Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Bu Hiç Bir Şeye Benzemez...
Çanakkale denince insanın yüreği sızlar 
Çanakkale denince, gözler nemlenir 
Çanakkale denince, hem gözyaşı dökülür, hem yüzler güler 
Çünkü Çanakkale, ülkemizde yaşayan herkes için bir yiğitlik destanıdır, bir kahramanlık abidesidir
Ülkemizin en zor günlerinde, yokluk ve yoksulluk döneminde yaşanan muhteşem bir zaferin adıdır Çanakkale  Kaybetmek üzereyken kazanmanın, bitti denilirken yeniden başlamanın, yeniden dirilmenin, yeniden var olmanın, ayağa kalkmanın adıdır
Bu zafer, gençliğin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve hatta çocukların zaferidir Bu zafer, “Ölürsem şehit, kalırsam gazi!” diyen bir milletin zaferidir
On dört ay, karada ve denizde, yedi düvele karşı yapılan Çanakkale Savaşı, hâlâ konuşulan, hâlâ tartışılan, düşmanlarının bugün bile hâlâ akıl erdiremediği büyük bir kahramanlık destanıdır Maddi ve siyasi açıdan devletin tıkandığı, fakirliğin kol gezdiği, düşmanların çok güçlü olduğu dönemde kazanılan bu zafer, ümitleri tükenmiş ülkemizi yine şaha kaldırırken, düşmanları şaşkına döndürmüştür
Churchill, “Anlamıyor musunuz? Biz Çanakkalede Türklerle değil, Allah ile savaştık! Tabiî ki yenildik  ” diyordu Mehmetçiklerin, “Allah rızası” için savaştıklarını düşmanları da anlamıştı
* * *
Çanakkale, bir ölüm kalım savaşıydı
Çanakkale, bir saldırıya karşı, etten ve kemikten bir savunmaydı
Ülkenin her köşesinden, dağ başlarından, köylerden kopup gelen çocuk yaşta gençlerin, ana kuzuların arslana dönüştüğü yerin adıydı Çanakkale
Ana kuzuları, Kınalı Kuzular 
Anneler, kuzularını kınalayarak gönderiyorlardı Çanakkaleye
Her kınalı kuzu, bir kahramandı, bir destandı
* * *
Yozgatlı Hasanda bunlardan biriydi
Anresi, saçlarını kınalayıp göndermişti cepheye
“Haydi yavrum, köyüne, nişanlına veda et;
Sabanını, tarlanı, herşeyini feda et;
O silâha sarıl ki, böyle günde bir erkek
Bir dualı demirden başka bir şey kullanmaz
Bunu tutan bir bilek,
Köleliğin uğursuz zincirine uzanmaz
Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım,
Şu yaralı bağrıma kara taşlar salayım
Haydi oğlum, haydi git! Ya gazi ol, ye şehit!”
Kumandanı Hasanın saçlarını kınalı görünce yanına çağırır ve sorar:
“Oğlum bir erkek saçlarını kınalar mı?”
Hasan bir cevap veremez, çünkü sebebini kendisi de bilmez Hemen bir arkadaşına, annesine göndermek üzere bir mektup yazdırır
“Anacığım, kardeşlerimi askere gönderirken başına kına koyma  Zabit efendi bana sordu cevap veremedim Kardeşlerimde cevap veremeyip mahcup olmasınlar ”
Mektubu alan annesi, anne yüreğinin sıcaklığını yansıtan cevabî bir mektup yollar oğluna
“Ey oğlum, gözümün nuru Hasanım!
Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın Ben senin anan isem, beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü Allah, bu vatan için seni yaşattı Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor Zabit efendiye söyle  Biz kurbanlık koçları kınalar, öyle kurban ederiz Sen dört kardeşin arasında kurbansın Sen İsmailsin Sen orada şehit olacaksın inşaallah Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa, bende senin saçını öyle kınaladım ”
Allah seni Peygamberin yolundan ayırmasın Seni melekler şimdiden rahmetle anıyor
Gözlerinden öperim
Anan Hatice  ”
Hasan şehadet şerbetini içer Arkadaşları cebinde mektubu bulurlar Komutanına kınanın sebebini söyleyememiştir ama yine arkadaşına not düşürmüştür mektubun sonuna
“Anam yakmış kınayı aday diye
Ben de vatan için kurban doğmuşum
Anamdan Allaha son bir hediye,
Kumandanım! Ben İsmail doğmuşum ”
Çanakkale savaşında şehit düşen bütün vatan evlatlarımıza Allah rahmet eylesin
|