Yalnız Mesajı Göster

İ. Murat Dönemi

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İ. Murat Dönemi



BALKANLAR'DAKI FETIHLER
Sirp Sindigi zaferinden sonra Balkanlar'daki uc bölgelerini sag, orta ve sol kanatlara bölen Sultan Murad, üç koldan fetih hareketlerini baslatti
Sag kanat yani dogu sinir bölgesi dogrudan dogruya Sultan Murad'in kendi komutasi altinda idi Sol kanat yani bati bölgesi komutani Evrenos Bey, orta kol komutani ise Kara Timurtas Pasa idi
1365 yilinda Dalmaçya kiyilarinin güneyindeki Dubrovnik (Raguza) Cumhuriyeti, Osmanli himayesini kabul eden bir muahede imzaladi Ticaretle ugrasan bu küçük Slav cumhuriyetinin ileriyi görebilmesi, onun asirlarca devam edecek olan hayatini garanti altina almasina sebep olmustu Osmanlilar, yillik vergi karsiliginda bu devletçigin iç islerine karismadiklari gibi onu ortadan kaldirip ilga da etmediler Dubrovnik'in himaye altina alinmasi ile Türkler, Adriyatik denizine dayanmis oluyorlardi Halbuki bu esnada daha Akdeniz'e çikmamislardi
Gümülcine'yi ikamet merkezi olarak seçen Gazi Evrenos Bey, Sirp Sindigi'dan kisa bir müddet sonra Serez'i zapt etmisti Fakat henüz Drama ile Kavala, Bizans'in idaresinde idi
Sultan Murad, Sirp Krali Stefan Dusan'in ölümünden sonra Bulgar Prensi Ivan Aleksandr tarafindan alinan Trakya'nin Karadeniz kiyilarini denetimi altina aldi Böylece Bizans'in Avrupa ile olan son karayolu bagi da kesildi Bizans Imparatoru bu duruma bir çare bulabilmek için Roma'ya gitti Dört kardinal huzurunda ve Saint Plerre Kilisesi'nde Ortodoks mezhebinin sapikliklarindan tevbe ve istigfar edip Latin Kilisesi'nin (Katolik) evladi oldu Buna karsilik olarak da Papa, Bati dünyasindan kendisi için büyük ölçüde yardim temin edecegi vaadinde bulundu
Fakat bu merasim, sahsî menfaatlerin disinda samimi bir alis veris degildi Bunun en belirgin delili ise Imparator'un Bizans'a döndügü zaman, gittiginden daha da eli bos kalmasi ve ümid ettigi yardimdan bir zerre dahi bulamamasi idi 1369'da Roma'da resmen Katolik olan Imparator, Istanbul'a döner dönmez tekrar Ortodoks mezhebine döndü Böyle siyasî manevralar ile padisahin itimadini da büsbütün kayb eden Bizans Imparatoru, daha da zebun ve çaresiz kalmis bulunuyordu
Bu asirlarda Ortodoks ve Katolik mezhepleri arasinda münaferet ve çekisme o dereceye varmisti ki, bir Ortodoks, Türk idaresini Katolik idareye tercih ediyordu Katolikler için de durum bundan pek farkli degildi
1367'de Kara Ali Bey oglu Timurtas Pasa, Tunca üzerindeki Yanbolu'yu, Lala Sahin Pasa ise Samakov'u aldi Samakov, Sofya'nin 50 km kadar güneydogusunda idi Sultan Murad da 1368'de Hayrabolu'yu, 1369 yilinda Kirkkilise (Kirklareli), Pinarhisar ve Vize'yi Bizanslilardan geri aldi Buralar daha önce feth edilmis olmalarina ragmen bir ara Bizans tarafindan tekrar isgal edilmislerdi Bölgenin bu önemli sehirlerinin yeniden Osmanlilarin idaresine geçmesi üzerine, Bizans'in elinde Trakya'da fazla bir sey kalmadi
