Yalnız Mesajı Göster

Hint Uygarlığı

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hint Uygarlığı



Hindistan, Çinden sonra dünyanın en kalabalık ülkesidir Dünya üzerindeki en eski uygarlıklardan birine sahip olan Hindistanın ilk dönem tarihine ait bilgiler arkeolojik verilere dayanır Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda, İndus Vadisinin batısında MÖ 3500′lerde yaşamış yarı göçebe topluluklar ortaya çıkmıştır Daha sonra toprak ekiminin gelişmesiyle MÖ 2500′lü yıllarda yerleşik köy yaşamına geçilmiştir
MÖ 2300′lerde İndus Vadisi çevresinde gelişmiş kentlerin ortaya çıktığı bir uygarlık yükselmiştir Bu dönemde düzenli bir plana göre kurulan kentlerde, evlerin yanı sıra, tapınak, hamam, dükkân ve atölye gibi yapılar bulunuyordu İndus Irmağının çevresindeki verimli ovalarda buğday, arpa, pirinç, hurma, susam, kavun ve pamuk yetiştiriliyordu Ayrıca, komşu uygarlıklarla ticaret de yapılıyordu İndus bölgesinin uygarlık merkezi olma özelliğini kaybetmesinin ardından, Ganj Vadisine yönelik göçlerle yeni bir uygarlığın temelleri atıldı Burada kabile sisteminin yerleşmesiyle birlikte, toprak sahibi kralların, rahiplerin ve aristokrat sınıfının önemi arttı Bu dönemde kast sistemi biçimlenmeye başladı Kast sisteminde toplumsal sınıfları; brahmanlar (din adamları), kşatriyalar (asker ve asiller), vaysiyalar (sanatçı, tüccar ve köylüler), südralar (işçiler) ve paryalar (köleler) oluşturmaktaydı
MÖ 6 yüzyılda büyük din reformcusu Buda, yeni bir inanç sistemi geliştirdi Ona göre ruhun ölümsüzlüğünü sağlamak için, karşılık beklemeden iyilik yapmak, temiz yürekli olmak ve maddi tutkulardan uzak durmak gerekiyordu Budanın yeni öğretisi tüm Hindistanda hızla yayıldı Budacılık misyonerler aracılığıyla Çin, Tibet ve Tayland gibi ülkelere de yayıldı
Eski Hint uygarlığı, MS 4 yüzyıldan 5 yüzyıla kadar egemen olan Gupta krallarının küçük krallıkları ortadan kaldırmasıyla geniş bir alana ulaştı Guptalar, 6 yüzyılda Orta Asyadan gelen Hunların saldırısına uğradı Bu saldırı sonucunda Guptalar zayıfladılar Bu kargaşa ortamında “Racput” adı verilen “kralların oğulları”, yönetimi ele geçirdi Racputlar kendi aralarında iyi anlaşamadıklarından, sürekli birbirleriyle mücadele ediyorlardı Racputların kendi aralarındaki mücadelelerinden dolayı Kuzey Hindistan, dışarıdan gelen saldırılara karşı savunmasız kalıyordu Bu durumdan yararlanan Gazneliler 10 yüzyılın ikinci yarısında Hindistana girdiler Gazneli Sultan Mahmut, Hindistana düzenlediği seferler sonucunda burada büyük bir devlet kurdu Bu seferler sonucunda İslamiyet, Hindistanda hızla yayıldı Gaznelilerden sonra Gurlular, Hindistana uzun süre egemen oldular
1526 yılında Babür Şahın Kandehardan Bengale kadar olan sınırları ele geçirmesiyle Hindistanda Moğol kökenli Babür egemenliği başlamış oldu Babür Devletinin en ünlü hükümdarı olan Ekber zamanında devletin sınırları genişledi Ayrıca, Müslüman ve Hindu halklarını birbirine kaynaştırmaya çalıştı Ekberin torunu olan Şah Cihanın Agra kentinde yaptırdığı Tac Mahal, dünya kültürel mirasının en önemli eserleri arasındadır Babür Devletinin sonlarına doğru Müslümanlar ile Hindular arasında anlaşmazlıklar çıktı Bu anlaşmazlıklar sonucunda zayıflayan Babür Devleti yıkıldı
On beşinci yüzyılın sonlarına doğru Avrupalı tüccarlar, Afrikanın güneyinden dolaşarak Hindistana vardılar İlk gelenler Portekizliler ve Hollândalılar oldu 17 yüzyılın başlarında Hindistan pazarını kapmak için asıl mücadele edenler, Fransızlar ve İngilizler arasında oldu Fransızlar 1954′e kadar Hindistanda bazı limanları ellerinde tuttular Portekizliler ise işgal ettikleri yerlerden 1961′de çıktılar
Hindistan, İngilterenin en önemli ve en çok gelir getiren sömürgesiydi Hindistanı, İngiliz hükûmetince beş yıllığına atanan bir genel vali yönetiyordu Hindistan halkı ağır vergiler altında eziliyordu Batı üniversitelerinde okuyan Hintli gençler, sömürü altındaki ülkelerine özgürlük ve demokrasi düşüncelerini getirdiler Bu aydın sınıf 1885 yılında bağımsızlık hareketini başlattı Bundan sonraki 50 yıl bağımsızlık mücadelesiyle geçti Birinci Dünya Savaşında Hindistan birlikleri İngiltereye bağlı olarak çarpıştı Bu savaşta İngilizler, Hindistanın bütün olanaklarını kullandılar
Bu sırada bağımsızlık hareketinin önderi olarak Gandhi ortaya çıktı O, pasif direniş kampanyasıyla ülkenin bağımsızlığını kazanabileceğini söylüyordu Kampanyayla milyonlarca insan harekete geçti İngilizler gerekli önlemleri almıştı; fakat bağımsızlığa inanan Hindistan halkı Gandhinin pasif direniş kampanyası sonucunda 26 Ocak 1930 yılında bağımsızlığını ilân etti
İkinci Dünya Savaşından sonra Hindistanda iki devlet ortaya çıktı Biri Hindistan adını korurken diğeri Pakistan adını aldı Sınırlar nüfusun dinî yapısına göre belirlendi Hindistan, Hindu çoğunluğun; Pakistan ise Müslüman çoğunluğun yaşadığı yerleri içine alıyordu Ancak sınırların her iki yakasında da bir göçmen trafiği yaşanmaya başlandı Pakistan sınırları içinde bulunan Sihler ve Hindular Hindistana; Hindistandaki Müslümanlar ise Pakistana geçmeye çalışıyorlardı Bu geçişler sırasında 200 bin insan yaşamını yitirdi
Hindistanda bilimsel çalışmaların kökeni MÖ 5 binlere kadar uzanır Hintlilere göre gök sistemi, dünya merkezli bir sistemdir Onların astronomi çalışmaları gezegenlerin hareketleri hakkında bilgiler içerir Ayrıca, Dünya – Güneş uzaklığı hakkında tahminler yapmışlardır
Hindistanda 10 tabanlı bir matematik sistemi kullanılmaktaydı Sıfırı da ilk defa Hintli matematikçilerin kullandığı bilinmektedir
Hint felsefesine göre, canlı, evrenin küçük bir modelidir Canlı da doğadaki diğer cisimler gibi toprak, su, hava ve ateşten meydana gelmiştir
Bu uygarlığın bilim ürünleri önce İslâm dünyasında Arapçaya, sonra buradan aldığı katkılarla birlikte Lâtinceye çevrilmiştir Bu yüzden Hint uygarlığındaki çalışmalar, diğer toplumların bilimsel faaliyetlerini etkilemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla