Yalnız Mesajı Göster

Kütahya Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)

Eski 11-04-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kütahya Tanıtımı (Nasıl Gidilir Ne Yenir Ne İçilir)



OSMANLILARDAN KALAN TARİHİ ESERLER

1-ULU CAMİİ:
Gazi Kemal mahallesinde Vacidiye medresesi (bugünkü Kütahya Müzesi) ile IIYakup Çelebi İmaret Mescidi (Eski Vahitpaşa İl Halk Kütüphanesi) arasında yer alır 45*25 metrelik bir alanı kaplar Kütahya' nın en geniş iç hacmine sahip tarihi yapısıdır Avlusuzdur Tamamen kesme taştan yapılmıştır İki tam kubbe ve 6 yarım kubbe ile desteklenmektedir Dikdörtgen biçimlidir
Minaresinin kaidesi kesme taş, gövde kısmı tuğladandır Yapının bugünkü halinde doğu, batı ve kuzeyden olmak üzere üç girişi vardır Beş bölümlü bir son cemaat yeri vardır Batı tarafındaki bir bölüm 19yüzyılda örülerek "Vahitpaşa Kütüphanesi" olarak kullanılmıştır Dikkat çekici keçeli, saraçlı kapı örtüsü vardır
Kapılardan girildiğinde iç mekan ayrımı geniş, aydınlık ve ferah bir etkiye sahiptir Yüksek kaideler üzerine yerleştirilmiş, hafif yivli, antik altı büyük sütun geniş mekanı görmeyecek şekilde iki kubbe ile altı yarım kubbeyi taşımaktadır Sütun başlıkları sade, üstleri ise yastıklıdır Kemerler ise koyu kırmızı ve gri olmak üzere iki renkli işlenmiştir İki tam, altı yarım kubbe yanı sıra köşelerde de dört küçük kubbesi vardır
Caminin ortasında bir şadırvan vardır Şadırvan üzerine altı küçük sütuna oturtulmuş ahşap tavanlı bir müezzin mahfili vardır İç mekanın arka kısmının üstü boydan boya mahfilidir Cami iç mekanında bütün yazı ve istif levhaları ile kalem işleri yoğun bir şekilde kullanılmış olmasına rağmen dağılışları göze batmayan dengeli bir süsleme oluşturmaktadır Yapının bugünkü sahip olduğu mekan ferahlığı yanında kalem işleri 19yüzyıl sonunda gerçekleştirilen en başarılı yapılardan biri olarak tanımlanmaktadır Ancak çiniler diyarının bu muhteşem eserinde mihrabın sağında dört kareden meydana gelmiş kabe tasvirli çini kompozisyonu dışında çini bulunmaması dikkat çekicidir
Ulu Caminin ilk şekli ağaç direkli bir cami olarak Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmaya başlanılmış, Ankara savaşından (1402) sonra oğlu Musa Çelebi tarafından tamamlanmıştır (1410) Vakıf kayıtlarında camiden Yıldırım Beyazıt Han Camii olarak bahsedilmektedir Ünlü seyyah Evliya Çelebi caminin Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından tamir edildiğini de belirtmektedir
Kanuni, Rodos (1522-1523) ve Irakeyn (1534-1535) seferlerinde bir süre Kütahya' da bulunmuştur Bu sırada binanın onarımı için seferlere katılmış olan Mimar Sinan' a talimat vermesi mümkündür
Bundan sonra da bazı onarımlar geçirmiş olmakla birlikte cami son şeklini 1893' de Sultan IIAldülhamit Han zamanında almış ve bu son büyük onarım sırasında cami kubbeli olarak yapılmıştır
1888' de başlayıp 1893' de bitirilen bu onarımda duvarlar temellere kadar yıkılıp, yeniden kesme taştan yapılmış, Aizanoi (Çavdarhisar)' dan getirilen sütunlar ve mermer plakalar kullanılarak kubbeli şekilde yeniden yapılmıştır
Ulu Camii, bundan başka sonuncusu 1961-1962' de olmak üzere küçük onarımlar da geçirmiş, zaman zaman kurşun kaplamalar değiştirilmiştir

2-TAKVACILAR CAMİİ (Timurtaş Paşa Camii):
Yıldırım Beyazıt' in ilk Kütahya valiliğinden sonra Kosova savaşına katılmak üzere Murad Hüdavendigarın yanına gittiği sırada Kütahya ve civarının muhafızlığına görevlendirilmiş olan Timurtaş Paşa tarafından 1389-1402 yılları arasında yaptırılmış olmalıdır Aradan geçen uzun zaman içerisinde pek çok tamir görmüş olması gerekir 1761 tarihlerinde Silahtar Mehmet Paşa tarafından onarım ve değişiklik yapılmıştır 1834 yılında Kütahya Muaccelat nazırı Salih Efendi tarafından tekrar tamir ettirilmiştir
Yalnız Camii değil, İmaret, Medrese ve mescid olarak yapılmıştır Bir yandan kuyumcular çarşısı, diğer yandan bedesten ve kavaflar çarşısı ile çevrili olduğundan, çarşının ortasında kaybolmuş, dış görünüşü ile kendini belli etmeyecek durumdadır Uzaktan sadece 18yy' da eklenen kesme taş minaresi ile seçilebilmektedir Mimari tekniği itibariyle diğer camilerden farklı olarak basık bir yapıdır

3-MEYDAN CAMİİ (Aslan Bey Camii):
Kayıtlarda "Aslanzade Mescidi" olarak geçmektedir Şimdilerde Meydan Camii olarak tanınmaktadır
Kesme taş ile taş-tuğla kullanılarak yapılmış olup, kare planlı tek kubbelidir Üç bölümlü son cemaat yerine sahiptir Minaresi son cemaat yerindeki duvara bitişiktir Dere kenarında ve oldukça kalın duvarlara sahiptir
Evliya Çelebinin "Meydan Mahallesinde Bey Camii" dediği yapı olması muhtemel Aslan Bey Camii' nde kitabe yoktur Bicar Bey oğlu Aslan Bey' in Osmanlı emirlerinden olduğu anlaşılmaktadır Geyve ve Tokat taraflarında da eserleri bulunan ailenin Selçuklu Dönemi devlet adamlarına dayandığı anlaşılmaktadır 15yy' ın 2çeyreğinde (1425-1450) yapıldığı tahmin edilen camiinin pek çok onarım geçirmekle birlikte ana hatlarıyla günümüze ulaştığı söylenebilir

4-SARAY CAMİİ (Hisar Bey' i oğlu Mustafa Camii):
Saray mahallesinde, tarihi hükümet konağının arka kapısındadır Kütahya' da Saray Camii olarak bilinir Asıl adı Hisar Bey' i oğlu Mustafa camiidir Kitabeye göre camiyi yaptıran, IIYakup Bey'in Subaşısı Hisar Bey'i Oğlu Mustafa Bey' dir
Duvarları bir kat kesme taş, bir kat 3 sıra tuğla ile örülmüştür Tek kubbeli kare planlıdır Orjinal mermer bir mihrabı, yine orjinal taş kesme ve çinilerle kaplı minberi vardır Kütahya' daki en zengin çinili anıt eserlerden biridir Osmanlı Döneminde Kütahya' nın üç cuma camisinden biri olarak görev yapmıştır Sonuncusu 1957' de olmak üzere bir çok kez tamir görmüştür

5-SAADETTİN CAMİİ (Saadet Camii):
Büyük bedestenin kuzey çıkışı karşısında köşededir Bodrum katında Hezar Dinari tarafından yaptırılmış olan bir sakahane vardır Sakahanenin üzerinde bir de mescid bulunduğu ve Hezar Dinarinin burada gömülmüş olduğu bilinmektedir Camii 1700' de yangında yok olmuş, 1824' de Derviş Mehmet Paşa tarafından tekrar yapılmış ancak 1866' da tekrar yanmıştır Camii son şekli ile 1870 yılında İşkodralızade Hasan Hakkı Bey önderliğinde halktan toplanan paralarla kargir olarak yeniden, altında vakıf dükkanları ile birlikte yaptırılmıştır Ufak tefek onarımlarla bugüne kadar gelmiştir

6-KARAGÖZ AHMET PAŞA CAMİİ VE MEDRESESİ:
Cumhuriyet Caddesi üzerinde küçük çarşı denilen semtdedir Camii, medrese ve sübyan mektebi ile imaret bir arada planlanmıştır
Beylerbeyi ve Anadolu valisi Karagöz Ahmet Paşa 1509 yılında kurduğu vakıfla burada yaptırmaya başladığı camii, medrese, mektep ve imaret bitmeden Şah Kulu isyanında asiler tarafından şehit edilmiştir (1511) Vasiyeti üzerine hanımı, yarım kalan camii, medrese ve mektebi tamamlamış, imaret bitirilememiştir
Tamamen kesme taş kaplamalı büyük, tek kubbeli, revaklı son cemaat yeri bulunan, minare gövdesi tuğladan bir yapıdır Eskiden kiremit çatılı iken sonradan çatı kaldırılarak (1970) onarımda kubbe ortaya çıkarılmış ve kurşunla kaplanmıştır

7-KÜPECİK CAMİİ:
Hamidiye mahallesi üzerinde taş köprü civarında, müderris yolu üzerindedir 1911-1912 yapımı, iki katlı, alt katının eskiden sübyan mektebi olduğu bilinen bir yapıdır Minarenin kaide kısmında tek çini üstünde Sultan Mehmet Reşat Tuğrası, caminin tavan göbeğinde sekizgen çerçeve içine alınmış dört parçadan meydana gelen çini levha dikkati çeker

8-SULTAN BAĞI MESCİDİ:
Gediz caddesi üzerinde, ara sokak başındadır 19yy' ın ilk yarısında yapıldığı tahmin edilen yapı, son yıllarda onarım görmüş ve birde taş minare eklenmiştir

9-ŞENGÜL CAMİİ (Celal Efendi Mescidi):
Börekçiler mahallesinde Şengül Hamamının arkasındadır Bitişiğinde bir çeşme ve çamaşırlık vardır Camii girişindeki sundurmada bir sübyan mektebi olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır Çeşme duvarlarına kitabe sanılarak şair Pesendinin bir bilmecesi iki parça mermer halinde yerleştirilmiştir
Ammeten gördüm babamdan küçük amma etlice,
Kaldım aç, hemen çektim yedim lezzetlice,
Zahida korkma ya sende Rabbinden ruhsatlıca
Ara bul bahsi hadiste aç gözün dikkatlice
Şair Pesendi' ye ait bu bilmecenin cevabını Ak Takke Hoca Efendi bulabilmiştir; "ÇEKİRGE"
Şengül camiine, haziresinde yatan Molla Celal Efendi' den ötürü "Celal Efendi Mescidi" de denilmiştir Kare planlı tek kubbeli ve kiremit çatı ile örtülüdür 16yy' ın ilk çeyreğinde yapıldığı tahmin edilmektedir

10-LALA HÜSEYİN PAŞA CAMİİ:
Lala Hüseyin Paşa mahallesindedir Karşısında hamamı ile geniş bir avlu içinde ağaçlar arasındadır Tek kubbeli, beş bölümlü son cemaat yerine sahip, avlusunda iki şadırvanı, haziresi, tuğla minaresi vardır Mimar Sinan tarafından yaptırılmış olması kuvvetle muhtemeldir
Lala Hüseyin Paşa IISelim' in Lalası olup, onun padişah olması ile 1566' da Kütahya valisi, daha sonrada 1566-1568 arasında Anadolu Beylerbeyi olmuştur Camiinin yapımına bu yıllarda başlanmış olmalıdır Cami ile birlikte bugün artık olmayan bir sübyan mektebi de yaptırılmıştır
Kesme taş kaplamalı yapı dengeli görünümü ile dikkat çeker Minberi de taştır 16yy Osmanlı mimarisinin klasik özelliklerini taşır

11-HATUNİYE CAMİİ:
Mecidiye mahallesi hatuniye sokağından girişi bulunan cami, yüksek tuğla mimarisi ile dikkati çeker Planı asimetrik bir düzene sahiptir Tek kubbeli caminin batısına kubbeli kare bir mekan daha eklenmiştir Burası bu gün türbe halindedir Son cemaat yerinin kubbeleri oldukça geniştir 16yy sonlarında yapılmı, 17yy ortalarında Rabia Hatun tarafından onarılıp minare eklenmiştir Türbesinde Rabia Hatun ve kızının yattığı söylenmektedir

12-SULTANBAĞI HİSARALTI MESCİDİ (Dükkancılık Mescidi):
Macar evinin karşısında harap vaziyettedir Kitabesi ve hakkında bilgi yoktur

13-SULTANBAĞI ÇATALÇEŞME MESCİDİ (Ahi Arslan Mescidi):
Sultanbağı mahallesinde, şimdi kapatılmış olan derenin kuzeyindedir Güney kısmının altında çamaşırlık vardır Geiş saçakları ve külahlı ahşap ezan balkonu ile küçük mahalle mescidlerinin güzel örneğidir 16yy' ın ikinci yarısında yapılmış olması muhtemeldir

14-ÖZBEK CAMİİ:
Hamidiye mahallesindedir Külahlı şişkin taş minaresi ile dikkati çeker 1699' da Müderris yaylası sırtlarında çadır kuran Özbek aşiretinden İbrahim Ağa tarafından bir çeşme ve sonradan da mescid olarak yapıldığı bilinmektedir 1946' da onarım görmüştür 1974' de mihrabı Vedat Çinicioğlu imalatı çinilerle kaplanmıştır Bugünkü durumunu 18yy sonlarındaki onarımdan sonra almıştır

15-ALİ (Alo) PAŞA CAMİİ:
Cumhuriyet caddesi üzerinde, Gazi Kemal (Eski Şehreküstü) mahallesinde bulunmaktadır Kagir, ahşap çatılı, kiremit örtülü, külliye halinde yapılmış olan yapının bugün medrese, sübyan mektebi ile eski şadırvanı ortada yokturAhşap olduğu anlaşılan bu bölümler, yandıktan sonra bir daha ele alınmamış sadece camii bölümü yenilenmiştir Kareye yakın dikdörtgen plan ile, buna batıdan bitişen ahşap eklerden meydana gelmektedir Seyyit Süleymanağaoğlu Anadolu valisi Ali Paşa 1796' da yaptırmıştır Kitabesi yoktur Caminin çinilerle süslü mavi-beyaz kandil motifli orijinal bir mihrabı vardır Bugünkü şekli Şeyh Hacı Ömer Efendi' nin öncülüğü ile halkın yardımları ile yüz sene kadar önce yapılmıştır
16-MOLLABEY CAMİİ VE KÜLLİYESİ:
Kütahya' da 19yy ortalarında yaptırılan en önemli külliye olarak ele alınabilir Medrese, camii ve kütüphaneden müteşekkildir Sadettin camii gibi fevkani (üst katı olan) bir yapıdır Kütahya müftüsü Andız Köylü Abdurrahman Efendinin oğlu olan ve babasından dolayı ''Müftüzade Molla Bey'' olarak tanınan İbrahim Ethem Bey tarafından 1855-1856 tarihinde tamamlanan yapı halen Molla Bey Kur'an kursu ve camii olarak kullanılmaktadır Kütahya' da külliye yaptırma geleneğinin son halkalarındandır İbrahim Ethem Bey üç yıl kadar Kütahya kaymakamlığı yapmış, külliyenin minaresini annesi Fadik Hanım adına yaptırmıştır

17-AHIRARDI CAMİİ (Dilsizoğlu Hacı İbrahim Camii):
Onarım görmüş olmasına (1965) karşın, karakterini korumuş yapılarındandır ilk şekli ile 1876 öncesinde Osmanoğlu Dilsizoğlu Hacı İbrahim tarafından yaptırılmıştır 1965 onarımında mihrabı, vaaz kürsüsü ve mihrab duvarı Kütahya çinileriyle kaplanmıştır
18-YEŞİL CAMİİ:
Eski hükümet caddesi üzerinde Cumartesi pazarının girişindedir Kare planlı, tek kubbeli, iki sütuna oturtulmuş kubbeli bir girişi bulunan yapı, kesme taştan onikigen gövdeli, köşklü minaresi ile dikkati çeker Minare bu şekli ile Kütahya' da tektir Ana mekanın içi, kubbe kilidinden zemine kadar adeta boş yüzey bırakılmadan ağır bir süsleme ile bezenmiştir Alçı sıva üzerine kalem işi, yağlıboya, temperra, alçı kabartma malakari, altın yaldız, duvardan gelişen ve çok kollu kristal aplik ve avizeler, mahfilde kasetli, kakmalı bir tavan bulunmaktadır Önceleri Recep Ağa Mescidi olarak bilinen bu yapının yerine Yahya Paşa genişletip yenileyerek ahşap fevkani bir yapı yaptırmıştır Bu yapı yanınca 1858' de ahşap olarak tekrar yaptırılmış, sonunda Kütahya Mutasarrıfı Fuat Paşanın önderliği ve ilgisi ile 1905 yılında bugünkü şekli ile yapılmıştır
19-KADİTLER CAMİİ:
Lala Hüseyin Paşa caddesi üzerinde, hasır pazarı olarak bilinen bölgede çarşı içinde, üst katı tamamen kagir ve ahşap tavanlı olarak yapılmıştır Yapının kuzeyinde su tesisleri özelliklerinden olan küçük bir sakahenesi bulunması dikkati çeken geleneksel yapı unsurlarındandır
20-BÜLBÜL MESCİDİ (Yakup Çavuş Mescidi):
Mecidiye mahallesinden Hamidiye mahallesinden geçişte yer almaktadır Son yıllarda taş bir minare eklenen yapının kitabesi yoktur 19yy başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir
21-DEVE YATAĞI MESCİDİ:
Hamidiye mahallesi Deve Yatağı sokağındadır Son onarımlarla eski karakterini tamamen kaybetmiş, sonradan yeni bir minare eklenmiş, mihrabı ve duvarların bir kısmı karo çinilerle kaplanmıştır 19yy başlarında yapıldığı sanılmaktadır

22-CEDİD MESCİDİ (Yeni Mahalle Mescidi):
Nallı medrese karşısında yer almaktadır Bugün harap bir haldedir 1571'de yapıldığı bilinmekle birlikte 19yy başlarında yeniden ele alanıp onarılmıştır

23-KARADONLU MESCİDİ (Pirler Mahallesi Mescidi):
Pirler mahallesi, karadonlu sokağı köşesinde Şükrü Şeker evi ile Karadonlu Canbaba türbelerinin karşısındadır 16yy sonralarında aynı yerdeki başka bir mescidin yerine yapılmıştır 1980'de tamamen onarım görmüş, ahşap Ezan Köşkü yerine betondan yenisi yapılmıştır

24-AHİ EVREN MESCİDİ (Hacı Evren Mescidi):
Ahi Evren mahallesi cennet sokağındadır 16yy sonlarında yapılan mescid 1917' de yenilenmiş 1956-1957'de onarılarak minare eklenmiştir Mihrabı eski özelliğini korumuş olup karşı sokakta da bir zikir yeri bulunan Ahi Evren Türbe ve Tekkesi vardır

25-MOLLA HALİL MESCİDİ (Kazasker Mescidi):
16 yy başlarında yapılan medrese bugün ayak- ta değildir Sadettin cami köşesinden balıklı ya giden yolda, Muvakkithane'nin arkasındaki boşlukta, Pamuk Hanı'nın doğusunda kalmaktaydı Yeri 20 yll öncesine kadar Kütahya Müftülüğü idi Halili diye meşhur olan Halil Bin Mahmut Germiyani, istanbul'da müderrislik yaptıktan sonra Kütahya'ya gelmiş, burada kurduğu Medreseye hamamınıda vakf etmiştir Yapının durumu hakkında da kayıtlarda bilgi yoksa da, avlulu bir medrese olması gerekmektedir

26-RÜSTEM PAŞA MEDRESESİ:
Balıklı caddesi ile Serçe sokağının kesiştiği köşede, çocuk parkı olarak kullanılan boş arsada bulunuyordu Kanuni devrinde Rüstem Paşa tarafından 1550 yılında yaptırılmıştır Kitabesi Kütahya müzesindedir Önceleri Kütahya valisi iken Kanuni'ye damat olmuş daha sonra da Vezir-i Azamlık makamına getir- ilmiş olan Paşanın Medreseyi bu zaman da yaptırmış olduğu anlışlamtadır Ne yazık ki bu yapının bugün yalnızca giriş kısmı (portal) ayakta kalabilmiş, diğer kısımları yok olmuştur Ancak 1950'Ier de ressam ahmet Yakupoğlu tarafından yapılmış bir tablo binanın şekli hakkında bir fikir verebilmektedir Resimde görülen kubbeli yapı Medresenin mescididir

27-DARÜLKURRA:
Balıklı mahallesinde, Balıklı Camiisinden Karaa sokağına çıkarken, tam karşıdaki evin bahçesinde bulunmaktadır Dışarıdan görünmez 1579 yılında Anadolu Beylerbeyi olarak görev yapan Cafer Paşa tarafından yaptırılmıştır

28-BALIKLI TEKKESİ:
Balıklı mahallesinde, Balıklı hamamının hemen güneyinde bulunur 14yy sonu veya 15yy başında yapıldığı tahmin edilmektedir Bina 17yy'ın ilk çeyreğinde Şeyh Muslihüddin tarafından Halveti tekkesi olarak kullanılmış, bir ara Şeyh Bahşi Mescidi olarak tanınmış ve devrini tamamIamıştır Doğusunda bir de haziresi bulunan yapıda hala restorasyon çalışmaları sürmektedir

29-ŞEYH SALİH TEKKE VE TÜRBESİ:
Balıklı caddesinde Molla Bey Camii ve Kuran kursuna bitişiktir Tekke ve Mescit, Kütahya'da ayakta kalabilmiş, geç devir Tekke Mescitlerin en önemIilerindendir 1854 yılında Hacı Halil oğlu Şeyh Salih tarafından Halveti Mesudiye Tekkesi olarak yaptırılmıştırŞeyh Salih, tekkenin aynı zaman da ilk postnişidir Tekkenin son Şeyhi 1936 yılında ölen merhum Şeyh Bekir Efendi' dir Bu nedenle Bekir Efendi tekkesi diye de anılır

30-MEVLEVİHANE DÖNENLER CAMİİ (Ergun Çelebi Zaviyesi):
Eskiden 'Eski Kapan Altı' denilen yerde Ulu caminin doğusunda; Eydemir hamamı yanındadır Bu gün Dönenler Camii adıyla anılan Semahane bölümü 1959 yılında vakıflar tarafından onarılarak ibadete açılmıştır Mevlevihane Asitane olarak bilinirdi
Hezar Dinari Mescidi çekirdek baz alınarak etrafına semahane, dede hücreleri, meşruta ve kütüphane bina edilmiştir Semahane, sonradan mescit olarak da kullanılmaya başlanınca Hezar Dinari Mescidi türbe haline getirilmiştir Türbe de Mevlana Celaleddin-i Rumi' nin torunu Ergun Çelebi ve yakınlarının sandukaları bulunmaktadır Kütahya, Konya ve Afyon'dan sonra mevlevilik tarikatının üçüncü büyük merkezi olarak bilinir Mevlana' nın torunu Ergun Çelebi' den başka oğlu Sultan Veled' de Kütahya' yı şereflendiren ve Kütahya'yı gerçekten seven beğenen meşhurlar arasındadır Sultan Veled Kütahya için:
"Kütahya'da bir ay kalana ne mutlu,
İki ay kalacak olursanız, daha fazla müstefid ve münfeyiz olursunuz
Kütahya kusursuz bir güzeldir
Böyle kusursuz güzele zeval olur mu?
Ya Rab, bu memlekete kaza-bela verme,
Cennet Kütahya' nın ya altındadır ya üstünde,
Feda olsun Lahor, Keşmir, Tebriz Kütahya' ya"
demiştir Bu sözleri Mehmed Dumlu Hoca, Feridun Nafiz Uzluk beyden,nakletmiştir Bu gazel "Divan-ı Sultan Veled" de mevcut olup yayınlanmıştır Semahanenin kütüphanesi sonradan Vahit Paşa Kütüphanesine devredilmiştir
İçeride türbeye açılan kemerin sağında "Adli" mahlası ile sultan IIMahmud' un tuğrası ve iki tane kitabe vardır Birinci 1812, ikincisi 1841' deki onarımlara ait kitabelerdir Son onarım tarihi 1959' durDede hücreleri olan kısım bu gün Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından fakirlere yemek dağıtımda aşevi olara kullanılmaktadır Kütahya mevlevihanesi, Konya ve Afyon' dan sonra erken dönem mevlevihaneleri içinde ve mevlevi dergahlarından 76 zaviye ve 14 asitaneden birisi olarak bilinirdi

31-PAŞAM SULTAN TÜRBESİ (Seyyid Nureddin Zaviyesi):
14yyda Seyyid Nureddin tarafından kurulmuş bir ahi zaviyesidir 1422 tarihli bir kitabesi vardır Bir bölümü kuran kursu olarak kullanılmaktadır Vaktiyle çok zengin vakıfları bulunan zaviyenin geniş bir kitleye hizmet verdiği anlaşılmaktadır

32-KARAGÖZ PAŞA TÜRBESİ:
Ahırardı mezarlığındadır 1511 tarihinde yapılmış, 1961 tarihinde onarılmıştır 6 yuvarlak sütun üzerine oturtulmuş, yuvarlak tuğla kemerlere tuğla kubbe bindirilmiştir Kütahya merkezi ile, Anadolu valisi olan beylerbeyi Karagöz Ahmet Paşa 1511'de Şah Kulu isyanında Kütahya önünde şehit edilmiş ve Ahırardı mezarlığına defnedilerek üzerine türbe yaptırılmıştır

33-FATMA ANA TÜRBESİ:
Yeni mahallede Gavur Hamamı olarak bilinen hamamın biraz kuzeyinde, cadde kenarındadır Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir Bugünkü şekfiyfe 19yy dan kalma olduğu sanılmaktadır

34-AHİ EVREN TÜRBE ZAVİYESİ:
Ahi Evren mahallesinde, Ahi Evren Mescidi ve çeşmesinden biraz kuzeyde cennet çeşme sokağındadır Türbede kime ait olduğu bilinmeyen dört lahit ile bir zikir yeri vardır Hakkında fazla bilgi yoktur 14 yy' a tarihlenmektedir

35-ŞEYH BUHARİ TÜRBESİ (Gümüşesik Tekkesi):
Eski hükümet konağı arkasına rastlayan Zeryen mahallesinde türbe sokaktadırTürbede üç sanduka vardır Birisi Şeyh Buhari' ye diğeri de Kütahya' lı Gazi Hüseyin Paşa' ya aittir

36-SULTANBAĞI (Dört Direkli Türbe):
Gediz caddesi üzerinde son zamanlarda yeniden yaptırılan dört direkli caminin doğusunda, yol kenarındadır Burada daha önce dört sütuna dayalı bir açık türbe bulunduğu anlaşılmaktadır İçinde kimlere ait olduğunu henüz bilmediğimiz büyükçe üç lahit bulunmaktadır 16yy veya daha erken devirlerden kalmış olması mümkündür

37-ULU CAMİİ TÜRBESİ:
Vacidiye ile Ulu camii arasında, set üstündedir Üzeri küçük bir kubbe ile örtülmüş, kiremit bir çatı altına alınmıştır içinde tek bir lahit ve mezar taşı vardır Kime ait olduğu bilinmeyen mezarın 15yy dan kalma olduğu ve caminin mimarı olduğu sanılmaktadır

38-SUNULLAH GAYBİ TÜRBESİ:
17yy' ın ikinci yarısından kalmadır Musalla mezarlığındadır Kesme taş kaplamalı, tuğla kubbeli küçük bir yapıdır 17yy mutasavvıflarından olan Sunullah Gaybi, İstanbul' da Halveti Melami olarak yetişip Kütahya' ya dönmüş Kütahya uleması tarafından zındıklıkla (Allah' a ve ahirete inanmamakla) suçlanınca (Hüda Rabbim) ile başlayan şiirini söylemiştir Aşağıdaki beyit şiirlerine güzel bir örnektir
"Taç marifet tacıdır, sanma başka taç ola,Taklit ile tok olan, hakikatte aç ola"

39-KÜÇÜK HAMAM:
Bir kısmı 15yy başlarında Germiyanoğlu IIYakup Beyin subaşısı ve kader arkadaşı olan Hisar Bey tarafından yaptırılmış, ondan oğluna miras kalmış, oğlu da Osmanlı Hükümdarı IIBeyazid in izni ile hamama küçük bir kadınlar bölümü ilave ettirilmiştir
Hamam son şeklini bu ilave ile 1848 de almıştır Zaman zaman çeşitli onarımlar geçiren ve başka amaçlarla da kullanılan hamam halen erkekler hamamı olarak kullanılmaktadır

40-EYDEMİR HAMAMI (Elvan Bey Hamamı):
Cumhuriyet caddesinin sonunda, mevlevihanenin güneydoğusundadır Ahi Erbasan caddesi ile Eydemir sokakları köşesinde yer alır 15yy ortalarından kalmadır Eski adı Elvan Bey Hamamı olarak geçen hamamı yaptıran Elvan Bey' den kaynaklar Çaşnıgir Başı olarak bahseder Kitabesi ve hakkında daha kesin malumat alabileceğimiz bir belge henüz yoktur Son yıllardaki onarımların hamamın eski şeklinde fazla değişiklik yapmadığı sanılmaktadır

41-BALIKLI HAMAMI (Rüstem Paşa Hamamı):
1549 yılında Kütahya'da Anadolu Beylerbeyliği yapmış, daha sonra Sadrazamlık makamına getirilmiş olan Rüstem Paşa tarafından bu dönemde yaptırılmıştır Hem erkekler hem kadınlar kısmı bulunan bir çifte hamamdır Harap hale geldiğinden, Vakıflar genel Müdürlüğü tarafından esaslı bir şekilde onarılıp halkın hizmetine sunulmuştur

42-LALA HÜSEYİN PAŞA HAMAMI:
Lala Hüseyin Paşa, Sultan IISelim' in Lalasıdır Anadolu Beylerbeyliği sırasında yaptırdığı bu hamam (1568-1570) küçük kare planlı tek bir hamamdır Hamamın önünde tek bir sıra dükkan yer alır Son zamanlarda onarım görmüş olup kullanıma açıktır

43-KEMER HAMAMI:
Maruf mahallesi kuzeyinde, Lala Hüseyin Paşa caddesi üzerinde, Kaditler Camiini geçtikten sonra yolun güneyindedir 1950'deki yol genişletme çalışmasında soyunmalık kısmi kesilmiş bir çifte hamamdır 16yy da yapıldığı tahmin edilen hamam özel mülkiyettedir

44-ŞENGÜL HAMAMI:
Börekçiler mahallesinde, kapan çayı kenarında (üzeri kapatılmış olduğundan bugün dere görünmez) Şengül Camii önündedir Birçok değişikliğe uğramış, bazı bölümleri yıkılmış bulunmakla birlikte diğer kısımları halen hamam olarak çalışmaktadır Dört yanı yolla çevrili tek hamamdır 16yy sonralarında yapıldığı tahmin edilmektedir

45-YENİ MAHALLE HAMAMI (Cedid Mahellesi Hamamı):
19yy sonunda yapıldığı tahmin edilen hamam harap durumdadır Fatma Ana Türbesine yakındır Yapıldığından beri iyi şekilde çalıştırılamamıştır

46-BÜYÜK VE KÜÇÜK BEDESTEN:
Timurtaş Paşa Camii ile Saadettin Camii arasında bugün "Sebze Hali" ve "Bit Pazarı" olarak kullanılan binalardır Daha çok birer "Arasta" görünümündedirler Büyük Bedesten Fatih döneminin ünlü Sadrazamı Gedik Ahmet Paşa vakfıdır Küçük Bedestenin ise Timurtaş Paşa vakfı olduğu sanılmaktadır

47-KAPAN HANI:
Bugün Mevlevihanenin doğusundaki alandan girilen aralıkta, sadece kitabeli kapısı kalmıştır Eskiden kapan altı yada tahıl pazarı denilen yerdedir Evliya Çelebi Karagöz Ahmet Paşa dönemi vakıflarından olan hanın güzellik ve ihtişamına hayran kalmıştır

48-MUVAKKİTHANE:
Balıklı mahallesinde Saadettin Camiinden Balıklıya giderken eski müftülük binası önündedir Burasını kapıcıbaşı rütbesinde bulunan Kütahya mütesellimi Halil Kamili Ağa 1831-1832 yılında yaptırmıştır Muvakkithane de birde II Mahmud tuğrası bulunmaktaydı Şimdi nerede olduğu bilinmiyor içinde 3 tane saat ve bir yetkili bulunuyordu Günlük hayatta doğru saatin bilinmesi ve namaz vakitlerinin bildirilmesi amacıyla kullanılmaktaydı

