da etkilenerek yeni bir sanat anlayışının doğmasına yol açtı Bu nedenle İslam sanatları, her ülkede aynı biçimde, aynı özellikler taşıyarak gelişmedi Her ülkenin sanat değerleriyle karışarak yeni ve zengin bir sanat bileşimi yarattı
İslam sanatı, İslam dininin yayıldığı ülke­lerde mimarlık, ağaç ve fildişi oymacılığı, seramik, madencilik, cam sanatı, dokuma, minyatür, süsleme, hat (yazı) sanatı, ciltçilik ve halıcılık gibi alanlarda kendini gösterdi ya da kendine özgü sanat alanları yarattı
İslam sanatının ilk temsilcisi olan Araplar, sanat gelenekleri pek olmamasına karşın, fethettikleri ülkelerin sanatından esinlenerek yeni yapıtlar ortaya koydular Örneğin Ro­ma, Helenistik ve Hıristiyan sanat yapıtları­nın yoğun olarak bulunduğu Şam'da Emeviler bütün bu sanatların kalıntılarından çok yarar­landılar
İslam ülkelerinde sürekliliği olan en güçlü sanat dalı dinsel mimarlıktır Dinsel mimarlık yapıtları cami, mescit, medrese, türbe, tekke, zaviye gibi yapılardır İslam ülkelerinde din­dışı mimarlığın da önemli özellikleri vardı Han, kervansaray, çarşı, hamam, imaret, bedesten, köşk, saray, köprü gibi dindışı mimarlık yapıtlarında İslam ülkelerine özgü bir üslup doğdu ve gelişti Ayrıca kale, sur gibi askeri yapılar da İslam mimarlığının önemli yapıtlarındandır
İslam sanatının kendini en çok belli ettiği yapılar camilerdir Cami, her İslam ülkesinde temel özellikleri değişmeksizin, yeni bileşim­ler ve yerel özelliklerle sürekli değişim göster­di Türbeler ise camilerden sonra gelen önemli dinsel yapılardır İslam dünya­sında bilinen en eski türbe, Samarra'da Abba­si Halifesi Muntasır'ın annesi tarafından 862'de yaptırılan Kubbetü's-Süleybiye'dir Türbeler özellikle doğudaki İslam ülkelerin­de, İran, Anadolu ve Mısır'da sayı ve çeşitlilik bakımından önde gelir
Medreseler ise İslam sanatının önemli mi­marlık yapıtlarındandır Bu yapıların ilk ve önemli örneklerine İran, Irak, Mısır ve Tu­nus'ta rastlanır Anadolu'da tarihi bilinen en eski medrese, Tokat'ın Niksar ilçesinde yıkık bir durumda bulunan Yağıbasan Medrese-si'dir
Mimarlık yapıtlarının bolluğu ve çeşitliliği oranında mimarlıkla ilgili süsleme sanatları da İslam ülkelerinin gelişkin sanat dallarından biri oldu İslam dininin yaygınlık kazandığı ilk dönem olan Emeviler döneminde özgün bir süsleme yoktu Örneğin Kubbetü's-Sahra ile Emeviye Camisi'nin mozaikleri ve öbür süsle­me öğeleri Eski Yunan mimarlığının özellik­lerini taşımaktadır

İslam dünyasında mimar, süsleme sanatçı­sından önce yapısını süsleme yoluna giderek, yapıya süs öğeleri kazandırdı Tuğla ve taşları değişik biçimlerde yerleştirerek değişik geo­metrik desenler elde etti Daha sonra İslam süsleme sanatçıları Suriye ve Mısır'daki Hıris­tiyan sanatının etkisiyle bitkilerin kıvrımlı saplarını örnek alarak süsleme yapmayı sür­dürdü Bu figürlere dalgalı çizgiler, tespih tanelerinden oluşturulmuş daireler içine alın­mış gül ya da üçgen motifleri eklendi Bunlar duvarları hemen hemen hiç boş yer bırakma­dan dolduran süsleme öğeleriydi Zamanla yabancı süsleme öğeleri bir yana bırakıldı ve daha yalın bir süsleme anlayışı doğdu Bu anlayış İslam süsleme sanatı denebilecek bir özellik kazandı Süsleme çeşitliliği, motiflerin zenginliği Endülüs Emevi sanatında varlığını sürdürdü Endülüs Emevileri'nde, öbür İslam ülkelerinde görülen süsleme tekniklerinin he­men hepsi kullanıldı Taş, mermer, pişmiş toprak, tahta ve mozaik üzerine yazı, bitki motifleri, geometrik desenler işlendi

Yazı ile süsleme hemen hemen bütün İslam ülkelerinde görülen en yaygın süsleme biçimi­dir Süslemede yazı kullanımı dinsel nedenle­re dayanıyordu Arap alfabesiyle yazılan bu yazıların çoğu Kuran'dan alınan ayet ya da surelerden oluşur Böylece yazı mimarlıkta ve daha başka yerlerde kullanılan bir süsleme biçimi oldu ve "hat sanatı" adıyla bilinen bir sanat dalı doğdu
İslam süsleme sanatı daha çok zihinsel bir taşandır Süslemeciler doğadan esinlenmek yerine, kendilerinden önce yapılmış olan süs­leme biçim ve tekniklerini değişikliklerle ye­nileyerek sürdürdüler İslam süsleme sanatı dört öğeden çok yararlanmıştır Bunlar yazı, geometrik şekiller, bitki motifleri, az da olsa insan ve hayvan figürleridir İslam dininin ilk dönemindeki, Emevi ve Abbasi saraylarında yer alan duvar ve tavan resimleri, Emeviye Camisi'ndeki mozaik resimler dışta bırakılırsa İslam dünyasında batıda gelişen türde bir resim anlayışı yoktur Minyatür, resim sanatı­nın yerini tutmuştur
İslam sanatı içinde ele alınabilecek bir başka dal da çiniciliktir 11 yüzyıldan başla­yarak dinsel yapıları bezemek, yapıların yük­sek bölümlerine yerleştirilmiş yazıları oku­naklı kılmak için sırlı tuğlalar kullanılmıştı Bu durum çini için çok uygun bir kullanım alanı oluşturuyordu Kısa zamanda İspanya' ya kadar yayılan çini ile bezeme sanatının olağanüstü güzellikte örnekleri ortaya çıktı En çok Selçuklu ve İran yapılarında rastlanan çini kullanımı, Osmanlı İmparatorluğu'nda yenilikler kazanarak yaygınlaştı
İslam sanat eşyalarındaki sanat gücü özel­likle dokuma ve halılarda görkemini belli eder Halı, kilim, seccade gibi dokuma ürün­lerinde, renkler çok çarpıcı biçimde kullanıl­mış ve günümüze kadar değerini koruyan eşsiz örnekler ortaya çıkmıştır Dokuma ürünlerinde, minyatür sanatına dayalı resim anlayışından yararlanılarak işlenmiş hayvan ve insan figürleri ile geometrik desenler çok zengindir
Özellikle Afrika'daki İslam ülkelerinde ge­lişen ve ince bir işçiliğin ürünü olan cam, tahta, bronz ve bakır eşya İslam sanatının yetkin örnekleridir Cam sanatında ayrı bir yeri olan özgün ürünlerden biri de İstanbul'da 19 yüzyılda üretilen çeşmibülbüllerdir

Temel Britannica

Alıntı Yaparak Cevapla