Prof. Dr. Sinsi
|
Bursa Ve Güzellikleri
Bursa Kilise, Sinagog ve Ayazmaları
Mayor Sinagogu (Osmangazi)
Bursa Arap Şükrü Sokağında bulunan bu sinagogu İspanyanın Mayorka Adasından XV yüzyılda gelen ve Bursaya yerleştirilen Yahudiler tarafından yaptırılmıştır Sinagoga topluluğun geldiği Mayorkadan ötürü Mayor ismi verilmiştir
Sinagog dikdörtgen planlı olup, içerisi renkli kalem işleri ile bezenmiştir
Ets Ahayim Sinagogu (Osmangazi)
Bursa Arap Şükrü Sokağında bulunan Ets Ahayim Sinagogu XIV yüzyılın başında yapılmıştır Ets Ahayim İbrani dilinde Hayat Ağacı anlamına gelen bir sözcüktür Osmanlı döneminde yapılan ilk sinagog olmasından ötürü de önem taşımaktadır Orhan Bey Bursayı fethettikten sonra bu sinagogun yapılmasına izin vermiştir
Geruş Sinagogu (Osmangazi)
Bursa Arap Şükrü Sokağında bulunan bu sinagog XVI yüzyılın başlarında Sultan II Selimin izni ile yaptırılmıştır İbrani dilinde Geruş kovulmuş anlamına gelen bir sözcüktür Bu isimden ötürü de sinagogun ayrı bir önemi vardır
Dikdörtgen planlı olan yapı, kesme taştan yapılmıştır Günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir
Fransız Kilisesi (Osmangazi)

XIX yüzyılda Fransızlar tarafından bazilika plan tipinde yapılmıştır Kesme taş ve tuğladan yapılmış olan kilisenin önünde apsit çıkıntısı üzerine küçük bir çan kulesi yerleştirilmiştir Kilise barok üslupta olup, günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir Dikdörtgen planlı kilisenin iki yan duvarlarında yuvarlak kemerli barok üçer pencere bulunmaktadır Ayrıca duvarların bitiminde de küçük kule şeklinde eklemeler yapılmıştır
Kilisenin üst örtüsü ahşap çatılı ve kiremit örtülüdür Ayrıca yan bölümüne hasta bakım yeri de eklenmiştir
Ayasofya (İznik)

İznik merkezinde Atatürk Caddesi ile Kılıçarslan Caddesinin kesiştiği yerde bulunan İznik Ayasofyasının yapımı ile ilgili bir kitabe bulunmamaktadır Büyük olasılıkla bu yapı Roma dönemine ait bir yapının temelleri üzerine yapılmıştır Kilisenin yapımı ile ilgili çeşitli iddialar ortaya atılmıştır Bunlara göre IV-VIII yüzyıllar arasına tarihlendirilmektedir O Wulf, C Gurlitt ve N Brunoff yapıyı ayrı ayrı tarihlendirmektedirler Wulff VIII yüzyıl, C Gurlitt IV yüzyıl tarihleri üzerinde durmuştur N Brunoff ise kilisenin dört ayrı yapı dönemi olduğunu ileri sürmüştür Yard Doç Dr Bedri Yalmanın burada yaptığı araştırmalarda VIII yüzyıla ait bulgularla karşılaşılmıştır Orhan Gazi tarafından İznikin ele geçirilmesinden sonra camiye çevrilmiş, o dönemde konulan bir kitabe sonradan kaybolmuştur Kanuni Sultan Süleyman (1520-1560) zamanında Mimar Sinan bu yapıda büyük değişiklikler yapmıştır
İstanbul Alman Arkeoloji enstitüsü burada 1953te bir kazı yapmış ve Bizans dönemine ait renkli taban mozaikleri ile sıva altında kalmış freskleri ortaya çıkarmıştır Taban mozaiklerinin XI yüzyıldan sonra yapıldığı sanılmaktadır
İznik Ayasofyasının Bizans kaynaklarında ismi ilk kez 787 yılında İznikte toplanan 7 Ruhani Konsül ile birlikte geçmiştir 11 Ekim 787de patrik Tarasios başkanlığında 350 piskopos ve çok sayıda keşişin katıldığı konsül burada toplanmıştır
Hıristiyan inancına göre kutsal bilgelik olarak isimlendirilen bu kilise, üç nefli olup, doğu-batı uzantısında dikdörtgen planlı bazilika tipinde yapılmıştır İznik Ayasofyasının bu plan düzeni İstanbulda V yüzyılda yapılmış olan Studios Manastır Kilisesi ve Meryem-Theotokos-Khalkoprateia Kilisesi (Acem Ağa Mescidi) ile büyük benzerlik göstermektedir
Yapının genişliği 9 45 m ölçüsünde olup, orta bölümün doğusuna yarım silindirik yedi köşeli apsid eklenmiştir Kilisenin orta ve yan sahınlarına narteksten açılan birer kapı ile girilmektedir Girişinden sonra naosta (ibadet mekanı) iki yanlardaki iki tuğla paye, ikişer sütun ve duvar uzantıları birbirlerine tuğla kemerlerle bağlanmış, üzeri de düz bir çatı ile örtülmüştür Buradaki payelerin İznik depreminden sonra sütunların yerine yapıldığı sanılmaktadır Apsidin her iki yanında da diakonikon hücreleri bulunmakta olup, bunlar küçük birer kubbe ile örtülüdür Duvarları fresklerle süslü olan bu hücrelerin bir duvarında da İsayı tasvir eden bir fresk iyi bir durumda günümüze ulaşabilmiştir Kilisenin orijinal fresklerinden çok azı günümüze gelebilmiştir Bunların en önemlileri apsid yanındaki hücrelerin kubbe ve duvarlarındaki aziz resimleridir Bunlar arasında Hz İsa, Hz Meryem ve Yuhannesin Deisis kompozisyonu bulunmaktadır Aynı zamanda burada da yapılan araştırmalar sonucunda bir mezar odasına rastlanmıştır Kilisenin apsidinde 1935 yılında yapılan kazıda rahiplerin oturması için ayrılan synthronon denilen kademeler ortaya çıkarılmıştır 1953 yılında burada bulunan küçük bir lahit (relique) bugün İznik Müzesinde bulunmaktadır

