Yalnız Mesajı Göster

Üç Kemaller Diyari Tekirdağ

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üç Kemaller Diyari Tekirdağ



Tekirdağ Genel Bilgi



Marmara Bölgesinin Trakya kesiminde yer alan Tekirdağ, doğusunda İstanbul, kuzeyinde Kırklareli, kuzeydoğusunda Karadeniz,doğusunda İstanbul, güneyinde Marmara Denizi, güneybatısında Çanakkale, batısında da Edirne ile çevrilidir Tekirdağ Türkiyenin kuzeybatısında, Marmara Denizinin kuzeyinde tamamı Trakya topraklarında yer alan üç ilden biri, ayrıca iki denize kıyısı olan altı ilden biridir Balkan yarımadasının güneydoğu kesiminde yer alan Trakya bölgesinde farklı morfolojik üniteler vardır Bunların başlıcaları farklı yükseltiler gösteren dağ ve tepeler ile, daha az yükseltide yer alan platolar ve farklı büyüklükteki ovalardır Tekirdağ bölgesinde bu morfolojik ünitelerden dağlık olanları kuzeydeki Istranca (Yıldız) dağlık kütlesi ile güneydeki Ganos (Işık) ve Koru dağlarıdır Bu iki dağlık arazi arasında, Ergene Irmağının kolları ile yarılmış, hafif , orta ve bazen dik eğimli peneplen arazileri ile güney ve yer yer orta kısımlarda yer alan yüksek tepelik ve eğimli yamaç araziler bulunmaktadır

Trakyanın güney kesiminde yer alan il toprakları geniş dalgalı düzlüklerden oluşmaktadır Kuzeyde Ergene Havzasından, güneyde Marmara Denizi kıyısına kadar uzanan bu düzlükler hafif tepelerle engebelenmiştir İl topraklarının kuzey kesimini Istranca (Yıldız) Dağlarının güney uzantıları, güney kesimini de Ganos (Işıklar) Dağı, güneybatı kesimini Koru Dağı (676 m) engebelendirmektedir Tekirdağın en yüksek noktası Ganos Dağının Uçakbaşı Tepesidir (924 m) İlin doğu kesimi daha az yüksektir Hafif dalgalı düzlükler üzerinde bazı tepeler bulunur İç kesimlerde ise, akarsuların geniş tabanlı vadilerini kaplayan geniş ovalar yer alır Bunların en önemlileri Çerkezköyden başlayarak bati yönünde, Ergene yatağı boyunca giderek genişleyen Ergene Ovası ile Ergene Nehrine akan Hayrabolu ve Çene (Beşiktepe) derelerinin alüvyon yatakları boyunca uzanan Hayrabolu ve Çene Ovalarıdır Marmara kıyıları boyunca uzanan dar ve küçük kıyı ovaları, akarsuların getirmiş olduğu alüvyonların birikmesi sonucu oluşmuştur Bu ovaların başlıcaları; Sultanköy-Marmara Ereglisi arasında Kinik Ovası, Marmara Ereglisi - Yeniçiftlik arasında Kumluca Ovası , Yeniçiftlik - Karaevli arasında Serefli (Basalan) Ovası, Karaevli - Köseilyas arasında Degirmenaltı Ovası, Barbaros -Kumbağ arasında Naip Ovaları ile Tekir Dağlarının güney eteklerinde Hasköyden Kızılcaterziye kadar uzanan Şarköy kıyı Ovasıdır



Tekirdağın Karadenize bakan ve Çamlıkoy olarak anılan Kastros (kasatıra) Koyu kıyıları, Kırklareli ve İstanbulu birbirinden ayırır Marmara Ereğlisi ile Mürefte arasında geniş bir girinti oluşturan Marmara Denizi kıyıları düz ve engebesizdir

Tekirdağın jeolojik yapısı ise oldukça gençtir I zamanda il alanı denizlerle kaplı iken, aşınmalar nedeniyle denizlerin dibinde karasal kökenli tortular oluşmuştur II zamanda Alp kıvrımlarının etkisiyle Kuzey Anadolu Dağları ile birlikte Tekir Dağları oluşmuştur Daha önceden oluşmuş olan eski temel ve tortul tabakalar da yer yer kırılmış, kıvrılmıştır III Zamanın sonunda neojende, Tekir Dağı yeniden alçalmış ve düzleşmiştir Bu dönemde Ganos ve Koru dağının kuzeyinde uzanan platoda gre ve marnlar birikmiştir Tekirdağ bugünkü görüntüsünü IV zamanda almıştır Anadolu ve Trakya yükselirken, Ege Marmara ve Karadeniz havzaları alçalmıştır Topraklar genel olarak kil içeren ve çimentolaşmış grelerden oluşmuştur

İlde Akarsuların oluşturduğu vadiler ise; Hayrabolu Vadisi, Kurtderesi Vadisi, Çengelköprü Vadisi, Çurçura Vadisi ve Çorlu Vadisidir

İl topraklarından kaynaklanan suların birleşmesi ile oluşan Akarsular Karadeniz, Marmara ve Ege Denizine dökülür Istranca Dağlarının güneydoğu uzantıları akarsu kaynağı açısından oldukça zengin olup, bu yöreden kaynaklanan Bahçeköy Deresi gibi küçük bazı akarsular Karadenize, Istranca Deresi Terkos (Durusu) Gölüne, Ergene Irmağının suları ise il sınırları dışında Meriç Irmağı ile birleşerek Ege Denizine dökülür Ergene Irmağı aynı zamanda kuzeybatıda doğal sınırı oluşturmaktadır Ergene Irmağı, Istranca Dağlarının doğusunda, Karatepeden doğar Kuzeydoğu-güneybatı yönünde akarak, Saray ve Çorlu ilçeleri topraklarını sular Ergene Irmağına Muratlı ilçe merkezinin kuzeyinde, güneyden Çorlu Deresini alarak güney-kuzey doğrultusunda akmaya baslar ve Kırklareli topraklarına girer Daha sonra Edirnenin İpsalaya bağlı Sarıcaali Köyü yakınında, Hancagız yöresinde Meriç Irmağına katılır



İl sınırları içerisinden kaynaklanarak Ergene Irmağına katılan başlıca kollar Çorlu Suyu, Paşaköy ve Hayrabolu dereleridir Hayrabolu Deresi Ergene Irmağının en önemli kollarından biridir Kuzey-güney yönünde akan dere, Hayrabolu ilçe merkezinden geçer ve kuzeyde Ergene Irmağına karışır İlin güney kesiminden kaynaklanan bazı küçük akarsular da Marmara Denizine dökülür Araplı Deresi, Değirmendere ve Kocadere bunların başlıcalarıdır İlin güneybatısından kaynaklanan Kavak Deresi il sınırları dışında Saros Körfezine dökülür Tekirdağda doğal göl bulunmamaktadır Yüzölçümü 6333 km2 olan Tekirdağın 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 623591dir

Tekirdağda Trakyaya özgü bir iklim hüküm sürmektedir Kıyılarda yumuşak, iç kesimlerde ise Karasal iklim özellikleri görülür Yazları sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer

İlin bitki örtüsü genellikle Step görünümündedir Istranca Dağlarında meşe ve kayın, Koru Dağında meşe ve kızılçam, Ganos Dağında da meşe, gürgen ve ıhlamur ağaçlarından oluşan ormanlar bulunmaktadır Ormanları büyük ölçüde tahrip edilmiştir

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, turizm, ticaret ve sanayie dayalıdır Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; arpa, buğday, ayçiçeği, yulaf, mısır, şeker pancarı, baklagiller, fasulye, patates, soğan, kiraz, ceviz, armut, elma ve eriktir Bunların dışında çeltik, susam, kavun ve karpuz ekilmekte, bağcılık ve bahçecilik yapılmaktadır Hayvancılıkta ise büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği yapılmaktadır Çok sayıda koyun yetiştirilmektedir Süt ürünlerini işleyen çok sayıda mandıra vardır Bu mandıralarda önemli miktarda beyaz peynir, kaşar peyniri ve yoğurt üretilir Arıcılık, balıkçılık ve ormancılık da ilin ekonomisinde önem taşımaktadır



Tekirdağ, geçmişten günümüze kadar önemli bir tarım, ticaret ve turizm merkezi olmuştur Özellikle 1980li yıllardan sonra ilde artan sanayileşme hareketi 1990lı yıllarla birlikte hız kazanmıştır Büyük bir pazar potansiyeli olan İstanbula yakın olması ve İstanbul-Çanakkale-İzmir hattı üzerinde olması Tekirdağın ekonomik önemini gün geçtikçe arttırmaktadır Ayrıca il,sahip olduğu doğal kaynaklar yanında tarihi ve kültürel varlıkları ile ekonomik anlamda önemli bir turizm merkezidir İlde sanayi kuruluşu olarak şeker ve bitkisel yağ fabrikaları bulunmaktadır

İl topraklarında kömür madeni bulunmaktadır Kömür Malkara ve Saray ilçesi ve köylerinde açılan ocaklardan elde edilmektedir Kömür ocaklarının yanında Tekirdağda taş ocağı sektörü de bulunmaktadır Taşocakları daha çok Çorlu ve Saray ilçelerinde faaliyet göstermektedir

Tekirdağın Karadeniz ve Marmara Denizi kıyıları yaz turizmi açısından önemli olup, il ekonomisine katkısı bulunmaktadır Marmara Denizi kıyısındaki Marmara Ereğlisi, tekirdağ, Kumbağ, Mürefte ve Şarköyde turistik konaklama tesisleri bulunmaktadır

Tekirdağın Bazı kaynaklarda Sisamlılar tarafından kurulduğu belirtilmektedir Eski ismi Bizanthe olan Tekirdağın Antik Çağdaki ismi Rhaidestos, Roma Çağında Rhadestus, Orta Çağda Rodosto idi XIVyüzyılda kenti ele geçiren Osmanlılar bu ismi Rodosçuk olarak değiştirmişlerdir XVIII Yüzyıldan sonra kente, kuzeybatısında bulunan Tekfur (Ganos) Dağından ötürü Tekfurdağı adı verilmiş, Cumhuriyetin ilk yıllarında da Tekirdağ olarak değiştirilmiştir



Trakyada Tarih öncesi dönemlere ait arkeolojik araştırmalar, 1970li yıllardan sonra İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden ProfDrMehmet Özdoğan başkanlığında başlamış, 1990dan sonra yine MÖzdoğan başkanlığındaki ekip ve Tekirdağ Müzesi, Trakyada Tarih öncesi dönemlere ait kazı ve araştırmalarını sürdürmüşlerdir Yapılan bu araştırmalar sonucunda Tekirdağda ilk yerleşimin MÖ3000lerde olduğu anlaşılmıştır

Trakyada Paleolitik Çağa ait yerleşme yeri olarak İstanbul yakınlarındaki Yarımburgaz Mağarası ve Trakyanın Karadeniz kıyısında açık yerleşme yeri olarak Ağaçlı bölgesi bilinmektedir Tekirdağ Müzesi Müdürlüğünün son yaptığı araştırmalarda Saray ilçesinde Ergene ve Galata derelerinin oluşturduğu Güneşkaya ve Güngörmez vadilerinde mağaralar tespit edilmiştir Bu mağaraların üst kesiminde MÖ5000-3000 yıllarına tarihlenen çanak çömlek parçaları bulunmuştur Tekirdağ sahil şeridinde yapılan kazı ve araştırmalarda Neolitik (MÖ8000–5000), Kalkolitik (MÖ5000-3000) ve İlk Tunç Çağına ait yerleşmeler bulunmuştur

İlk Tunç çağında, Trakyada Marmara Denizi sahil kesimi boyunca yerleşmelerin uzandığı, son yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır İstanbul ile Gelibolu Yarımadası arasında İlk Tunç Çağının başlangıcında oldukça yoğun yerleşmeler vardır Gelibolu Yarımadasında bu yerleşmeler daha da yoğundur Troyanın birinci katıyla çağdaş olan bu yerleşmeler MÖ3000-2700 yılları arasına tarihlendirilmiştir Tekirdağ Müzesinin İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı ile ortaklaşa olarak yaptığı Menekşe Çatağı kazılarında bu dönem kalıntılarına oldukça yoğun olarak rastlanmıştır

Tekirdağ yöresi, MÖ1200lerde Trakların yurdu idi Tarihi kaynaklar MÖ4000 ve 2000 yıllarında Trak akınlarından ve göçlerinden ve Traklardan ayrı kabileler ve şehir krallıkları olarak yaşamış, hiçbir zaman bir birlik oluşturamamış toplumlar olarak bahsetmektedirler



