11-04-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mengücekliler
Divrigi Mengücüklüleri'nin ondan sonraki beyleri hakkinda yeterli bilgi yoktur Ilhanli hükümdari Abaka Han 1277 yilinda Divrigi'ye ugramis, halkin kendisine ilgi göstermedigini ve kalede silahli askerlerin bulundugunu görerek öfkelenmis ve surlari tahrip ettirmistir Beylik bu tarihten itibaren tarihe karismis ve bölge Ilhanlilar'dan sonra Eretnaogullari'nin hâkimiyeti altina girmistir
Erzincan, Kemah, Divrigi ve Sarkî Karahisar gibi fethettikleri sehirlerle yetinerek hâkimiyet sahalarini genisletmek istemeyen Mengücüklüler, sehirlerinin gelismesi için çalismislar ve pek çok hayrât vücuda getirmislerdir Âlim, sair ve sanatkârlari himaye eden Mengücüklüler, Anadolu Selçuklu devletinin himayesinde seçkin bir hayat sürmüslerdir Insa ettirdikleri çok sayida eserle ilim, kültür, san'at ve medeniyetin gelismesine hizmet etmislerdir Divrigi kalesi, Kale Camii, Ulu Camii, Darü's-Sifâ, Sitti Melek, Kamereddin ve Kemankes türbeleri ile medreseler, Mengücüklüler'in Divrigi'de yaptirdiklari baslica eserlerdir
MIMARI ESERLER
Erzincan'da Mengücüklüler'e ait hiç bir eser günümüze intikal etmemistir Bu da yörede sik sik meydana gelen depremlerin bir sonucudur Çünkü Fahreddin Behramsah gibi bir hükümdarin 60 yildan fazla süren melikligi zamaninda hiçbir eser yaptirmamasi kabul edilemez Kemah'ta ise sadece birkaç türbe mevcuttur
Mengücüklüler dönemine ait en eski yapi, Sahinsah'in 576 (1180-1181)'da Divrigi'de yaptirdigi Kale Camii'dir Azerbaycanli Mimar Hasan b Firuz'un yaptigi bu cami, tugla ve tasin cephede henüz bir arada kullanildigi çiçekli kûfî, geometrik ve nebatî motiflerin yeniden degerlendirildigi bir saheserdir
Sahinsah'in torunu Ahmedsah'in 622 (1228-1229)'de yaptirdigi Darü's-Sifa ile birlikte külliye olarak yaptirdigi Ulu Cami, Divrigi Mengücüklüleri'nin en büyük eserini teskil eder Cümle kapisindaki kitabede Alâeddin Keykubad'in adi da yazili olup Ahmedsah'in onu metbû tanidigini gösterir Darü's-Sifa ise kitabeye göre Behramsah'in kizi ve Ahmedsah'in hanimi Melike Turan Melek tarafindan ayni yil yaptirilmistir Tas mihrabin Anadolu'da bu ölçüde zengin baska bir örnegi yoktur Camiden oniki yil sonra yapilan abanoz minber, Tiflisli Ahmed Usta'nin eseridir Sifahane ise âbidevî ve basarili bir mimarî örnegidir Mimari Ahlatli Hürremsah'tir Divrigi'de Sahinsah'a ait 592 (1195-96) tarihli türbe halk tarafindan Sitte Melik adiyla anilmaktadir Ancak bu isim muhtemelen Sitti Melike olmalidir, ve Hatun'un kocasindan sonra buraya gömülmesinden dolayi bu ad verilmistir
EKONOMIK DURUM, KÜLTÜR VE MEDENIYET
Mengücüklüler'in baskenti Kemah idi Ancak Davudsah, 1142'de Erzincan'i baskent yapinca, Kemah önemini kaybetmeye basladi Buna karsilik Erzincan ticaret, tarim ve sanayi açisindan büyük gelisme göstermisti Hükümdarlarin ilim, kültür ve medeniyeti himaye etmeleri sayesinde ilim, edebiyat ve san'at adamlari yetismistir Fahreddin Behramsah ve karisi Ismetiye Hatun, ilim ve din adamlarina büyük saygi gösterirlerdi Rivayete göre Bahaeddin Veled ile Mevlâna Celâleddin, Erzincan'a geldiklerinde onlardan büyük saygi görmüs ve Behramsah Erzincan'da bir medrese yaptirarak Bahaeddin Veled'in orada ders vermesini saglamistir Hükümdarin israrlarina ragmen Bahaeddin Veled, Erzincan halkinin lüks ve refah içinde eglenceye daldiklarini görerek burada kalmamistir Izzeddin Keykavus ile Behramsah'in kizi Selçuk Hatun'un evlennmeleri münasebetiyle yapilan dügün ve senlikler de Mengücük ilindeki refah seviyesini göstermesi bakimindan dikkate deger
Mengücüklüler'in Kemah ve Divrigi'de oldugu gibi Erzincan'da da pek çok abide yaptirdigi muhakkaktir Ancak depremler sebebiyle bunlar zamanimiza kadar ayakta kalmamistir Gerçekten de Erzincan, tarih boyunca oldugu gibi Mengücüklüler ve Selçuklular döneminde de sik sik meydana gelen depremler sebebiyle yikilmis ve harabeye dönmüstür
1138 yilinda Erzincan'da meydana gelen bir deprem sonunda pek çok kisi ölmüs, 1165 yilindaki baska bir depremde ise sehir harabeye dönmüstür
Mengücüklüler'in baskenti Erzincan, ticarî ve iktisadî zenginligi, hükümdarlarin ilim ve sanat adamlarini korumalari sebebiyle devrin en yüksek kültür ve medeniyet merkezi hâline gelmistir Selçuklular'in hizmetindeki ilim adamlarinin bir kisminin Erzincanli olmasi da bu durumu teyid eder mahiyettedir Fahreddin Behramsah ve Alâeddin Davudsah, birçok ilim dalinda ihtisas sahibiydiler, sair, edip ve sanatkârlari himaye ediyorlardi O devrin meshur tabibi Muvaffakuddin Abdüllatif el-Bagdadî, 1228 yilinda Haleb'den Erzincan'a gelmis ve Mengücük ilini dolastiktan sonra 1230 yilinda Malatya üzerinden Haleb'e dönmüstür Mengücük ilinde bulundugu sirada büyük ilgi ve saygi görmüstür Alâeddin Davudsah, bu meshur hekime maas baglatmis, o da yazdigi birkaç eseri ona ithaf ve takdim etmistir
Daha önce belirtildigi gibi Fahreddin Behramsah ile karisi Ismetiye Hatun, Bahaeddin Veled ile oglu Celâleddin'i Erzincan'da misafir etmis ve onun Erzincan'da kalip ders vermesi için Erzincan Aksehir'de kendisi için bir medrese yaptirmislardir
Edebiyat ve tasavvuf sahasinda meshur bir sima olan Siraceddin Ahmed, ayni zamanda iyi bir musikîsinasti Eyyubî hükümdari Melik Esref, söhretini duyunca onu Sam'a davet edip dinlemistir
|
|
|