49-HÜKÜMET KONAĞI:
1907 yılı yapımı, son devir Osmanlı mimarisinin dikkate değer sivil yapılarındandır Binanın cephesi düz karo çiniler süslemektedir Hükümet konağının Kütahya yapıları içinde ilgi çekici bir yanı da, tamamen çini kaplı bir mescide sahip oluşudur Bugünkü yapı, çağdaş bir Hükümet Konağı anlayışına uygun olarak 1893-1908 yılları arasında Kütahya valisi olan Giritli Ahmet Fuat Paşa tarafından yaptırılmıştır 1908 meşrutiyetine kadar Kütahya'da görev yapıp, sonra ayrılmış olan Ahmet Fuat Paşa' nın Hükümet Konağı önünde bir büstü vardır Alttaki cadde onun adını taşır Yeşil Camii' de yaptırmış ve Ulu Camii tamir ettirmiştir

50-MACAR EVİ:
Kütahya'nın tarihçesi bölümünde Macar ulusunun Iiderlerinden Lajos Kossuth' un Kütahya' ya gelip iki yıl kadar kaldığını belirtmiştik işte bu ikamet sırasında konuk olarak kaldıkları ev, Türk Macar kültür anlaşması çerçevesinde restore edilerek, müze haline getirilmiş olup, Kossuth'un bir kısIm eşyaları ve büstü burada sergilenmektedir Müze ziyaretçilere açıktır

51-KARA AHMET BEY TÜRBESİ:
Evliya Çelebinin dedesi olan Kara Ahmet Bey hakkındaki bilgiyi Evliya Çelebi' nin meşhur seyahatnamesinde Kütahya bahsinde buluyoruz 1678 yılında ziyaret ettiği memleketi Kütahya'da dedesi Kara Ahmet Bey'in mezarının Zeryen mahallesindeki evlerinin yanında olduğunu belirtmektedir Bu bahisten yola çıkarak mezar bulunmuş, Kütahya Belediyesi tarafından bir Türbe yapılarak 20/10/1995 tarihinde ziyarete açılmıştır

52-VAHİT PAŞA İL HALK KÜTÜPHANESİ:
Osmanlı sarayında Reis'ül Küttab olan, ancak bilinmeyen bir nedenden dolayı azledilerek Kütahya' da oturmaya mecbur edilen Vahit Paşa 19yy' ın ilk yarısında yetişen devlet adamlarının en önemlilerindendir 1809 yılında Kütahya' ya gelen Vahit Paşa 1811 yılına kadar kütüphanesini kurar, 1812 yılından itibaren de halkın istifadesine sunar Kütüphanenin ilk kuruluş yeri Ulu Caminin son cemaat yerinin girişe göre sağ tarafa düşen küçük bir odadır Vahit Paşa, Kütahya' dan ayrıldıktan sonra da kurduğu kütüphanesine yardımını sürdürmüş, Halep ve İstanbul' dan kitaplar göndermiştir Kuruluş kataloğunda 900 kitap bulunan kütüphane, kısa sürede 1200 cilde ulaşmış, Mevlevihane ve Molla Bey kitaplıklarının da ilavesi ile daha da artmıştır Zaman içinde okuyucu sayısının artması, tarihi binanın rutubet alması nedeniyle tarihi el yazma ve basma kitaplar harap olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, bunlar 1981 yılında İl Özel İdaresince yaptırılan Fuat Paşa caddesinde eski Hükümet Konağı bitişiğinde bir apartmanın 4Katına taşınmıştır Eski yeri çini müzesi yapılmak üzere restore edilmektedir Vahit Paşa' nın temelini attığı kütüphane, Türkiye'nin sayılı yazma eser kütüphanelerinden kabul edilmektedir Kütüphanede 3006 yazma, 3663 eski harfli basma ve 20000 den fazla yeni harfli kitap mevcuttur (1981 sayımı)

53-ÇİNİLİ CAMİİ:
1973 yılı yapımı olan camii, iki katlı olup içi ve dışı tamamen çinilerle kaplıdır Orta Asya Türk Mimarisi örnek alınarak yapılan camii, tek kubbeli ve sekizgen biçimli yapısı ile dikkat çekicidir
Kubbenin içi hat sanatı örnekleriyle süslenmiştir Dünyada ve Türkiye' de bir benzeri olmayan camii, şehrimize pek çok hizmeti geçmiş meşhur Kütahya' lı Ressam Ahmet YAKUPOĞLU' nun şehrimizin kültür ve sanat koleksiyonuna kattığı orijinal ve müstesna bir eserdir
Atalarımızın bizlere bıraktığı zengin tarihi ve kültürel mirası, bizim de sonraki nesillere ulaştırabilmemiz için, bir yandan da bu örnekte görüldüğü gibi yeni, ancak geçmişin zevk süzgecinden geçmiş şaheser niteliğinde eserler yapılması gereklidir
Bu kabil eserlerin çoğalması en büyük temennimizdir

Alıntı Yaparak Cevapla