Yalnız Mesajı Göster

Zaman Hakkında

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zaman Hakkında



Böylece zaman ' ın akış hızı zaman/uzay salt alanının temel titreşim oranına (frekansına) ve devir adedine bağlı olmuş olur İşte zaman/uzay salt alanının bu temel titreşim devrindeki harmonik sapmalar salt uzay/zaman geometrisinde boyutsal bir faz değişimi olan uzay/zaman eğriliği olarak karşımıza çıkar bu bağlamda yerçekiminide uzay/zamanla birlikte varolabilen bir fenomen olarak ortaya koymuş oluruz Bir bakıma yerçekimi zaman içerisinde meydana gelen hafif bir zaman kaymasıdır Yani yerçekimi denen uzay eğriliği, uzay alanı içerisindeki kuantum vakumuna ait her bir noktanın diğer bir noktayla olan eşzamanlılık uyumunun yitirilerek zamansal bir faz farkınının meydana gelmesi olayıdırVe bu da kütleçekiminin kuantum harmonik osilatöründeki titreşimsel bir sapma olarak ortaya çıktığını göstermiş olur Böylece ''uzay/zaman çizğilerine bağlı bir maddeyi'' oluşturan atom-altı zerrelerin elektromanyetik enerjisini hızlandırarak bir tür zaman kayması etkisi denebilecek boyutsal bir faz değişimi yaratabiliriz Ve böylelikle PHİLADELPHİA DENEYİ' nde sözü edilen geminin, ''alansal enerjilerin karşılıklı rezonansı ve çatıştırılması ilkesiyle'' maddenin (geminin) zaman fazında da bir değişme yaratabilmemiz ve geminin ortadan kaybolması olanaklı hale gelmektedir Bu deney bir yalan yada bir fantezi ürünü olsada bu düşünce bir gerçektir!
Zamanın zaman yolculuğuna ilişkin niteliğini açıklarken şu iki soru vardır: Birincisi zaman nelerden oluşur sorusu -birbirine kopmaz zincirlerle bağlı tarih örgüsünden mi ya da üstüste veya yanyana konmuş "AN" lardan mı?
Bir dördüncü boyutta üst-üste binen ya da yanyana gelen iki ayrı zaman dilimindeki- iki ayrı olayı -üç boyutlu zihnimizle hayal edebilmek oldukça güçtürZaman'ı fiziksel bir uzunluk olarak görebilmeyi başardığımızda onu eğip-bükerek geçmişin ve geleceğin fiziksel noktalarıyla bitiştirebileceğimiz gerçeği ortaya çıkar Zaman, çok plastiksi bükülüp-katlanılabilen bir akıştır, bir boyuttur ya da bir uzamdır derken 'zaman fenomeninin' enerji alanlarına bağlı bir titreşimsel ritmin yansıması olduğunu bilmeliyizUzaya bağlı bu farklı zaman frekanslarının -birbirine devreden zaman titreşimlerinin- uzayda yaratılacak güçlü elektromanyetik uyaranlar karşısında birbirleriyle senkron hale gelebileceğini ve bu frekansların üstüste binip çatışabileceğini ifade etmek istiyorumDev elektromanyetik düzeneklerce 'uzay-zamanın enerji vakumu' içerisinde yaratılan çatışma alanlarının ortasına düşen insanlar ve cisimler, gemiler ve uçaklarda uzay-zamanın makroskopik ölçeklerde kendi üstüne bükülüp- eğrilen çizğilerince zamanda ya da mekanda kaymalara uğrayabilirler Aslında zaman boyutlarının dördüncü boyutta asılı duran elektromanyetik bir frekanslar bütünü olduğunu kavradığımızda, katı sandığımız, gerçek dediğimiz tüm yaşamımızı paylaştığımız herşey tüm binalar, bu gezegen, yıldızlar, hatta uzay boşluğunun kendisi bile ve hatta tüm bunları yansıtan-içine alan 'Geçmiş-Şimdi-Gelecek' dediğimiz zaman kalıplarının bile dev bir elektromanyetik seraptan başka bir şey olmadığını idrak ederizBu bilgi bize kendi zaman boyutumuzu nasıl etkileyerek değiştirebileceğimize dair derin bir öngörü sunar! Sonuçta basit bir anlamda zaman makinesi modeli yüksek güç ve frekanslarda elektromanyetik alanlar üreten bir araç olarak karşımıza çıkar Bu araç kendi alansal enerjisiyle ''bir alan frekansı yapısında olan zaman'a'' doğrudan etki ederek bir tür frekans bandı yapısında olan zaman dalgaları(boyutu) içerisinde ileri ve geri yerdeğiştirebilir



-Dördüncü boyut içinde yer alan zaman dalgaları-
Zaman'ın, maddeyi oluşturan enerjinin titreşimsel bir ritmi oluşu, zaman'ın maddeden ayrılmaz olması anlamına gelirZaman burada, maddesel oluşumun yapısına karışan bir öğe durumundadırÖyleyse enerji denetimi ile zaman'ın akışıda(ritmi) denetlenebilirAyrıca konuya şöyle bir yaklaşımda da bulunabiliriz; Evren, doğa, insan ve zamanı ayrı ayrı düşünmek yerine, hepsini içiçe düşünmek ve bir bütünün parçaları gibi algılamak gerekirÖncesiz ve sonrasız zamanı, evrenin yaratılışına paralel olarak düşündüğümüzde ortaya evrensel zaman çıkmaktadırBu zaman kavramı, herşeyi içine alan bir karekterdedirZaman deyince, insan aklının sınırlarını zorlayan zaman kavramı budurAslında tüm evren tek bir evrensel zaman dalgası kalıbı içerisnde kendini gösterirFakat zaman o kadar plastiksi bir yapıdadır ki evrendeki madde ve enerji dağılımına bağlı olarak farklı yerlerde farklı hızlarda akarak zaman/uzay çerçevesini delmeyecek şekilde esneklikler gösterebilmektedirYani temel zaman dalgası harmonik sapmalar ve esnemeler yapmaktadırAma hiç bir madde ve enerji olağan koşullar zorlamadıkça temel zaman alanının dışına çıkmaz
Her varlığın yapı ve konumları itibariyle, izafi zamanları vardırZaman, evren boyunca ne kadar esneyip kasılsada ''zaman'ı'' heryerde geçerli olmak üzere genel bir an olarak nitelemek yerinde olurBuradan hareketle, doğası açısından zamanın tekliği ve sabitliği söylenebilirZaman boyutlar içinde farklılıklar gösterirBizim için çok önemli olan zaman olgusu, farklı bir boyutta belki hiç önemli olmayacaktırAn,evrenin heryerinde şimdi değildirHer yerin, her sistemin kendine özgü bir zamanı vardırBu nedenle, bir olayla ilgili, her sistemin yaşamakta olduğu zamanı, bu sistemin diğer sistemlere olan relatif, yani izafi durumunu belirlemezsek,o olayın şimdi ve bu anda olduğunu söylememiz imkansız olurBizim için şimdi ve sonra kavramları, başka bir boyutta, farklı bir şimdi ve sonra kavramı haline dönüşürO halde bizim için “an” şimdi olmakla birlikte,başka bir boyutta şimdi değildirAcaba evren insanın bildiği üç boyuttanmı oluşmuştur?Başka boyutlar varmıdır?Ancak zaman, mekan içinde bir dördüncü boyutturEvet başka zaman/uzay süreklilikleride vardırZaten boyut farkına neden olan şey farklı zaman akış hızları yada farklı zaman fazları denen şeydir
Aslında ne ilginçtirki kendi zaman ve mekanlarına sahip farklı boyutlar burda bizim zamanımızda kesişiyorlar Yani iç-içe farklı boyutsal realiteler vardırVe her boyut bir temel titreşim düzeyini(temel zaman alanını) ifade ederBuna göre bu boyutlardan birine ait bir maddenin titreşim frekansının bir şekilde diğer boyutlardan etkilenerek bir anda diğerine atlaması anlaşılmaz birşey değil! Cisimler bir anda başka bir boyuta geçiyor ve sonra yeniden kendi boyutunun frekansına dönüyorZaman frekansları bizim şu anımızdan geçmiş ve geleceğe doğru açılan bir zaman çizgisini oluşturmakla birlikte, Şu AN'ın zaman frekası dalgasını genişletecek olursak bizim geçmiş ve geleceğimizde yer almayan farklı bir uzay/zaman sürekliliği içerisine doğru kendimizi kaydırmış oluruzBu zamanda yolculuk değildirSadece farklı bir paralel evrene geçiştirOranın kendine göre farklı bir zaman akış hızı vardır O boyut bizim zaman/uzay sürekliliğimizden ayrı bir maddesel realitedir



Bilinmelidir ki geçmiş, gelecek ve şimdi, ardardına gelen, devreler halinde birbirini takip eden titreşimler serisidirŞimdi'ki zaman'ı belirleyen titreşim dalgasının genliği-dalga boyu ve vuruş genişliği üstünde bir sapma yaratarak zaman frekansları arasında karışıklık yaratarak bir zaman diliminden diğerine sıçrayabiliriz Zaman çizğisinin kendisi üst- üste binen üç boyutlu elektromanyetik frekanslardan kurulu bir hologramlar bütününü temsil eder Her bir AN bir uzay/zaman hologramı'nı ifade eder Bu hologramın fiziksel yapısı 'üç boyutlu elektromanyetik bir ışık havuzu' olarak görülmeli Matematiksel olarak nokta hareketle çizğiyi, çizği hareketle yüzeyi meydana getirdiği gibi AN'sal noktalar( biribirine devreden titreşimsel atmalar)da hareketle zaman çizğisini meydana getirir Ve böylece üstüste binerek, yanyana gelerek birbirini tamamlayan boyutlar silsilesi ortaya çıkar

Aslında içinde bulunduğumuz gerçeklik zaman yolcuları tarafından binlerce kez değiştirilmiş orijinal gerçekliğin çarpıtılmış bir hali olabilirİnsan anıları ve belleği de zaman ve uzay matriksinin bir parçası olduğu için zamanın içindeki insan bu değişikliği asla fark edemez! Bize sanki geçmiş hep aynı geçmiş gibi gelirAma 'gerçek' görmek istemeyeceğiniz kadar esnek, kaotik ve plastiksi bir yapıdır

Sonsuz geçmiş ve gelecek birbiriyle kuvantum vakumu düzeyinde grift bir bağlantı içerisindedir Geçmiş ve gelecek iç içe frekanslar halinde yaşanır Geçmiştekiler bizi kendi ''şimdi'' lerinden algılayabilecekleri gibi bizde şimdiden geleceğe ait görüntü, ses ve bilgileri yakalayabiliriz Tarihin değiştirilebileceği düşüncesi çatallaşan zaman/tarih düşüncesini de beraberinde getirir Yani geçmişi değiştirirseniz, özgün zaman akışına -ki özgünlügü her zaman bir soru işareti taşır zaman yolculuğu olasılığının kabullenilmesiyle beraber- paralel yeni bir zaman akışı oluşabilir Nazi Almanya'sının dünya savaşını kazandığı bir tarih bunun olmadığı bir tarihle yanyana ayrı bir evren olarak var olabilir Bunlara en iyi örnekler "alternatif tarih" öyküleridir "Paralel dünyalar" ya da "paralel zamanlar" evrenin ve zamanın, zaman yolculuğuna izin veren yapısını açıklarAslında bir gerçeklik ve tek bir dünya vardırFakat olası potansiyeller sonsuzdurYani belki dünyada ilk söyleyen kişilerden biri olacağım fakat zamanın derin sırrını anlayanlar sanıldığı gibi aynı AN'da bir çok alternatif dünyanın illede bir arada olmasına gerek olmadığını anlayabilirlerSanıldığı gibi bir yerlerde varolduğu sanılan ''alternatif zaman çizğileri'' sadece matematiksel olarak evrenin olası eğilimleri dizgesinin soyut bir ölçümü olarakta varolabilir Fakat gerçekte olan tek bir dünyadır, bir çok dünya gerçeği değil! Söz konusu olan tek bir gerçekliktir



Çok güçlü elektromanyetik dalgalarla uzay/zamanın bir noktasında yaratılacak elektromanyetik fırtınalar uzay/zaman geometrisini bozarak başka boyutlara doğru yerçekimsel bir tünel etkisi denen uzay/zamansal bükülmeleri yaratabilirYoğun elektromanyetik alanlar altında uzay/zamanın düz çizğileri bir dördüncü boyuta doğru ''eğrilip sipiralleşerek / bükülerek'' uzay/zaman çizğilerinin burulmasından oluşmuş yerçekimsel bir girdap etkisi ya da bir çeşit tünel etkisi' ne (solucan deliği) neden olur
"Zaman'ın var olduğu hangi anlamda söylenebilir?"
Çünkü Aristo'ya göre kaba bir tanımla sadece şekil ve maddenin karışımı olan şeylerin var olduğu söylenebilirGeri kalan her şey bunlara atfedilen niteliklerdirZaman bir cismin (mesela bir saatin ya da yıldızların) hareketleri ile tanımlanır daha doğrusu bu "hareketlerin sayısıdır zaman"Bununla birlikte hareket cisimlerin bir niteliğidir Öyleyse zaman da cisimlerin bir niteliği olmalıdırYani bir uzayda cisim yoksa orada hareketten bahsedilemeyeceği gibi zamandan da bahsedilemez
Plotinus bu tanıma pek çok bakımdan karşı çıkarHerşeyden önce ona göre zaman bir sayı sırası değildir ancak sayılarla "numaralanan" şeydir İkinci olarak ona göre zaman harekete değil,hareket zamana ihtiyaç duyarÇünkü hareket bir cismin sürekli bir "anlar serisi" içinde sürekli bir noktalar serisinde bulunmasıyla gerçekleşirYani Plotinus'a göre cisimler dursa bile zaman akmaya devam eder,hareket de durgunluk da zaman içinde yer alan şeylerdir fakat zaman hiç birşey içinde yer almaz
Esasında Aristotales de tanımındaki bir eksikliğin farkındadır ve şöyle yazar:"Zamanı hareketle ölçüyoruz ve hareketi de zamanla"

“Zaman” dediğimiz (Einsteinın 4 boyut adını taktığı) kavram, tamamen enerji - madde ve mekan üçlüsüne bağlı bir gelişimdir; madde - enerji - mekan sistemleri sabit, değişmez kalırlarsa, zaman diye bir şey oluşmuyor "Olay" dediğimiz kavram, bir enerji akımı veya aktarımını yansıtır Sokaktaki insanların ve diğer öğelerin bir an için her türlü enerji dönüşümünü kestiklerini düşünün: Hiçbir insanın hiçbir hücresi enerji alış-verişi yapmayacak; dolayısıyla hiçbir organı hareket etmeyecek ve insanlar bir heykel gibi o anki konumlarında donup kalacaklar; dünya dönmeyecek, sıcaklık değişmeyecek, hava hep aynı aydınlık derecesinde kalacak, rüzgar olmayacak, vs Bunun anlamı, her türlü enerji akışının durmuş olması ve hiçbir "olay" olmamasıdır Düşünün, yukarıda anlatılan film şeridinde sahnelerde hiç bir değişiklik olmasa, her sahne bir diğerinin aynı olsa, “zaman” denilen farklılaşma belirtisi nasıl algılanabilirdi? Bir insan hiç değişmese, çevresindeki hiç bir şey değişmese, güneş hep aynı konumunda kalsa, ağaçlar büyümese, rüzgar esmese, kısacası, her şey bir resim gibi dondurulmuş olsa, zaman kavramıyla neyi kastedecektik? Dolayısıyla, “zaman”, madde -enerji- mekan üçlüsü arasındaki değişim ve dönüşümün göstergesidir Değişim ve dönüşüm, enerjinin bir yerden başka bir yere akması sonucu oluşan bir olaydır Bu değişim ve dönüşüm hem canlılar hem de cansızlar aleminde vardır; değişim ve dönüşümün kısa tanımı da “EVRİM” olduğuna göre, evrim hem canlılar aleminde, hem de cansızlar aleminde söz konusudur Dolayısıyla, evrim(değişim) zaman kavramının eş anlamlısı olmaktadırBu anlamda ''hareket -enerji ve zaman'' aynı şeyi ifade eden üç kavramdırBu üç kavram tek bir kavramda birleşir bu kavram IŞIK 'tır

Alıntı Yaparak Cevapla