Prof. Dr. Sinsi
|
Fosillerin Dili
FOSİLLERİN DİLİ-5
Dmanisi Kafatası fosilleri: Gürcistanın başkenti Tiflis yakınlarında Dmanisi bölgesinde şimdiye kadar 3 kafatası fosili bulundu ve bu fosiller evrim taraftarları arasında bir bomba etkisi yaptı
Her biri insana ait özellikler gösteren, yaklaşık 1,8 milyon yaşındaki bu fosillerden en son keşfedileni, kafatası hacminin küçüklüğü nedeniyle evrimciler açısından son derece büyük sorunları da beraberinde getirdi
Etiyopya'da bulunan ve bir önceki bölümde anlatılan Ardipithecus ramidus kaddaba ismi verilen fosil için 13 Temmuz 2001 tarihli Science dergisinde Paris Doğa Tarihi Müzesi'nden Brigitte Senut'un şu yorumu aktarılıyordu:
-Son buluntular hominid evriminin yolu ve zamanlaması ile ilgili bugüne kadar kabul edilmiş düşüncelere karşı çıkıyor
Nature dergisinde ise aynı fosil için:
-İnsanın evrim tarihi karmaşık ve çözülmemiş Yeni bulunan fosil ile daha büyük bir karmaşıklığa sürüklenmiş gibi görünüyor ifadeleri kullanıldı
Konuyla ilgili açıklamada bulunan evrim taraftarlarından her biri, aynı fosiller için farklı yorumlarda bulunuyor ve bir yandan da bu fosilin bugüne kadar insanın evrimi hakkında kabul edilen birçok inancı yıktığını itiraf ediyor
Bunlardan biri olan Harvard Üniversitesi'nden Daniel Lieberman bu kafatası fosillerinin, ilk insanların Afrika'dan göç etmeleri ile ilgili genel düşünceleri altüst edeceğini tahmin ediyor
Science dergisinde ise üç kafatası fosili için şu yorum yapılmış:
-Hepsi bir arada incelendiğinde, Dmanisi kafatasları atalarımızın Afrikayı daha önce, evrimin daha önceki evrelerinde, yani tahmin edilenden çok daha önce terk ettiğini gösteriyor Ancak Dmanisi kalıntıları insanın evrimi ağacında tam olarak nereye uyuyorlar? Ve bir veya birkaç türü mü temsil ediyorlar? Bu sorular bir tartışmanın başlamasını ateşliyor
Evrim taraftarları bulunan kafataslarının nasıl sınıflandırılacağı, evrimin öngördüğü hayat ağacının neresine konulacağına bir türlü karar verememektedirler Her biri ayrı bir fikir öne sürmektedir
Bu konuda Science dergisi:
-Ekip, yeni kafatasını önceki iki kafatası gibi Homo erectus olarak sınıflandırıyor
Aslında yeni kafatasının bazı özellikleri H habilis'e benziyor
Rightmire; aslında diyor, eğer araştırmacılar bu fosilleri ilk olarak bulsalardı, o zaman bunları H habilis olarak sınıflandırırlardı
Yani Rightmire'e göre, bu fosilin Homo Erectus olarak sınıflandırılmasının nedeni, bu fosille aynı bölgede bulunan diğer fosillerin Homo Erectus olarak sınıflandırılmış olmasından başka bir şey değil Bu ifadeler, fosillerin tamamen evrimcilerin isteklerine, önyargılarına ve beklentilerine göre tanımlandığının en açık göstergelerinden biridir
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi antropologlarından Ian Tattersall ise, yeni fosilleri ne Homo erectus ne de Homo habilis olarak sınıflandırıyor ve şöyle diyor:
-Bu örnek, ilk insanın özelliklerinin neler olduğunu tekrar gözden geçirmemiz gerektiğinin altını çiziyor
National Geographic Dergisi ise, yeni fosili Kafatası Fosili Afrika'dan Çıkış Teorisine Karşı Geliyor başlığı ile duyurdu
Söz konusu Bu makalede, Gürcistandaki araştırmayı yürüten ve söz konusu fosili bulan David Lardkipanid- ze'nin şu ifadelerine yer veriliyor:
Dmaniside bulunan hominidler arasındaki farklılık, bunların gerçekte kim olduklarını anlamayı zorlaştırmaktadır Bu farklılık bilim adamlarını, Homonun anlamını tekrar düşünmeye zorlamaktadır
Aynı kazı ekibinde bulunan ve aynı zamanda Kuzey Texas Üniversitesi'nde arkeolog olan Reid Ferring ise bu konuda şunları söylüyor:
-Dmanisi fosili, o dönemde var olmasını beklediğimiz herhangi bir insan grubundan çok daha farklı özellikler göstermektedir
Bu fosiller hakkında farklı yorumlar getiren evrimciler sadece bu kadarla sınırlı değil
New York City Üniversitesinden Eric Delson, Pennsylvania State Üniversitesinden Alan Walker, Michigan Üniversitesinden Milford Wolpoff gibi evrimciler de, fosil hakkında farklı görüşler öne sürmektedir
Bu karmaşıklığın nedeni bulunan fosilden sonra yaşamış olan Lucy gibi bazı maymun türlerinin evrimsel ölçülere göre bu fosilden daha geri olmasıdır Diğer ifade ile yüz binlerce yıl önce yaşamış bir canlı yüz binlerce yıl sonra yaşamış bir başka canlıdan daha gelişkindir Bu da canlıların zaman içinde kademeli evrimleşip geliştiklerini öngören evrim teorisiyle birlikte yine evrim teorisinin öngördüğü yaşam ağacı şemasını alt üst etmesi; bulunan bu yeni fosilleri evrim şemasında konacak yer bulunamamasıdır
Bu durum zaten yeterince karmaşık olan hayat ağacı şemasını daha da karmaşıklaştırmakta adeta içinden çıkılmaz bir hale getirmekte, bu gerçekte evrim teorisini savunan çevrelerce de kabul edilmektedir
Bu güne kadar bulunan ve burada da ele alınan fosillerin tamamına bakıldığında, maymunla ortak bir atadan evrimleşen; yavaş, yavaş insana doğru yükselen bir evrim şemasının olmadığı açıkça görülür Şemada izah edilemeyen tam bir karmaşa vardır
BBC'nin internet sayfasında bu fosille ilgili haberde yayınlanan şemada da bu karmaşa vurgulanmıştır
Karmaşık insanımsı soy ağacı olarak verilen şemada hiçbir düzenli gelişme olmadığı, aksine tüm fosil bulgularının birbirlerinden tamamen ilgisiz özelliklere sahip oldukları görülmektedir
Özellikle paleontoloji dalında, her yeni bulgu evrim teorisine yeni bir çelişki daha getirmektedir İnsanın evrimi için bir şema belirleyen evrimciler, gerçekte maymun ile insan arasında bir ata bulunmadığından soyu tükenmiş farklı maymun türlerine ve insan ırklarına ait fosilleri suni ve bilim dışı yollarla karıştırıp, art arda dizerek şemalarına uygun hale getirme çabasındadırlar
Nebraska Adamı fosili: 1922'de, Amerikan Doğa Tarih Müzesi müdürü Henry Fairfield Osborn, Batı Nebraska'daki Yılan Deresi yakınlarında, Plieocen Dönemine ait bir azı diş fosili bulduğunu açıkladı
İddiaya göre bu diş insan ve maymunların ortak özelliklerini taşımaktaydı Bu konuyla ilgili çok derin bilimsel tartışmalar başlatılmıştı Bazıları bu dişi maymunlarla insanlar arasında bir ara format canlısı olan Pithecanthropus Erectus olarak yorumluyorlar, bazıları ise bunun insana daha yakın olduğunu söylüyorlardı Büyük tartışmalar yaratan bu fosile sonunda Nebraska adamı lakabı verildi Bilimsel adı da Hesperopithecus Haroldcook II oldu
Bir çok otorite fosili bulduğunu iddia eden Henry Fairfield Osborn'u destekledi Gerçekte ne olduğu tam bilinmeyen tek bir dişe bakılarak Nebraska adamının kafatası ve vücudunun rekonstrüksiyon resimleri çizildi Hatta daha da ileri gidilerek Nebraska adamının eşinin, çocuklarının ve tümünün birlikte doğal ortamda ailece resimleri yayınlandı
Daha ilginç olanda söz konusu diş fosilini inceleyen bazı evrim taraftarı bilim adamının, ilk insanların ergenlik yaşını yaşamadıklarını iddiasını ortaya atmalarıdır
Bütün bu senaryolar tek bir dişten üretilmişti Evrim teorisi taraftarları hiçbir bilimsel veriye dayanmadığı için hayalhanelerinde ürettikleri açıkça belli olan bu adamı öylesine benimsediler ki, William Bryan isimli bir araştırmacı tek bir azı dişine dayanılarak bu kadar peşin hükümle karar verilmesine karşı çıkınca, bütün şimşekleri üzerine çekti
Fakat bu ara evrimcilerin hiçte hesaplarında olmayan, hiç beklemedikleri bir gelişme oldu
1927'de azı dişinin iskeleti ve diğer parçaları bulundu Fakat bulunan parçalar, dolaysıyla azı dişi maymunlarla ya da insanlarla uzaktan yakından bir alakası olmayan Prosthennops isimli yabani Amerikan domuzunun soyu tükenmiş bir cinsine aitti Sonuçta büyük tantanalarla ortaya atılan, evrimin en güçlü kanıtlarından biriymiş gibi gösterilen; boy, boy aile resimleri çizilen Hesperopithecus haroldcook II ve ailesinin tüm çizimleri ise alelacele bilimsel literatürden çıkarıldı
Şüphesiz ki hiç bir bilimsel bulguya dayanmadığı halde tek bir diş fosiline bakarak, günümüzden milyonlarca yıl önce yaşamış olan canlıların anatomileri, sosyal yaşantıları, duruşları, yürüyüşleri hakkında senaryolar üretebilmek için çok geniş bir hayal gücüne ihtiyaç vardır
Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla bu hayal gücü evrim teorisi taraftarlarında bol, bol bulunmakta, onlarda bu meziyetlerini taassuba varan bir inançla bağlı oldukları teorilerinin propagandası yapma yönünden kullanma fırsatını kaçırmamaktadırlar
Bu uzun ve yorucu çalışmalarımız sırasında fark ettiğimiz bir başka gerçek ise evrim teorisi taraftarları tarafından fosil kalıntılarına dayanılarak yapıldığı ileri sürülen rekonstrüksiyon çizimlerinin bilimsel gerçekleri arayıp bulma yerine, evrim teorisi ideolojisinin gereklerine uygun olarak tasarlanmaya çalışılmasıdır
Harvard Üniversitesi antropologlarından David Pilbeam:
-Benim uğraştığım paleoantropoloji alanında daha önce edinilmiş izlenimlerden oluşmuş teori, daima gerçek verilere baskın çıkar derken bu gerçeği vurgulamaktadır
Evrim teorisinin 20 yüzyıldaki en önemli savunucularından biri olan Ernst Mayr:
-Homo sapiens'e (günümüz insanına) uzanan zincir gerçekte kayıptır diyerek bu gerçeği kabul eder
Paleoantropoloji hakkındaki önemli bir kitabın yazarı olan William Fix ise, şu yorumu yapar:
-İnsanın kökeni hakkında hiçbir şüphe duymamamız gerektiğini söyleyen hala sayısız bilim adamı vardır, ancak tek eksiklikleri bir delillerinin olmamasıdır  
Söz konusu örnek ve diğer pek çok benzeri bilimsel skandal bize göstermektedir ki, evrim teorisi svunucularının insanın kökeni hakkındaki iddiaları, fosilleri taraflı yorumlayarak ürettikleri senaryolara dayalıdır ve tamamen hayal güçlerinin bir ürünüdür
Evrim teorisi savunucuları tarafından fosil kalıntılarına dayanılarak yapıldığı ileri sürülen rekonstrüksiyonlar da, gerçekte tamamen evrim ideolojisinin gereklerine uygun olarak tasarlanır
Sözgelimi, söz konusu yazıda olduğu gibi bir diş fosili bulan bir evrimci bunu evrimci beklentilerine ve önyargılarına uygun olarak yorumlar
Harvard Üniversitesi antropologlarından David Pilbeam, benim uğraştığım paleoantropoloji alanında daha önce edinilmiş izlenimlerden oluşmuş teori, daima gerçek verilere baskın çıkar derken bu gerçeği vurgulamaktadır (Sahtekârlıklar bölümüne bakınız)
Not: Ayrıntılı bilgi için İnsansı Fosiller bölümüne de bakınız
|