Konu
:
1894 Deprem Raporu
Yalnız Mesajı Göster
1894 Deprem Raporu
11-04-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
1894 Deprem Raporu
1894 deprem raporu
*Sultan II
Abdülhamid, 10 Temmuz 1894 senesindeki büyük İstanbul
depreminden sonra bir bilimsel araştırma yapılmasını istemiş, Atina ve
İstanbul rasathâneleri ortak bir rapor hazırlamışlardır
Hazırlanan bu rapor
aşağı-yukarı bir ay sonra, 15 Ağustos 1894 tarihinde padişaha sunulmuştur
Padişah'ın fikr-i takibi bu konuda etkili olmakla beraber, raporun altındaki
üç imzanın da sahibi gayrimüslimlerdir
*
*Yabancı dille Fransızca yazılan bu rapor, bir Ermeni vatandaşı olan Bogos
tarafından Fransızca'dan Osmanlıca'ya tercüme edilmiştir
*
*Metnin tadını bozmamak için kelimeleri günümüz Türkçe'sine çevirmeden aynen
aktarıyoruz:*
*
[Yıldız Esas Evrakı, Karton Nu
11, Evrak Nu
17/c]*
*Hâk-i pây-i mekârim-peymâ-yı hazret-i mülûkâneye Atina Rasadhânesi
Direktörü Mösyö Ejiniti tarafından fî 3 Ağustos-ı Rûmi ve 75 Ağustos-ı
Efrenci sene 1894 târihiyle takdim olunan raporun tercemesidir:*
Zât-ı şevket-simât-ı hazret-i pâdişâhîleri ahiren Dersa'âdet'de vukû' bulan
büyük hareket-i arzın fennen ve mükemmelen tedkîk olunmasını arzu buyurmakta
olduklarından, işbu arzû-yı hümâyûn ile beraber tedkîkât-ı mezkûrenin
ale'l-umûm fünûn içün derkâr olan ehemmiyetini nazar-ı dikkate alarak gerek
hâk-i pây-i şâhânelerine ve gerek erbâb-ı fünûna takdîm olunmak üzere işbu
alâmet-i tabî'iyenin ahvâline dâ'ir devr u dırâz icrây-ı tedkîkâta mübâşeret
eyledim
Zât-ı mekârim-simât-ı hazret-i tâcdârîleri fünûn ve ma'arif içün derkâr olan
himmet-i seniyyeleriyle lütfen kullarına vapur tahsîs buyurmuş olduklarından
ulüvv-i cenâb-ı şâhâneleri sâyesinde Dersa'âdet Rasadhânesi Müdîri Kumbari
ve Mu'âvini Emil Lakvan Efendilerin refâkatiyle tedkîkât-ı fenniyece
ehemmiyetleri olan hareketzede mahallerin kâffesi ziyâret olunmuşdur
İşbu
tedkîkât hitâm-pezîr olmağla başlıca netâyicinin arzı ile kesb-i mefharet
olunur
Hareket-i arz 1894 Efrencî Temmuzunun onunda (Dersa'âdet evsat sâ'ati üzere)
alafranga ba'de'z-zuhr sâ'at on ikiyi yirmi dört dakika geçerek üç şedîd
zelzele ile başlamışdır
Bu zelzeleler mevcûd olan tahribâtın hemân
cümlesini icrâ etmişlerdir
Birinci harekeden bir-iki saniye evvel kaldırım
üzerinden kemâl-i sür'atle birçok arabalar geçiyor imiş gibi yer altından
şedîd sadâlar duyulmuşdur
Tahte'l-'arz sadâ ile zuhûr eden birinci hareket
ufkî olub diğerleri kadar şedîd olmadığından en hafif eşyâ-yı beytiyeyi bile
yere düşürmemişdir
Bu hareket dört-beş sâniye sürüp şiddeti tedrîcen
tezâyüd etmişdir
Birincinin akabinde zuhûr eden ikinci hareket pek şiddetli
olub imtidâd etmiş ve ufukla mütevâzî ve devrî olub şiddeti tedrîcen tezâyüd
ve sekiz-dokuz saniye sürüp tahrîbât-ı mühimme icrâ eylemişdir
Bu hareketde dahi birincisinde olduğu gibi tahte'l-arz sadâ var idi
Nihayet
üçüncü tezelzül ikincisinin akabinde vukû' bulup temevvücî ve ufkî olmuşdur
Bu zelzelenin kısm-ı küllîsinde arz dalgalı bir deniz üzerinde imiş gibi
sallanmışdır
Üçüncü tezelzül ikincisinden hafîf olubbeş sâniye sürmüşdür
Bu tezelzül ile dahi tahte'l-arz sadâ mevcûd idi
Aralarında pek az fâsıla
olan bu üç tezelzül cem'an onyedi-onsekiz saniye sürmüşdür
Üç tezelzül dahi
merkezlerinin bi'l-cümle noktalarında bir veyâ diğer tarafda bir kaç derece
cüz'î bir tahallüf ile şimâl-i şarkî ve cenûb-i garbî istikâmetinde
bulunmuşlardır
Mahallinde icrâ eylediğimiz tedkîkât-ı mahsûsamıza ve vilâyât-ı şâhâne
vâlilerinin telgrafnâmelerine ve aldığımız diğer birçok malûmat-ı sahîhaya
istinâden mahâll-i muhtelifede zelzelenin imtidâd ve şiddetine dâ'ir bir
fikr-i sahîh hâsıl idüp hareketin aynı şiddeti hâ'iz olan mahallerden geçen
zelzele kavislerini ta'yin edebilmişizdir
Bu kavisler sallanan arzın sathını yekdiğerinden daha büyük olan beş
mıntıkaya taksîm ederler
Merbût haritada irâ'e olunan birinci mıntıka
merkezi teşkîl idüp en çok rahnedâr olan mahalleri hâvîdir
Bu mıntıka
dâhilinde ebniye-i metîne münhedim olmuşdur
Bu mıntıka-i merkeziye
ber-mu'tâd uzun bir hatt-ı münhanî şeklini almışdır
Bunun büyük mihveri
Çatalca'dan Adapazarı'na kadar ve İzmid körfezi boyunca yüz yetmiş beş
kilometro tûlünde imtidâd eder
Küçük mihveri mezkûr körfezin mansıbında
Katırlı ve Maltepe karyeleri arasında olan arâziyi hâvi olub otuz dokuz
kilometro tûlündedir
Tezelzülün istikâmeti hatt-ı münhanînin küçük
mihverinde takrîben mütevâzî ve büyük mihverinde müstevî-i âmûdîdir
İkinci mıntıkada yalnız fenâ inşâ olunmuş ba'zı ebniye yıkılup ekser hâneler
hatifçe çatlamışdır
Bu mıntıka Çorlu ve Tekfurdağı ve Mudanya ve Akhisar ve Üsküdar ve Ortaköy
ve Terkos'dan mürûr eden zelzele ile mahdûd olub bu dahi hatt-ı münhanî
şeklindedir ve büyük mihveri 248 ve küçük mihveri 74 kilometro tûlündedir
Üçüncü mıntıkada zelzele şedid olmuş ise de ba'zı eşyayı yere bırakmış yahud
yerinden oynatmış ve hanelere hasar vermemişdir
Bu dahi bir hatt-ı münhani
şeklinde olub büyük mihveri 354 ve küçüğü 175 kilometre tulundedir ve
Bandırma'dan ve Bilecik civarında vâki' Karaköy'den geçen zelzele ile tahdid
olunmuşdur
Dördüncü mıntıka Yanya'ya ve Bükreş'e ve Girid'e ve Yunanistan'a ve Konya'ya
ve Anadolu'nun büyük bir kısmına mümted olub hareket-i arz az-çok hafîf ve
doğrudan doğruya hissolunur derecesinde olmağla berâber hasâr hâsıl etmemiş
olan memleketleri hâvîdir
Beşinci mıntıka pek cesîm olub umûm Avrupa ve Asya'yı ve Afrika'nın bir
kısmını hâvidir
Bu mıntıka dâhilinde olan memâlikde hareket pek hafîf olub
yalnız âlât-ı fenniye ve mıknatisiyyede his olunmuşdur
Ma'lumât-ı
âcizânemize nazaran hareket-i arz İngiltere'de Birmingem şehrinde ve
Rusya'da Pavlosk şehrinde ve Paris'de âlât-ı fenniyede his olunmuşdur
Ber-vech-i ma'rûz Dersaâdet'deki hareket-i arzın pek büyük bir mesâfesi
olmuşdur
Mesâfe ve müddet nokta-i nazarıyla bu zelzele ma'lûm olan
zelzelelerin en büyüklerinden biridir
Ale'l-husûs merkezi şâyân-ı
dikkatdir
Bin sekiz yüz seksen dört Kânûn-i evvelinin yirmi beşinde
Endülüs'de vukû' bulan hareket-i arzın merkezi kırk kilometro tûlünde ve on
kilometro arzında idi
Fakat zelzelelerin mesâfesi behemehâl şiddetleri
nisbetinde değildir
İşbu tedkîk olunan zelzelenin şiddeti sinîn-i ahîrede
vukû' bulan bazı büyük zelzelelerin şiddetinden azdır
Bu zelzele bin sekiz
yüz doksan üç senesinde Yunanistan'da Zanite adasını tahrîb eden hareket-i
arzdan daha şedîd ise de Yunanistan'da Lokrid nahiyesinde bu kadar mesâfesi
olmayan zelzele-i ahîreden daha hafifdir
Mesâfe-i merkeziye dâhilinde olan mahaller pekçok rahnedâr olmuşdur
Tahribât-ı mâddiye pek mühim olub pekçok kimesneler dahi telef ve mecrûh
olmuşlardır
Birçok hâneler hemân kâmilen münhedim olub diğerleri kâbil-i
süknâ olmayan bir hâle gelmiş ve ekser hâneler az-çok çatlamış ve hiçbir
hâne hasârdan kurtulamamışdır
İstanbul'da felâket her cihetle büyükdür
Ale'l-husûs Çarşû-yı kebir harâbezâra dönüp enkâz altında pekçok kimesneler
telef olmuşlardır
Heğbeli ve Kınalı adalarında zelzelenin şiddeti derece-i
nihâyeye varup Ruhban Mektebi harâb olmuş ve duvarlarının ekserîsi
yıkılmışdır
Ayastafanos ve Anbarlı ve Kınalı ve Büyükada ve Katırlı'da birçok hânelerin
ve câmi' ve kiliselerin harâb oldukları veyâhud çatladıkları ve minârelerin
yıkıldığı görülmüşdür
Her karye ve kasabada zelzele mûcib-i te'sîr manzaralara sebeb olmuşdur
Ahâli kemâl-i havf ve haşyet ile sokaklara firâr etmiş ve pekçok kimesneler
günlerce meydân ve bağçelerde tente ve baraka altında yatmışlardır
Çarşû-yı kebîr'de bir hayli mecrûhlar birkaç sâ'atler enkâz altında
kaldıkları hâlde hükûmet-i seniyye tarafından irsâl olunan me'mûrların
himmetiyle çıkarılup kurtarılmışlardır
Küçük bir çocuk sâ'atlerce ezilmiş
olan vâlidesinin kucağında kalmış olduğu hâlde ber-hayât olarak bulunup
kurtarılmışdır
Tabâkatü'l-arzın teşkilâtı ba'zı mahallerde hasâr ve mesâ'ibe sebeb
olmuşdur
Katırlı karyesinin nısfı çamurdan teşekkül eden fenâ arâzide inşâ
olunmuş olmağla harâb olmuş ise de arâzî-i metine üzerine te'sîs olunan
nısf-ı diğeri hâl-i selâmetde kalmışdır
Yalova'da kumlu arâzî üzerine inşâ
olunan çiftlik ebniyesi münhedim olduğu hâlde nefs-i karye pek de rahnedâr
olmamışdır
Ebniye içün kullanılan edevâtın ve binânın fenâlığı ve eskiliği
ale'l-husûs merkezde bulunmalarından nâşî ziyâdesiyle zedelenen İstanbul'da
ve karyelerde hasârın tezâyüdüne sebeb olmuşdur
Diğer tarafdan ekser hanelerin ahşâb olması mesâ'ibin az olmasına hizmet
etmişdir
Dersa'âdet hanelerinin sâ'ir mahaller gibi kamilen kârgir olmaması
şâyân-ı memnuniyet addolunmalıdır
Yoksa daha çok mazarrat hâsıl olacak idi
Ahşab haneler zelzeleye hayret-bahş derecede dayanmışlardır
Fena yapılmış
olan eski ahşâb haneler bile selâmetde kalmış iken yanlarında olan aiâ
yapılmış güzel ve yeni ve hattâ demirler ile bağlanmış olan kârgîr haneler
münhedim olmuşlardır
Ahşâb hânelerin zelzeleye en çok dayandıkları tebeyyün ettiği hâlde
kârgîrler bi'l-aks nâdiren bâkî kalmışlardır
Ahşâbdan sonra en çok dayanan hâneler tuğla ile yapılanlardır
Tuğla ile
yapılan duvarlar elastik ve metîn olmağla kolay dağılmazlar ise de güzel bâğ
ve istinâdgâhları olmadığı hâlde yıkılmışlar ve fakat duvarları yekdiğerine
güzel bağlanmış ve civâr hânelere muttasıl bulunan hâneler pek hafif sûretde
çatlamışlardır
Büyükada'da tuğla ile yapılan bir hânenin ortası taşdan
olmağla taşdan yapılan kısmının yıkılup tuğladan olan kısmının selâmetde
olduğu görülmüşdür
Bu dahi tuğla ile güzel inşâ olunarak ve demirler ile
bağlanan hânelerin hareket-i arza dayandıklarını isbât eder
Bi'l-cümle ebniyede ve harekât-ı arzda zelzelenin istikâmetine müstevî-i
amûdî tesâdüf eden duvarlar yıkılmış yâhud rahnedâr olmuşdur
Halbuki
zelzeleye mütevâzî tesâdüf eden duvarlar sağlam kalmış yâhud az
zedelenmişdir
Kuturları tezelzülün istikâmetine mütevâzî düşen ebniye duvarları yıkılmamış
bile olsa 45 derece ufka mâ'il X şeklinde çatlaklar peydâ etmişlerdir
Mesâfe-i merkeziyenin bir çok mahallerinde ve ale'l-husûs Büyükada'da
istikâmet-i temevvüciye ve aşağıdan yukarıya doğru hareket görülmüşdür
Büyükada'da değirmeninherem şeklinde olan büyük ocağı ufkî olarak üç parçaya
ayrılmış ve bu parçalar şimalden şarka doğru dönmüşdür
Üst tarafdaki parça
dört santimetro ve ortadaki parça andan daha az ve üçüncü parça diğerine
nisbetle daha az eğrilmişdir
Bir hanenin küçük bir ocağı yine o istikâmet
üzere otuz derece kadar eğrilmişdir
Diğer bir hânede havluda bulunan iki
çiçeklik yukaruya atılup silindirik kâ'idesinden çıkmış ve yere düşmüş ise
de kâ'idelerin silindirleri bâkî kalmışdır
Mösyö Misrubyan'ın hânesinde
tuğladan olan bir sütun ufkî olarak iki parça olmuş ve üst tarafdaki parçası
birkaç santimetro irtifâ'a kadar kalkup ufkî çenberlerinden çıkmışdır ve
doksan derece kadar eğrilüp yine o ufkî çenberler arasında diğer parça
üzerine düşmüşdür
Mösyö Zarifi'nin hânesinde bir metro otuz santimetro bir
sütun üzerinde duran bir Nemesis heykeli otuz derece eğrilüp kâ'idesinden
yirmibeş santimetro ötede yere düşmüş ve ayağı üzerinde durmuşdur
Böyle
birçok meşhûdât-ı âcizânemiz tezelzülâtın istikâmeti(nin) ufkî ve temevvücî
olduğunu gösteriyor
Mesâfe-i merkeziyenin zemîninde pek çok yarık ve çatlak yokdur
Meşhûdumuz
olan en mühim yarık arzı çamurdan ibâret olan Anbarlı karyesindedir
Mezkûr
yarık üç kilometro tûlünde ve sekiz santimetre kadar arzında olub denizden
üç yüz metro uzakda ve sahile mütevâzî olarak şark-ı garbî istikâmetindedir
Mahall-i mezkûrda birinci yarığa mütevâzi ve denize otuz metro daha yakın
olarak yüz metro tûlünde ve altı santimetro arzında diğer bir yarık daha
peydâ olmuşdur
Bu yarıkların arzı zelzelenin ibtidâsından beru hergün tedrîcen
azalmakdadır
Heğbeli adasında Ruhbân Mektebi ile Ticâret Mektebi arasında
iki yüz metro tûlünde ve şimâl-i garbî ve cenûb-i şarkî istikâmetinde
gâyetle dar bir yarık hâsıl olmuşdur
Kınalı adasında deniz civârında
şimâl-i şarkî ve cenûb-i garbî istikâmetinde ba'zı küçük yarıklar ve
bunların civarında arzın bir mikdâr çökdüğü görülmüşdür
Ortaköy'de deniz
civârında iki küçük yarık görülmüşdür
Bunlar denize mütevâzî ve şimâl-i
garbî ve cenûb-i şarkî istikâmetinde olup yarılan yerde arz dahi biraz
çökmüşdür
Arzın bu çökmesine mebnî deniz civârındaki câmi'-i şerîf iki
derece kadar eğilmişdir
Burgaz adasında dahi sâhile mütevâzî olarak şimâl-i
cenûbîye doğru yarıklar görülmüşdür
Bunların en mühimmi iki yüz metro
tülünde ve altı santimetro arzındadır
Katırlı'da dahi sâhile mütevâzî
olarak ba'zı yarıklar peydâ olmuşdur
Sâhilde mühim çökmüş yerlere gelince hiçbir yerde görülmemiş ve mâ'iyyet-i
âcizânemize terfîk buyurulan bahriye zâbitânından Vâsıf Efendi ma'rifetiyle
denizin dibi iskandil edildikde İngiliz harîtasına nisbetle hissolunur
derecede fark görülmemişdir
İstiren Kumpanyasının tahte'l-bahr telgraf
hattının yâhud kablosunun Kartal'dan Kal'a-i Sultâniye'ye kadar olan
kısmında ve Kartal'dan üç mil uzakda kablo birkaç yerde kesilmişdir
Birkaç
gün sonra kablo ihrâc olundukda bıçak ile kesilmiş gibi temizce kırılmış
olduğu müşahede olunmuşdur
Mahall-i mezkûrda Vâsıf Efendi tarafından
iskandil olundukda İngiliz harîtasından bir mikdâr fark görülmüş ise de
iskadil olunan noktaların haritadaki noktalara tamâmiyle mutâbık olduğu
muhakkak değildir
Efrencî Temmuzun onunda vukû' bulan zelzele su menba'larına ve kuyulara dahi
te'sîr etmişdir
Hareketden birkaç sâ'at sonra Yalova'daki Koru nâm kablıca
sularının akşama kadar akmadığı görülmüş ise de yetmiş iki santigrad olan
derece-i harâretleri ve hâssaları tebeddül eylememişdir
Anbarlı'da
zelzeleden sonra yarım sâ'at kadar çeşme suyu çekilüp tekrar akdıkda iki
sâ'at kadar bulanık imiş
Katırlı'da bütün menba' suları on gün bir misli
kadar çoğalmış ise de mu'ahharan mu'tâd olan mikdârda bulunmuşdur
Mezkûr
karyenin Aya Kiryaki nâm mahallinde bir ayazmada bir vakitden beru su yok
iken tekrâr su gelmişdir
Mesâfe-i merkeziyenin birçok mahallerinde hayli
kuyuların suları bir misli kadar çoğalup bulanık olmuşdur
Mesâfe-i merkeziye dâhilinde sâhil boyunda deniz suları pek çok çalkanup
ba'zı mahallerde denizin elli metro kadar çekilüp giru döndüğü görülmüşdür
Başka mahallerde deniz ibtidâ yükselmiş ve ba'dehu çekilmişdir
Fakat
ekseriya yükseldiği görülmüşdür
Hiçbir mahalde sâhil hudûdunun dâ'imî bir
sûretde tebeddülü görülememişdir
Sevâhilin birçok mahallerinde denizin kaynamakda olduğu görülmüşdür
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul