11-04-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tersinim Teorisi
Tersinim Teorisi-2
İnsanoğlu var edildiği ve düşünmeye başladığı ilk anlardan itibaren yaratılışı merak etmiştir
Bu merak önce; ben neden, nasıl, niçin var edildim şeklinde kendine yönelikti, bu nedenle kişiseldi
Fakat daha sonra; var oluşun bütünlüğü yavaş yavaş keşfedilmeye başlanınca bu soru; biz nasıl, neden, niçin var edildik şekline dönüşüp evrenselleşmiş; bu konuda çok ve çeşitli varsayımlar üretilmiştir
Neden, niçin, nasıl var edildim sorusunun yanıtı insan hayatını yönlendiren en önemli olgudur
İnsanlar bu soruya verdikleri yanıtın paralelinde hayatlarına yön verirler
Eğer bir hayvan olsaydık yaratılma nedenimiz bizlere eksiksiz verilecek bizde buna uygun yaşayıp gidecek, herhangi bir arayış içinde olmayacaktık
Kısımsal bir iradeyle sınırlı da olsa hayatımızı yön verebilme özgürlüğü bizleri diğer canlılardan ayırır, bizleri insan yapar
Fakat gerçekleri arayıp bulmak her zaman yanılmaya, aldanmaya meyilli olan bizler için son derece zordur Tek bir gerçeğe birbirinin zıddı pek çok yanıtlar verilmesinin en büyük nedeni budur
İnsanların binmeyenlere karşı büyük bir merakı vardır Bu merak en güçlü meziyetlerin temelini teşkil eder Bilinmeyen her şey insanların ilgisini çeker Bu nedenle gerçeği arayıp bulmaya çalışırlar
Bu merak ediş, önceleri sadece kendisi ve çevresiyle sınırlıdır
Kendisi ve çevresiyle ilgili bilgiler çoğaldıkça var oluşun bütünlüğünü fark etmeye başlar Bu bütünlüğün içinde sahip olduğu bilgi yok denecek kadar azdır
Bunun nedeni de bilgi kaynaklarıyla bilgileri depolayan beyin arasındaki vasıtaların az ve yetersiz oluşudur
Bir bakıma insanoğlu duyuların sınırları içinde, duyularının izin verdiği kadar etrafını algılar, bu algılamalar sonucunda bilgi sahibi olur
= = =
Varoluş sorusunun sadece varoluş bir Yaratıcının eseridir ya da değildir şeklinde birbirine zıt iki cevabı vardır
Var oluşun bütünlüğünü ve bütünlüğün bazı kurallar ve yasalar çerçevesinde oluşmuş bir düzenlilik içerdiğini az ya da çok fark eden insanoğlu:
-Kurallar ve yasalarla oluşmuş gözlemlediğim şu düzenlilik muhakkak ki bir bilginin ve bu bilgiyi yönlendirip şekillendiren, oluşuma çeviren güç sahibi bir iradenin eseridir
Yapıcı bir iradenin olmadığı rastlantısal oluşumlarda düzenlilik oluşamaz
Rastlantısal oluşumlar tam bir düzensizlik ortamıdır Bu nedenle var oluş bir Var Edicinin eseri olmalıdır demiş; var oluşu mutlak güç, mutlak irade ve mutlak bilgi sahibi bir Var Edicinin eseri olduğu kanısına varmış, daha sonra bu kanı güçlü bir inanca dönüşmüş, insan hayatını en çok etkileyen din olgusunun temelini oluşturmuştur
Fakat ilk dönemlerde insanlar var oluşun bütünselliğini yeterince fark edemediklerinden bu inanç parçalanmaya müsaitti
Bu parça parça oluş insanların Yaratıcıyı, sıfatların bir bütün olarak var edilişlerinde kendilerine verilmiş olmasına rağmen yeterince anlamalarına, algılamalarına engel olmuştur
Bu nedenlerle Yaratıcı teklikten çokluğa doğrudur Şüphesiz ki tevhidi zaman içinde bozmamız Yaratıcı tarafından yol gösterici ve ikaz ediciler gönderilmesinin en büyük nedenidir
Tevhidin bozulduğu dönemlerde insanlarından bir kısmına göre gökleri gök tanrısı, yerleri yer tanrısı, denizleri deniz tanrısı idare etmekteydi Buna benzer pek çok yaratıcı yani tanrılar vardı
İnsanların bir kısmı evreni dolduran milyarlarca yıldızdan bazılarını Yaratıcı sandılar
Kimileri için Yaratıcı dünyayı aydınlatıp ısıtan güneşti Kimilerine göre ateşti Kimilerine göre geceleyin gökyüzünü süsleyen erişilmez uzaklıklardaki yıldızlardı
Devamı var
|
|
|