Konu
:
Cezmi - Namık Kemal (Özeti)
Yalnız Mesajı Göster
Cezmi - Namık Kemal (Özeti)
11-03-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Cezmi - Namık Kemal (Özeti)
Cezmi/Namık Kemal kitap özeti
Cezmi yiğit bir sipahi olduğu kadar, bilgin bir şairdir de Yakışıklıdır
Ciritte, atlı sporda ustadır
Roman İstanbulda başlar
XVI
yüzyıl içinde Avrupalılar, Amerikanın hemen her tarafına sokularak, o zamana kadar kayıplarda kalmış ve hiç işlenmemiş olan bu yeni dünyanın her çeşit faydalı hazinelerinden hisse almaya başladılar
XVI
Yüzyılın üstünlükleri sadece bunlardan da ibaret değildir
Yine bu yüzyıl içinde, Büyük Türk Hakanı ve Türk Orduları Başkomutanı Kanuni Sultan Sülayman I
Şanlı bayrağımızı, şafaklar içinde doğmuş bir hilal gibi, Viyanalarda, Tebrizlerde, İspanya ve Hindistanlarda dolaştırarak dünyanın doğusunda, batısında şanla, şerefle dalgalandırıyordu
Kanuninin ölümünden sonra başa Yavuz Sultan Selim geçmişti
Bunun üzerine İran Safevi Devleti, Türk milletiyle savaş alanında boy ölçüşmeyi kolay sanıyor; birtakım boş hayallere kapılmaktan kendilerini alamıyorlardı
İşte o arzuların, o huyların sonucuydu ki, Safevi Devletiyle Osmanlı Devleti birbirine harp ilan etti
Devrin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa, bu savaşı faydasız görüyor ve yapılmasını istemiyordu
Daha sonraları devletçe kararlaştırılan İran seferi ve savaşın başlaması, tecavüzün önce düşman tarafından yapıldığı düşüncesine dayandı
Ve şuarada burada başlayan Gürcü isyanlarının bastırılacağı söylentisi ortaya atılarak, ordu Üsküdara çekildi
Cezmi ise, yüzünde zeka ışıkları, parlayan mert tavırları ve göz alıcı gençliği ile koca bir ordunun içinde en seçkin bir yaratık sayılacak kadar herkesin takdir ve iltifat bakışlarını üzerine çekip duruyordu
İran Hükümeti, Türk ordusunun İstanbuldan hareketini haber alır almaz, Tokmak HanI Gürcistan Muhafızlığına tayin eylediği gibi, Tebrizdeki askerine de, Allah Kuli Han komutusunda, Van üzerinden Anadolu!ya hücum emrini vermişti
İki ordu Çıldır sahrasında karşılaştı
Osmanlı ordusunun başında Derviş Bey bulunuyordu
Derviş Paşa, genç bir kahraman, usta bir binici olduğu kadar da yaradılıştan çok heyecanlı ve hiddetli bir zattı; en küçük bir şeyden hemen parlayıverirdi
Düşmanla karşılaştıkları zaman, kükremiş bir aslan kesildi
Düşman kendilerinden kat kat fazlaydı;fakat o, aradaki bu sayı farkına hiç önem vermedi; bayrağı altında bulunan üç dört yüz yiğitle koca bir ordunun ta kalbine, en can alacak yerine saldırmakta bir an bilr tereddüt etmedi
Düşmanın kimini yerlere seriyor, kimini çil yavrusu gibi darmadağın ediyordu
Fakat ne çare ki saflarımız gittikçe seyrekleşiyordu
Buna karşılık düşman askeri ise, mütemadiyen takviye aldığı için, azalmak şöyle dursun, bilakis gittikçe çoğalıyordu
İranlılar hücumlarıyla nihayet birliğimizi kuşatmaya muvaffak oldular ve bir hayli askerimizi de şehit ettiler
Derviş Paşa bu elverişsiz şartlar altında yılmıyor, yanında sağ kalan bir avuç kahramanla göğüs göğüse, kılıç kılıca bir boğuşma ile düşmanı saatlerce hırpalıyor, hırpalıyordu
Nihayet Tokmak Han tarafından üzerlerine dolgun mevcutlu bir süvari alayıdaha sevk edildi
Bu taze kuvvet, şiddetli bir saldırışla Paşanın yanında bulunanlardan otuz kadar kahramanı şehit ettikten sonra, topuz ve kılıç darbeleriyle kendisini de atından düşürdüler
Genç ve kahraman Türk komutanı yaya kaldığı halde, tek başına koca bir alayla bir hayli zaman başa çıktı; birbiri ardına üzerine saldıran üç iranlıyı birer kılıçta ikiye böldü
İranlılar, şiddetli bir hücum ile Paşanın sağ tarafında bulunan birkaç süvarimizi de şehit ettikten sonra, bir okla paşanın atını öldürdüler; ikinci bir oklada kendisini yaraladılar
Cezmi bulunduğu yerden paşanın düştüğü tehlikeyi görünce, gözlerini kan bürüdü; tüyleri diken diken oldu
Adeta kendinden geçmiş denilecek heybetli bir tavırla :
-Paşa yerlerde yatıyor! Dinini, milletini, devletini seven arkamdan gelsin!…
Diyerek kılıcını ağzına, kargısını aline aldı
Ferhat Paşanın yadigarı olan küheylanın dizginini boynuna attı, başını düşman üzerine çevirdi ve düşmana hücum etti
Yanında bulunanlar da kendisiyle birlikte ileri atılmakta bir an bile tereddüt etmediler; komutanlarını kurtarmak için belki rüzgarla yarışabilecek kadar hızlı koştuğu için,Paşanın etrafını sarmış bulunan düşman askerlerine herkesten önce o yetişti; birbiri ardınca birkaç düşmanı tepeliyerek paşanın hemen yanına vardı ve yere indi
Paşayı kendi atına bindirdi
Saygı ile üzengisini öptüğü sırada öteki arkadaşları da yanlarına geldiler
Atını Paşaya verdiği için yaya kalan Cezmi de ani bir hareketle bir İran süvarisinin dizginine sarıldı
Fevkalade bir ustalıkla adamı öldürerek altındaki ata atladı ve savaşan arkadaşlarını arasına karıştı
Aradan biraz zaman geçmişti ki, düşman saflarının arkasında siyah bir duman belirdi
Tam o sırada bizim askerlerin arkasında da kızıl bir toz bulutu kalktı
Öyle ki, bulutun büyüklüğüne ve dehşetine bakılsa, yerler gökler birbirinin üzerine yığılmış geliyor sanılırdı
Ordumuza taze kan geliyordu
Özdemiroğlu Osman Paşa kuvvetleri biçare askerlerimizin yardımına koşuyordu
Bu kuvvetler düşmanın üzerine yağmur yağarcasına kurşun yağdırıyorlardı
Fakat o devrin silahları sudan etkilendikleri için, yağmurun şiddetiyle, on-oniki dakika içinde bütün bütün kullanılamaz hale gelmiş ve iş yine kılıca dayanmıştı
O devirde ateşli silahları en iyi kullanan Türklerdi
Türklerin ellerindeki ateşli silahler işlemez hale gelince İranlılar çoğunluklarına güvendiler; ordumuza hücum etmeye başladılar
Deviş Paşa çadırına çekilince, Cezmi de hemen savaşa katıldı
Gösterdiği kahramanlık ve ustalığa yalnız bizimkiler değil, karşı tarafın kahraman kişilerini bile hayran bıraktı
At, silah kullanmakta öyle harikalar gösterdi ki, komutanı Osman Paşa gibi vazifesinden başka birşeyi gözü görmeyen olanca dikketiyle savaşı idare etmekte olan ciddi bir askeri bile vaik vakit adeta tertibatını unutturacak kadar hayranlıkla kendisini seyretmek zorunda bıraktı
İranlılar, hava iyice kararınca tabana kuvvet kaçtılar
Savaştan sonra Osman paşa, Derviş Paşanın yanına giderek durum değerlendirmesi yaptılar
Cezminin kahramanlıklarından bahsettiler ve Cezmiyi yanlarına çağırttırarak onu ödüllendirdiler
Cezminin savaşta tanıştığı Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray bu savaşta esir düşmüşlerdir ve İran sarayına götürülürler
Burada Perihan ve Şehriyar Adil Giraya aşık olurlar
Sünni mezhebinde olan Perihan, seviştiği Adil Girayla, Osmanlı ordusunun da yardımını alarak İran saltanatını ele geçirmek amacındadır
Bunu Şehriyar haber alır; taraflar kanlı bir boğuşmaya tutuşurlar
Şehriyar, Perihan ve Adil Giray ölürler
Cezmi yaralanır ve derviş kılığına girerek güçlükle vatanına döner
Ana Fikir
Herkes, vatanı için elinden gelen herşeyi yapmalı hatta uğrunda canını seve seve verebilmelidir
Şahıslar ve Olaylar
Kitapta olaylar en küçük ayrıntısına kadar anlatılmıştır
Çok sürükleyici bir anlatım tarzı vardır
Ama yazar bazen konunun dışına çıkarak, bunun da farkına vararak “konunun dışına çıktık galiba, kaldığımız yerden devam edelim
” şeklinde ifadeker kullanmış ve bu da akıcılığı zaman zaman yok etmiştir
CEZMİ:
Genç ve yakışıklı bir delikanlıdır
At ve okçuluk sporunda oldukça ustadır
ADİL GİRAY: Adil Giray, doğuştan şair olduğu kadar da asker yaradılışlıydı
Vicdanı temiz, kültürü kuvvetli, dindar ve hamiyetli bir insandır
PERİHAN: İran Safevi Devletinin hükümdarı Tahmaspın kızıdır
Politika alanında çok başarılıdır
Tanrının özene bezene yarattığı eşsiz bir dünya güzelidir
ahlak ve karakter bakımından da emsali yoktur
Çok cesur ve her bakımdan kuvvetlidir
ŞEHRİYAR: Kırkına yaklaştığı halde, tazeliğini ve güzelliğini kaybetmemiştir
Yılan gibi görünüşte zayıf, fakat kuvvetli bir bünyesi vardır
Aciz kaldığı zaman yılan gibi sürünür; fakat eline bir fırsat geçer geçmez insanı sokar
DERVİŞ PAŞA: Sokullu soyundandır
Saldırdığı zaman şiddetle saldıran, temiz yürekli, genç bir kahraman olduğu gibi, binicilikte de diğer komutanlardan ve belki Türk sipahisinin hepsinden daha üstün sayılan bir şahıstır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul