11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Pir-İ Türkistan Ahmet Yesevi
PİR-İ TÜRKİSTAN AHMET YESEVİ
ALPEREN GÜRBÜZER
Babası Hace İbrahimdir, annesi Aişe Hatundur O Yeside doğdu Küçük yaşta annesini, yedi yaşında iken babasını kaybetti ve ablası Gevher Şehnazın yanında yetim olarak büyüdü O, ta çocukluk çağında ileride büyük bir zat olacak davranışlarıyla dikkat çekti hep Türkistan Hükümdarlarından Yesevi, ülkesindeki kuraklığın sona ermesi için bütün âlimleri toplayıp dua da bulunmalarını ister ama netice vermez Araştırır, acaba aramıza katılmayan biri mi oldu sorusu akla takılır Sonunda çocuk yaşta Ahmetin çağrılmadığı anlaşılınca haber salınır etrafa, gelsin diye Küçük Ahmet bu durumu ablasına danışınca, ablası; “Babamızın vasiyeti gereği senin tanınma zamanının gelip gelmediğini, babamızın merkatı içinde bulunan ekmek sofrası tayin edecek Eğer sen o sofrayı açabilirsen tanıma zamanın gelmiştir, var git” der Hace Ahmed denileni yapar, sofrayı bulup açar ve bir miktarda sofrada bulunan ekmek parçasını alarak Hükümdarın huzurunda bulunan âlimlere fatiha okutarak herkese ikram eder Sonra babasından kalma hırkaya bürünerek dua da bulunur Birazdan gökyüzünde başlayan sağanak yağmur bardaktan boşalırcasına boşalmaya başlayınca Hace Ahmed hırkasından başını çıkarınca yağmur dinmeye başlar
Hükümdar bu seferde Hace Ahmedden kendi isminin kıyamete kadar baki kalması için dua ister Hace Ahmed bunun üzerine; “Âlemde her kim bizi severse, senin adınla bizi yâd eylesin” diye dua eder İşte o gün bugün Hace Ahmed, söz konusu Hükümdarın ismiyle birlikte anılır O bundan böyle artık Pir-i Türkistan Ahmet Yesevidir
Ahmet Yesevi aynı zamanda Baba Arslanın talebesi idi Baba Arslanın vefatıyla onun işaret ettiği yer olan Buharaya gitti Buharada Yusuf Hamedaniden manevi ilimleri tahsil ederek Halifelik alır Yusuf Hamedaninin vefatıyla birlikte orda bir süre kalıp talebe yetiştirdikten sonra talebelerini Abdül Halık-ıl Gücdüvaniye emanet ederek Yesiye döner Dönüş onun için bir tür açılış olur da Hatta kısa zamanda Türkistan, Maveraünnehir, Horasan ve Harezme ışığı yayıldı ve derken irşadı büyüyüverdi Bir ara irşat faaliyetlerinden fırsat bulduğunda ise dünyalık ihtiyacını karşılamak adına kendi eliyle yapmış olduğu kaşık ve kepçeleri heybeye koyar satması için maiyetindeki öküzü uğurlardı Öküz de gereğini yapıp sattığı kişi kaşık ve kepçelerin ücretini heybeye koymadıkça o kimsenin yanından ayrılmazdı ya da peşini bırakmazdı
İleriki günlerde Pir-i Türkistan Ahmed Yesevinin sofilerinin sayısı yüz bine yaklaşınca, onu çekemeyenler meclisine örtüsüz kadınların geldiğinin yaygarasını yaydılar Belli ki fitne kazanı boş durmayacaktı Neyse ki bunu duyan makam sahipleri araştırır ve yalan olduğu anlaşılır Hatta Hace Ahmed Yesevi iftira edenlerin meclisine gelir, elinde ağzı mühürlü bir kutuyu kim almak isterse ona teslim edeceğim der Hiç kimse cüret edip ortaya çıkamadı, fakat o sırada talebesi Hâkim Ata ileri çıkınca kutuyu ona teslim ederek Horasan ve Maveraünnehire götürmesini emreder Denilen yere kutu geldiğinde herkes bu seferde kutunun içinde ne olduğunu merak ettiler Nitekim âlimler ve iftira edenler oraya geldiler Artık nefesler tutulmuştu, gözler kutu üzerindeydi çünkü Nihayet kutu açılınca hayretmi hayret, hepsi dona kaldılar Zira kutunun içerisinde bir araya konulmuş bir miktar ateş ve bir miktarda pamuk vardı, ama ateş kıpkırmızı duruyor, fakat pamuk yanmıyordu Burada verilmek istenen mesaj; pamuk renk olarak beyaz, tabiî ki leke kabul etmez, ateş ise iftira edenleri temsil eder Dolayısıyla ateş saf olanı nasıl yaksın ki Derken tövbe edenler oldu, özür dilediler ve hatta birçoğu da sofi oldu
