Yalnız Mesajı Göster

Romantizm Neymiş

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Romantizm Neymiş



Romantizm Neymiş

ROMANTİZM
ANLAMI VE ÖZELLİKLERİ
Romantizme bakışta yanlışlıklar var Sadece duygusallık olarak algılandı Oysa romantizm Aydınlanma hareketine tepki olarak ortaya çıktı Aydınlanma hareketi, bireying ücünü ve etkinliğini kanatlamıştı Romantizm ise akılcılığı reddediyor, duyguları tüm gerçeğin kaynağı olarak görüyordu!
İlk hareket İrlandalı yazarlardan geldi Aydınlanmacıların Antik Yunanı incelemesine benzer şekilde, onalr da “Kelt” ve “skandiranv” mitolojisine yöneldiler Yoğun çabaların sonunda alternatifi buldular! “Homeros ve İlyada”ya karşı “Macpherso ve Fingal” ortaya çıktı Geçmişe yönelme, aynı zamanda bilinmeyene yolculuk, dağlara, manzaralara, gizemli şeylere ilgiyi artırdı İrlandalı yazar Henry Mackenzi, Bir Duygu Adamı adlı romanı bu ortamda yazdı Başta JJRousseau olmak üzere, pek çok kişiden destek gördü
Rousseau, karmaşık bir ruh haline sahipti Bir yandan Emile adlı eserinde (1767) çocukların basma kalıp bilgilerden sakınmasını öğütleyerek 21 yüzyıla ışık tutacak kadar “pozitif” akılcı değerlere sahipti Öte yandan, aşırı doğacı, lirik, duygusal üslubuyla, “esini” akıldan ütün tutarak eserler yazıyordu Sadece onda değil, Aydınlanmacıların pek çocuğnda bu ikircikli tutum vardı Başlangıçtaki akılcılık, doğacılık giderek yerini duygusallığa bıraktı Alman yazar ve düşünürleri Lessing, Goethe, Herder, Schiller de aynı yola girdiler Akıl ve duyguyu dengeli bir şekilde ortaya koyan eserler de çoktu Goethenin Egmont eseri, Beethovenin “Egmont Uvertürü” için esin kaynağıydı Bu eser, spanyolların Hollandayı işaline karşı halkı örgütleyen bir kahramanı, “Egmont”u anlatıyordu Goethe gibi Flaman asıllı olan Beethoven bu eserinde aynı zamanda yurt sevgisini dramatik bir tarzda işliyordu Bu dvrimci romantizmin, yüzyılın sonlarına doğru içi boşaltıldı Aklın yerini yavaş yavaş duygu almaya bşaladı 19 yüzyıl başlarında romantik akım klasisizmin yerini doldurdu Goya, Delacroix gibi ressamlar da katılarak sanata yeni bir dil getirdi Ama yüzyılın ikinci yarısından sonraki akım, aklı iyice geriye itti

FRANSIZ DEVRİMİNDEN SONRA ROMANTİZM
Fransız Devrimi sonrasında çılgınlık, melankoliklik aldı yürüdü Bu bir kaçıştı Nsanlara, kurumlara güvenilmezlik yaygınlaştı Savaşa, şiddetee nefret, tepki arttı Toplum için çalışan bireylerin (kendilerinin) “karşı konulmaz güçler” tarafından yenildiği, bu yüzden toplumdan, insanlardan kaçınmak, içe kapanmak gerektiği düşüncesi yaygınlaştı Karşı konulmaz güçler sadece kurumlar değildi Kötülük; toplumdan, doğadan, akıldışı karanlık güçlerden, akıldışı olaylardan, savaştan, şiddetten gelebilirdi Bunları insanlar tayin edemezdi, tahmin edemizdi Bunlar kaderdi, kör talihti Dolayısıyla, insan iradesinden, aklından bağımsız medana geliyordu Bu yüzden gerçeği akılla açıklamak mümkün değildi Gerçekten o yıllarda yaşananları akılla açıklamak “güçlü” Zira bir yığın “akıldışı” şey oluyordu
Devrim sırasında, öncesinde ve sonrasında yaşanan olaylar düşünürleri, sanatçıları çok etkilemişti Açıkça acı çekiyorlardı Yaşamları boyunca savaşı, şiddeti, zaferi, yenilgiyi, feodal despotizmi, demokrasiyi, imparatorun despotizmini, kutsal ittifakın zulmünü, burjuvazinin ihanetini, sihirli “barış, kardeşlik, özgürlük” sloganının “boşa” çıktığını gördüler Avrupayı kasıp kavuran kralların aratan zulmünü yaşadılar Parçalanmış ülkelerinin durumuna üzüldüler
Bu düşüncelerin sanata yansıması kaçınılmazdı On yıl hiçbir şey üretmeyen Beethoven, acaba hangi duyguların etkisi altındaydı? Romantizm, her yönüyle gerçekten kaçıştı Doğru; ama sadece böyle ifade etmek yanlış olur Çünkü romantizmde müthiş bir öfke vardı Ve bu öfke, krallara, despotlara, demokrasi düşmanlarına, ihanetlere karşıydı Yani “özgürlük, kardeşlik, eşitlik” ve barış düşmanlarına karşıydı Belki bu yüzden aşırı rasoynelliğe karşı çıktılar “İnancın ve dvranışın temelini akıl değil duygu almalıdır” diyen Rousseau ile “çtenlik, sanatsal değerin denek taşı olmalıdır” diyen Goethe ile Blakein duygu ve içtenliği bu denli öne çıkarmasının nedeni ne olabilir?” Acıdan ve karışıklıktan sanat doğar” derlerken kendi kendilerine işkence yapmaktan hoşlanan “mazoşist” miydiler? Ya da “Sanatı ahlakın boyunduruğundan kurtarmalıyız” derken kastettikleri ahlak acaba neydi? Kokuşmuş ahlak mıydı? Yönetime geldikten hemen sonra bütün vaatlerini reddeden burjuva ahlakı mıydı? Soruların yanıtı açıktır Yaşanan “gerçek”ti ve “içtenlik”, “ahlak”, “duygu” gibi “****fizik” kavramların bile bu “gerçeğin” içinde yeri yok

Alıntı Yaparak Cevapla