Yalnız Mesajı Göster

Elaziği Taniyalim

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Elaziği Taniyalim



Elazığ Genel Bilgi



Doğu Anadolu Bölgesinin güneybatısında, Yukarı Fırat Bölümünde yer alan Elazığ, doğu ve kuzeydoğusunda Bingöl, güneyde Diyarbakır, batı ve güneybatı Malatya, kuzeybatı Erzincan, kuzeyde de Tunceli ili ile çevrilidir Genellikle dağlık ve engebeli bir arazisi olan Elazığın güneyinde Hazar ve Maden Dağları ile Akdağ, doğusunda Güneydoğu Torosların uzantılarından Karaboğa Dağları bulunmaktadır Güneydoğu Toroslar, Malatya ili sınırları içinde doğuya doğru uzanarak Elazığdan geçer ve Van gölünün güneyine doğru kıvrımlar halinde devam ederek ülke sınırları dışına çıkar Elazığın batısındaki Hasan Dağları (2118 m) ulaşır Hasan Dağının güneyinde Bulutlu Dağı (2004 m) , Karga Dağı (1925 m) ve Kamışlık Dağı (2016 m) yer alır Elazığ (Harput) Ovasının güneyinde bulunan Meryem Dağının yüksekliği 1490 mdir Sıra dağlar Elazığ ovasının kuzeyinde , yeniden yükselir, Beydoğmuş yöresinde 1724 mye çıkarak, Keban



Barajı çöküntü alanına kadar devam eder Çöküntü alanından sonra doğuya doğru, önce Asker Dağını, sonra Palu İlçesinin doğusundaki Gökdere Dağını oluşturur Kuzeye doğru yönelerek Bingöl ile olan doğal sınırı çizer Burada bulunan Karaboğa dağlarının en yüksek noktaları, Elazığın sınırları içinde kalır Hazar Gölünün kuzeyinde 2140 m yüksekliğindeki Mastar Dağı, güneyinde de en yüksek dağ silsileleri Hazarbaba (2230 m) Dağını meydana getirir Bunların dışında Elazığın çevresinde sıralanmış küçük tepeler de bulunmaktadır Bunlar; Boztepe, Rıdvantepe, Yalavuz Tepeleridir
Kuzeyde Peri Suyu ve Keban Barajı Gölü, batı ve güneybatıda Fırat nehri doğal sınırlarını oluşturur İlin en yüksek noktası Palu Dağının güneydoğusundaki 2620 mlik yüksekliği ile Akdağdır Elazığ, yer altı su kaynakları bakımından çok zengindir İl topraklarını Fırat ve Murat Nehirleri, güneyde de Diclenin küçük bir kısmı sulamaktadır Murat Nehrinin önemli kollarından Peri Çayı, Elazığa 27 km uzaklıktaki Haringet Çayı ilin diğer akasurlarıdır



Elazığın güneydoğusunda il merkezine 25 km uzaklıktaki Hazar Gölü (Gölcük), tektonik bir göl olup, denizden 1250 m yüksekliğinde ve 22 km uzunluğunda, 86 km2 lik alanı kaplamaktadır Türkiyenin en büyük yapay gölü olan Keban Baraj Gölü, 675 km2lik bir alanı kaplar Murat Vadisi boyunca 125 km uzunluğunda olup, burada elektrik üretiminin yanı sıra balık üretimi ve su sporları da yapılmaktadır Elazığın 10 km batısında bulunan Cip Çayı üzerindeki Cip Baraj Gölü, 800 hektarlık bir alanı sulamaktadır Ayrıca Keban, Kralkızı, Karakaya ve Özlüce gibi baraj gölleri de il sınırları içerisindedir

İlin alçak kesimleri Doğu Anadolu Bölgesinin güneyinde yer alan çöküntü alanıdır İl toprakları genellikle alüvyonlu olup, verimli ovalarla kaplıdır Bunlardan en önemlileri Ulu Ova ve Elazığ (Harput) Ovasıdır Ayrıca Kuzova, Behremaz Ovası, Palu (Yarımca) Ovası da il sınırları içerisindedir Elazığın platoları ilin kuzeyinde, Harput çevresinde, Murat Nehrinin kuzey kesimlerinde ve Ağın yöresinde yer alır Eski tarihlerde çok zengin olan orman örtüsü çeşitli nedenlerle tahrip edilmiştir Günümüze gelebilen ormanlar daha çok koruluk ve çalılık niteliğindedir Ancak, dağların yüksek kesimlerinde meşe ve huş ormanlarına rastlanır Yüzölçümü 9153 km2 olan Elazığın toplam nüfusu 572933tür



İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, sanayi ve madenciliğe dayalıdır Yetiştirilen tarımsal ürünler, buğday ve arpadır Diğer tahıl ürünleri ise şeker pancarı, tütün, pamuk, patates, soğan olup, kayısı, elma, vişne, dut, iğde, badem, çilek ve üzüm gibi meyveler de yetiştirilmektedir Sebze üretimi baraj gölleri nedeni ile önemli ölçüde azalmıştır Hayvancılık özellikle dağlık kesimlerde yapılır Göçer aşiretlerinin yolları üzerinde oluşundan ötürü de hayvancılık canlıdır Sığır, koyun ve kıl keçisi yetiştirilir Mera hayvancılığı, tavukçuluk ve arıcılık da geçim kaynakları arasındadır
Türkiyenin en önemli maden çıkarma ve işleme bölgelerinden olan Elazığda, bakır, florid, bakırlı pirit, çinko, kurşun, krom, mangenez, molibden, demir ve volfram yatakları bulunmaktadır İlde, Simli Kurşun İşletmesi, Şark Kromları İşletmesi ve ferrokrom tesisleri bulunmaktadır İmalat sanayii ise gıda, içki, çimento, yem, yapay gübre ve madencilik konularında yoğunlaşmıştır



Elazığ, eski çağlardan bu yana bir çok toplumun yerleştiği, farklı kültürlerin geliştiği bir yer olmuştur Özellikle yöredeki höyüklerde yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen kalıntı ve buluntuların çeşitliliği, köklü bir tarihe ve kültür varlığına sahip olduğunu göstermektedir Elazığ yöresindeki ilk arkeolojik araştırmalara 1945 yılında başlanmış ve belirli aralıklarla sürdürülmüştür Geniş çaplı arkeolojik araştırma ve kazılara Keban Baraj Gölü altında kalacak olan yerleşim alanlarının kurtarılması amacıyla 1960larda başlanmıştır Doğu Anadolunun kültür tarihini aydınlatan Ağın, Kalaycık, Aşvan, Boytepe, Fatmalı-Kalecik, Kaşpınar, Haraba, Han İbrahim Şah, Korucutepe, Norşuntepe, Tepecik, Tülintepe, Körtepe, Değirmentepe kazıları yöredeki ilk yerleşimin Paleolitik Çağda başladığını göstermiştir Ayrıca yöre tarihi ile ilgili ilk yazılı bilgiler de Hitit ve Asur tabletlerinden öğrenilmiştir O yıllarda Harput önemli bir yerleşim merkezi idi



MÖ XIX yüzyılda bulunan Asurlulara ait çivi yazılı tabletlerde rastlanılan Karpata isminin eski Elazığ olan Harput ile bağlantılı olduğu sanılmaktadır MÖXIIIyüzyıla tarihlendirilen Hitit dilindeki çivi yazılı bir tablette Harput, Harputtaş olarak adlandırılmış ve Harputtaş, Harziuna ülkesinin dört şehrinden birisi olarak gösterilmiştir ProfBossert, Hitit tabletlerinde ismi geçen Harputtaşın bugünkü Harputun olduğunu ileri sürmüştür MÖIX ve VIII yüzyıl Hitit kitabelerinde de Harputun ismi Harputtavanas olarak geçmektedir MÖ900-650 yıllarında Urartular Harputa Supanı adını vermişlerdir Osmanlı Döneminde bu kente Mezra ismi verilmiş, Sultan Abdülaziz zamanında yapılan imar çalışmalarından sonra Sultan Abdülazizin yaptırmış olduğu yeni binalardan ötürü Mamuretul Aziz (Sultan Azizin mamur ettiği yer) ismi yakıştırılmış, sonradan bu isim halk arasında Elazize, ardından da Elazığa dönüşmüştür



Elazığ-Harput yöresinde XXyüzyılın ikinci yarısında başlayan, İstanbul Üniversitesinin yaptığı kazılarda yörenin ilk halkının Hurriler olduğu açıklık kazanmıştır Burada ele geçen tabletlerden öğrenildiğine göre, Hurriler Güneydoğu Anadolunun büyük bir bölümüne yayılmış, MÖII bin yılının sonlarında kuvvetlenerek ırkdaşları Subar Beylerini de egemenlikleri altına alarak, sınırlarını genişletmişlerdir Hurriler den sonra bölge Hititlerin hakimiyeti altına geçmiştir Urartuların bölgeye egemen oldukları MÖIX yüzyıla tarihlendirilen kitabelerden Palu, Kömürhan ve Bağında da aynı döneme tarihlenen eserlerle karşılaşılmıştır Bunlardan günümüze ulaşan Harput Kalesinin de Urartular zamanında yapıldığı anlaşılmaktadır MÖVII yüzyıllar da bölgeye Medler hakim olmuş, onları Persler izlemiş ve yöre Pers Satraplarınca yönetilmiştir Büyük İskenderin Anadoluya egemen olmasından sonra İskendere yenik düşen Pers ordusu bölgeden çekilmiş ve hakimiyet tamamen Helenlere geçmiştir Bununla beraber Perslerle olan mücadele hiçbir zaman sona ermemiş, çatışmalar daha sonraki dönemlerde Romalılara kadar da uzanmıştır Bizans döneminde ise Fıratın batısı Bizans, doğusu Sasaniler, hakimiyetine girmiştir



MSI-IIIyüzyıllarda Harputa hakim olan Romalılar ,madencilikte ileri olup yörede maden işletmeleri kurmuşlardır Sasanilerle Bizanslılar arasında zaman zaman el değiştiren Harput , VIIyüzyılın ortalarında Bizanslıların egemenliğine, daha sonra da HzÖmer zamanında Arapların hakimiyetine girmiştir Xyüzyılda ikinci defa Harputu ele geçiren Bizanslılar burada bir vilayet teşkilatı kurmuşlardır Harput ve çevresi 1071 yılında kazanılan Malazgirt savaşından sonra 1085 yılında Türklerin eline geçmiştir Yöredeki İlk Türk egemenliği Çubukoğulları ile başlamış, Harputa Türkmen boyları yerleştirilmiş ve kent onarılmıştır Artukoğulları Harputta 1113-1234 yıllarında hakimiyet kurmuşlardır Artuklular döneminde Harput bir bilim, kültür, sanat ve ticaret merkezi haline gelmiştir Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat ,Artukluların egemenliğine son vererek Harputa egemen olmuştur Selçuklular zayıfladıktan sonra Harputa, Moğol akınları başlamış ve Artuklu ve Selçuklu kültür birikimlerini de önemli ölçüde tahrip etmişlerdir İlhanlılardan sonra Harputa 1339 yıllarında başlayıp 1465 yılına kadar sürecek olan Dulkadiroğulları dönemi başlamıştır



Harput ve yöresi 2465te Akkoyunluların eline geçmiş, bu dönemde Harputta sikke basılmış, kültür, sanat ve bilim alanında büyük gelişim göstermiş, çok sayıda din adamı ,bilim adamı ve sanatkar yetişmiştir Harput 1507 yılında Safavilerin eline geçmiş, Yavuz Sultan Selim tarafından 1515te Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır Osmanlı Devleti zamanında Doğu Anadolunun ticaret ve bilim merkezi olmuştur Bu dönemde Palu ve Kebanda da önemli eserler yaptırılmış, Keban ve Maden ilçelerinde maden işletmeciliği oldukça gelişmiştir Osmanlı döneminde, musikide de önemli gelişmeler olmuş ve divan geleneği ile halk geleneğinin kaynaşmasından oluşmuş bir müzik kültürü ortaya çıkmıştır İpekçilik son derece gelişmiş ,ipek tezgahları ve fabrikaları kurulmuştur Evliya Çelebi Harputta XVIIyüzyılda 600 dükkan ,7 ticaret hanından, bedesten ve saraçhaneden söz etmiştir



XIXyüzyılda Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) kent, Harputtan Mezraya doğru kaydırılmış Mamuretül Aziz adıyla Diyarbakır vilayetine bağlı bir sancak konumuna getirilmiştir 1871de Bağımsız sancak, 1877de de vilayet olmuştur Kamüsül Âlâma göre Harputta 2670 ev, 843 dükkan, 10 cami,10 medrese, 8 kütüphane, 8 kilise ,12 han ve 90 hamam bulunmaktaydı Osmanlıların son zamanlarında batılılar Harputa özel bir önem verdiler Amerikan, Alman ve Fransız kolejleri kurdular Bu okullar Harputtaki yaşam ve kültürü etkilemiştir

Cumhuriyet döneminde Bakanlar Kurulu Kararı ile Elaziz, Elazıg olan ismi 1937de Elazığ olarak değiştirilmiştir



Elazığ, yeni bir kent olduğundan eski eseri bulunmamaktadır Bu tür yapılar Harputta toplanmıştırHarputtan günümüze gelen tarihi eserler arasında; Elazığın 6 km kuzeyinde bulunan Harput Kalesi, Harput Kalesinin yanındaki Meryem Ana Kilisesi (Kızıl Kilise, Süryani Kilisesi, Yakubi Kilisesi) (MS179), Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasanın annesi Sara Hatunun Camisi (1463) (1585 yılında yıkılmış yerine, Harput Müftüsü Hacı Ahmet tarafından bugünkü cami yapılmıştır 1843) , Artukoğlu Melik Fahrettin Karaarslanın yaptırdığı Ulu Cami (1156), Kurşunlu Cami, Alacalı Cami ve Türbesi, Ağa Cami, Ahmet Bey Camisi, Merkez Camisi, Ahmetbey Camisi, Kale Camisi, Esadiye Cami, Meydan Cami, Arapbaba Mescidi ve Türbesi, Fatih Ahmet Baba Türbesi, Mansur Baba Türbesi Bekir Çavuş Mescidi, Ahi Musa Mescidi ve Türbesi, Zahribaba Mescidi ve Türbesi, İbrahim Baba Türbesi, Uryanbaba Türbesi bulunmaktadır Harput'ta Türk sivil mimarisinin örneklerinden taş evler bulunmaktadır Ayrıca, Hacı Hasan Hamamı, Cimşit Bey Hamamı (XVIyüzyıl) ve Karaköçan İlçesine 18 km uzaklıkta Karakoçan Kolan Kaplıcası, Harput Dabakhane Suyu, Elazığa 10 km uzaklıktaki Buzluk Mağarası ilin doğal oluşumlarıdır

Alıntı Yaparak Cevapla