Tuna nehrinden Rodop Balkanlarina kadar orta ve güney Bulgaristan ile Osmanli fetihlerinden önce de kismen Trakya'ya sahip olan Bulgar Krali Yuvan Sisman, Osmanlilarla basa çikamayacagini anlayinca onlarla baris antlasmasi yapti Böylece Osmanli himayesini benimsedigi gibi vergi vermeyi de kabul etmek zorunda kaldi Bu arada Kral Sisman, kizkardesi prenses Marya'yi da Sultan Murad'la evlendirmek suretiyle akrabalik tesis etmek ve bu sayede Osmanlilarin gücünden de istifade etmek istiyordu Gerçekten de Sisman, kendisine muhalefet edip Macarlari Vidin'e sokmus olan kardesi Stratisimir'e karsi Murad'la Ulahlardan yardim alarak Vidin üzerine gitmisse de muvaffak olamadi Bu siralarda Türklerin, Bulgaristan fütuhati devam etmeye kararli görünüyordu Bu durumu gören ve daha önce devlet merkezi olan Tirnova'ya gelmis olan Bulgar Krali Sisman, Sirbistan Krali ile anlasarak birlikte Osmanlilar üzerine hücum etmeyi kararlastirdilar Lala Sahin Pasa, bu orduyu perisan etti Bu Çamurlu meydan muharebesi ile Kuzey Bulgaristan kapilari da Türkler'e açilmis oldu
SULTAN MURAD'lN ANADOLU SIYASETI ve YILDIRIM BÂYEZID'IN EVLENMESI
Birinci Murad'in, savas günlerinde oldugu gibi baris zamanlarinda da yegâne emeli, Avrupa ve Asya'da fetihleri devam edip sinirlarini genisletmekti Bu sebeple o, Rumeli'deki hâkimiyetini saglamlastirirken, Anadolu birligini saglamak gayesiyle de buradaki beylikleri de topraklarina katma siyaseti güdüyordu Fakat bunu gerçeklestirmek için Anadolu'daki beyliklerle çatismaya girmemeye ve barisçi bir siyaset takip etmeye azamî dikkati gösteriyordu: Bu siyaseti büyük bir maharetle uygulayan Sultan Murad, Karaman ogullarinin tehdid ve tazyiki karsisinda Osmanlilara dayanmak ihtiyacini duyan Germiyan oglu Süleyman Sah (1361-1387)'in arzusu üzerine oglu Bayezid'i, Süleyman Sah'in kizi Devlet Hatun ile evlendirdi Tarihî kaynaklarimizda uzun uzadiya anlatilan ve hakkinda teferruatli bilgi verilen bu evlilik, Süleyman Sah'in arzusu üzerine olmustu Buna göre Süleyman Sah, oglu II Yakub Bey'i yanina çagirip kendilerinin ve memleketlerinin Karamanlilardan korunmasinin güç oldugunu, bu yüzden Osmanlilar ile yakinlik kurmayi düsündügünü, bunun için de kizi Devlet Hatun'u Murad'in oglu Bâyezid'e vermeyi düsündügünü söylemisti Yakub Bey, yasli babasinin bu teklif ve arzusunu kabul etmis olmali ki, Sultan Murad'a, Ishak Fakih adinda saygi deger bir kisi ile Germiyan ülkesinin bazi ileri gelenlerini elçilikle görevlendirip gönderirler
Her ne kadar Hammer, "Bu sebeple büyük oglu Yildirim Bâyezid'e komsusu Germiyan hâkiminin kizini almak istedi Bu evlilik, padisahin arzularina pek uygun düsüyordu Çünkü genç prenses çeyiz olarak kocasina babasinin en güzel yerlerini getiriyordu" diyorsa da o günün sartlari ve gittikçe yildizi parlayan Osmanlilarin durumu düsünülünce bu teklifin bizzat Germiyan Beyi Süleyman Sah'tan gelmis olmasi yadirganmamalidir Bununla beraber bu meselenin daha önce gayri resmî olarak görüsülüp konusuldugu, ancak her iki tarafin arzusunun açikça ortaya konmasi üzerine erkek tarafi olarak ilk resmî tesebbüsün Sultan Murad'dan geldigini düsünebiliriz
Germiyan Beyi Süleyman Sah'in elçisini, Edirne'de kabul eden Sultan Murad, onun getirdigi kiymetli hediyeleri kabul ettikten ve onu ülkesine gönderdikten sonra dügün hazirliklarina baslamak üzere kendisi de Bursa'ya gelir Ilk is olarak bu mutlu ve neseli dügüne katilmak için Müslüman hükamdar ve beylere davetiyeler götürmek üzere elçiler gönderir
Hicrî 783 (1381) yilinda gerçeklesen bu dügünle ilgili olarak kaynaklar, su ortak bilgileri vermektedirler: Murad , kizi istemek üzere Kütahya'ya Bursa kadisi Hoca Mahmud Efendi, Kapi kullarindan Emir-i âlem Aksungur Aga, Samsa Çavus'un oglu Çavusbasi Demirhan, Yildirim Bâyezid'in dadisi ile Kadi Mahmud Efendi'nin ve Aksungur'un eslerini (zevcelerini) gönderdi Süleyman Sah da Cemaleddin Ishak Fakih'i bir heyetle I Murad'a gönderdi Ishak Fakih bu heyetle giderken yaninda pek çok hediyeler de götürmüstü Bu hediyelerin içinde meshur Germiyan atlari, Denizli bezleri, altin ve gümüs gibi gayet kiymetli esya bulunuyordu Her iki taraf da kendi memleketlerinde tantanali bir sekilde dügün yapmislardi Murad'in Bursa'da yaptigi dügün hakkinda kaynaklarda bir hayli bilgi bulunmaktadir Bu bilgi sayesinde o günün örf, adet, kültür ve folkloru hakkinda önemli sayilacak malumata sahip oluyoruz Bu da bize dönemin ekonomik, sosyal ve siyasî vaziyetini gösterme bakimindan önem tasimaktadir Buna göre dügün söyle olmustur:
"Hazirliklar tamamlandi Etrafin beylerine davetçiler gönderdiler Karamanoglu, Hamidoglu, Menteseoglu, Saruhanoglu, Kastamonu'da Isfendiyar ve Misir Sultanini davet ettiler Kendi ülkesindeki sancak beylerini de çagirdilar Evrenos Gazi'yi de davet ettiler Ondan sonra dügüne basladilar Etrafin elçileri geldiler Beylerden hediyeler getirdiler Iyi atlar, katarla develer ve fevkalade seyler getirdiler Herkes âdet üzre hediyesini verdi Herkes mertebesine göre yerli yerinde oturdu Misir Sultani'nin elçisi dahi gel-di O da hediyesini (saçu) takdim etti Ona bütün elçilerin üstünde yer gösterdiler, oturdu Bunlar, tamam olup oturduktan sonra izin verildi Kendi sancak beyleri geldi Hepsi mertebesine göre hediyelerini arz ettiler Evrenos Gazi'nin hediyeleri ileri geldi Yüz kul ve yüz kizoglan cariye On oglanin elinde içi flori dolu on gümüs tepsi Ve on oglanin elinde dahi on altin tepsi ve seksenin elinde gümüs ibrik ve gümüs masrapa Elhasil bunlarin her birinin eli bos degildi Bütün etraftan gelen elçiler hayrette kaldilar ki, bu hanin bir kulu böyle büyük hediyelerle geldi Murad Han Gazi gör ki neylese gerektir? Evrenos Beyin getirdigi kullan, karavaslari (câriye) etraftan gelen bu elçilere taksim etti Etrafin elçilerinin getirdigi atlari da Evrenos'a verdi Gelen paradan bir kismini da Evrenos'a verdi Kalanini bilgin ve yoksullara dagitti Kendisine bir sey birakmadi
Bu dügün kim Murad Han etti kardas
Yayildi sofralar döküldü çok as
Bir ay tamam yenildi nimetler
Fakir ü gani vü hem yedi evbas"
Sultan Murad, gelini almak üzere Bursa kadisi Hoca Efendi'yi, Sancaktari Aksungur'u, Samsa Çavus'un oglu Çavusbasi Demirhan'i, kadi efendi ile sancaktarin eslerini ve Yildirim'in dadisini bin kisiden fazla bir birlikle Kütahya'ya gönderdi Sultanin temsilcileri Kütahya'ya yaklasinca Germiyanoglu Süleyman Sah, ülkesinin ileri gelenlerini karsilayici olarak göndererek agirlamada, ikram ve iltifatta bulunmus, gereken saygiyi eksiksiz yerine getirmisti Misafirlerin her birini durumlarina göre bir konaga indirmis ve herkesin degerine göre uygun yerler göstermisti Bu suretle ziyafetler çekilmis, ev sahipliginin gerektirdigi bütün görevler hakkiyla yerine getirilmisti Bundan sonra da dügün ve nikah törenlerine baslandi Nikah, ser'-i serif üzere kiyildi Nikahtan sonra kizini gelin olarak veren Süleyman Sah, çeyiz olarak sunulan Kütahya, Simav, Egrigöz (Emet) ve Tavsanli'nin devir tarihini de belirterek Çasnigirbasi Pasacik Aga'yi da yanlarina vererek gönderdi Aksungur Aga, teslim alinacak kalelerin muhafaza tedbirlerini aldiktan sonra hep birlikte padisahin otagina (Bursa) dogru yola koyuldular Bursa'ya yaklastiklari zaman devletin ileri gelenleri, padisahin yakinlari ve davetliler, sevinç içinde onlari karsilayip sultanin sarayinda harem dairesine indirdiler
Gerçek gayesi, Rumeli fütuhatini daha batilara götürmek olan Sultan Murad, bir taraftan bu plânini uygularken bir taraftan da Anadolu'da birligi kurmaya gayret ediyordu Bununla beraber mümkün mertebe Anadolu'da savas yapmadan bunu gerçeklestirmek istiyordu Zira Anadolu'daki beyliklerin sakinleri de müslümandi Bunun için de bazi tedbirlere basvuruyor ve çareler düsünüyordu Bu gayesinin gerçeklesmesi için akrabalik tesisine gayret ediyordu Nitekim Kütahya, Simav, Egrigöz (Emet) Ve Tavsanli'nin Osmanli idaresine geçmesi bu akrabaliklardan biri vasitasi ile gerçeklesmistir ki bu da, bir zamanlar babasi Orhan Gazi'ye kafa tutmus olan Germiyanoglu'nun, daha önce pençelestigi adamin oglu ile hos geçinmekten baska çaresinin olmadigini anlamasi ile mümkün olmustur Germiyanoglu, er geç Osmanli hududlari içine girmesi mukadder olan topraklarini pâdisaha, kizini da sehzâdesi Bâyezid'e vermek suretiyle siyaset sahnesinden sessizce uzaklasmaya ve sakin bir hayat yasamaya baslamisti
Mükrimin Halil Bey, Osmanlilara verilen yerler arasinda zikredilen Kütahya'nin, beyligin merkezi olmasi hasebiyle verilemeyecegini ileri sürmekte ise de arsiv belgeleri, Kütahya'nin da verildigini göstermektedir Nitekim Süleyman Sah da buranin verilmesi üzerine Kula'ya çekilmistir Süleyman Sah, Karaman ogullarindan korunmak için beyligin devaminin bu yolda mümkün olacagini görmüstür 1381 yilinda yapilan dügün dolayisiyla çeyiz olarak verilen bir kisim Germiyan topraginin tesbiti "Tapu Tahrir Defterleri"nden de mümkün olmaktadir
BAZI SEHIRLERIN HAMID OGULLARI'NDAN SATIN ALINMASI
Anadolu Beylikleri arasinda padisahin tasavvurlarini sezerek Germiyanoglunu takib eden Hamideli Emiri de Germiyan'la Karaman arasindaki topraklarini satmak suretiyle hem izzet-i nefsini kurtarmis, hem de boy ölçüsemeyecegi bir rakibin karsisinda haddini bilerek zararli çikmamistir Yildirim Bâyezid'in dügününün sonunda misafirlerin dagilmasi esnasinda Murad Hüdavendigâr, Hamideli Beyi olan Hüseyn'in elçisine Hoca Saadeddin'in dili ile "Biraderim Hüseyin Bey'e bizden selam edüp diyesin ki aramizda olan sevgi ve dostluk ve birlik geregi bir iltimasimiz (istegimiz) vardir Kabul ettigini bildiren cevabini ve bununla ilgili haberi bekledigimizi bileler" Bundan sonra Karaman beylerinin kendi ülkesine karsi iyi niyet ve dostluk beslemedigini, Karaman tarafinda, Hamideli'ne bagli birçok kale, sinirlarimizin korunmasi bakimindan bize gerekmektedir dedikten sonra o kalelerin usulünce satilip kendi mülkleri haline getirilmesini ister Bu sayede de ikisi arasinda (Osmanli-Hamideli) yeniden kuvvetli dostluk baglan kurulmus olsun Bu dönemde Hüseyin Bey de zaman zaman Karamanlilarin saldirilarina ugramakta ve onlardan zarar görmekte idi Simdi Sultan Murad'in ne demek istedigini anlamis ve onun komsusu olmayi ister olmustu Fakat, kararlastirilmamis olan satis meselesi öylece duruyordu Bu esnada Sultan Murad, Kütahya'yi ziyaret etmek üzere yola çikmisti ki, Hamid eli hakimi Hüseyin Bey, padisahin bu geziyi kendi ülkesini ele geçirmek için tertipledigini sanarak biraz önce sözü edilen konuyu tekrar ele alarak padisaha satma isine razi olduguna dair haber gönderdi Bu haber padisaha ulasinca, Beysehir, Seydisehir, Yalvaç, Karaagaç ve Isparta kalelerini satin almak üzere temsilcisini göndererek bu kaleler için epeyce bir para (80000 altin) öder Hüseyin Bey, sözünden dönmeyerek anilan para karsiliginda isimleri zikr edilen kaleleri satmaya karar verir Sultanin temsilcisi ile kanunlara uygun olarak Müslüman kadilarin imzalari ile satis akdi gerçeklesmis olur Böylece bu sehirler de Osmanli Devleti'nin idaresine girmis oldu Bu sehirlerin Osmanli idaresine girmesi ile Osmanlilarin Anadolu'daki varliklari daha iyi bir sekilde hissedilmeye baslandi 783 (M 1381) tarihinde gerçeklesen bu satis muamelesinden sonra Sultan Murad, adi geçen kalelere, kendi adamlarim yerlestirerek oralari timar haline getirdikten sonra Bursa'ya tekrar döner
Görüldügü gibi Bâyezid'in evlenmesi, Osmanli Devleti'ne genis ve zengin bazi topraklari baglamisti Yine bu evlilik törenleri esnasinda Hamideli hakimi Hüseyin Bey'den Karaman'a komsu olan alti sehir alinmisti Öyle anlasiliyor ki, Hüseyin Bey, baslangiçta buralari vermek istememekteydi Fakat padisahin gücü karsisinda duramayacagini anlayinca bu sehirleri satmak zorunda kalmisti Bu satis isinden sonra Anadolu'da Selçuklu topraklarini bölüsen beyliklerden üçü, beyliklerinin Osmanli Devleti idaresine girdigini görmüs oluyorlardi Bunlar, Karesi, Germiyan ve Hamideli beylikleri idi Bunlardan ilki Orhan Gazi'nin fetihleri ile, ikincisi kizinin Bâyezid ile evlenmesi ile, üçüncüsü de satisla olmustu
OSMANLI-CANDAROGULLARI MÜNASEBETLERI
Candarogullari'nin, Osmanli hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalmasi, Anadolu birliginin kurulmasi bakimindan atilmis önemli bir adimdir Kastamonu, Sinop ve çevrelerinde bir beylik kurmus olan Candarogullari, aslen Türkmen bir ailedendir Beyligin kurucusu Semseddin Yaman Candar'dir
