Prof. Dr. Sinsi
|
Ege Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)
DENİZLİ
Denizli, tarihi ve turistik yerleriyle tatil tercihinde bulunacaklar için zengin seçeneklere sahip
Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin kesişiminde yer alan Denizli, tarihi açıdan eski bir yerleşim merkezi Horozlarıyla ünlü Denizli, zengin bir tarih ve kültüre sahip Hierapolis ve Laodikeia, Tripolis gibi antik kentleri, kaplıcaları ve dünyada eşi olmayan travertenlere sahip Pamukkale ile Denizli görülmesi gereken bir turizm merkezi
Ankara, İzmir ve Antalya gibi şehirlerin kavşak noktası olan Denizli'de tatil yapmak isteyenler için farklı alternatifler bulunuyor Hava ve kara yolu ile ulaşımın mümkün olduğu kent, daha girişten itibaren ziyaretçileri güzellikleriyle karşılıyor
Kara yoluyla Afyonkarahisar yönünden giriş yaparken ya da hava yoluyla gelirken ziyaretçileri ilk olarak Çardak ilçesinde yer alan Selçuklu eseri Çardak Kervansarayı karşılıyor
Çardak ilçe merkezinin hemen dışındaki kervansaray, yazıtından anlaşıldığına göre I Alaaddin Keykubad zamanında, 1230 yılında yaptırıldı
Çardak'tan Denizli'ye gelirken 30 kilometrede Kaklık Mağarası'nın levhasıyla karşılaşılıyor Doğal sit alanı olarak belirlenen Kaklık Mağarası, ''Yeraltındaki Pamukkale'' diye adlandırılıyor Mağara, basamaklar halinde havuzları bulunan ve tavanın çökmesi sonucu meydana gelen bloklar üzerinde gelişen beyaz renkli travertenleri ile Pamukkale'nin küçük bir benzeri Bol miktarda termal suyun bulunduğu mağaranın, berrak, renksiz ve kükürt kokulu suyunun bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor
AKHAN KERVANSARAYI
Denizli şehir merkezine gelirken Denizli–Afyon kara yolunun 7 kilometresinde bulunan han, aynı adı taşıyan köyün hemen girişinde yer alır Anadolu Selçukluları'nın batıdaki son kervansaraylarından olan ve iki kitabesi bulunan Akhan, sultan hanları şemasına uymakla beraber, oldukça küçük bir han
Denizli'nin 6 kilometre kuzeyinde yer alan Antik Laodikeia Kenti de Pamukkale'ye giderken mutlaka gezilmesi gereken tarihi yerlerden Afyonkarahisar-Denizli kara yolundaki Pamukkale sapağına döndükten sonra 1 kilometre ileride bulunan Laodikya, Efes'ten sonra 2 büyük antik kent olma özelliği taşıyor
Kazı çalışmaları devam eden antik kent, İncil'de 7 kiliseden birine ev sahipliği yapması dolayısıyla her sene birçok yabancı turisti ağırlıyor
PAMUKKALE
Denizli denince ilk akla gelen Pamukkale travertenleri Tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü Denizli'nin en önemli turizm bölgesi olan Pamukkale, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan travertenlerden oluşuyor
Hierapolis Arkeoloji Müzesi'ne de ev sahipliği yapan Pamukkale ören yerini, tüm güzellikleriyle keşfedebilmek için ziyaretçilerin en az yarım günlerini ayırması gerekiyor Geniş bir alana yayılan ören yerinde ulaşım zaman zaman nostaljik motorlu araçlarla sağlansa da müze, antik tiyatro ve tarihi yapılarının hepsini görmek için bol zaman gerekiyor İnsanları güzelleştirdiğine inanılan antik havuzdan hakkıyla yararlanmak için ise 10 günlük bir küre ihtiyaç var

Ünlü Karahayıt Kaplıcaları da Pamukkale travertenlerinden 5 kilometre ileride bulunan aynı isimli beldede yer alıyor Karahayıt'taki termal su kaynağı, Pamukkale'deki su kaynağına benzer bir yapıya sahip olmasına rağmen, burada beyaz travertenler oluşturmak yerine aktığı yeri kırmızımsı bir renge bürüyerek süslemiş
Pamukkale termal kaplıcalarının bir kolu sayılan bu kaplıcaların, kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon, romatizma-siyatik, deri sinir, lumbago gibi hastalıklarla uyuz, sivilce, kaşıntı gibi deri hastalıklarına iyi geldiği biliniyor
Belde, aralarında 5 yıldızlı otellerin de yer aldığı büyüklü küçüklü çok sayıda konaklama tesisi ile bölgenin önemli konaklama merkezlerinden
Karahayıt'ta dinlendikten sonra Denizli'nin batısından geziye devam etmek isteyenler İzmir yolundaki Sarayköy ilçesindeki termal merkezleri ziyaret edebilir
Tripolis Antik Kenti ise Denizli merkezine 40 kilometre uzaklıktaki Buldan ilçesi, Yenicekent beldesi ile Menderes Nehri arasındaki yamaç üzerinde kurulu Tripolis, batıya ve kuzeye açılan vadilerle Ege'ye, güneydoğusundaki Çürüksu Ovası ve vadileri ile İç Anadolu ve Akdeniz'e ulaşımı bulunan antik kentlerden birisi Kentin güneyinde Çürüksu Vadisi'nde kurulmuş çağdaşı Laodikeia'ya 30 kilometre, Hierapolis'e ise 20 kilometre uzaklıkta
Honaz Dağı, Denizli'nin Honaz ilçesi sınırları içinde yer alıyor ve Ege Bölgesi'nin en yüksek dağı olarak kabul ediliyor Milli parkın ana özelliğini, Ege Bölgesi'nin en yüksek dağı olan ve 2528 metre yüksekliğe sahip Honaz Dağı ve bünyesindeki kaynaklar oluşturur
Denizli'ye 70 kilometre, Güney ilçesine ise 20 kilometre uzaklıktaki Güney Şelalesi, birinci derecede SİT alanı ve genel sıralamada Türkiye'nin 23'üncü doğa harikası Büyük Menderes'e yaklaşık 20 metre yüksekten dökülen şelalenin kireçli suyu sayesinde şelale yatağında kalker basamaklar oluşmuş
Binlerce yıllık dokuma kültürüyle ünlü Buldan'daki 18 ve 19 yüzyıl Osmanlı şehir dokusunu günümüze yansıtan 150'ye yakın ev de restore edilerek turizme kazandırılıyor Görenleri hayran bırakan bu evler, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan Safranbolu evleri gibi tarih kokuyor Buldan, Denizli'ye 46 kilometre uzaklıkta
ŞEHZADELER ŞEHRİ MANİSA
Tarihteki adı ''Magnesia'' olan Manisa, ''Şehzadeler şehri'' olarak da biliniyor Manisa, sadece Osmanlı şehzadelerinin kenti olmasıyla değil, her derde deva olduğuna inanılan şifalı mesir macunu, çekirdeksiz Sultaniye üzümü, yeşil sevdalısı ''Manisa Tarzanı'' ve damaklarda unutulmaz tat bırakan kebabıyla da tanınıyor
Merkezde ve ilçelerinde sayısız tarihi eser bulunan Manisa, Mimar Sinan'ın Ege Bölgesindeki tek eseri olan Muradiye Camisi ve Külliyesi'ne de ev sahipliği yapıyor Mesir macunu saçımı yapılan tarihi Sultan Camisi ve Külliyesi de şehir merkezinde öne çıkan belli başlı tarihi eserler arasında yer alıyor
Kent merkezindeki Bereket Tanrıçası Kybele, Ağlayan Kaya (Niobe), Yeni Han, Rum Mehmet Paşa Bedesteni, Manisa Kalesi ise kenti yakından tanımak isteyenlerin öncelikli olarak görmesi gereken yerler listesinde ilk sıralarda alıyor Tarihi MÖ 8 yüzyıla kadar giden Aigai, Herodot'nun bahsettiği Batı Anadolu'daki 12 Aiol kentinden biri olarak biliniyor
Manisa, 469 yıldır kesintisiz şekilde yapılan mesir şenlikleriyle dünyada eşi bulunmayan bir geleneği yaşatan bir kent Mesir macunu, ilk olarak 16 yüzyılda meşhur hekim Merkez Efendi tarafından Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan için hazırlandı Merkez Efendi'nin 41 çeşit baharattan hazırladığı şifalı macunla sağlığına kavuşan Hafsa Sultan'ın isteği üzerine, halkın da bu macuna erişebilmesi amacıyla 469 yıldır mesir şenlikleri düzenleniyor
Manisa'nın yeşil görünümünde büyük emeği olan ''Manisa Tarzanı'' Ahmet Bedevi'yi anlamak, yaşadığı yer olan Manisa Spil Dağı eteklerindeki kulübesini görmeden Manisa'dan ayrılmamak gerek
Manisa'yı keşfe çıkanlara, doğal ve tarihi güzellikleri gezdikten sonra, dinlenmek için bir Manisa kebapçısına oturmaları, üzüm şırası eşliğinde odun ateşinde pişen köftelerin tadına bakmaları önerilir
Yenilen yemek üzerine tarihi Yeni Han'a özgü ''Cilveli Kahve'', Ayn-ı Ali Türbesi bitişiğinde yer alan Ayn-ı Ali Çay Bahçesi'nde de ''Sultan Çayı'', Manisa'ya gelenlere tavsiye edilebilecek içecekler arasında yer alıyor
Manisa merkezde, fazladan birkaç gün daha kalabilecek ziyaretçiler, Çeşnigir, İvaz Paşa, İbrahim Çelebi, Hüsrev Ağa, Lala Paşa, Karaköy, Göktaşlı, Ayn-ı Ali, Derviş Ali, Nişancı Paşa camileri, İlyas Bey Mescidi, Revak Sultan, Saruhan Bey, Yedi Kızlar, 22 Sultanlar türbeleri, Sinan Bey Medresesi, Darphane, Molla Şaban Sıbyan Mektebi, Dere, Karaköy, Hüsrev Ağa, Alaca hamamlarını görebilir
SARDES ANTİK KENTİ
Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart beldesindeki Sardes Antik Kenti ve yöresi, 5 bin yılı aşkın süredir çeşitli yerleşimlere sahne olmuş Batı Anadolu'daki yedi önemli kiliseden biri olarak anılan Sardes, dini açıdan da öneme sahip Tarihte devlet güvencesinde paranın basıldığı ilk yer olarak bilinen Lidya Devleti'nin başkenti Sardes, tarım, hayvancılık, ticaret ve Sart Çayı'nda yapılan altın madenciliği sayesinde zengin bir kent olarak tanınıyor
Kula ilçesinde ise Kula evleri görülmeye değer eserler arasında Kula, sivil Osmanlı mimarisinin özellerini taşıyan, genellikle 18 ve 19 yüzyıl yapısı evleriyle ünlü, görülmeye değer açık hava müzesi görünümünde Türünün özgün örneklerini oluşturan, dar sokaklar boyunca sıralanmış evlerde ağırlıklı olarak ahşap malzeme kullanılmış Daha çok iki katlı, cumbalı ve saçakları süslemeli olan evlerin hepsinde, yüksek duvarlarla sokaktan ayrılmış birer avlu bulunur
Spil Dağı 1969 yılında milli park ilan edildi Park arkeolojik ve mitolojik özelliklerinin yanı sıra, dağcılık sporuna uygun ve önemli bir rekreasyon alanı Mitolojide Kybele, Niobe, Tantalos ve Pandereos ile ilgili öykülerde adı geçen Spil Dağı'nın eteklerinde Tantal Kalesi kalıntıları, bereket tanrıçası Kybele'nin rölyefi, Niobe Ağlayan Kaya ve Bizans Dönemi'nden kalma Magnesia Kalesi'nin kalıntıları yer alıyor
Dağın en ünlü bitkisi, kümeler halinde yetişen Manisa lalesi Bu lale türü, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul'a götürüldü ve bir döneme adını verdi
|