Yalnız Mesajı Göster

Herşeyi İle Edirne

Eski 11-04-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Herşeyi İle Edirne



Edirne Saray ve Kasırları

Saray-ı Atik (Eski Saray) (Merkez)

Edirnede ilk sarayı Edirnenin fethinden dört yıl sonra Sultan IMurat bugün Kaleiçinde Sarıbayır veya Muradiye Bayırı denilen yerde veya onun hemen yakınında 1362de yapımına başlanmış 1365te de tamamlanmıştır Bununla beraber sarayın yeri kesinlik kazanamamıştır Fatih Sultan Mehmet bu sarayda doğmuştur Saray-ı Atik Yıldırım Beyazıt, Sultan II Murat ve Çelebi Sultan Mehmet zamanında da kullanılmıştır

Evliya Çelebi bu sarayı görmüş ve Musa Çelebi tarafından da etrafının duvarla çevrildiğini belirtmiştir:

“Evvelâ Selim Han Camii yakınında Kavak meydanı denilen yerde (Eski Saray) Edirne fatihi Gazi Murad Hüdavendigârın fetheder etmez bina eylediği saraydır Eski Edirne kralları Manyas kapısı yakınında otururlarmış… Sonra bu Eski Sarayı Mûsa Çelebi genişletip kale gibi burç ve barusunu bir büyük duvar gibi bina ettirdi Etrafı beşbin adım kaplar Dört köşeden uzunca bir mihmansaray-ı sultanıdır Duvarlarının yüksekliği iyrmi zira olup kuzeye açılır bir adet demir kapısı vardır Sonra Süleyman Han Engerus (Macar) seferlerine rağbet etmekle bu sarayı ve yeniçeri odalarını imâr edip kırkbin yeniçeriyi hazır bulundurarak altı bin gılmanı hassayı bu sarayda oturtmak üzere eski sarayı divanhane-i âliler ve has oda, büyük, küçük hazine, kiler, doğancılar, seferiler, odalarıyla mâmur etti Ama bağ ve bahçesi yoktur Lakin suyu ve havası yeri yüksek olmakla lâtif ve mutedildir Yapıldığı tarih 767 senesidir Eski bina olmakla yetişen gılmanı hassa ve diğer Enderun ve Birun hademeleri elbette berhudar ve mâmur olup, iki cihan saadetine nâil olurlar Süleyman han kanunu üzere bu eski sarayda üç bin has gulam ibâdetle meşgul olup, okuyup bilgileri tamamlayarak üç senede İstanbul2a gelip derecelerine göre yeni saraya girip padişah hizmetinde olurlar İşte Edirne eski sarayı böyle bir nazargâhı sâlâtindir”

Kanuni Sultan Süleyman sarayı onarmış, genişletmiş ve acemi oğlanlara tahsis etmiştir İlk saraydan günümüze hiçbir kalıntı gelememiştir Ancak Selimiye Camisinin üst tarafında bulunan ve saray hamamı denilen çifte hamamın bu saraya ait olduğu sanılmaktadır

Saray-ı Cedid-i Amire (Yeni Saray) (Merkez)



Edirne Sarayiçinde bulunan Edirne Sarayını Sultan IIMurat 1450 yılında yaptırmaya başlamış, Sultan Muradın ölümünden sonra çalışmalar bir süre durmuş, Fatih Sultan Mehmet döneminde Mimar Şehabeddin tarafından sarayın yapımına devam edilmiştir Saray-ı Cedid-i Amire; Tunca Sarayı, Hünkâr Bahçesi Sarayı veya Edirne Sarayı Hümayunu gibi isimlerle de tanınmıştır

Başlangıçta yalnızca bir kasır niteliğinde olan bu saray Fatih Sultan Mehmet zamanında genişletilmiş ve Saray-ı Cedid-i Amire ismini almıştır Osmanlı sarayları arasında Topkapı Sarayından sonra yapılan en büyük saray olan bu saraya Fatih Sultan Mehmetin yaptırdıkları ile beraber Bab-ı Hümayun, Alay Meydanı, Babussaade, Arz Odası, Cihannüma Kasrı, Kum Kasrı, Harem ve Enderun gibi bölümler eklenmiştir

Edirne Sarayı beş büyük meydandan oluşmuştur Bunlar Alay Meydanı, Kum Meydanı, Divan Meydanı, Enderun Meydanı ve Valide Taşlığı Meydanıdır Bunlardan Alay Meydanı sarayın en büyük meydanıdır Bu meydanda sarayda çalışanların aylıkları dağıtılmış ve merasimler yapılmıştır Bu yüzden de buraya Kese Meydanı ismi verilmiştir Meydanın batısında Bab-ı Hümayun yer almakta idi Bab-ı Hümayunun her iki tarafında bulunan kapılardan sol taraftaki devlet büyüklerine, sağ taraftaki de halktan kişilere ait birer hapishaneye geçiliyordu Burada Zülüflü Baltacılar Dairesi ile sarayın mescit ve hamamları bulunuyordu Alay Meydanının etrafı direkler üzerine oturtulmuş saçaklarla çevriliydi Bunun güneyinde günümüze kalıntıları gelebilmiş olan Matbah-ı Amire vardı Ayrıca buradaki mutfakların batısında büyük bir şadırvan, mescit, kiler, kiler yazıcıları dairesi ile ahçılar hamamı da bulunuyordu Alay Meydanından Akağalar Kapısı ile çıkılmakta, buradan da Arz Odasına geçiliyordu



Sarayın Kum Meydanında bulunan Arz Odasının duvarları Sultan IVMehmed zamanında çinilerle kaplanmıştır Buraya Fatih Sultan Mehmet zamanında Cihannüma Kasrı ile Kum Kasrı yaptırılmıştır Sarayın Divan Meydanı, Alay meydanının kuzeyinde bulunuyordu Divan kapısından veya dışarıdan, Baltacılar Kapısından girilen bu meydanda Darüssaadet Ağası, Başkapı Gulâmı ve Harem ağalarının daireleri yer alıyordu Enderun Meydanı veya Çeşme Meydanı denilen meydanda Kuşhane Matbahı ile Hünkâr Camisi bulunuyordu Ancak, kaynaklardan bu caminin minaresi olmadığını öğrenmekteyiz Valide Sultan Taşlığı olarak anılan meydanın çevresi bir veya iki katlı yapılarla çevrilmişti Bunlar birbirlerine merdivenli dehlizler, küçük kapılar ve dar yollarla bağlanmıştı Buradaki her daire kendi başına ayrı bir plan düzeni içerisinde idi Ayrıca burada Kadın Efendiler, Şehzadeler, Sultan IVMehmet, Sultan IIAhmet, Hasekiler daireleri, Sultan Süleyman Sofası, yatak hamamı, Valide Sultan Dairesi, Hastalar Koğuşu gibi yapılar da yer alıyordu Kanuni Sultan Süleyman buradaki taşlığın ortasına büyük bir havuz yaptırmışsa da bu havuz daha sonra Sultan IVMehmet döneminde ortadan kaldırılmıştır



Edirne Sarayı İstanbulda daha sonra yapılmış olan sarayların plan ve düzen bakımından bir benzeridir Ancak bu saray İstanbuldakilere göre daha geniş bir alana yayılmıştır Kanuni Sultan Süleymanın Hadika-ı Hassa denilen saray bahçesi arazisini Tunca Nehrinde yaptırılan bir köprü ile bağlamıştır Aynı dönemde Terazi kasrı ile Adalet Kasrı da burada yapılmıştır Sarayın 119 odası, 21 divanhanesi, 22 hamamı, 13 mescidi, 16 büyük kapısı, 13 koğuşu, 4 kileri, 5 matbahı ve 14 kasrı bulunuyordu Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman 1538-1539da buraya son derece görkemli bir divanhane eklemiştir Sultan IISelim de Hasbahçenin kuzeyine Mamuk (Mumuk) ismi verilen bir de kasır eklemiştir Buradaki Alay Köşkünde de bayram törenlerinin yapılması gelenekselleşmiştir

Sultan IIIAhmet bu sarayın harem dairesine 5 oda ve bir de hazineden ibaret yeni bir bölüm eklemiştir Sultan IIMustafa daha önce babası IVMehmetin yaptırdığı özel bölümü onarmış, genişletmiş, bir de havuzlu divanhane eklemiştir

Saray-ı Cedid-i Amirenin bu bölümlerinden ayrı olarak Edirne'de saraya ait çeşitli kasırlar bulunuyordu Bunların başında Şikâr Kasrı, Aynalı Kasır, Bostancıbaşı Kasrı, Terazi Kasrı, Adalet kasrı, İftar Köşkü, Bülbül Kasrı, Değirmen Kasrı, Bayırbahçe Kasrı, İmadiye Kasrı, Köşkkapı Kasrı, İğdiye Kasrı, Demirtaş Kasrı, Akpınar Kasrı, Üsküdar Kasrı ve Mehterhane-i Amire bulunuyordu Bu kasırlardan Adalet Kasrı Fatih Köprüsünün yanında kule biçimli üç katlı bir kasır iken, günümüze yalnızca alt kısmı gelebilmiştir Kasrın üst katı padişah ve saray ileri gelenlerine mahsus olup, son derece güzel bezenmiştir Üzeri yüksek bir kubbe ile örtülü idi Kanuni Sultan Süleymanın Mimar Sinana 1561de yaptırdığı bu kasırda Padişaha halk isteklerini dilekçe ile sunuyordu Bunun dışında kalan kasırlardan günümüze herhangi bir iz gelememiştir



Terazi Kasrı Kanuni Sultan Süleyman tarafından Edirneye getirilen suların Saray içerisine dağıtıldığı bir bölüm idi Duvarları yontma taştan olan iki büyük kule şeklinde idi Bu kulelerden biri Kanuni Sultan Süleyman Köprüsünün Sarayiçine girişinde, diğeri de Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün Sarayiçine girilen kısmında idi Kasrın 2,5 m yüksekliğindeki tuğla ve horasanlı duvarları içerisinden mermer merdivenlerle kulenin üzerinde sultanlara mahsus son derece güzel bezemeli bölüme çıkılıyordu Buradaki odanın etrafı sedirlerle çevrili olup, ortasında da bir havuz vardı Adalet kasrının 15 m doğusunda Tunca sahiline bakan yerde İftar Köşkü bulunuyordu Bu köşk geniş pencereleri ile Sarayiçine bakıyordu

Edirne Sarayının en önemli bölümlerinden birisi de Cihannüma Kasrıdır Bu kasrın pek az bir bölümü günümüze gelebilmiştir Çeşitli dönemlere ait gravür ve fotoğraflardan bu kasır hakkında bilgi edinilmektedir Kasrın divanhanesi sedef, bağ ve fil dişi ile süslü ceviz bir padişah tahtı bulunuyordu Sekiz köşeli bir planı olan Cihannüma Kasrı, kesme taştan yapılmıştır Tavanı altın yaldızlı çıtalarla bölünmüş ve araları da kalem işleri ile süslenmiştir Cihannümanın etrafında yaklaşık 3 m genişliğinde, 6 köşeli üstü örtülü bir de galerisi bulunuyordu Kasrın altında da Müseddes Oda denilen sekiz köşeli bir yer bulunuyordu Bu odanın da üzeri, tavanı ve kapıları bezeli olup, içerisinde gömme dolaplar bulunuyordu Edirne Sarayındaki cephaneliğin patlaması ile birlikte büyük bir kısmı tahrip olmuş, ayakta kalan bölümleri de zamanla yağmalanmıştır Cihannüma Kasrının yalnızca zemin katı ve kule kalıntıları günümüze gelebilmiştir

Sultan IIIAhmet zamanında (1703-1730) saray ihmal edilmiş, 1752 ve 1753 depremlerinde büyük ölçüde tahrip olmuştur



Rıfat Osman Beyden öğrenildiğine göre; 1787, 1802-1803, 1807, 1811, 1827-1828 yıllarında sarayın onarılması için bazı keşifler yapılmış ancak, sarayda önemli bir onarım yapılmamış, daha önce harap olmuş bölümler ile daireler yıktırılmıştır Sarayın 1805-1806 yıllarından itibaren bazı bölümlerine askeri malzemeler yerleştirilmiş ve burası bir cephaneliğe dönüşmüştür Edirneyi 1829da işgal eden Ruslar ordugâhlarını bu sarayın bahçesinde kurmuşlar bu arada sarayın harap olmuş bölümlerini, etrafındaki ağaçları keserek yakmışlardır Ruslar Edirneyi terk ederken de saray eşyaları ile duvarlarındaki çinileri söküp Rusyaya götürmüşlerdir

Sultan Abdülazizin Avrupa seyahati dönüşünde Edirneden geçeceğini öğrenen Vali Hurşit Paşa 1867de sarayın ayakta kalmış bazı bölümlerini onarmaya başlamış ancak padişahın buradan geçmeyeceği öğrenilince de çalışmalar ağırlaştırılmıştır Vali İzzet Paşanın zamanına kadar (1873) ufak çapta tamirler yapılmışsa da sarayın bütününe dokunulmamıştır

Osmanlı-Rus 1878 Savaşında burası Osmanlı ordusunun cephaneliğine dönüştürülmüş, Rusların Edirneye gireceği kesinleşince de Edirne Valisi Namık Paşazade Cemil Paşa veya Müşir Ahmet Eyüp Paşanın verdiği emirle, cephaneliğin Rusların eline geçmemesi için 18 Ocak 1878 günü saray ateşe verilmiştir Sarayın yangını üç gün sürmüş, Edirne Rus işgalinden kurtarıldıktan sonra sarayın yanmayan bölümlerindeki değerli parçalar, arta kalan çiniler Vali Rauf Paşa tarafından bazı yabancı devletlerin temsilcilerine bağışlanmıştır Bu konuda saraydan 27 sandık eşyanın götürüldüğü söylenmektedir Hacı İzzet Paşa 1894te yeniden Edirne Valisi olduktan sonra sarayı ihya etmek istemişse de bunu gerçekleştirememiştir Ardından gelen valiler Edirnenin yeniden yapılanmasında, özellikle kışla ve kamu binalarının inşası için gerekli malzemeleri sarayın kalıntılarından sağlamışlardır Bu nedenle de saray kısa sürede ortadan kalkmıştır
Edirne Sarayının yeniden ortaya çıkarılması için Trakya Üniversitesi 1995 yılında çalışmalara başlamış, bunun için de öncelikle bir Edirne Sarayı Sempozyumu düzenlenmiştir Bundan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Türk İslâm Sanatları Ana Bilim Dalı Başkanı ProfDrGönül Çantay burada kazı çalışmalarına başlamış ve sarayın temelleri, ayakta kalabilmiş duvarları ortaya çıkarılmıştır Günümüzde Trakya Üniversitesi ve Edirne Müzesi kazılarını sürdürmektedir Kazılar sırasında saray mutfağının çinileri, keramik kap kacakları bulunmuştur ProfDrGönül Cantaya göre saray mutfağı on bini aşan kişiye hizmet vermekteydi

Alıntı Yaparak Cevapla