Merv şehrinde Mervezi namında bir âlim vardı Güya Hace Ahmed Yesevi yi imtihan etmek için zihninde belirlediği üç bin meseleyi sorarak köşeye sıkıştırmak amacıyla maiyetiyle birlikte yola çıkar Ahmed Yesevi Allahın izniyle geliş gayesini anlayınca halifelerinden Muhammed Danışmende Mervezenin hafızasındaki üç bin meseleden bin meseleyi silmesini söyler ve nitekim silinir de Sonra dönüp diğer talebesi olan Hâkim Ataya aynısını söyledi, o da bin meseleyi hafızasında silince geriye bin mesele kalmış oldu Derken Mervezi Yesiye varır ve huzura alınır Mervezi huzurda Hace Ahmed Yeseviye; “Allah-ü Tealanın kullarını doğru yoldan ayıran sen misin” dedi Pir-i Türkistan soğukkanlı bir şekilde; Hele bir sakin ol, üç gün misafirimiz ol, senle daha sonra görüşürüz der Gerçektende üç gün sonra kürsü kurulup, Mervezinin Kürsüye çıkması sağlanır Hakim Ata Allahın izni ve Şeyhinin emriyle geriye kalan bin meseleyi de himmetle hafızasından siliverdi Hatta Mervezi bir şeyler konuşmak istedi, ama bir türlü söze başlayamadı Dahası evraklarını yokladı, okumak istedi fakat yazılarının silindiğini gördü, sahifeler yazısızdı çünkü Bu durum üzere eşiğine yüz sürüp tövbe eyledi Derken Pir-i Türkistan Merveziyi Yeside tabir caizse hamdım yandım piştim eğitiminden geçirerek irşat için onu Horasana gönderiverirde
Pir-i Türkistanın varlığından rahatsız olan Yesi Şehrine yakın ahalisinin çoğu Hıristiyan olan Sabran (Savran, Suri) adlı bir kasaba vardı Pusu kurdular iftira etmek için Bir gün bir sığırı parçalayıp gece gizlice Pir-i Türkistanın Hanekahına (Tekke) bıraktılar Sabah olduğun da dergâh önünde biriktiler ve sığırı aramak bahanesiyle içeri girmek istediler Pir-i Türkistan da girin dedi ama çok üzülmüş olsa gerek ki; “Girin köpekler, girin itler” demek zorunda kaldı Bu sözün üzerine Allahın dostunun incinmesinin dünyadaki en ufak diyebileceğimiz cezası olsa gerek adamlar köpek şekline bürünmesi sonucunda etlere hücum edip hepsini yiyerek bitirdiler Yine de Pir-i Türkistan merhamet edince eski hallerine kavuştular Fakat hainliklerine alamet olarak vücutlarında bir belirti kalırda Bu izler çocuklarına bile geçti
Pir-i Türkistan hayatını sünneti seniyye üzerine tanzim etmişti Öyle ki 63 yaşına geldiğinde Peygamberimizin vefatı aklına geldi ve bu yaştan sonra yeryüzünde bulunmayı kendine münasip görmeyip ömrün geri kalan kısmını yeraltına merdivenle inen bir mezara benzeyen bir hücrede ilim öğreterek, ibadet ve teatta bulunarak geçirdi Adeta ölmeden önce ölünüz düsturunu icra ederek yaşadı Halifelerinden Seyyid Mensur Ata yeraltındaki çilehaneyi görünce çok üzüldü Bu düşüncelerle daracık zannettiği yerin bir ucunun doğu, diğer ucunun da batı olduğunu görünce kaygılarının yersiz olduğunun farkına vardı Derken Hace Ahmet Yesevi 1193 ( H 590) yılında vefat etti
Emir Timur Han Buharaya gitmek üzere yola çıktığında Türkistana uğradı Rüyasında Ahmed Yesevi; “Ey Yiğit Buharaya çabuk git, orada inşallah Fetih sana nasip olur Senin başından çok hadiseler geçse gerek Zaten orada ki insanlar senin gelmeni istiyor” buyurunca uykudan uyanır uyanmaz bu müjde karşısında Türkistan Hâkimine çok para vererek Ahmed Yesevinin kabri üzerine muazzam bir merkat (türbe) yaptırmasını emreder Şimdi hale bütün görkemiyle ayakta duran Türbe Hicazdan sonra en çok ziyaret edilen makam olma özelliğini devam ettiriyor
Pir-i Türkistanın yaşadığı zamanda Karahanlılar hâkimdi, bu dönemde yetişen Türkün alpi dergâhında erenlik kimliği kazanarak, Anadoluya kadar uzanan ve ileride Osmanlının manevi hamurunu oluşturacak atılım gerçekleştirdiler Bu gazi - dervişler arasında Mevlana Yunus ve Hacı Bektaşi Veliler gibi maneviyat büyüklerinin de doğmasına vesile olan Pir-i Türkistandır Onun için Halvetiye, Bektaşilik, Mevlevilik gibi yolların bir nispeti Hace Ahmed Yeseviye dayanır Hemen hepsi bu pınardan beslenerek dal budak saldılar ve Horasan Erenleri dediğimiz güzide topluluğu oluşturdular Horasan Erenleri sayesinde Anadolu Moğol kasırgasına rağmen İslamlaştı ve oradan da Balkanlara kadar uzanan aydınlatmaya dönüştü
Hace Ahmed Yesevinin yaktığı ışık hala aydınlatmaya devam ediyor, yetmiş beş yıl komünizm esaretinde dinleri ve dilleri unutturulmaya çalışılan Türklerin gönlünde silinemediğini özgürlüklerine kavuşup her biri Türk Cumhuriyetlerine dönüştüklerinde bile hala taptaze diri bir şekilde hayatlarında yaşamaları ve merkatına gelip ruhuna fatiha okuyarak yâd etmelerinden anlıyoruz Şimdi o sadece Türk Cumhuriyetlerin Piri değil bütün Türklerin Reisi olduğunu söyleyebiliriz Kıyamete kadarda manevi önderimizdir Allah ruhunu şad eylesin
|
|
|