Yalnız Mesajı Göster

Mavri Mira Cemiyeti

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mavri Mira Cemiyeti



Mustafa Kemâl Harbiye Nazırı Cemal Paşaya gönderdiği 8 Kasım 1919 tarihli Fener Rum Patrikhanesi hakkındaki raporunda da şu bilgileri verir:

”Geçen ay kiliselerin yönetim kurulu seçimi yapılmış, bir çok Yunanlı kimse yönetim
kurulu üyeliğine seçilmiştir

Rum Patrikhanesi Yunan elçiliğinden aldığı emir üzerine kilise kurul mütevellilerinden başka kırk kişilik (başka) bir kurul seçtirmiş ve bunlara İstanbul Rum mebusları adını vermiştir Bu kurulun görevi, İstanbul meselesi konferansta söz konusu olunca propaganda için uygun görülecek kişilerin Paris, İngiltere, İsviçre, Yunanistana izâmile tahrikat ve teşvikatta bulunmak umum Rumlar adına İstanbulun ilhakını sarf-ı mesaide bulunmak ve Yunanistandan gelen emirleri uygulamak ve sevk edilen çeteleri icab eden yerlere izam velhasıl hukuk hakimiyet-i Osmaniye ile gayr-ı kabil-i ahval ve harekatı idare etmektir Kurul İzmire de gönderilecektir

Yunanlı Miralay Aleksandros Simrafadaki 12 gün önce buraya gelerek Elçilikte Yunan hafiye zabitasının İstanbul teşkilatına memur olmuş ve işe başlamıştır Görevi bitince Atinaya gidecektir Bunun bir kaymakam, iki mülazım, iki yüzbaşı yardımcısı vardır Bu yardımcılardan Yüzbaşı Dirikis Kalokilas bu günlerde Zalpili adlı Torpido ile Pontus Cumhuriyeti hükümetinin jandarma teşkilatını tensik etmek üzere Trabzon cihetlerine hareket edecektir” (20)

Yeni Patrik Doreteos, Kasım ayında Batı kiliseleri ile temasa geçer ve onların desteğini almaya çalışır Türkiyedeki Rum Okullarından Türkçe dersleri kaldırılırİtilaf Devletleri ve Yunan Donanmasının karşılanması için Rum okulları tatil edilirBu arada diğer işgalci emperyalist devletlerin yetkilileri ile temas kurulmaya çalışılır İstanbuldaki Yunan ateşemiliteri işgal güçleri ile Patrikhane arasında irtibat subayı görevini yapar Patrikhane, devamlı olarak Yunan Konsolosluğu ile işbirliği içinde bulunur Yunan Konsolosu, İstanbul Rumlarının Osmanlı Devletine vergi vermemeleri için onlara sahte Yunan pasaportları düzenler Tabi bu faaliyetler, para yardımları ile de sürekli olarak desteklenir Para yardımları İstanbuldaki Özel Teşkilata yapılır Amerikada oturan İstanbul kökenli bir Rum olan Nikopulos, 4 milyon Drahmi bağışlar Kezâ, Venizelos, propaganda faaliyetleri için birkaç milyon Drahmi ile ayrıca Yunan İçişleri Bakanının Anadolu ve Rumeli göçmenlerinin yerleştirilmesi için ayırdığı yarım milyon Drahmiyi bu Özel Teşkilata tahsis ederPatrikhanenin gücünü artırmak için ruhanî kadrosunun takviyesi amacıyla Drama, Amasya, Ankara, İnoz, Viz, Çanakkale, Trabzon ve Kayseri metropolitleri İstanbula getirilerek Ruhanî Meclise üye olarak iştirak ettirilir (21)

Patrikhane, Rum çetelerini korumak amacıyla, bu eşkıyalara göçmen olduklarına dair resmî belgeler düzenleyip verir Nitekim bu durum, Osmanlı polisi tarafından tespit edilir ve belge verilen kişilerin göçmen değil, çete üyesi olarak görevlendirilen kişiler olduğu anlaşılır (22)

Türkiyedeki Rum din adamlarının niyet ve düşüncelerini, İznik Başpiskoposu Vassilios bu sıralarda verdiği beyanatında şöyle dile getirir: “Geride bir tek ferdi kalmamak üzere Türklerin tamamiyle yok olmasını ne kadar isterdim” (23)

Fener Patrikhanesi, Bizansı diriltme hayaliyle yaşar Fener Patriği, Doreteos, 14 Şubat 1920 tarihinde LGeorge!a yazdığı mektupta; “İstanbulun Türklük ile alâkasının kalmadığını ve Yunanistan ile birleşmek istediklerini” açıkça ifade eder (24)

Kısacası, Fener Rum Patrikhanesi ve Türkiyedeki diğer Rum din adamları, Millî Mücadele süresince, din adamlığı ile ilgisi olmayan fanatik ve gözü dönmüş bir şekilde Türk düşmanlığı yapıp, Yunanistana hizmet ederler

ilgisi olmayan fanatik ve gözü dönmüş bir şekilde Türk düşmanlığı yapıp, Yunanistana hizmet ederler

İşte bütün bunlardan dolayı da Mustafa Kemâl, 20 Ocak 1923 tarihinde Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan beyanatında, Fener Rum Patrikhanesi hakkında tarihî bir tespit değeri taşıyan nitelikte şunları söyler:

”Bir fesat ve hiyânet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refâhı için de uğursuzluğa ve felâkete sebep olan Rum Patrikhanesini artık topraklarımız üzerinde bırakamayız Bu tehlikeli teşkilâtı memleketimizde muhafaza etmeye bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir

Türkiyenin, Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde bir sığınılacak yer göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının gerçek yeri, Yunanistan değil midir? Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilmekte olan yeni Türkiye, Babıâlînin yönetimi altındaki eski Osmanlı İmparatorluğu değildir

Yeni Türkiye; şeref ve haysiyet, kudret ve kuvvetini müdrik ve haklarını koruma için mevcudiyetini tehlikeye atmaya hazır ve âmadedir” (25)

Alıntı Yaparak Cevapla