Yalnız Mesajı Göster

İnsanlarla Diğer Canlılar Arasındaki Farklıklıklar.

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsanlarla Diğer Canlılar Arasındaki Farklıklıklar.



İNSANLAR GELİŞKİN HAYVAN MI?

İnsanlar evrim teorisinin öngörüsüne uygun olarak canlıların en gelişkini midir? Bir evrim teorisi taraftarına bu soruya sorarsanız alacağınız yanıt kesin bir evettir Bu “evet” müthiş bir “basite indirgemenin” sonucudur
Bir evrim teorisi taraftarının mantığıyla yukarıdaki varsayım haklı görülebilir Çünkü evrim teorisi taraftarlarına göre insan beyin yönünden gelişmiş bir hayvandır Bu nedenle insani meziyetler denilen metafizik değerlerin herhangi bir kıymeti yoktur Bu değerler beyin fonksiyonlarının doğal bir sonucudur
Fakat biz insanları insansı meziyetlerinden arındırıp hayvan mertebesine indirgersek canlıların en gelişkini, en evrimleşmişi olmadığı, olamayacağı görüşünde olduğumuzu belirtmek isteriz Bir insan meziyetlerinden soyutlanıp maddeye indirgendiğinde canlılar aleminin en ilkellerinin bulunduğu sınıftan sayılacağı kesin gibidir
Gelişmişlik alameti sayılan beyin kapasitesinin büyümesi insanı meziyetlerin seçimi, gelişimi ve uygulanması yönünden uygulanmaz ise bir hayvanı insan yapma yönünden pek fayda sağlamaz Yapsa, yapsa aklını mantığını daha iyi kullanan biraz daha gelişkin bir hayvan yapar
Bu konuda sağlıklı bir sonuca varabilmek için insan gelişkin bir hayvan mı sorusuna doğru yanıt vermek gerekecektir
İnsan denen canlıyı insansı meziyetleri dışında yaşamsal avantajlar yönünden diğer canlılarla kıyaslarsak en fakirlerinden birisi olduğu kolaylıkla anlaşılır

İnsan fiziksel olarak hayvanlara benzese de pek çok yönlerden onlardan ayrılır Gariptir ki bu farklılıklar evrim teorisi taraftarlarının hiçbir değerinin olmadığını iddia ettikleri metafizik alanındadır
İnsanları hayvanlardan ayıran pek çok meziyetler vardır Bu meziyetlerin şüphesiz ki en büyükleri ve güçlüleri acıma, merhamet, utanma, vefa, dürüstlük, vicdan sahibi olma, nezaket, edep duygularıdır Bu duygular hayvanlarda bulunmaz Diğer ifade ile hayvanlar bencildirler
İnsanlar hayvanlardan şüphesiz ki çok daha zekidir
İnsanların öğrenebilme ve öğrendiklerini kullanabilme yeteneği vardır Daha da önemlisi öğrendiklerini diğer nesillere aktarabilirler Bu nedenle ilim nesillerden nesillere ağır ağır dolan barajlar gibidir ve insanlığın ortak mirasıdır
İnsanlarla hayvanları ayıran en büyük meziyetlerden birisi insanlarda sanat yeteneğinin bulunmasıdır Hiçbir hayvan basit bir şey örneğin basit bir alet yapamamıştır
Fakat evrim teorisi taraftarlarına göre acımak, merhamet etmek, vefa göstermek, dürüst olmak, utanmak, vicdan, edep, nezaket sahibi olmak hayvanlarda bu tür duygular bulunmadığından dolaysıyla doğal olmadığından tam bir zayıflık örnekleridir
Evrim teorisini inanan bir kişi bütün insani meziyetleri bir kenara bırakır, sadece kendisi için yaşamaya çalışır Yaşamaya çalışmak yani bu uğurda her şeyi yapmak en doğal hakkıdır Diğer bir ifade ile evrim teorisine inananlar dinsel olguları ret ederler, dinsel olgulara karşı çıkmayı evrimin bir gereği sayarlar Onlar için din; hayatlarını ellerinden çekip alan, yaşamalarını engel olan ya da kısıtlayan korkunç bir uyuşturucu ya da hapishanedir

Evrim teorisine göre insanlar toplumsal yaratıklardır Toplumsal yaratıklar olması onlara bazı toplumsal görevler ve sorumluluklarda getirir Toplumsal olmak için fertler bu görev ve sorumlulukları kabul etmek ve yerine getirmek zorundadır Bunun başka yolu yoktur İnsanlardaki toplumsal bilinç diğer toplumsal hayvanlardan farklı değildir
Materyalistlerin bu konuda çok kötü bir şekilde yanıldıkları açıktır Bunun nedeni de örnek verdikleri toplumsal hayvanların toplumsal sorumluluklarını yaratılışlarında sahip olmaları, insanların ise sonradan edinmeleridir
Bir işçi karınca bir işçi karınca olduğunu, görevlerini yaratılışında bilir ve eksiksiz yerine getirmeye çalışır Fakat insan toplumsal görevlerini sonradan öğrenecek bilinçli olarak kabul edecek sonrada yerine getirecektir

Kaldı ki insanları hayvan mertebesine indirgemek onlara özel pek çok meziyetlerinde inkârı anlamına gelir
İnsanları hayvanlılığa indirgenemeyen pek çok ruhsal meziyetleri vardır Bu insansı meziyetleri inkâr ederek insanlara hayvan mertebesine indirip davranışlarını buna göre yorumlamak tam bir yozlaşmadır
İnsanlardaki bu yozlaşmadan daha tehlikeli olanı ise, bu yozlaşmayı evrimin doğal bir sonucu ve insanın hayvan atalarından kalan genlerinin etkisi olarak toplumlara telkin edilmeye çalışılmasıdır
Freud, insanın bedensel olarak evrimleşmiş olsa bile psikolojik olarak hala ilkel atalarının sahip olduğu güdülerle hareket ettiğini ileri sürer Fark edileceği gibi bu mantık insan olmayı bir basite indirgeme operasyonudur

Harvard Üniversitesi hukukçularından evrim karşıtı yayınları ile tanınan Philip E Johnson Wedge of the Truth isimli kitabında şöyle bir olay aktarmaktadır:
-1996-1997 yıllarında gazeteler bebek cinayetleriyle ilgili şok edici iki vakayı bildiriyordu Birinde on sekiz yaşında iki kolejli aşık bir otel odasında bebeklerini dünyaya getirdiler Sonrada onu öldürdüler ve cesedi çöpe attılar Diğerinde ise on sekiz yaşındaki genç kız, okul balosunu bırakarak banyoda doğum yaptı Bebeği öldürüp bir çöp kutusuna attı ve dans salonuna geri döndü İki olay da cinayet suçlamasıyla yargıya intikal etti ve geleneksel yorumlar bu olayları ahlaki çöküntüye ya da bir tür zihinsel bozukluğa bağlıyordu

Massachussetts Enstitüsü Psikoloji kürsüsünde psikoloji profesörü olan Steven Pinker evrimci psikolojinin önde gelen destekçilerindendir Onun bu olaylarda daha farklı bir açıklaması vardır ki o da genetik bir zorunluluktur
New York Times adlı gazetede yazan Pinker, bebeği doğduğu günde öldürmenin zihinsel bir hastalık olmadığını, çünkü tarih boyunca bunun birçok kültürde uygulandığını ve kabul edildiğini iddia etti
Ona göre bebeğin öldürülmesi evrimsel tarihimiz boyunca anneden gelen genlerimize işlenmiş doğal bir davranıştır Pinker şunları yazmaktaydı
-İlkel koşullar altında annelerin mevcut yavrularına yeterli bakımı sağlamak ve yeni doğan bebeklerini beslemek arasında zor bir tercih yapmaları gerekmekteydi ve buna göre eğer bebek hasta doğduysa ve hayatta kalması pek muhtemel değil ise, o zaman eksikleri ortadan kaldırarak tekrar denemeye devam edebilirlerdi
Pinker'a göre ilk bir iki günde beklenmedik bir bebeği öldürmek kesinlikle doğal ve doğru bir hareket olarak görünmektedir
Buradaki görmezlikten gelinen sorun annenin bebeğini yeterli bakımı sağlamak ve beslemek konusundaki tercihi sonucu öldürmediğidir Öldürme nedeni bebeğini yaşamına engel yok edilmesi gereken bir parazit olarak görmesidir Bebeğini öldürüp çöp tenekesine attıktan sonra beklemeden dans salonluna dönmesi bunun açık kanıtıdır Zaten gerçek bir anne yavrusunu herhangi bir nedenle isteyerek, bilerek nasıl öldürebilir? Doğal yaşamda buna örnek var mıdır? Bebeğini öldürmeyi doğallık olarak görme evrim teorisinin bir başka sakat mantığı olmalıdır

Alman Der Spiegel dergisinin 16/2000 tarihli sayısında Randy Thornhill ve Craig Palmer adlı iki evrim taraftarı araştırmacı bir makale yayınladı Makalede şiddet, cinsel taciz, tecavüz, saldırganlık, kıskançlık gibi özelliklerin insanlara hayvan atalarından miras kaldığı ve bu davranışların evrimin doğal sonuçları olduğu iddia ediliyordu
İddiaya göre bir kadına tecavüz eden bir erkeğin tek amacının hayvan ataları gibi genlerini bir sonraki nesle aktarma içgüdüsüdür, bu nedenle doğaldır
Yazarlara göre doğal bir dürtüyle hareket eden erkek ve kadınların bu tür davranışlarına makul bir bakış açısıyla görmek gerekir Bir başka ifade ile bir erkeğin bir kadına tecavüz etmesi doğal bir dürtünün sonucu olduğundan suç teşkil etmez

Evrim teorisi taraftarlarınca canlıların cinsel yönünün mümkün olduğunca fazla üreyerek evrimde avantaj kazanmak dürtüsünden kaynaklandığını öne sürülmektedir Bu varsayım çağımızın önde gelen evrim taraftarlarından Richard Dawkinsin Bencil Gen adlı kitabında ifade bulmuştur
Dawkins bu kitabında tüm canlıların aslında bencil, çıkarcı ve sadece kendisini çoğaltarak varlığını korumaya çalışan genlerden ibaret olduğunu ileri sürmekteydi Ona göre cinsel taciz ve tecavüz, erkeklerin genlerini üreme yoluyla çoğaltma içgüdüsünden kaynaklanmaktadır ve son derece doğaldır
Evrim teorisi taraftarlarının ve Dawkinsin göz ardı ettiği nokta cinselliğin hayvanlar aleminde doğal mekanizmalarla daima kontrol altında olduğudur Hiç bir erkek ya da dişi rast gele yerlerde rast gele hayvanlarla çiftleşmezler Hiç bir hayvan çiftleşmeyi salt bir zevk aracı olarak algılamaz, maksadı aşan davranışlarda bulunmaz
Çiftlemeyi bilinçli olarak uygulayan tek canlı insandır Bu nedenle sonuçlarının sorumluluğunu katlanmak zorundadırlar İnsanca cinselliği hayvanca cinselliğe indirgeyerek bu konuda işlenen suçları mazur göstermeye çalışmak evrim teorisi savunucularının o garip mantıklarının bir sonucu olsa gerektir
Kim bilir onlar bu sapıklığı savunarak evrimin sadece güçlünün yaşama ve nesline devam ettirme hakkının bulunduğunu, zayıfların elenme edilmesi gerektiğini savunan sosyal düzenleri buna uygun düzenlemeye çalışan o sakat mantığa hizmet ettiklerine zannediyorlar
Gerçektende adalet, eğitim, kültür gibi sosyal hayatın vazgeçilmez öğelerinin evrim mantığına uygun şekillendirilmeye, insanları bir Yaratıcının varlığı inancından soyutlanmaya çalışıldığını ve büyük ölçüde başarıya ulaşıldığını üzülerek gözlemlemekteyiz
Bütün bunların akıl, mantık, bilim ve insanlık adına yapıldığı iddia edilmektedir ama güçlüleri kayırıp zayıfları ezen düzenlerin adaletin tecellisine yardımcı olmayacağından bu nedenle adalet mekanizması bozulduğundan bireyler arasındaki bağlar kopmak üzeredir İnsanlık altından kalkamayacağı sosyal bir çöküş içine hızla ilerlemektedir


Alıntı Yaparak Cevapla