Yalnız Mesajı Göster

Olimpos-Antalya'da Tatil

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Olimpos-Antalya'da Tatil



OLİMPOS

Olympos sahilinden baktığınızda Musa Dağı'nın Akdeniz'le buluşmasını görürsünüz Olimpos Dağı, mitolojide tanrıların evi olarak tasvir edilir Ancak antikçağda Olimpos adını taşıyan yerlerin sayısı yirmiyi bulur

Fethiyenin doğusu ile Antalyanın batısı arasında kalan dağlık bölge MÖ2yüzyıl civarında Anadolunun en önemli uygarlıklarından olan Likya Birliğine ev sahipliği yaptı Işık ülkesi olarak ta anılan Likya Birliğinin Akdeniz kıyısında ki güçlü kentlerinden Olimpos ise geçmişte mitolojinin tanrılarına , günümüzde ise doğa tutkunlarına ev sahipliği yapıyor Kutsal Tahtalı Dağının Akdenize kadar uzanan eteklerinde kurulu Olimpos antik kentinden geriye pek az şey kalmış olsa da, coğrafik konumuyla insanı hala büyülemeye devam ediyor Musa Dağı ile Omurga Dağı arasından akan Akdere nin iki kıyısında kurulmuş olan kentin kalıntıları bölgenin bereketli doğası tarafından adeta saklanmış





Olimpos antik kentinin iki girişi varÇıralı yani deniz tarafından kente girilebildiği gibi Adrasan tarafından da kente girmek mümkünAncak kentin bugünkü durumunu anlatmadan önce geçmişine bir göz atmak gerekir
MÖ 3yüzyıl civarında kurulduğu düşünülen kent, MÖ2yüzyılda Likya Birliğine dahil olurKısa sürede birliğin en önemli altı kentinden biri durumuna gelen Olimpos un tarihi bu bölgeyi kendine üs tutan Zeniketes adlı bir korsan tarafından karartılırTarsustan Olimpos a kadar olan tüm kentleri ve bölgeden geçen Roma gemilerini yağmalayan Zeniketes Olimpos u Krallığının baş kenti ilan edince kent Likya Birliğinden çıkartılırRoma ordularının Zeniketes i bölgeden atmasının ardından korsanlarla işbirliği yaptığı için Olimpos ağır cezalara maruz kalırBizans dönemin de bir ölçüde de olsa da Cicero nun “ eski mamur kent “ olarak tanımladığı geçmişte ki zengin günlerine dönen Olimpos 15yüzyılda tamamen terkedilmiştir
Kentin o günlerinden kalan Likya tipi lahitler,tonozlu mezar odaları,hamam ve tiyatro kalıntıları makilerin ve defne ağaçlarının kapladığı alana yayılmış durumda ziyaretçilerini beklemekte Bu kalıntılar içinde en ilginç olanı ise Olimpos' lu denizci Kaptan Eudemos a ait lahitÇıralı girişinin bilet gişesi karşısında bulunan mezar odası içinde ki lahtin üzerinde bir gemi kabartması ve bir şiir yer alır “ Son limana girdi demirledi gemi, çıkmamak üzere” diye başlayan şiirin devamını Olimpos a yolunuz düştüğünde mutlaka okumalısınız
Eudemos un lahiti dışında çevreye yayılmış birkaç lahit daha var Ancak ayakta kalmayı başarabilmiş en sağlam yapı ise MS2 yüzyıla tarihlenen bir tapınağın girişiİon tarzında ki giriş, tapınağın ihtişamı konusunda ipucu vermek için ayakta kalmış gibi
Işık Ülkesi Likya güneş tanrısı Apollon un doğum yeri olarak kabul edilirdi, bu nedenle Likyanın baş tanrısı Apollondu Ancak Olimpos lular için Apollon dan daha önemli olan bir başka tanrı vardı Mitolojik tanrıların en usta sanatçısı, her türlü madeni işleyerek muhteşem eserler yaratan demirci tanrı Hephaistos Bunun nedeni ise Çıralı sahilinden üç kilometre içerde ki Yanardağda bulunan ve Anadoludaki en gizemli yerlerden sayılan Yanartaşta yüzyıllardan beri sönmeyen ateş Efsanesi de en az Yanartaş kadar ilginç olan bu bölgede tanrı Hephaistos adına yapılmış bir tapınak bulunduğu antik dünyanın coğrafyacılarından Pseudonun “Periples” adlı eserinde anlatılır MÖ 350 yılında kaleme alınan eserde Adrasan Limanı ile Phaselis kenti arasında ki “bir dağda Hephaistos Tapınağı ve yerden çıkıp kendiliğinden yanan ve hiç sönmeyen ateş bulunur” denmektedir
Efsane de ise hala yanmakta olan ateşten, ağzından alevler çıkaran Chimera Canavarından geriye kalanlar olarak söz edilir Efsane şöyledir “Alevden diliyle her yeri kasıp kavuran çevrede yaşayanları hayatından bezdiren Chimera yı öldürme görevi Bellerophontes e verilir Kanatlı atı Pegasus ile Chimera ya saldıran Bellerophontes uzun uğraşlar sonunda mızrağını canavara öyle bir saplar ki canavar yerin yedi kat dibine gömülürSadece alevden dili zararsız bir şekilde yeryüzünde kalıp o gün bu gündür Yanardağda yanmaya devam eder”
Olimpos un efsanelerinden ve mitolojisinden günümüze döndüğümüzde ise bambaşka bir manzara ile karşılaşırızHem SİT alanı oluşu, hem de milli park sınırları içerisinde olması bölgeyi önemli ölçüde yapılaşmaya karşı koruyabilmişÜç kilometreyi geçen Çıralı, Olimpos sahili boyunca gözü rahatsız edecek yapılaşma yok Var olan otel, pansiyon,restoran gibi mekanlarda zakkumların ve narenciye ağaçlarının arasında pek farkedilmiyor



Olympos'un kısa bir özeti

Olimpos un Akdenizin turkuaz renkli deniziyle kucaklaşan kumsalı, geçtiğimiz yıllarda İngilterede yapılan bir ankete göre dünyanın en iyi sahili seçilmiş Bu sahil aynı zamanda Caretta deniz kaplumbağalarının temmuz ayında yumurtalarını bıraktığı ülkemizdeki birkaç kumsaldan biri
Olimpos ve Çıralı yakın çevre seçenekleri bakımından da son derece zengin Çıralı ile yan yana olmalarına rağmen Adrasan sahili, Musa Dağının araya girmesiyle başka bir kumsal olarak karşımıza çıkıyor Bu nedenle Adrasan a araçla ulaşabilmek için yaklaşık 20 kilometre yol almak gerekiyor Adrasan ın en ilginç yeri şüphesiz deresi üzerine sıralanmış restoranları Suyun üzerine yapılmış tahta platformlar üzerine konulmuş masalarda yemek yemek oldukça keyifli
Ancak Adrasan deresinin durgun akan suyunun yanında Ulupınar ın coşkulu ve yüksek debili suyu insanı fazlasıyla serinletiyor Burada ki restoranları neredeyse ışık almayacak şekilde gölgeleyen çınar ağaçları de bu serinliği iyice arttırıyor Özellikle sıcak yaz aylarında Ulupınar tam bir kaçış mekanına dönüşüyor Tabii tüm bu serinliğin yanında lezzetli yemekleri de Ulupınar ın artısı


Sessizliği ve doğayı sevenler için en uygun yer Olympos'un kumsalı

Olimpos antik kentine en yakın antik kent Phaseliste bölgede mutlaka görülmesi gereken yerlerden Yaz aylarında ören yeri gezmenin zorluğunu bilen biri olarak Phaselisin farklı olduğunu söyleyebilirim Yeşillikler arasına dağılmış kalıntılar neredeyse denizle içiçe Bu nedenle hem gezerken ağaç gölgeleri işinizi kolaylaştırıyor, hem de sıcaktan bunaldığınız anda denize girebiliyorsunuz Rodos Adasından gelen Argoslu lar tarafından MÖ 690 yıllarında kurulduğu sanılan kentin ticaretle uğraşan halkı kurnazlıklarıyla ünlüymüş
Olimpos un nefis sahili, doyumsuz doğası ve farklı çevre seçeneklerinin yanında bana göre en önemli özelliği muhteşem yürüyüş rotalarına sahip olması 509 kilometreyi bulan ülkemizin en uzun yürüyüş rotası Likya Yolunun önemli bir kısmı Olimpos çevresinde bulunuyor



Tahtalı Dağı, Olympos'un 3200 metrelik sahilinin hemen arkasında yer alır
Bu rotalar geçtiğimiz yıllarda yapılan çalışmalarla kırmızı, beyaz noktalarla işaretlenmiş ve başlangıçları tabelalarla gösterilmiş, bu nedenle yolları bulmakta fazla zorlanmıyorsunuz
Çıralı kumsalının kuzeyinde yer alan Karaburundan başlayan Tekirova yürüyüşü yaklaşık 7 saat sürüyor Kızılçam ormanlarıyla kaplı yol, el değmemiş coğrafyasıyla insanı şaşırtıyor Bir diğer rota ise Ulupınar , Yanartaş yürüyüşü Oldukça eğlenceli olan bu yolun sonunda karşılaşılan manzara tam anlamıyla olağanüstü Yaklaşık 2 saat süren bu rota Olimpos u ziyarete gelen herkes tarafından yapılabilir Adrasan dan başlayan ve yaklaşık 8 saat süren bir yürüyüşte sizi son derece ilginç bir yapıya ulaştırıyor Bu yapı 1944 yılından beri aynı sülalenin fertleri tarafından çalıştırılan Gelidonya Feneri Bu rotaların dışında daha zorlu bir yürüyüş yapıp bölgenin çatısına çıkmak isteyenlere yaklaşık 10 saat süren ve Beycik köyünden başlayan Tahtalı Dağı zirve yürüyüşü önerilir Ancak tüm bu yürüyüşleri yalnız yapmamaya ve gerekli donanımla yola çıkmaya özen göstermelisiniz
Sakin kumsallarından, antik kentlerine, doğanın içinden geçen yollarından, efsanelerle örülmüş geçmişine, derin sessizliğinden, coşkulu sularına, tanrıların dağından, sonsuz ateşine Olimpos sizleri bekliyor

Alıntı Yaparak Cevapla