11-04-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Antakya (Hatay) Genel Tanitimi
Hatay Sözlü Tarih
Lokman Hekime ilişkin söylence
Tüm bitkilerin dilinden anlayan Lokman hekimde her derde deva bir ilaçları anlatan bir kitap vardır "Hikmet-ül Lokman" adlı bu kitap la Davut Peygamber hastaları iyileştirmiştir Kitap DanyalPeygamber eliyle Babile geçmiş Orada Aristoteles onu Grekçeye çevirmiştir Harun Reşit döneminde ise Arapça çevirisi yapılmış o günden sonra ise halk hekimlerinin elinde bir başvuru kaynağı olmuştur Günümüze değin süren bu kaynak günümüzde aslı gibi değildir
Efsaneye göre Lokman Hekim iyice yaşlanmıştır Günün birinde ölüme çare olacak otu bulmak için bir kayığa biner Kitabı dayanındadır Asi ırmağı üzerinde ağır ağır giderken bir adam belirir ve seslenir:
-Lokman bu yaşta tek başına nereye?
-Ölüme çare bulmaya
-Ölüme çare varmıdır?
-Yoktur belki ama aramakta mı yoktur?
-Bak hele şu kitaba ne kadar ömrün kaldı?
-yoksa sen azrailmisin?
-       
Birden kayık devrilir ve Lokman boğulur Kitap da suya düşer Dalgalar ancak küçük bir bölümünü kıyıya ulaştırır Diğerleri yiter kaybolur O yıl Lokmanın düştüğü asi ırmağı taşar ve ülkede görülmemiş bir bolluk olur Irmağa yaşam suyu anlamına geleln asi adı verilir Yörede o kitaptan arda kalanların günümüze ilham kaynağı olduğu söylenir
Hıdır İlyas Söylenceleri
Binlerce yıl önce Samandağın Hıdır Köyünde bir "Hayak Suyu" vardır Bu suyu bir ejderha bekler Her yıl bir kız kurban edilirse sudan bir yudum verilir Kurban edilme sırası Kral kızına gelince elleri bağlanıp ejderhanın önüne atılır Tam ejderha onu yutarken bir çoban yetişip mızrağını saplar acıdan kıvranan ejderha bir daha vurup öldürmesi için yalvarır sa da çoban vurmaz Ejderhada yerleri korkunç pençeleriyle yararak kaçar Gide gide Lübnanda ki sert kayalara çarpar bir Nehir suyu olur ve akarak gelip Hataya ulaşır
Günümüzde Asi ırmağı o ırmaktır Aslında kızı kurtaran da Hızır a s dır Halk ona Hıdır Bey adını yakıştırır ve kral kızıyla evlendirir Yere sapladığı mızrağı da kocaman bir ağaç olur
Günün birinde Musa Peygamber Tanrıya "Evrenin en akıllı adamı kimdir?"diye sorar o da Hıdır Beydir diye yanıtlar Onu nasıl bulacağını sorunca da değneğini yere sapladığında büyür ağaç olur Torbanda ki ölü balıklar canlanır gökyüzü açıkkken birden yağmur yağarsa bulunduğun yer iki denizi kavuşturuyorsa işte orası Hıdırın ülkesidir der
Musa torbasını tuzlu balıkla doldurup dğneğini alıp yola düşer dağ taş demez dolanır ama bir türlü aradığı ülkeyi bulamaz Sonunda Samandağ açıklarında bir kayaya varır,yorgunluktan uyuyakalır Uyanmınca yere sapladığı değneğin büyüyüp ağaç olduğunu vekendisini gölgelendirdiğini görür Torbasındaki balıklar da canlanmış bir bir denize atlamaktadırlar Gökte bulut yoktur ama sırıl sıklam ıslanmıştır Aradığı ülkeyi bulmanın sevinciyle çevresini izlerken yanına bir balıkçı yaklaşır
-"Hoş geldin ya Musa" der Musa
-Hoş bulduk ben Hıdır Beyi arıyorum,onu nasıl bulurum,diye sorar Adam işine karışmamak soru sormamak kaydıyla onunla Hıdırı bulmaya karar verip yola koyulurlar
Biraz gidince adam kıyıdaki kayıkları delmeye başlar Musameraklanıp nedenini sorar ama adam cevap vermez Bu kez küçük bir çocuğu öldürür Musa Karşı çıkar ve nedenini öğrenmek ister, ama adam gene yanıtlamaz Asi ırmağını izleyerek yollarına devam erler Konakladıkları her yerde bir ziyaret yaparak ilerlerken bir köye varırlar Balıkçı kolları sıvayıp yıkık bir duvarı onarmaya başlar Musa dayanamayıp yine nedenini sormaya başlar Adam dayanamayıp öfkelenir ve cevaplamaya başlar "kayıkları deldim çünkü düşman gelip almasın diye,çocuğu öldürdüm büyüyünce çok kötü bir adam olacaktı halbuki ailesi iyi insanlardı,duvarı yaptım çünkü çocuklar çok yoksul ve yetim insanlardı Duvar altında bir gömü var büyüyünce bulup alsınlar Bunları anlatır ve aradığın adam bendim der ve ortadan kaybolur
Günümüzde bu buluşma yeri ziyaret yeri olarak kullanılmaktadır Musa ve Hıdırın buluştukları yerde günümüzde kutsal sayılmaktadır
Habib Neccar söylencesi
Eski zamanlarda antakya yöresinde yaşayanlar putlara tapmaktadırlar Tanrı onlara ;Yahya,yunus,Şamun Peygamberleri gönderir Onlar da vaazlarıyla halkı uyarıp doğru yola çağırır
O devirde put yapımıyla geçimini sağlayan Habib Neccar adlı bir kişi dinlediklerinden atkilenir,putlara tapmaktan vaz geçer Halk ta vaazları engellemek için elinden geleni yapar
Bir gün,vaaz dinleyenler öfkelenir ve peygamberi öldürmeye kalkışır Tam bu sırada yetişen Habib Neccar halkı uyarmaya çalışır İyice çılgına dönenler Habib Neccarın başını keserler Habib başını koltuğunun altına alarak şimdiki Habib Neccar camisinin bulunduğu yere gelir burada düşer Kimileirne göre ise üç gün üç gece başı koltuğunda şehirde dolaşıp Kuran okur
|
|
|