Yalnız Mesajı Göster

Eski Mısır'da Amon Dini, Amon Rahipleri Ve Akhenaton

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eski Mısır'da Amon Dini, Amon Rahipleri Ve Akhenaton



Allah'ın varlığını ve birliğini tanıyan, tasdik eden kimselere Arapça'da, "Muvahhid" adı verilmektedir Modern tabirle, "Monoteist"

Yazımızın konusu, milattan önce 14 asırda yaşamış bir Mısır Firavunu, Amenofis (IV), nâmı diğer Akhenaton

Asıl adı 4 Amenofis olan Akhenaton, milattan önce 1400 yılında doğdu 1364'de tahta çıktı 1347 yılını kadar tam 17 sene hüküm sürdü Tahta çıktıktan sonra 41 yaşında iken kendisinde büyük bir mânevî değişiklik oldu Allah'ın (bir), isminin ise "ATON" olduğunu halkına ilah etti Tapınaklardaki bütün putların kırılmasını, duvarlardaki tanrı isimlerinin kazınmasını emretti Amenofis (imparatorluk tanrısı Amon) olan adını, Akhenaton (Aton'un hizmetçisi) olarak değiştirdi

Mısır'da o asırda halk tam 13 tanrıya inanıyordu:[*]Ptah,[*]Re-Amen,[*]Tot,[*]Seker,[*]Osiris,[*]Osis,[*]Neftis,[*]Hator,[*]Ra,[*]Horus (şahin),[*]Set (eşek),[*]İbis,[*]Hotor (inek) Bu hususta o kadar ileri gitti ki; mezarından babasının dahi ismini kazıttı Çünkü babasının adı, Amenofis (III) idi

"Aton", eski mısır dilinde "Güneş Yuvarlağı / Diski" anlamına gelmektedir Bu bakımdan bir çok egitpolog, "Aton" ile güneş tanrısı "Ra" arasında bir bağlantı kurmaya çalışmışlarsa da, bir neticeye ulaşamamışlardır Akhenaton'un inandığı ve halkının da inanmasını istediği Tanrı, kendi ifadesine göre yalnız Mısırlıların değil, bütün kainatın Tanrısıydı Güneş'i, Ay'ı yıldızları yaratan 'O'ydu

Akhenaton'a ilk karşı çıkanlar ve bu yeni inancı beğenmeyenler, din adamları yani rahipler oldu Özellikle Teben'deki "Amon" rahipleri, ona şiddetle karşı koydular Buna karşılık çiftçiler ve sanatkârlar, yeni dini memnuniyetle kabul ettiler Karnak rahiplerinin de karşı çıkması ile Akhenaton, Teben ile Menfis arasında yeni bir başkent inşa ettirerek tahtını ve ailesini oraya taşıdı Zira Mısır'da din adamlarının gücü çok kuvvetliydi

Bugünkü adı Tell-El Amarna olan bu başkente Akhenaton, "Ahenaton" ismini verdi Yani, "Aton'un nurlu beldesi" Akhenaton, ölünceye kadar bu şehirde yaşadı Hiçbir vesileyle bu şehri terk etmedi
Akhenaton, putperestliğe ve şirke karşı mücadelesinde ilk adım olarak Karnak'taki imparatorluk tanrısı Amon Tapınağını kapattı Yerine yeni bir mabet inşa ettirdi Bu mabede "Gematon" (Aton'u bulduk) adını verdi

Eski Mısır'da firavunlar, yarı tanrı sayılıyordu Akhenaton, bu geleneği yıktı Halkının arasına karıştı Bütün resmi toplantılarda eşi Nefertiti ve 6 kızının da bulunmasını istedi Bu şekilde firavunların yarı tanrı değil, sadece birer "insan" olduklarını ispata çalıştı

Akhenaton, sanatkârlara talimat vererek yapılan bütün kabartma resimlerde realist bir stil sayesinde kendisi ile birlikte ailesine de yer verilmesini istedi Öyle ki; yeni doğan stil sayesinde sanatkârlar, yapılan resim ve kabartmalarla sanki birer fotoğraf gibi gerçeği aksettirdi Zira Akhenaton, her şeyde olduğu gibi, sanatta da hakikatin aksettirilmesini istiyordu

Bir şiirinde Akhenaton şöyle diyor:

"Aton Gündüz gibi ışıklı Aton,
Gözlerimiz, Sana bakıyor
Sen'i görüyor, sana karşı
Sen, benim kalbimdesin;
Fakat Sen'i tanımak istemiyorlar
Sadece ben,
Senin kulun Akhenaton
Seni tanıyorum
Onlara tahkik (anlayış) gücü ver!
Senin gücün, Senin planın, sonsuzdur
Dünya sana ait Senin
Çünkü onu Sen yarattın"

Başka bir şiiri de aynen şöyle:

"Senin nûrunla bütün yollar açılır
Balığın suda zıplaması sendendir
Senin nûrun, ruhların kalbine nüfuz eder"

Akhenaton, daha hayatta iken; Amarna dağlarında kendisinin ve ailesinin mezarını inşa ettirdi Bu mezarlığı ilk defa, genç yaşta vefat eden çok sevdiği kızı Maketaton (Anlamı: "Aton'un himayesinde" demektir) defnedildi MÖ 1347 senesinde vefat eden Akhenaton ve yine aynı sene ölen Nefertiti de aynı mezarlığa defnedildiler

Yapılan bütün araştırmalarda bu mezarlıkta herhangi bir mumyaya rastlanmadı Zira Akhenaton, cesedinin mumyalanmasını istememişti Doğrudan doğruya toprağa gömülmüştü

Akhenaton'un ölümü üzerine üvey kardeşi Semenşkare, firavun oldu Fakat o da çok yaşamadı Birkaç ay sonra öldü Bu defa başka bir üvey kardeşi veya yakın akrabası olan Tut-enh-Aton tahta geçti Rahiplere gün doğmuştu Fırsatı iyi değerlendirerek Akhenaton'un ortaya koyduğu yeni inanç sistemini el birliği ile yok etmeye koyuldular Önce firavunun ismini değiştirdiler Tut-enh-Aton (Aton'un ihya ettiği), Tut-enh-Amon oldu Başkent, tekrar Teben'e nakledildi Eski tanrı heykelleri tekrar yaptırılarak tapınaklara yerleştirildi ve bu şekilde Eski Mısır'da bir muvahhidin bütün teşebbüsleri sonuçsuz kalmış oldu

Werner Keller adlı meşhur Alman araştırmacı, Akhenaton hakkında şu fikirleri ileri sürüyor:

"Hz Musa'nın büyüdüğü ve yetiştiği memleket olan Mısır'da ve diğer doğu ülkelerinde yapılan araştırmaların neticesini arkeoloji ilmine ve onun gelişmesine borçluyuz Gerek Akhenaton'un tek tanrılı güneş dini, gerekse Mezopotamya'da birçok ilahın tevhidi ile ortaya çıkan tek tanrılı 'Ninurta' yansımalarını sadece karanlık ve şüpheli monoteizmin ilk belirtileridir Bütün bu düşüncelerde birleştirici kuvvet, hidayete eriştirici düşünce mevcut değildir"

"Allah inancı, en belirgin surette açık ve seçik olarak, her türlü büyük heykel, resim ve maddeci ahiret anlayışından uzak (firavunların mumyalanmaları kastediliyor) olarak ilk defa İsrailoğulları'nda görülmüştür"

Georg Afanasyew adlı bir başka yazar da aynen şunları söylüyor:

"Tevrat ile Akhenaton dini arasında bağlantı olduğu doğrudur Firavun Akhenaton'un Tanrı Aton'u öven meşhur ilahisi 'Güneş Şarkısı' ile Tevrat'taki 104 surede yer alan ilahi kelimesi, aynı manayı taşımaktadır Buna rağmen direkt bir bağ bulunduğu hakkında uzmanlar görüş birliğinde değiller"

Nihayet, meşhur Alman Teoloğu Hans Küng'ün "Existiert Gott?" (Tanrı Var mı?) adlı eserinde Akhenaton'la ilgili şu satıra göz atalım:

"Hz Musa'dan bir yüzyıl önce, 18 hanedan devrinde, milattan önce 14 asırda yaşamış, inkılapçı firavun Monoteist (vahdaniyet) inkılabı tepeden uygulamayı denedi İmparatorluk tanrısı Amon ve diğer sahte ilahların putlarını devirdi Tek Allah inancını yerleştirdi Fakat bu yeni din, din adamlarının karşı koyması ve halkın isyanı yüzünden kalıcı olamadı Bu şekilde Mısır Monoteizmi de tarihe intikal etti"

İnananlarla inanmayanlar arasındaki mücadele; çok, çok eskilere dayanmaktadır Bu yazımızda bir muvahhidin; öyle bir muvahhid ki, zamanın süper gücü olan Mısır'ın firavunu, Akhenaton'un tevhid yolundaki gayretlerini ve mücadelelerini tarihin derinliklerinden gün ışığına çıkartmış olduk Bu vakıadan alınacak çok büyük dersler bulunduğu şüphesizdir

Alıntı Yaparak Cevapla