Osmanli Devleti'nin, Balkanlar'da giristigi sistemli ve planli fetihlerden sonra Anadolu'da Germiyanogullari ile Hamidogullari'na ait bazi yerlere sahip olmasi, Candarogullari tarafindan endise ile karsilaniyordu Candaroglu Beyi Kötürüm Bâyezid (Celaleddin Bâyezid Bey), babasi Adil Bey'in vefati üzerine hükümdar olmustu Çok sert ve hasin bir kimse oldugu anlasilan Celaleddin Bey zamani, iç ve dis gaileler sebebiyle huzursuzluk ve mücadeleler içinde geçmisti Celaleddin Bey, memleketinin idaresini en çok sevdigi oglu Iskender Bey'e vermeye mütemayildi Bu durumu fark eden büyük oglu Süleyman Sah, babasinin bu arzusuna içerleyerek kardesini öldürüp ortadan kaldirmak için firsat kollamaya basladi Bu firsati yakaladigi anda da kardesi Iskender'i Öldürmüstü Osmanli tarihlerinde Kötürüm Bâyezid diye anilan Celaleddin Bâyezid'in sert ve hasin tavrini ortaya koymasi bakimindan, ehemmiyet arz eden bir hadiseyi burada zikr etmek gerekir O, oglu Iskender'i öldüren büyük oglu Süleyman'in, biri kiz digeri erkek iki çocugunu, yani kendi torunlarini öldürmekten çekinmemistir
Gerçi Kötürüm Bâyezid, baslangiçta Sultan I Murad'a itaatini arz etmekle beraber, gittikçe büyüyen Osmanli tehlikesi karsisinda yakin komsulari ile de iyi münasebetler kurmaya çalismakta idi Daha önce de temas edildigi gibi Kötürüm Bâyezid, tahtini küçük oglu Iskender'e birakmak niyetinde idi Fakat büyük oglu Süleyman, kardesi Iskender'i öldürerek babasina isyan etmisti Bu isyan esnasinda Süleyman, Osmanlilara siginip onlardan yardim istemisti Sultan I Murad tarafindan bu yardim istegi kabul edilmis olacak ki, Osmanli kuvvetleri Kötürüm Bâyezid üzerine harekete geçmisti Süleyman, Osmanli kuvvetleri ile Kastamonu'ya gelmis babasiyla harb ederek onu Sinop'a siginmak zorunda birakmisti Hicrî 785 (M 1383) yilinda cereyan eden bu hadise üzerine Candarogullari Beyligi, merkezleri Sinop ve Kastamonu olmak üzere ikiye ayrilmisti Bununla beraber Süleyman'in hükümdarligi uzun sürmemisti Durumu, Anadolu birligini saglamak bakimindan kendi hesabina uygun gören Sultan Murad, Süleyman Pasa'yi tevkif ederek Candar Beyli'ginin Kastamonu subesini ülkesine ilhak eder Fakat Sultan Murad'in bu hareketi, Süleyman Bey'e bagli olan Kastamonu halki tarafindan iyi karsilanmamistir Bir firsatini bulup Osmanlilarin hapsinden kaçan Süleyman Pasa, kendine bagli taraftarlarini topladiginda Osmanli kuvvetleri Kastamonu'dan ayrilmaya mecbur olmuslardi Böylece Süleyman Pasa tekrar hükümdarligina kavusmus oldu Fakat durumu dikkatle izleyen Süleyman Pasa'nin babasi Kötürüm Bâyezid, Sinop'tan gelerek Süleyman Pasa'yi firara mecbur etmisti Süleyman Pasa, Sultan Murad'dan tekrar yardim istedi Sultan Murad, onu tekrar himayesi altina aldi Sultan Murad, bununla da yetinmeyerek onu Osmanli hanedanina damat yapti Süleyman, bu akrabalik ve himaye sayesinde Kastamonu'yu tekrar ele geçirdi Bundan sonra Osmanlilarla dost geçinen Süleyman, Osmanlilarin gerek Balkanlar'da gerekse Beylikler üzerine yaptiklari seferlerde yardimci kuvvet göndermekten geri kalmadi
Görüldügü gibi, Osmanli hükümdari I Murad'in yardimiyla beyligini sürdüren Süleyman Pasa, Osmanlilarla dost geçindi Bu sebeple Birinci Kosova muharebesinde ve onu takiben Yildirim Bayezid'in hükümdarliginin ilk senelerinde Anadolu beylerinin Osmanlilar aleyhine olan hareketlerinde o, Bâyezid'e yardimda bulundu

Alıntı Yaparak Cevapla