Prof. Dr. Sinsi
|
Fosillerin Dili
FOSİLLERİN DİLİ-1
Aşağıdaki bölümde en çok bilinen fosillerin evrim konusunda “ne dediklerini” inceleyeceğiz Fosiler geçmiş yaşamın hem tanıları hem kanıtlarıdır Bu nedenle (doğru yorumlandığı müddetçe) yalan söylemezler
Turkana Çocuğu fosili: Afrika'da bulunan Homo Erectus örneklerinin en ünlüsü Kenya'daki Turkana Gölü yakınlarında bulunan Turkana Çocuğu fosilidir İnsanların maymunlardan evrimleştiği konusunda evrim teorisi taraftarlarının öne sürdüğü en güçlü delillerden birisi olarak kabul edilir
Bu fosil sahibinin 12 yaşında bir çocuk olduğu ve büyüdüğü zaman yaklaşık 1 80 m boyunda olacağı saptanmıştır
Fosilin dik iskelet yapısı günümüz insanından farksızdır
Bir insan ırkı olan Homo Erectus ile insanın evrimi senaryosunda kendisinden önce gelen maymunlar arasında doldurulması mümkün olmayan derin boşluklar, uçurumlar vardır
Homo Erectus günümüz insanın bir ırkıdır Maymunlarla insanlar arasında bulunan bir ara geçiş formu değildir
Bu fosilin dik iskelet yapısı günümüz insanından farksızdır Uzun ve ince olan iskelet yapısı, günümüzde tropik bölgelerde yaşamakta olan insanların iskelet yapısıyla tamamen uyuşmaktadır
Bu fosil, Homo Erectusun günümüz insanının bir ırkı olduğunun en önemli delillerindendir
Fosilin günümüz insanıyla; kafatasının biçimi, yüz açısı, kaş çıkıntısının kabalığı gibi küçük farklılıklar vardır Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir Böyle bir varyasyon, canlı topluluklarının birbirlerinden uzun zaman aralıklarında ayrı tutuldukları zaman ortaya çıkar
Homo Erectus ile günümüz insanı arasındaki fark zencilerle Eskimolar arasındaki farklılıklardan fazla değildir
Homo Erectus'un kendi ırkına özel kafatası, beslenme biçimi, genetik göç, diğer insan ırklarıyla belli bir süre kaynaşamama gibi olayların sonucunda ortaya çıkmıştır
Amerikalı paleoantropolog Alan Walker ortalama bir patoloğun bu fosilin (turkana çocuğunun) iskeletiyle, bir günümüz insanı iskeletini birbirinden ayırmasının çok güç olduğunu, kafatası için de, bir Neandertal kafatasına aşırı derecede benzediğini söylemektedir
Neandertaller ise günümüz insanın bir ırkıdırlar Dolayısıyla Homo Erectus da yine günümüz insanın bir ırkıdır
Nitekim evrimci paleoantropolog Richard Leakey bile Homo Erectus'un günümüz insanı ile olan farklılığının ırksal farklılıktan öte bir anlam taşımadığını şöyle ifade eder:
-Herhangi bir kişi farklılıkları fark edebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir Böyle bir varyasyon, topluluklar birbirlerinden uzun zaman aralıklarında ayrı tutuldukları zaman ortaya çıkar
Connecticut Üniversitesi'nden Prof William Laughlin, Eskimolar ve Aleut Adaları insanları üzerinde uzun yıllar anatomik incelemeler yapmış ve bu insanlar ile Homo Erectus'un şaşırtıcı derecede birbirlerine benzediklerini görmüştür
Laughlin'in vardığı sonuç, tüm bu ırkların gerçekte Homo sapiens türüne (günümüz insanına) ait farklı ırklar olduğudur Bakınız bu konuda neler söylüyor
-Hepsi Homo sapiens türüne ait olan Eskimolar ve Avustralya yerlileri gibi uzak gruplar arasındaki büyük farklılıkları dikkate aldığımızda, Homo Erectus'un da kendi içinde farklılıklar taşıyan bu türe (Homo Sapiens'e) ait olduğu sonucuna varmak çok mantıklı gözükmektedir
Bir insan ırkı olan Homo Erectus ile insanın evrimi senaryosunda kendisinden önce gelen maymunlar (Australopithecus, Homo Habilis) arasında ise büyük bir uçurum vardır Yani fosil kayıtlarında beliren ilk insanlar, evrim süreci olmadan, aynı anda ve aniden ortaya çıkmışlardır
Homo Erectus'un yeterince evrimleşememiş ilkel bir insan türü olmadığının bir başka kanıtı ise Homo Erectusa ait 27 000 yıllık ve hatta 13 000 yıllık fosillerinin bulunmuş olmasıdır
Java adasında 27 000 yıllık olduğu belirlenen Homo Erectus fosilleri bulunmuştur
Avusturalya'da Kow Bataklığında ise 13 000 yıllık Homo Sapiens ile Homo Erectus özellikleri taşıyan bazı fosiller bulunmuştur
Bütün bu fosiller, Homo Erectus ırkından olan insanların günümüze oldukça yakın tarihlerde bile yaşamını sürdürmüş olduğunu gösterir
American Scientist dergisinde, bu konudaki tartışmalar ve 2000 yılında bu konuda yapılan bir konferansın sonucu şöyle özetlenmektedir:
Senckenberg konferansına katılanların çoğu, Michigan Üniversitesi'nden Milford Wolpoff, Canberra Üniversitesi'nden Alan Thorne ve meslektaşları tarafından başlatılan ve Homo Erectus'un taksonomik statüsünü ele alan ateşli tartışmaya dahil oldular Bunlar (Wolpoff ve Thorn) güçlü bir şekilde, Homo Erectus'un özgün bir tür olarak geçerliliği bulunmadığını, tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savundular
Onlara göre Homo cinsinin tüm üyeleri, iki milyon yıl öncesinden günümüze kadar, varyasyona oldukça açık ve geniş alanlara yayılmış tek bir tür, yani Homo Sapiens türüydü ve bu tür içinde doğal kırılmalar ve alt bölünmeler bulunmuyordu
Konferansın konusu, Homo Erectus ile Homo Sapiens arasında bir farkın olmadığıydı Diğer ifade ile Homo Erectus yapay bir sınıflandırma idi Gerçekte Homo Erectus ismiyle anılan bir canlı grubu yaşamamıştı Homo Erectus, Homo Sapiens'ten farklı bir tür değil, Homo Sapiens içindeki bir ırktır Aynı türü ifade etmektedir Buda insanın evrim şemasında kopan ikinci büyük halkadır
Maymunlarla insanlar arasında Homo Habilis - Homo Erectus adlarıyla anılan ara format canlıları bulunmadığına göre gerçek insan olan Homo Sapiens ile ataları varsayılan maymunlar arasında hayal gücüyle bile doldurulamayan derin ve büyük uçurumların olduğu hemen anlaşılır
Fosil kayıtlarında beliren ilk insanlar, evrim süreci olmadan, aynı anda ve aniden ortaya çıktıkları yadsınamayacak bilimsel bir gerçektir
Homo Sapiensten günümüz insanına doğru var olduğu iddia edilen basamakların hiç bir öneminin olmadığı yapılan bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır
Pekin Adamı fosili: Pekin Adamına ait fosillerin tarihi, 1920li yılların sonuna uzanmaktadır O tarihlerde evrim teorisi taraftarları evrimin en güçlü delili olabilecek fosiller konusunda yoğun bir arayış ve çalışma içinde idiler Doğu Asya ise fosiller yönünde çok zengindi Bu nedenle evrim teorisi taraftarı araştırmacılar tarafından işgal edilmişti denebilir Kanadalı bir doktor olan Davidson Black de bu amaçla Doğu Asyaya (Çine) gelmiş ve Pekinde anatomi dersleri vermeye başlamıştı Bir yandan Tıp Okulunda ders veren Black bir yandan da arkeolojik kazıları takip ediyordu
1929 yılına gelindiğinde Pekin yakınlarında Zhoudoukian mağaralarında bulunan bir kafatası fosilini inceledi ve aranan kayıp halkanın bulunduğunu ilan etti 500 000 yıllık olduğu hesaplanan fosile Pekin Adamı anlamına gelen Sinanthropus pekinensis ismi verildi İddiaya göre Pekin Adamı ilkel bir kafatasına sahipti ve bir maymun adamdı
Evrimcilerce Darwinin teorisini kanıtladığı söylenen fosil bulgusu, dünya basınında geniş yankı buldu Vücudu kıllarla kaplı, kaba yüz hatlarına sahip Pekin Adamı resimleri, yarım asırdan fazla bir süre ders kitaplarında gerçek bir bilimsel buluş gibi sunuldu
Pekin Adamı propagandaları o kadar yayılmıştı ki, uluslararası Unesco örgütü, fosillerin bulunduğu Zhoudoukian mağaralarını özel koruma altına aldı
Charles Darwinin evrim teorisin ortaya atmasından o günlere kadar 60 yıllık bir süre geçmiş ve henüz teoriye kanıt gösterilebilecek tek bir fosil bile bulunamamıştı
Evrimcilerin elinde ilki 1856 yılında bulunmuş olan Neandertal fosilleri bulunuyordu ama bulunan fosiller kayıp halka olabilecek bir tür olarak benimsenmiyordu Çünkü bu fosillerin kafatası günümüz insanından bile büyüktü İskeletleri günümüz insanın farksız gibiydi Dahası bu fosiller insan evrimin en gelişkini olarak kabul edilen, bu nedenle diğerlerinden üstün zannedilen beyaz ırkın yerleştiği kıtada bulunmuştu
Teoriye göre ilkel insan fosilleri Afrika ve civarlarında bulunmalıydı Bu nedenlerle daha az evrimleşmiş kabul edilen sarı ırkın yaşadığı yerlerde bulunan Pekin Adamı fosili teoriye ilaç gibi geldi ve hemen popüler oldu Pekin Adamı ayrıca evrim teorisinin öngördüğü kayıp halka olmaya uygun bir anatomiye de sahipti
Kafatasında kalın, belirgin kaş kemerleri vardı Evrim teorisi taraftarları teorileriyle bağdaştırmaya çalıştıkları fosilin kaş yapısını (halen günümüzde yaşayan ve modern oldukları varsayılan insan ırklarında bulunan bir özellik olduğunu aldırmadan) ilkel bir özellik olarak benimsediler Evrim teorisi taraftarlarına göre ne zamandır aranıp duran kayıp halka bulunmuştu
Pekin adamı fosilleri ikinci dünya savaşı sırasında korunması amacıyla Amerikaya götürülmüş ise de kaybolmuştur Pekin Adamı bu gün alçıdan yapılmış ve aslı kaybolmuş modellerden ibarettir
Zhoudoukian mağaralarında uzun yıllar sürdürülen kazılarda Pekin Adamı fosiline benzeyen ya da benzemeyen pek çok fosil ele geçirildi Fakat bulunan fosillerdeki kol kemikleri ve dişleri modern insanlarınkinden farksızdı Farksızdı ama bütün bu olumsuz bulgulara rağmen evrim teorisi taraftarınca Pekin Adamı insan soy ağacının bir halkası olan bir ara format fosili olarak kabul ve ilgi gördü
1990lı yıllara gelindiğinde gelişen teknolojinin yardımıyla hızlanan keşifler uzun yıllar kayıp halka olarak takdim edilen Pekin Adam fosilin aranan halkayla ilgisinin olmadığını ortaya koyacak evrim teorisi taraftarları bir kez daha büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklardır
Tüm dünyada Pekin Adamı kalıntısı olarak bilinen sit alanı, Beijing kentine 48 kilometre mesafede bulunan Fangshan bölgesinin Zhoukoudian kasabasında yer almaktadır
Bu bölgede akademik değer taşıyan 27 yer keşfedildi Buralarda birçok eski insan fosili, taş aletler, hayvan fosilleri ve ateş kullanımına dair izler bulundu
Longgu Dağı'nda küçüklü büyüklü çok sayıda doğal mağara vardır Bunların en ünlüsü olan 1 numaralı mağara, bölgede yaşayan vatandaşlar tarafından Homo Erectus Mağarası olarak adlandırılmaktadır Eski çağlarda yaşamış insanların izleri 1921 yılında bu mağarada keşfedildi Yapılan araştırmalar Pekin Adamının burada yaklaşık 500-600 bin yıldır yaşadığını göstermektedir
Zhoukoudian'da dağın içindeki mağarada Çin'in en eski mezarı ve süs eşyaları ortaya çıkarıldı Bu sit alanında, dünyada bugüne kadar yalnızca burada bulunan örneklere rastlandı
Bunlar arasında, 500-600 bin yıl öncesine ait insan kalıntıları ve eski çağlardaki insanların ateş kullandığına dair ilk izler yer almaktadır
Dünyada ve özellikle Doğu Asya bölgesinde Homo Erectusun yaşam biçimi, büyük ölçüde Zhoukoudian sit alanı incelenerek anlaşılmıştır Zhoukoudian'de bulunan kalıntılar, biyolojik evrim ve çevrenin değişimi açılarından çok önemli bilgiler içermektedir
Pekin damı fosiliyle birlikte bulunan diğer fosiller yaş, coğrafi bölge ve anatomik özellikler açısından bir türlü evrimsel bir sıralama içine sokulamamaktadır Kayıt halka olarak ilan edilen Pekin adamının bir homo Erectus (insan) olduğundan hiç şüphe yoktur Ara format canlısı değildir
Günümüzde, özellikle Pekin Adamının da dahil edildiği Homo Erectus hakkında, öne sürülen ara tür iddiaları eskisi gibi sık dile getirilmemektedir Birçok antropolog Homo erectusun (dolayısıyla Pekin Adamının) günümüz insanından farkı olmadığını vurgulamaktadır
Homo erectus bir ara tür değil, soyu tükenmiş bir insan ırkıdır
Bütün bu gelişmelerin evrim teorisi taraftarlarının insanın evrimi konusunda yeterli kanıt bulma yolundaki ümitlerinin tükenmesine neden olduğunu söyleyebiliriz Nitekim George Washington Üniversitesinde paleontolog ve aynı zamanda ünlü bir evrimci olan Bernard Wood Newscientist dergisine Kayıp halka aramaları kesinlikle başarısızlığa mahkumdur" itirafını yapmaktan kendini alamamıştır
Java adamı fosili: Endonezyanın Java adasında bulunan bir kafatası fosiline Java adamı ismi verildi Gerçekte fosil bir kafatası parçası ile ondan metrelerce uzakta bulunan bir leğen kemiğinden oluşmaktadır İki fosilin aynı canlıya ait olduğu konusunda herhangi bir kanıt bulunmamaktadır
Evrim teorisi taraftarları her zaman olduğu gibi bu fosili de bir ara format fosili olarak takdim etmek istemişlerse de daha sonra yapılan araştırmalarda fosilin bir Homo Erectusa (gerçek bir insana) ait olduğu anlaşılmıştır
Daha öncede yazdığımız gibi evrim teorisi taraftarları bulunan fosilleri (fosillerin bir ara format canlısına ait olacağını kesin bir şekilde inandıklarından) türsel ve tarihsel yönleriyle bilimsel metotlarla yeterince ilgilenilmeden sadece teorinin mantığı doğrultusunda art arda dizmişler, bunun sonucunda da bir evrim ağacı şemasını ortaya çıkarmışlardır Fakat bu şema gerek türsel terek tarihsel yönlerden bilimsel incelemelerin ortaya koyduğu gerçekler doğrultusunda ortaya konulmadığından pek çok çelişkiler ve yanlışlar içermektedir
Örneğin adı geçen şemalarla insanın atası olarak gösterilmeye çalışılan canlı fosillerinin türsel ve tarihsel yönlerden birbirleriyle ilişkilerinin olamayacağı çok farklı yerlerde ortaya çıktıklarıdır
Nature dergisinin editörü Henry Gee, 12 Temmuz 2001 tarihli Nature'da yayınlanan makalesinde, evrimciler tarafından insanın ataları olduğu iddia edilen insansı fosillerinin, ilkelden gelişmişe doğru bir sırayı takip etmediğini, aksine kayıtlarda bu fosillerin bir anda ortaya çıktığını belirtmektedir
Ünlü evrim teorisi taraftarlarından John Rennie bu konuda şunları yazmaktadır
-Evrim, insanın bilinen ilk ataları yaklaşık 5 milyon yıl öncesi ile anatomik yönden modern insanların yaklaşık 100 000 yıl önce ortaya çıkışı arasında, insansı yaratıklardan oluşan bir seri bulunmasını ve bunların giderek daha az maymunsu ve daha modern yapılara sahip olmasını öngörür Ve nitekim fosil kayıtları da bunu göstermektedir
John Rennie'nin meslektaşı olan Nature dergisinin editörü Henry Gee de aynı kanıdadır Gee, 1999 basımı In Search of Deep Time adlı kitabında:
-İnsanın evrimi ile ilgili 5 ila 10 milyon yıl öncesine ait tüm fosil kanıtlarının küçük bir kutuya sığabilecek kadar az olduğunu yazar
Gerçekte insanın evrimi konusunda evrim teorisi taraftarlarının öne sürebilecekleri hiçbir bilimsel kanıt yoktur
Evrim teorisi savunucuları evrime bir kanıt olarak öne sürdükleri Lucy isimli fosil ile modern insan arasında 20 veya daha fazla hominidin bulunduğunu, bu boşluğu doldurduğunu iddia ederlerse de bu konuda herhangi bir bilimsel kanıt gösteremezler Gösteremezler çünkü Lucy fosili bir Austraolpithecus'tur Austraolpit- hecustan Homo sapiense yani insana doğru uzanan bir evrim bağlantısı yoktur (Lucy fosili bölümüne bakınız)
Bunun nedeni de Australopithecus ile Homo Sapiens arasında var oldukları iddia edilen Homo Habilis, Homo Rudolfensis, Homo Erectus evrimci kategorilerin evrim taraftarları arasında bile bilinmezliklerin sisleri arasında spekülatif ve tartışmalı oluşudur Halbuki bilim kesin ve yadsınamayan kanıtlar ister
Evrimci paleoantropologlar Bernard Wood ve Mark Collard, 1999'da Science'de yayınlanan makalelerinde, Homo Habilis ve Homo Rudolfensis kategorilerinin hayali olduğunu ve bu kategorilere dâhil edilen fosillerin aslında Australopithecus genusuna transfer edilmesi gerektiğini savunmuşlardır
Michigan Üniversitesinden Milford Wolpoff ve Canberra Üniversitesinden Alan Thorne ise Homo Erectus'un hayali bir kategori olduğu, bu sınıflamaya dahil edilen fosillerin aslında Homo sapiens'in birer varyasyonu oldukları düşüncesindedirler
Bilimsel kanıtların ortaya koyduğu gerçek soyu tükenmiş bir maymun cinsi olan Australopithecus ile, günümüz insanı ve onun farklı ırksal varyasyonlarını içine alan Homo Sapiens türünden başka ara format canlılarının olmadığı diğer ifade ile insanın evrimsel bir kökeninin bulunmadığıdır
Australopithecus'tan Homo Sapiens'e doğru uzanan bir evrim çizgisi iddiasını çürüten bir başka gerçek, bu çizgi üzerinde evrimsel bir sıralama izlediği öne sürülen kategorilerin gerçekte aynı dönemde yaşadıklarının ortaya çıkmasıdır Eğer bu canlılar aynı dönemlerde yaşamışlarsa birbirlerinin ataları nasıl olabilirler?
Bunu ortaya koyan en yeni kanıt, Science dergisinde yayınlanan ve Homo Habilis, Homo Ergaster ve Homo Erectus kategorilerine dahil edilen fosillerin aynı dönemde yan yana yaşadığını gösteren bulgudur
Araştırmayı yöneten North Texas Üniversitesinden Reid Ferring, bu buluşun anlamını şöyle açıklamaktadır:
-Bu tamamen beklenmedik bir durumdur Çünkü şimdiye kadar hakim olan bilimsel görüşler habilis, ergaster ve erectus'u evrimsel bir sıralama içine yerleştirmişti
Evrim teorisi savunucularının Homo Erectus adını verdikleri fosiller insanın sözde atası olan ilkel yaratıklar değil, günümüz insanının çeşitli ırklarıdır Bu ırkların anatomi ve zekâ bakımından günümüz insanından herhangi bir temel farklılığı yoktur
Teorinin öngördüğü insanın evrimi senaryosunda, bir insan ırkı olan Homo Erectus ile kendisinden önce gelen maymunlar (Australopithecus, Homo Habilis) arasında büyük bir uçurum vardır Yani fosil kayıtlarında beliren ilk insanlar, evrim süreci olmadan, aynı anda ve aniden ortaya çıkmışlardır
Evrim teorisi savunucularının hiç bir bilimsel kanıta dayanmadan ısrarla insanın atası olarak tanımladıkları Neandertal İnsanı, nesli tükenmiş bir insan ırkıdır Bilimsel bulgular, Neandertaller'in zeka ve kültür düzeyi yönünden bizlerden geri olmayan bir insan ırkı olduğunu göstermektedir
İspanya'nın Atapuerca bölgesinde bulunan ve günümüz insanıyla tıpatıp aynı olan 800 000 yıllık fosil insanın hiçbir zaman evrim geçirmediğinin açık bir kanıtıdır
Mary Leakey'nin Laetoli'de bulduğu 3 6 milyon yıllık ayak izleri, evrim taraftarı bilimsel olduğunu iddia eden bir dergide kasıtlı olarak saptırılmak istendiği gibi A Afarensis'e değil modern insana aittir İzler günümüz insanınınkinden hiçbir farkı olmayan ayaklar tarafından bırakılmıştır Bu durum çıplak gözle dahi rahatlıkla anlaşıldığı gibi, izler üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar da bu gerçeği kanıtlamıştır
|