Kilisenin kuzey duvarında sekiz, güney duvarında on ve narteksin günümüze ulaşan güney duvarında da iki penceresi bulunmaktadır Bu pencerelerin bazıları sonraki dönemlerde küçültülmüştür Bunlardan bazıları sonraki dönemlerde kapatılmıştır
Kilisenin yapımında İznik tiyatrosundan alınan kesme taşlar kullanılmıştır Değişik dönemlerde yapılan onarımlardan ötürü de zemin farklılıkları görülmektedir İznik Ayasofyasının çeşitli depremler ve yangınlar sonucunda üst örtüsü yıkılmıştır XVIII yüzyıldan sonra yapı terk edilmiş ve 1935 yılından sonra da araştırılmaya başlanmıştır Ayasofyadaki 1935-1936 yıllarında yapılan sondaj çalışmalarından sonra 1955 yılında tümü ile temizlenmiş, 1979-1981 yıllarında çevresindeki topraktan arındırılmış, yapının bütünü ve son olarak da 1985te güneydoğusundaki mezar şapeli olan ek yapısı ortaya çıkarılmıştır Günümüzde kilisenin taban mozaiklerinin üzerleri zarar görmemesi için camekanla kapatılmışsa da, yine buraya gizlice giren defineciler tarafından tahrip edilmektedir
İznik Ayasofyası İznik Müzesinin yönetimindedir
Böcek Ayazması (Baptisterium) (İznik)

İznik Yakup Çelebi Sokağında, Koimesis Kilisesinin doğusunda bulunan, araştırmacılara göre Vaftizhane olan ve halkın Böcek Ayazması olarak tanımladığı bu yapıda MS II yüzyıla tarihlenen İbranice Tevrattan alınmış “Her bedene iyi olanı verir Çünkü Onun lütfu ebedidir ” yazılı bir kitabe ile yedi satırlık baş melek Mikaele ait Grekçe bir kitabe bulunuyordu Aynı zamanda burada yedi kollu bir şamdan motifi de kabaca işlenmiştir A M Schneider gibi araştırmacılar bu yapının bir vaftizhane olduğunu XX yüzyılın başında ayazmaya dönüştüğünü belirtmiştir Schneidere göre MS VI yüzyıla aittir
Bu yapıya Yakup Çelebi Sokağından demir parmaklıklı bir kapıdan geçildikten sonra on bir basamaklı bir merdivenle inilmektedir Girişin üzerinde 2 55 m yüksekliğinde bir arşitrav, bunun üzerinde de tuğladan kemerli bir alınlık bulunmaktadır Mekanın içerisi 4 50 m çapında ve 3 80 m yüksekliğinde kubbeli bir odadır Zemini taş levhalarla döşenmiş, duvarları moloz taş, tuğla ve kireç ile örülmüştür Duvarlarda yuvarlak kemerli tuğladan dört niş bulunmaktadır Bunlardan güneydoğudaki niş zeminden, diğerleri de 0 50 m ile 0 75 m yukarıdan başlamaktadır Doğudaki nişin iki yanında kabartma olarak işlenmiş haç ve geometrik motiflerin bulunduğu bir bezeme dikkati çekmektedir Ortasında 0 80 m derinliğinde kare planlı bir sarnıç bulunmaktadır
H Tryphon Kilisesi (İznik)
İznik Yenişehir Kapısına giden Atatürk Caddesinin sağ tarafında bulunan H Tryphon Kilisesi XI yüzyıldan sonra İznik Bizans İmparatoru II Thedoros Laskaris (1255-1256) tarafından yanındaki bir felsefe okulu ve kütüphane ile birlikte yaptırılmıştır
Günümüze çok harap bir durumda gelebilen bu yapıyı Prof Dr Semavi Eyice plan tipi, duvar tekniği özelliklerine dayanarak XI -XIII yüzyıllar arasına tarihlendirmiştir Prof Dr J B Papadopoulos kilisenin daha önceki bir yapı üzerine Bizans döneminde yapıldığını ileri sürmüştür Duvarlarda kullanılan tuğlaların İznik surlarından 1204-1222 yıllarında yenilenen bölümleri ile aynı olduğunu, mermer bezemelerin ise XIII yüzyılın başlarına ait özellikleri taşıdığını belirtmiştir
Prof Dr Semavi Eyice ile Prof Dr Oktay Aslanapa 1964 yılında burada kısa süreli bir kurtarma kazısı yapmışlardır Yapılan kazı sonucunda kilisenin 2 50 m yüksekliğinde duvarları ortaya çıkarılmış ve 22 50x19 50 m ölçüsünde dikdörtgen planlı bazilika tipinde olduğunu ortaya koymuşlardır Batı duvarındaki 2 40 m genişliğindeki ana girişin iki yanında tuğla süslemeli birer yarım kubbeli niş bulunmaktadır Ana girişten sonra gelen narteks, kuzey-güney yönünde uzanmakta olup, tuğla örgülü yuvarlak iki kemer narteksi üç bölüme ayırmıştır Bunun ortasındaki dikdörtgen söveli bir kapı ile naosa, iki yandaki kapılarla da yan neflere girilmektedir Naos (ibadet mekanı) 3 00 m genişliğinde bema ve apsitle sona ermektedir Bunların yanlarında da küçük mekanlar bulunmaktadır Haç planlı ana mekan dört geniş kemerin taşıdığı 6 00 m genişliğinde bir kubbe ile örtülmüştür Bunun dışında kalan bölümler çapraz tonozlarla örtülmüştür
Kilisenin duvarlarında bir sıra kırma taş, birkaç sıra tuğla dizisinden oluşan bir örgü görülmektedir Temellerde kullanılan bloklar ise kilise yakınındaki Roma tiyatrosundan getirilmiştir Ayrıca kilise kalıntılarının çevresinde de granit sütun parçaları, geometrik desenli taban mozaik parçaları ve çeşitli bezeme elemanlarına rastlanmaktadır
Koimesis Kilisesi (İznik)
İznik Yenişehir Kapısından ilçe merkezine uzanan Atatürk Caddesine açılan Yakup Çelebi Sokağında, Böcek Ayazması yakınında bulunan Koimesis Kilisesinin Piskopos Hyakinthos tarafından 750 yılına doğru yaptırıldığı ileri sürülmekle beraber bazı araştırmacılar kilisenin daha eski tarihlere indiğini de belirtmişlerdir Ancak, kilisenin içerisinde bulunan bir kitabeden ve bazı sütun başlıkları üzerindeki monogramlardan Piskopos Hyakinthos tarafından yapıldığı öğrenilmiştir
Kilise İznikdeki önemli bir manastıra ait idi 1065 İznik depreminden sonra onarılmış ve yeni bazı eklemeler yapılmıştır Kilisenin çöken kubbesi 1807 yılında İznik metropoliti Danielin isteği üzerine patrikhane görevlisi Khrysanthos tarafından tamir edilmiş, freskleri yenilenmiştir Kilise 1833 ve 1834 yıllarında yeniden onarılmış ve bu arada yapıya bir de çan kulesi eklenmiştir Kilise, İznikin Osmanlılar tarafından fethinden sonra burada yaşayan Rumların ibadeti için bırakılmıştır İstiklal Savaşı sırasında (1922) yıkılan kilisenin temelleri ile döşeme parçaları günümüze gelebilmiştir
Kilise üzerinde 1955 yılında yapılan araştırmalardan sonra temel kalıntıları ortaya çıkarılmıştır Bizans resim sanatı ve mimarisi yönünden de önemli bir yapı olan bu kilise yıkılmadan önce Bizans sanat tarihçileri tarafından incelenmiştir 1912'de çekilen fotoğraf ve planlar kilisenin orijinal halini göstermektedir
Hz Meryemin ölümüne (Koimesis) adanan bu kilise kapalı Yunan haçı planında olup, ibadet mekanının üzerini dört payenin taşıdığı 12 köşeli bir kasnağa oturan, kiremitli 6 00 m çapında bir kubbe ile örtülmüştür Narteksten üç kapı ile içerisine girilen kilisenin enine dikdörtgen naosu bulunmaktadır Ortadaki kubbeli bölüm dört yöndeki mekanlarla genişletilmiştir
Koimesis Kilisesinin Bizans resim sanatında önemli bir yeri bulunmaktadır Buradaki figürlü mozaikler ikonoklasma döneminde tahribe uğramış, 843 yılında Naukratios tarafından yenilenmiştir 1065 depreminden sonra kilisenin yıkılan bölümleri ve narteksi yenilenirken burada imparator X Constantinos ile birlikte Nikephoros tasvir edilmiştir Kilisenin narteksinde bulunan bir mozaik kitabede “ Ulu ve güçlü hükümdar Constantinos özen gösterdiği şu manastıra onur verdi ve yetkiyi, ünlü patrik Nikephoros'a kesin bir kararla bağışladı” yazılıdır Bu yazıtın yanında da “Seni efendim Meryem Ana, yaptığım ve yapmayı tasarladığım eserlerin ana nedeni olarak görüyorum Bu evin sahibesi ve efendisi olarak resmini, ey bakire, buraya ben, Nikephoros, işledim” sözleri mozaik üzerine yazılmıştır Ayrıca kilisede İsa, Vâftizci Yohannes, Aziz Joachim ve Meryem Ana tasvirleri yer almaktadır Absit yarım kubbesinde Hz Meryem ayakta durmakta ve kucağında da çocuk İsayı taşımaktadır Bu mozaiğin altında da “Şafak sökerken ana rahminden seni ben yarattım” sözleri yazılı idi Bemanın iki yan duvarlarında da ellerinde labarumlar taşıyan melek figürleri bulunuyordu Bunların altında da “Gökler onunla kıvansın ve tüm melekler önünde huşu ile eğilsin” yazılı idi Ayrıca I Theodoros Laskarisin ölümünden sonra buraya gömülmüştür
Hagios Tryphon Kilisesi (İznik)

İznik Yenişehir Kapısı yakınında bulunan kilise kalıntısının Hagios Tryphon kilisesi olduğu sanılmaktadır Bu kilisenin İstanbul Kapısı yakınındaki kalıntı ile isim olarak karıştığı ve kesin bir sonuç da alınamadığı bilinmektedir
VIII Mikhael Palaiologos ile patrik Arsenios İzniki terk ederken buradaki Agalma Manastırında bir gece geçirmiştir Kilisenin de Agalma Manastırına ait olduğunu Prof Dr Semavi Eyice ileri sürmektedir
Kilise 1946 yılında yapılan çalışmalar sırasında ortaya çıkarılmıştır Kapalı Yunan haçı planında bir yapı olup, günümüze yalnızca temel kalıntıları ile çevreye dağılmış mimari parçaları gelebilmiştir Kilisenin üst yapısına ait önemli bir kalıntı bulunamamıştır Bununla beraber yapılan araştırmalar bu yapının İstanbuldaki Khora (Kariye)ya benzeyen mimari bir yapısı olduğu ve içerisinin döşeme mozaikleri ile süslendiğini ortaya koymuştur
Ayazma (İznik)
İznik Roma Tiyatrosunun güneydoğusunda yer alan yapı kalıntısını C Texier Ayazma olarak tanıtmış ancak, yeterli bir bilgi vermemiştir A M Schneider bu ayazmanın bir planını yayınlamış ve duvar tekniğine dayanarak da XII -XIII yüzyıla tarihlendirmiştir Yard DoçBedri Yalman 1974 ve 1975 yıllarında burada bir kazı yapmış ve bu yapıyı kilisenin alt yapısı olarak tanımlamış ancak kesin bir tarih ileri sürmemiştir Bununla beraber mezar odasındaki freskoları IV yüzyılın sonlarına tarihlendirmiştir Çevredeki keramik ve iskeletleri de XI -XIII yüzyıla tarihlendirmiştir
Bu yapı 17 80x11 90 m ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır Doğusunda yuvarlak bir apsit çıkıntısı bulunmaktadır Kuzey ve güney duvarları içerisinde de üçerden altı tane dikdörtgen mezar odası vardır Yapının duvarları tuğla ve taşla örülmüş, tuğlaların düzenli sıralar halinde olmasına karşılık taş sıraları düzensizdir Ayrıca kemer ve tonozları da tuğladan yapılmıştır
Hacı Osman Köyü Kilisesi (İznik)
İznik Hacı Osman Köyünün kuzeybatısındaki Yeni Ören mevkiinde bulunan mimari kalıntılar bir kiliseye aittir Bu kilisenin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmediği gibi, kaynaklarda da ismine rastlanmamaktadır
Günümüze son derece harap durumda gelen bu yapının doğusunda yuvarlak bir apsidi bulunmaktadır Kaba kesme taştan örülmüş olan duvarlarının güney ve batı bölümleri kısmen ayaktadır
Theotokos Manastır Kilisesi (Gemlik)
Gemlik Kurşunludaki Theodokos Manastır Kilisesinin kitabesi günümüze gelememiştir Bununla beraber, bu manastırın Bizans İmparatoru I Manuel Komnenos (1143-1180) döneminde Nikephoros Mystikos tarafından onarılmış ve genişletilmiştir Manastır Bizans kaynaklarına göre IX yüzyılda yapılmış, XI yüzyılda da önem kazanmıştır Osmanlıların yöreyi ele geçirmesinden sonra önemini yitirmiştir Ancak 1652 yılından sonra bazı belgelerden öğrenildiğine göre yeniden kullanılmıştır XIX yüzyılda Kurşunluyu ziyaret eden araştırmacılar bu kilisenin Aziz Aberkiosa ithaf edildiğini belirtmişlerdir
Kilise doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı, tek nefli bir yapıdır Naos, narteks, bema ve dışa taşkın pastoforium (absid ve çevresi) dan meydana gelmiştir Narteks kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, üzeri çapraz tonozla örtülmüştür Çift kemerli kapılarla dışarıya, doğuda da naosa açılır Naos payeler üzerine oturtulmuş pandantifli bir kubbe ile örtülüdür Naos hem batı duvarındaki kapı ile nartekse, hem de kuzey ve güney duvarlarındaki kapılarla dışa açılmaktadır Kilisenin doğusunda dikdörtgen planlı bema ve içeriden yuvarlak, dışarıdan da beş cepheli apsidi bulunmaktadır Beşik tonozla örtülü olan bemanın kuzey ve güney duvarlarında yuvarlak nişler içerisinde pastoforium hücrelerine geçiş kapıları bulunmaktadır
Kilisenin kuzey cephesi iki basamaklı yuvarlak bir kemer içerisine alınmıştır Bunun üzerinde biri büyük, iki yanında da küçük çift kemerli yuvarlak pencereleri vardır Güney cephesi kuzey cephesine benzemektedir Doğu cephesinde bulunan apsidin cephesi yıkılmıştır Burada yalnızca pencerelerin yuvarlak kemer başlangıçları görülmektedir
Kilisenin duvarları üç veya beş sıra tuğla ve bir sıra kaba yontma taş ile örülmüştür Örtü sistemleri, kapı, pencere ve niş kemerleri tuğladandır Apsid yarım kubbesi de yatay ve dikey dizilmiş tuğla dizileri ile örülmüştür
Kilise Camisi (İnegöl)
İnegöl Özlüce Köyünde bulunan ve günümüzde cami olarak kullanılan bu yapı bir kilisedir Ancak ne zaman yapıldığı konusunda bir belge ve kitabeye rastlanmamıştır
Doğu-batı doğrultusunda kareye yakın dikdörtgen planlı olup, çevresi revaklı bir dehlizle sınırlanmıştır Batı ekseninde ana giriş kapısı, doğusunda içeriden ve dışarıdan yuvarlak apsid yer almaktadır Camiye çevrilirken güney duvarına yarım yuvarlak bir mihrap nişi yerleştirilmiştir Apsidin önü de duvarla örülmüştür Naos (ibadet mekanı) üçer destekle doğu-batı yönünde üç nefe ayrılmıştır Üzeri çatı ile örtülüdür Nefleri birbirinden ayıran sütunlar bugün ahşap tavanı desteklemektedir
Kilise tuğla ve kesme taştan yapılmıştır Revak ve pencere kenarları tuğladandır
Hagios Georgios Kilisesi (Karacabey)
Karacabey Çamlıca Köyünde bulunan bu kilisenin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır Yapının güney cephesinin doğusunda 1837 tarihli bir kitabe bulunmuştur A D Mordtmann 1850-1859 yıllarında bu kilisenin kısaca tanıtımını yapmıştır Günümüzde harap ve terk edilmiş durumdadır
Kilise doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, üç nefli bir bazilika planındadır Batısında giriş, doğusunda içeriden ve dışarıdan yuvarlak apsidi ve tek basamaklı bir synthrononu bulunmaktadır Apsidin iki yanında, kuzey ve güney duvarlarının köşelerinde birer dikdörtgen niş bulunmaktadır Kuzey ve güney duvarlarında ise, dışa doğru daralan üçer penceresi vardır
Kilise moloz taş ve tuğladan yapılmıştır Apsid bir sıra tuğla, bir ve iki sıra kesme taştan örülmüştür Apsid yarım kubbesi, yan duvarlardaki pencereler tuğla ile örülmüştür
Theotokos Kilisesi (Karacabey)
Karacabey Çeşnigir Köyünün dışında Kilise mevkiinde bulunan bu kilisenin yalnızca temelleri günümüze gelebilmiştir Günümüzde harap olan kilisenin 1837de yapıldığı sanılmaktadır
Doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı, ahşap çatılı bir Rum kilisesidir
Mikhael Archangelos Kilisesi (Karacabey)
Karacabey Eski Karaağaç Köyünde bulunan bir Rum kilisesidir Ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır
Kilise doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır Batı duvarında girişi, doğusunda da dışarıya taşkın, içeriden ve dışarıdan yuvarlak apsidi yer almaktadır Apsidin kuzey ve güneyinde ikişerden dört yarım kubbeli nişi bulunmaktadır Kuzey ve güney duvarlarında da simetrik üçer penceresi vardır
Duvarları moloz taş, devşirme antik parçalar ve tuğladan yapılmıştır Yer yer ahşap hatıllarla duvarlar kuvvetlendirilmiştir Kilisenin kuzey, güney ve doğu duvarlarında küpler bulunmuştur Apsid yarım kubbesinde fresko kalıntıları bulunmaktadır
Hagios Theodoros Kilisesi (Karacabey)
Karacabey Harmanlı Köyündeki bu kilise 1833-1903 yıllarında Rumlar tarafından yapılmış ve Aziz Theodorosa ithaf edilmiştir Günümüzde harap bir durumdadır Üst örtüsü tamamen yıkılmıştır
Doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı, tek nefli bir yapı olup, doğu duvarına içeriden ve dışarıdan yuvarlak apsid yerleştirilmiştir Kilisenin kuzey ve güney duvarlarında karşılıklı simetrik ikişer penceresi vardır Batı cephesinin giriş kapısı üzerinde de ortadaki büyük, yanlardaki küçük yuvarlak kemerli üç pencere bulunmaktadır
Kilise moloz taştan ve tuğladan yapılmıştır Bu taşların arasında düzensiz şekilde dikine tuğlalar yerleştirilmiştir Kilisenin kapı ve pencere kemerleri ile apsidi tuğladandır
Zoodochos Pege Kilisesi (Karacabey)
Karacabey Karakoca Köyünde bulunan bu kilise 1847 yılında Rumlar tarafından yaptırılmıştır Günümüze harap ve üst örtüsü çökmüş bir durumda gelebilmiştir
Kilise doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı ve tek neflidir Batı duvarında giriş, doğu duvarında da içeriden ve dışarıdan yuvarlak apsidi bulunmaktadır Apsidin kuzey ve güneyinde, kuzey ve güney duvarlarının köşelerinde birbirlerine simetrik ikişerden dört yuvarlak niş vardır Bu nişerin içerisinde fresko kalıntılarına rastlanmıştır Ayrıca kuzey ve güney duvarlarında dışarıya doğru daralan üçer penceresi bulunmaktadır
Kilisenin beden duvarları kaba moloz taştan yapılmış, aralarına yer yer ahşap hatıllar yerleştirilmiştir Kilisenin giriş kapısı silmeli bir çerçeve içerisinde olup, pencerelerde taş ve tuğlalar görülmektedir
Mikhael Archestrategos Kilisesi (Karacabey)
Karacabey Ulubat Köyünde bulunan bu kilisenin kitabesinden öğrenildiğine göre; İznik Metropoliti Panierotatos I Oseph tarafından 1843 yılında yapılmış ve Mikhael Archestrategosa ithaf edilmiştir XVI yüzyılda S Gerlach bu kiliseyi görmüş, XVIII -XIX yüzyıl seyahatnamelerinde de burada yapılan ayin ve panayırlardan söz edilmektedir
Kilise harap ve yıkık durumda olduğundan düzgün bir planı çıkarılamamıştır Bununla beraber, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı ve çatı ile örtülü olduğu sanılmaktadır Depo olarak kullanılan bu kilise orijinalliğinden tamamen uzaklaşmıştır Duvarları kaba taş ve tuğladan örülmüştür Pencereleri mermer çerçevelidir
Mudanya Kilisesi (Mudanya)
Mudanyadaki bu kilisenin pencerelerinden birisi üzerindeki 1834 tarihli kitabeden Anastasios oğlu Iordanesin kiliseye işlenmiş bir taş bağışladığı öğrenilmektedir Bu kitabede, Iordanes dindarlığından ötürü bu kilisenin cephesindeki bütün işlenmiş taşları Palaikhoriodaki zeytinliğinden getirerek bağışladığı yazılıdır
Kilise doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, doğusunda dışarıya doğru btaşkın yarım yuvarlak apsidi, ortasında naosu, batısında da narteksi bulunmaktadır Yapının batı cephesinde altta dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış yuvarlak kemerli giriş kapısı, yanlarında birer yuvarlak kemerli pencere, ortada ise iki sıra halinde yuvarlak kemerli beşer, üzerinde de üçer pencere yer almaktadır
Yapının üzeri çatı ile örtülü olup, beden duvarları kesme taştan, kapı lento ve söveleri de mermerden yapılmıştır Rumların buradan ayrılmasından sonra kilise terk edilmiş ve bir süre sinema olarak kullanılmıştır
H Apostoloi Kilisesi (Mudanya)
Mudanyanın Aydınpınar Köyünde bulunan bu kilisenin giriş kapısı üzerindeki kitabesinde 1901 tarihi bulunmaktadır B I Kandis bu kilisenin 1846-1870 yıllarında Bursa Metropoliti olan Konstantios zamanında yapıldığını belirtmiştir Kitabe üzerindeki 1901 tarihinin de onarımla ilgili olduğu sanılmaktadır
Kilise 1922den sonra camiye çevrilmiş, batı cephesindeki çan kulesi de minare olarak kullanılmıştır Daha sonra yıkılan kulenin yerine bugünkü minare eklenmiştir 1980 yılına kadar cami olarak kullanılan kilise daha sonra terk edilmiştir
Kilise doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, üzeri bir çatı ile örtülmüştür Doğusunda dışarıya doğru taşkın apsidi, batısında da narteksi bulunmaktadır Naos (ibadet mekanı) yedişerden birbirlerine kemerlerle bağlı iki sıra destekle üç nefe ayrılmıştır Bunlardan orta nef beşik tonozla, yan nefler de düz bir tavanla örtülmüştür Absidin önünde tek basamaklı bir synthronon bulunmaktadır Naos batı, kuzey ve güneyden U şeklinde bir galeri ile çevrelenmiştir Camiye çevrildikten sonra da güney duvarının eksenine mihrap eklenmiştir Bu yapı ahşap süslemeleri ile dikkat çekmektedir Naosdaki sütunlar içeriden taş, dışarıdan ahşap kaplamalıdır Galeri korkuluklarında, ambonda oyma tekniğinde bezemeler görülmektedir
Yapı kesme taş ve tuğladan yapılmıştır
Kilise (Mudanya)
Mudanya Dereköyünde bulunan bu kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber, büyük olasılıkla XIX yüzyılda Rumlar tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır
Kilise doğu-batı doğrultusunda 13 05x20 85 m ölçüsünde bazilika planlıdır Kilisenin batısında dikdörtgen planlı narteksi, naosu, doğusunda beması ve üç yuvarlak bölüm halinde apsidi bulunmaktadır Naos altışardan iki sıra halinde birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlanmış sütunlarla üç nefe ayrılmıştır Buradaki yuvarlak kemerler doğuda dikdörtgen şeklinde, batıda da yarım yuvarlak duvar payelerine oturtulmuştur Böylece kilisenin yan nefleri enlemesine bölümlere ayrılmıştır Bunlardan orta ve yan nefler beşik tonozlarla örtülmüştür Bemanın önündeki orta nefte iki basamaklı yuvarlak merdivenler bulunmaktadır Kilise altlı ve üstlü yuvarlak pencereler ile aydınlatılmıştır Sokak zemininden yüksekte olan nartekse de 12 basamaklı yuvarlak bir merdivenle çıkılmaktadır
Kilisenin beden duvarları dıştan tuğla moloz ve kesme taştan örülmüştür Burada bir sıra tuğla ve moloz taş peş peşe birbirini izlemiştir Ayrıca yapının köşelerine de büyük kesme taş bloklar oturtulmuştur
Kilisenin alçı ve ahşap süslemeleri başlıca özelliğidir Naosun kuzey ve güney duvarlarındaki pencereler üzerinde yuvarlak madalyonlar içerisinde alçıdan kerubim melekleri tasvir edilmiştir Ayrıca ahşap ikonastasis kakma ve kabartma tekniği ile süslenmiştir Kilisenin içerisi vazolardan çıkan güller, stilize çiçek motifleri ile bezelidir
H Taxiarchoi Kilisesi (H Archangeldi Kilisesi) (Mudanya)
Mudanya Kumyaka Köyündeki H Taxiarchoi Kilisesini XIX yüzyıl sonu ile XX yüzyılın başında buraya gelen F W Hasleuck, C Mac Farlane, M Kleonymos ve K Papadopoulos gibi araştırmacılar tanıtmıştır Onların bu araştırmalarında H Buchwalt ve C Foss değerlendirmiştir
Kilisede farklı dönemlere ait kitabeler bulunmaktadır Kilisenin güneyindeki H Nikolaos şapelinin doğu duvarında 1818 tarihli iki kitabe bulunmaktadır Naosun batısındaki duvarda ise 16 satırlık büyük bir kitabe daha vardır Bu kitabelerde kilisenin Constantinus Porphyrogenetos döneminde yapıldığı belirtilmiştir Büyük olasılıkla bu bir onarım kitabesidir Sultan II Mahmut döneminde Bursa Başpikoposu Paneretos kiliseyi ikinci kez onarmıştır Kilisenin girişi üzerindeki dört satırlık kitabede ise 1862 tarihi yazılıdır Ancak, kilisedeki monogramlar Eusebios ismini vermektedir Eusebiosun kişiliği, yazı şekli ve monogram tipleri de bunların VIII -IX yüzyıla ait olduğunu belirtir
Kilise kare planlı bir naosu, pandandifli kubbesi ile beşik tonozlu Yunan haçı planındadır Kubbe kasnak hizasından başlayarak sekiz yassı kaburga ile sekiz dilime bölünmüştür Kasnak hizasından dışa doğru daralan sekiz yuvarlak kemerli pencere de buraya yerleştirilmiştir İç mekanda impost başlıklı sütunlar duvarlara ve birbirlerine kemerlerle bağlanmıştır Haçın kuzey ve güney kolları birbirine eşit, diğerleri daha dardır Bu mekan doğuda içten yuvarlak, dıştan üç cepheli bir apsidle sonuçlanır Kilisenin batısında da yana kaymış bir narteksi bulunmaktadır
Kilisenin beden duvarları taş ve tuğladan düzensiz bir biçimde örülmüş, yer yer de devşirme parçalar kullanılmıştır
Trigleia Manastırı Kilisesi (Panagia Pantobasilissa Kilisesi) (Mudanya)
Mudanya Zeytinbağında bulunan bu kilise ile ilgili bilgileri XVII yüzyıla ait bir el yazması vermektedir Dr J Covelin yazmış olduğu notlara göre bu kilise Panagia Pantobasilissaya ithaf edilmiştir T Evangelides XIX yüzyılda bu yapıyı incelemiş, çan kulesinin 1855 depreminde yıkıldığını, 1883te onarılan kubbenin orijinal görünümünü yitirdiğini belirtmiştir Kilisenin son onarımında bu çan kulesi yenilenmiş, batısına da bir kadınlar bölümü eklenmiştir
Kilise doğu-batı doğrultusunda kapalı Yunan haçı planındadır Dört sütunlu, kare planlı merkezi mekanı pandantifli bir kubbe örtmektedir Bunun dışında kalan bölümler ve haçın kolları, bema kubbemsi tonozlarla örtülüdür Doğu haç kolunun uzantısında yer alan bemada içten yuvarlak dıştan üç cepheli apsid ile pastoforium hücreleri bulunmaktadır Apsidin cephesi yarım yuvarlak nişler ve tuğla bezemelerle hareketli bir görünüm kazandırılmıştır Buradaki nişler dikine yerleştirilmiş iki tuğla ve kare taşlarla geometrik motifler ile stilize bitki motifleriyle bezenmiştir
Kilisenin duvarları dıştan bir sıra tuğla, iki sıra kaba yontma taş ile örülmüştür Bazı yerlerde de dikine tuğlalarla çerçevelenmiş bir yapı tekniği uygulanmıştır Kilisenin sütun ve başlıklarından bazıları İon üslubunda ve akantus yapraklı devşirme parçalardır Duvarlardaki Hz Meryemin yaşamı ile ilgili sahneler ve Baş Melek Mikhaelin freskosu bulunmaktadır
H Paraskeva Kilisesi (Mustafakemalpaşa)
Mustafakemalpaşa Söğütalan, Akçapınar Köyündeki kilisenin kapısı üzerinde 1928 tarihi yazılıdır Bugün cami olarak kullanılan bu yapının bir kiliseden çevrildiği yapıdan anlaşılmaktadır Bazı yayınlarda kilisenin 1904 yılında Rumlar tarafından yaptırıldığı yazılıdır
Kilise doğu-batı doğrultusunda bazilika planlı bir yapıdır Naos ahşap sütunlarla üç nefe ayrılmıştır Doğu duvarında yarım yuvarlak apsid, iki yanında da birer dikdörtgen niş bulunmaktadır Kilisenin güney duvarında üç, batısında bir, kuzeyinde de üç basık kemerli penceresi vardır Günümüzde harap bir durumdadır
Ermeni Kilisesi (Orhangazi)
Orhangazi yeni Gürle Köyündeki bu kilise 1822 yılında Yunanistandan getirilen Ermeniler tarafından yaptırılmıştır Bu yüzden de Ermeni Kilisesi olarak tanınmaktadır Günümüze harap bir durumda gelebilmiştir Kuzey, güney ve batı duvarları tamamen yıkılmıştır
Kilise 31 50x13 05 m ölçüsünde doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır Doğusunda yarım yuvarlak apsid, iki yanında birbirine simetrik iki yan apsid bulunmaktadır Kalıntılarından üç nefli bazilika planlı bir yapı olduğu anlaşılmaktadır Kilise iki-üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş veya kaba yontma moloz taştan yapılmıştır Apsid kubbeleri de moloz taştandır
H Theodoros Kilisesi (Nilüfer)
Nilüfer ilçesi, Tahtalı Köyündeki H Theodoros Kilisesi Bizans döneminde yapılmıştır Ancak günümüze yalnızca moloz taş ve iki sıra tuğla dizili batı duvarının kalıntıları gelebilmiştir Bu kiliseyi ilk kez XVII yüzyılda araştırmacılar görmüş, XX yüzyılın başında da F W Hasluck buradan devşirme malzemelerden yapılmış bir kilise olarak değinmiştir
Koimesis Tes Theotokos Kilisesi (Osmangazi)
Demirtaş Köyündeki bu kilise günümüzde cami olarak kullanılmaktadır Batı cephesindeki kapı üzerinde, 34x55 cm ölçüsündeki beş satırlık mermer kitabesinde kilise temellerinin 3 Şubat 1838de Demirdesianın (Demirtaş) dindar halkı tarafından atıldığı yazılıdır Bu yapı 1924 yılında camiye çevrilmiştir
Kilise doğu-batı doğrultusunda bazilika plan tertibindedir Doğusunda dışarıya doğru btaşkın yarım yuvarlak apsid, ortasında da üç nefli naos ve batısında da narteksi bulunmaktadır Uzunlamasına dikdörtgen planlı naos iki sıra halinde yedişer sütunla üç nefe ayrılmıştır Bunlardan orta nef yan neflerden daha geniştir Dışarıdan ve içeriden yuvarlak apside iki basamakla çıkılmaktadır
İbadet mekanının orta nefi ahşap bir çatı ile örtülmüş, nefleri sınırlayan sütunlar yüksek kaideler üzerine oturtulmuş ve yuvarlak kemerlerle de birbirlerine bağlanmışlardır Yapı moloz taş ve tuğladan yapılmıştır
Mikhael Taxiarches Kilisesi (Kilise Camisi) (Osmangazi)
Günümüzde cami olarak kullanılan bu kilisenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Doğu-batı doğrultusunda, dikdörtgen planlı ve ahşap tavanlıdır 1949 yılında camiye dönüştürülmüştür Bu arada doğudaki yuvarlak apsidi örülerek kapatılmış, yan apsidler yıkılmıştır Kilise içerisinde orijinal durumu hakkında bilgi verecek bir kalıntı bulunmamaktadır Ancak doğu ve batı duvarlarında görülen ikişer duvar payesi kilisenin iç mekanının neflere ayrıldığını göstermektedir Camiye çevrildikten sonra batı cephesine silindirik gövdeli, üç şerefeli bir minare eklenmiştir
Yapının duvarları tuğla, moloz taş ve devşirme malzemenin düzensiz bir şekilde uygulanması ile yapılmıştır
H Georgios Kilisesi (Nilüfer)
Gölyazı Köyündeki bu kiliseyi XIX yüzyılda buraya gelen W J Hamilton ilk kez tanıtmıştır Daha sonra F W Hasluck köyde üç kilisenin bulunduğunu ve asıl kilisenin Aziz Georgiosa ithaf edildiğini belirtmiştir Büyük olasılıkla Hasluckun sözünü ettiği kilise bu yapıdır
Yapım tarihi ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlamadığımız bu kilise üç nefli, dikdörtgen planlı bir bazilikadır Batısında narteksi bulunmaktadır Naostaki nefleri oluşturan desteklerden yalnızca kuzeyde üç, güneyde de iki desteğin kaidesi günümüze ulaşabilmiştir Kilisenin doğusunda üç bölümlü apsidi bulunmakta olup, ana apsidde dışa doğru daralan bir pencere ve ona simetrik dçkdörtgen iki niş bulunmaktadır Apsidi tek basamaklı bir synthronon çevrelemektedir
İbadet mekanı kuzey ve güneydeki bir birlerline simetrik altışar pencere ile aydınlatılmıştır Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı olan narteksin yanlarında yuvarlak planlı iki merdiven kulesi ile ortasında dikdörtgen planlı üç bölümden oluşmaktadır Kilisenin güney ve kuzey cepheleri payelerle beşer bölüme ayrılmıştır Yapının üzerini örten çift pahlı çatının büyük bir bölümü yıkılmıştır Duvarları moloz taş ve tuğla ile örülmüştür
H Constantinos Manastır Kilisesi (Nilüfer)
(H Constantinus ve Helena Kilisesi)
Ulubat Gölünde Manastır Adasında bulunan bu kiliseyi ilk kez XVI yüzyılda S Gerlach görmüştür Daha sonra C Mango tarafından tanıtılmıştır Bu yapı plan tipi ve duvar tekniklerine göre VIII -X yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır XVIII -XIX yüzyıllarda büyük bir onarım geçirmiş, narteksi ve dış cepheleri yenilenmiştir
Kilise, kapalı Yunan haçı planında yapılmıştır Doğu-batı doğrultusundaki naos kare planlıdır Bu bölüm köşe duvarlarına oturtulmuş pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür Haçın kolları ise beşik tonozludur Haç kollarından doğusuna içeriden ve dışarıdan yuvarlak apsid yerleştirilmiştir Apsidin her iki yanında diakonikon ve prothesis hücreleri bulunmaktadır Kilise beş sıra tuğla ve bir sıra kesme taş dizilerinden yapılmıştır Örtü sistemleri tamamen tuğladandır Geç dönemde yapılan eklemelerde ahşap hatıllara da yer verilmiştir
|