Homerosun İlyada adlı destanında; Traklar için at besleyen, at yetiştiren gibi sıfatlar kullanmaktadır Trak kralı Rhesosun atları için: “Görmedim onun atları gibi güzel, iri atlar, giderler yel gibi, kardan beyazdırlar” diye söz etmektedir Ksenephon ise “Anabasis” (onbinlerin dönüşü) adlı eserinde bir Trak kenti olan Perinthos (Marmara Ereğlisi) halkının orduya yetişmiş atlar verdiğini yazmaktadır Tanrılar arasında en çok Dionyzos (Doğa Tanrısı), Artemis (Bolluk ve bereketi Tanrısı), Hermese (Doğa ve Bereket Tanrısı) saygı gösterirler

Trakyada yoğun olarak görülen irili ufaklı yığma tepelerin hepsi “Tümülüs” denilen mezar tepeleridir Trakyada en erken tümülüs MÖ1300 yılına tarihlenen Kırklarelide bulunan Taşlıbayır Tümülüsüdür Ayrıca Kırklareli ve Edirne civarında Dolmen adı verilen büyük iri taşların yan yana getirilerek ve sonra üzeri tekrar iri bir taşlarla örtülerek yapılan anıtsal mezar tipleri vardır Bu mezar tiplerinin ilk örnekleri Traklara aittir Dolmen tipi mezarlar daha sonra bırakılmakla beraber, Tümülüs geleneği Roma döneminin sonuna kadar (MS395) devam etmiştir

VIyüzyılda Perslerin egemenliği altına giren yörede Odrysler MÖV yüzyılda bir devlet kurmuştur Pers Kralı Dareus MÖ514-513 yıllarında Tunanın kuzeyine kadar ilerlemiştir Bu sırada Istrancaların batısında büyük su kaynaklarının bulunduğu alanda ordusu kamp kurmuştur476da yılında Persler Kimon tarafından yenilgiye uğratılarak Trakyadan çekilmişlerdirIVyüzyıl başlarında yöreyi ele geçiren Büyük İskender, Odrys Devletini Makedonya Krallığına bağlamıştır Büyük İskender Perinthosda darphane kurarak kendi adına para bastırmıştır Daha sonra Galat akınlarına uğrayan yöre, İskenderin ölümünden sonra Seleukosların hakimiyetine girmiştir168de Roma egemenliğine girmiştir Bu dönemde Romalılar, Trakları Romalılaştırmak için emekli asker ve subaylarını yerleştirdikleri bir çok kent kurmuşlardır Bu kentlerden bir tanesi Malkaranın Kermeyan Köyünün kenarında yer alan Apri ya da Aprostur

VIII yüzyıl ile VIyüzyıl arasında Ege adaları ile Marmara Denizi kıyıları ve Karadeniz kıyıları arasında büyük bir deniz ticareti başlamış, Sisam, Samos ve Magaralılar Marmara ve Karadeniz kıyılarında ticarete dönük koloni kentleri kurmuşlardır Bu kentlerden en önemlileri Perinthos (Marmara Ereğlisi), Heraion (Karaevli), Bysante (Barbaros), Ganos (Gaziköy) dur



MS395 – 1354 Roma İmparatorluğunun 395 yılında ikiye ayrılmasından sonra yöre Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğunun toprakları içerisinde kalmıştır MSIVyüzyılda Gotların, Bizans döneminde de Avarlar ile Slavların istilalarına uğramıştır VIIyüzyılda Araplar, VIIIyüzyılda Bulgarlar, XIIyüzyılda Peçenekler tarafından yağmalanmıştır XIyüzyılda Bizansın Trakya Theması sınırları içerisinde yer alan, Marmara Denizi kıyısındaki bazı yerleşmeler Konstantinopolisi (İstanbul) ele geçiren Latinler tarafından XIIIyüzyılda Venediklilere bırakılmış, Osmanlılar tarafından 1357 de ele geçirildi ise de, yeniden Bizanslıların egemenliğine girmiştir 1361 yılında kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır

Osmanlı döneminde yöreye Türkmen aşiretleri yerleştirilmiştir XVIyüzyılda Suhte ayaklanması yöreyi büyük ölçüde etkilemiştir 1828 ve 1878 yıllarında iki kez Ruslar tarafından işgal edilen yörenin büyük bölümü, XIXyüzyıl sonlarında Edirne vilayetine bağlı Tekfurdağı sancağının sınırları içerisinde idi Şarköy ve çevresi ise aynı vilayetin Gelibolu sancağına bağlıydı

Balkan Savaşları sırasında 1912den 1913e değin Bulgarların işgalinde kalan yörenin doğusundaki Muratlı, Çorlu ve Çerkesköy istasyonları Mondros Mütarekesinden (30 Ekim 1918) sonra Kasım 1918de Fransızların denetimi altına girmiş bir süre sonra da Yunanlıların denetimine bırakılmıştır 20 temmuz 1920de Yunanlılar tarafından işgale edilmiş, işgal dönemi boyunca Trakya-Paşaeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetine bağlı silahlı çeteler Yunan birlikleri ile çatışmışlardır Mudanya Mütarekesi (11 Ekim 1922) imzalanmasından sonra 15 Ekim 1922de yöre boşaltılmış, Çorlu ve Saray İtalyanların, Tekirdağ ve Şarköy İngilizlerin denetimi altına girmiştir 17 Kasım 1922de bu işgallerden kurtulmuştur



20 Ocak 1921 tarihli ilk Teşkilatı Esasiye Kanununun “Türkiye, coğrafi durum ve ekonomik ilişkiler bakımından illere, iller ilçelere, ilçeler bucaklara ayrılmıştır” Hükmü gereğince girişilen yeni örgütlenme sırasında Tekirdağın da il olduğu, ancak Kurtuluş Savaşının güçlükleri içinde örgütün hemen kurulamadığı, savaş sonunun beklendiği anlaşılmaktadır
Tekirdağın Cumhuriyetin kuruluşundan sonra il olduğunu ileri süren kaynaklar da olmakla birlikte, Cumhuriyetin ilanından hemen önce, 15 Ekim 1923 tarihinde il merkezi olmuştur

Tekirdağda günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Çorlu Kalesi, Elmalı ve Yenidibek Kaleleri, Karacahalil (Kocakale) Kalesi, Kermeyan Kalesi, Karaevli Harekat Tepe, Naip, Işıklar, Kaşıkçı, Hacıköy, Sarılar, Çeşmeli, MEreğlisi Merkez ve Aytepe, Kabahöyük, Delibedir, Hacıllı, Kadriye, Kermeyan, Gözsüz, Müstecep, Kavakçeşme ve İnanlı Tümülüsleri, Rüstem Paşa Camisi ve Bedesteni (1553), Hasan Efendi Camisi (1590), Eskicami (1830), Ortacami (1854), Yusuf Ağa Cami, İnecik İmaret Cami XVyüzyıl), Gazi Süleyman Paşa Cami, Hacerzade İbrahim Bey Cami (1406), Gazi Ömer Bey Cami (1493-1494), Ulu Cami (Güzelce Hasan Bey Cami)( 1499), Çarşı Cami (Hasip Bey Cami) (1686-1687), Rakoczi Çeşmesi, Tavanlı Çeşme, Hacı Çeşmesi, Malkara Camiatik Çeşmesi, Naip I Köprüsü, Naip II Köprüsü, İnecik Köprüsü, Çorlu I Ergene Köprüsü, Çorlu II Ergene Köprüsü, Yenice Köprüsü (Malkara), Hacılar Köprüsü (Hayrabolu), Muratlı Köprüsü, Taş Köprü (Çorlu), Hora Feneri,Yalı Hamamı, Saray Ayazpaşa Hamamı, Atatürk Anıtı, Şehitler Anıtı, Namık Kemal Anıtı bulunmaktadır Ayrıca Tekirdağ'da Türk sivil mimari örneklerinden evler vardır

İl merkezine 15 km uzaklıktaki Kumbağ, 10 km uzaklıktaki Barbaros, Naip ve İstanbul yolu üzerindeki Dereağzı ve Değirmenaltı mevkileri Tekirdağın başlıca mesire yerleridir Ayrıca Atatürk Orman Korusu, Çorlu Orman Korusu, Laledere Mesire Yeri, Çamlıkoy Ormaniçi Dinlenme Tesisleri bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla