Yalnız Mesajı Göster

İstanbul'daki Müzeler...

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbul'daki Müzeler...



Divan Edebiyatı Müzesi



Telefon:0212 245 41 41
İlçe: Beyoğlu
Adres: Galip Dede Caddesi No:15 Beyoğlu
1975 yılında müze olarak hizmete açılmış olan Galata Mevlevihanesi diğer adıyla Kulekapı Mevlevihanesi devrinin kültürünü ve sanatını yansıtan kurumlardan biridir Yüzyıllar boyunca musiki ile bilimi bir arada kaynaştıran mevlevihanelerin Türk kültürüne etkileri büyük olmuştur Mevlevihanelerin çevresinde toplanan pek çok kişi güzel sanatların pek çok dalında öğrenim görmüş ve bilimsel alanda kendilerinden uzun uzun söz ettirmişlerdir Beyoğlu semtinde Yüksekkaldırıma inen yokuşun başında yer alan mevlevihane, İstanbulun en eski mevlevihanesidir II Sultan Beyazıdın beylerbeyi olan İskender Paşanın av çiftliği üzerine 1491 yılında inşa edilmiştir İlk şeyhi de Mehmed Semâ-i Çelebidir Mevlevihane Sultan III Mustafa zamanında (1766) yangın geçirmiş, aynı sultan zamanında bugün ayakta olan mevlevihane yaptırılmıştır Bina daha sonraki yıllarda Sultan IIISelim, II Mahmud ve Abdülmecid zamanlarında onarım görmüştür Faaliyetini 1925 yılına kadar sürdüren mevlevihane 1967-1972 yılları arasında tekrar onarılmıştır Külliye halinde inşa edilmiş olan mevlevihane; semahane, derviş hücreleri, şeyh dairesi ve hünkar mahfeli, bacılar kısmı, kütüphane, sebil, muvakkithane, mutfak, türbeler ve hazineden oluşmaktadır
Semahane
Müze olarak kullanılmakta olan bu ahşap kısmın giriş kapısı üzerinde Sultan Abdülmecidin tamir kitabesi yer almaktadır ve 1853 tarihini taşımaktadır Bina sekizgen planlıdır ve 18 yüzyıl Barok üslubunun güzel örneklerinden biridir Bu bölümde Türk musiki aletleri ile, Mevlevi kültürüne ait eserler sergilenmektedir Ahşap kafeslerle ayrılmış olan üst kısmında ise kronolojik sıra ile divan şairlerinin divanları ile mevlevihanede yetişmiş olan Şeyh Galib, İsmail Ankaravî, Esrar ve Fasih Dedeler ile Şair Leylâ Hanıma ait el yazması eserler yer almaktadır Şeyh dairesi ve Hünkar mahfeli üst kattadır
Derviş Hücreleri
Kâgirdir ve yan yana dizilmiş odalardan meydana gelmiştir
Türbeler
Şeyh Galib Türbesi; 19yüzyıl başlarında Halet Said Efendi tarafından yaptırılmıştır Kare planlıdır İçinde mevlevihanede şeyhlik yapmış olan Mehmed Ruhi, Hüseyin, İsa Selim Efendiler ile Mesneviyi ilk şerh eden Şarih-i İsmail Ankaravî ve Şeyh Galib Efendi gömülüdür
Halet Said Efendi Türbesi; diğer türbe ile aynı tarihte yapılmıştır Kare planlıdır İçinde Şeyh Kudretullah, Ataullah efendiler ile Halet Said Efendi ve Ubeydullah Efendinin eşi Emine Esma Hanım gömülüdür
Sebil ve Muvakkithane
Girişin sağında yer almaktadır Kâgir olan yapı 19yüzyıl başlarında inşa edilmiştir
Kütüphane
Halet Said Efendi tarafından yaptırılmıştır Muvakkithanenin üst katında yer alır İçinde 3455 cilt kitap bulunmaktadır
Hâzire (Mezarlık) Mevlevihanede şeyhlik yapmış olanlarla, eşleri, kudumzenler, neyzenler, divan sahibi şairler gömülüdür Ayrıca Humbaracı Ahmed Paşanın, Türkiyede ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrikanın, ünlü bestekâr Vardakosta Seyyid Ahmed Ağanın, Nayi Osman Dedenin ve Tepedelenli Ali Paşanın aile efradının mezarları bulunmaktadır Mezar taşları yazı ve süslemeler açısından da çok değerlidir
Ziyaret Gün ve Saatleri: Salı hariç 0930 - 1630 saatleri arasında
Giriş Ücreti: Tam: 1000000 TL Öğrenci: Ücretsiz

Dolmabahçe Sarayı Müzesi

Telefon:0212 236 90 00
Fax: 212 236 29 06
İlçe: Beşiktaş
Adres: Dolmabahçe, Beşiktaş
Sarayın bulunduğu yöre, 17 yüzyıla kadar Boğaziçinin koylarından biriydi Bu bölgenin Altın Postu aramaya çıkan Argonotların efsanevi gemisi Argosun demirlediği, Fatih Sultan Mehmedin İstanbulu fethi sırasında Haliçe indirmek üzere gemilerini karaya çıkardığı yer olduğu ileri sürülür
Osmanlılar Döneminde kaptan paşaların donanmayı demirledikleri, geleneksel denizcilik törenlerinin yapılageldiği doğal bir liman görünümünde olan bu koy, 17 yüzyıldan başlayarak dönem dönem doldurulmuş ve Dolmabahçe adıyla padişahların Boğaziçindeki has bahçelerinden biri konumuna getirilmiştir
Tarihsel süreç içinde çeşitli padişahlar tarafından yaptırılan köşk ve kasırlarla donatılan Dolmabahçe; zamanla "Beşiktaş Sahil Sarayı" adıyla anılan bir saray görünümü kazanmıştır
Beşiktaş Sahil Sarayı, Sultan Abdülmecid Döneminde (1839-1861) ahşap ve kullanışsız olduğu gerekçesiyle 1843 yılından başlayarak yıktırılmış ve aynı yerde günümüze dek gelen Dolmabahçe Sarayının temelleri atılmıştır
Yapımı, çevre duvarlarıyla birlikte 1856 yılında bitirilen Dolmabahçe Sarayı 110000 m2yi aşan bir alan üstüne kurulmuş ve ana yapısı dışında onaltı ayrı bölümden oluşmuştur Bunlar saray ahırlarından değirmenlere, eczanelerden mutfaklara, kuşluklara, camhane, dökümhane, tatlıhane gibi işliklere uzanan bir dizi içinde, çeşitli amaçlara ayrılmış yapılardır Bu yapılar arasına Sultan II Abdülhamid Döneminde (1876-1909) Saat Kulesi ve Veliahd Dairesi arka bahçesindeki Hareket Köşkleri eklenmiştir
Dönemin önde gelen Osmanlı mimarları Karabet ve Nikogos Balyan tarafından yapılan sarayın ana yapısı; Mabeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn adlarını taşıyan üç bölümden oluşur Mabeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim işleri, Harem-i Hümâyûn; padişah ve ailesinin özel yaşamı, bu iki bölümün arasında yer alan Muayede Salonu ise; padişahın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıştır
Tüm yapı, bodrumla birlikte üç katlıdır Biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin batı etkilerine karşılık bu saray, bu etkilerin Osmanlı ustalarca yorumlanmış bir uygulamasıdır Öte yandan, gerek kuruluş gerekse oda ve salon ilişkileri açısından geleneksel Türk evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandığı bir yapı bütünüdür Beden duvarları taştan, iç duvarları tuğladan, döşemeleri ahşaptan yapılmıştır Çağın teknolojisine açık olan saraya, 1910-12 yıllarında elektrik ve kalorifer sistemi eklenmiştir 45000 m2lik kullanılır döşeme alanı, 285 odası, 46 salonu, 6 hamamı ve 68 tuvaleti vardır Döşemelerin ince işçilikli parkelerinin üstünde, önce sarayın dokumevinde, sonra da Herekede dokunmuş 4454 m2 halı serilidir
Padişahın devlet işlerini yürüttüğü Mabeyn; işlevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayının en önemli bölümüdür Girişte karşılaşılan Medhal Salon, üst katla bağlantıyı sağlayan Kristal Merdiven, elçilerin ağırlandığı Süfera Salonu ve padişahın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda; imparatorluğun tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmiş ve döşenmiştir Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu; padişahın Mabeynde kendine özel olarak ayrılmış dairesine bir tür geçiş mekanı oluşturmaktadır Bu özel dairede, padişah için mermerleri Mısırdan getirilmiş görkemli bir hamam, çalışabileceği oda ve salonlar bulunmaktadır
Harem ve Mabeyn bölümleri arasında yer alan Muayede Salonu; Dolmabahçe Sarayının en yüksek ve en görkemli parçasıdır 2000 m2yi aşan alanı, 56 sütunu, yüksekliği 36 myi bulan kubbesi ve bu kubbeye bağlı yaklaşık 4,5 tonluk İngiliz yapımı avizesiyle bu salon, sarayın diğer bölümlerinden belirgin bir biçimde ayrılmaktadır Salon, bodrumdaki tesislerden elde edilen sıcak havanın sütun diplerinden içeri verilmesiyle ısıtılmakta, böylelikle soğuk mevsimlere rastlayan törenler daha sıcak bir atmosferde yapılabilmekteydi Geleneksel bayramlaşma töreni günlerinde, Topkapı Sarayında bulunan altın taht bu salona getirilerek kurulur ve padişah bu tahtta devlet ileri gelenleriyle bayramlaşırdı Galeriler ise elçilik görevlilerine, Saray Orkestrasına, bay ve bayan konuklara ayrılmıştı
Dolmabahçe Sarayının Batı etkileri altında, Avrupa saraylarından örnek alınarak yapılmış bir saray olmasına karşılık, işlevsel kuruluşu ve iç mekan yapısında "Harem"in eskisi kadar kesin çizgilerle olmasa da ayrı bir bölüm olarak kurulmasına özen gösterilmiştir Ancak Topkapı Sarayının tersine, Harem, artık saraydan ayrı tutulmuş bir yapı ya da yapılar topluluğu değildir; aynı çatı altında, aynı yapı bütünlüğü içinde yerleştirilmiş özel bir yaşama birimidir
Dolmabahçe Sarayının yaklaşık üçte ikisini oluşturan Harem Bölümüne, Mabeyn ve Muayede Salonundan geleneksel ayrımı vurgulayan demir ve ahşap kapılarla kesilmiş koridorlarla geçilmektedir Bu bölümde Boğaziçinin yansımalarıyla aydınlanan salonlar, sofalar boyunca padişahların, padişah eşlerinin, çeşitli görevleri olan kadınların, şehzade ve sultanların yatak odaları, çalışma ve dinlenme odaları sıralanmaktadır Valide Sultan Dairesi, Mavi ve Pembe Salonlar, Abdülmecid, Abdülaziz ve Reşad tarafından kullanılan odalar, Cariyeler Bölümü, Kadınefendi odaları, Atatürkün çalışma ve yatak odası, sayısız değerli eşya, halı, levha, vazo, avize, tablo gibi sanat yapıtları Haremin ilginç ve etkileyici parçalarını oluşturmaktadır
Günümüzde Dolmabahçe Sarayının bütün birimleri restore edilmiş ve ziyarete açılmış bulunmaktadır Sarayın değerli eşyalarının sergilendiği iki “Değerli Eşyalar Sergi Salonu”, Milli Saraylar Yıldız Porselenleri Koleksiyonundan örneklerin yer aldığı “İç Hazine Sergi Binası”, genellikle Milli Saraylar Tablo Koleksiyonunun bölüm bölüm ve uzun süreli sergiler biçiminde izleyicilere sunulduğu “Sanat Galerisi”, bu galerinin alt katında sarayın çeşitli objeleri ve mimari süslemelerinden alınmış kuş motiflerinin fotoğraflarından oluşan sürekli serginin bulunduğu tarihsel koridor, Mabeyn Bölümündeki Abdülmecid Efendi Kütüphanesi, Dolmabahçe Sarayının başlıca sergileme birimlerini oluşturmaktadır
Sarayın hemen girişinde bulunan eski Mefruşat Dairesinde Kültür-Tanıtım Merkezi yer almakta ve Milli Sarayların çeşitli yerlerinde sürdürülen bilimsel çalışmalarla tanıtım etkinlikleri bu merkezden yönlendirilmektedir Öte yandan, yine bu merkezde çoğunluğunu 19 yüzyıla yönelik yayınların oluşturduğu bir kitaplık kurularak araştırmacıların hizmetine sunulmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla