Prof. Dr. Sinsi
|
Türkiyenin Komşuları, Komşu Ülkelerle İlişkiler
YUNANISTAN
Deniz sınırları da dikkate alınırsa, en uzun sınıra sahip olduğumuz komşumuz Yunanistan’dır Yunanistan, Balkan yarımadasının güneyinde yer alır Kuzeyden Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan kuzeydoğudan Türkiye ile komşudur Başkenti Atina, önemli sehirleri Selanik ve Pire’dir
131,990 km2 lik yüzölçümüne ve 11 milyon nüfusa sahiptir Ülke koy ve körfezlerle iyice parçalanmış olan büyük bir yarımada, Batı Trakya ve 2000 den fazla irili ufaklı adadan oluşur Ülke, coğrafî bakımdan; Kuzey Yunanistan, Orta bölüm, Mora yarımadası ve Adalar Yunanistan’ı olmak üzere dört bölüme ayrılır
Adaların en büyüğü güneydeki Girit’tir Adaların diğerleri; Ege denizinde kuzeyden güneye doğru Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, İstanköy, Rodos, Eğriboz Yunanistan, akarsular bakımından fakir bir ülkedir Başlıca akarsuları; Meriç, Vardar ve Mestos’tur
Yunanistan’da genelde Akdeniz iklimi egemendir Doğu kesimi, Balkanlar’dan gelen soğuk hava akımlarına açıktır Batısı ise daha ılık ve daha yağışlıdır Batıda 1000mm’yi bulan yağışlar, doğuda yarı yarıya düşer Sıcaklıklar ise ülkede kuzeyden güneye doğru artış gösterir Yunanistan’da doğal bitki örtüsü, genelde maki topluluğudur Ancak kuzeybatıdaki yüksek alanlarda ormanlara rastlanır Ormanlarının büyük bir bölümü tahrip edilmiştir
Tarih öncesi çağlardan itibaren yerleşime sahne olan ve değişik medeniyetlerin kurulduğu Yunanistan topraklan, 14 yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı egemenliğine geçmiştir Yaklaşık beş yüzyıl Osmanlı egemenliğinde kaldıktan sonra 1829′da bağımsızlığını kazanmıştır Yunanistan, I Dünya Savaşı’ndan sonra Anlaşma Devletleri’nin desteği ile Bati Trakya ve Bati Anadolu’yu işgal etti Ancak I ve II İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz ile ağır bir yenilgiye uğrayarak geri çekildi
Yunanistan’da kentli nüfus oranı yüksektir Başkent Atina dışında Selanik, Pire, Patras, Larissa, Valos gibi şehir merkezleri ve çevreleri, nüfusun yoğun olduğu yerlerdir Ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu Yunanlılar meydana getirir Nüfusun geri kalanı Türkler, Makedonlar, Arnavutlar, Ermeniler ve Çingenelerden oluşur Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerler, Bati Trakya’daki İskeçe, Gümülcine ve Dedeağaç çevresidir Yunanistan’daki Türkler yoğun baskı altında yaşamaktadır
Yunanistan’da tarım, ekonomik etkinlikler içinde ilk sırayı alır Ancak, yüzey şekillerinin aşın engebeli oluşu ve yağış yetersizliği nedeniyle tarım fazla gelişmemiştir Zeytin üretimi ve bağcılığın geniş yer tuttuğu Yunanistan’da başlıca tarım ürünleri; buğday, çeltik, pamuk, tütün, turunçgiller ve çeşitli sebzelerdir Akdeniz ülkeleri içinde zeytin ve zeytinyağı üretiminde ilk sıralarda yer alan ülkelerdendir Diğer tarımsal ürünler bakımından iç tüketimini karşılamaktan çok uzaktır
Ülke topraklarının dörtte birini kaplayan mera alanlarında, daha ziyade küçükbaş hayvancılık yapılır Ancak son yıllarda büyük şehirler çevresinde modern metotlarla yapılan mandıracılık gelişme göstermiştir Ülkenin binlerce km’yi bulan kıyılan olduğu hâlde balıkçılık önemli bir gelir kaynağı değildir Bunun başlıca nedenleri, aşırı avlanma ve deniz kirliliği nedeniyle balık neslinin azalmış olmasıdır
Yunanistan, yeraltı kaynakları bakımından fakir bir ülkedir Kaliteli kömür yatakları olmadığı gibi petrol ve doğal gaz yatakları da çok sınırlıdır Çıkarılan madenler arasında linyit, boksit, demir, çinko, magnezit, nikel sayılabilir Sanayi için temel enerji kaynaklan petrol, doğal gaz ve kömür dışardan temin edilir
Sanayi, Yunanistan’da pek gelişmemiştir Gıda, tekstil, çimento, gübre, kâğıt, elektrikli aletler ve gemi onanını kurul uslan, özellikle büyük şehirlerin çevresinde görülür
Az miktarda tanm ürünü ihraç eden ülke, petrol, çeşitli ulaşım araçları ile demir-çelik ve gemi makineleri ithal eder Güçlü bir deniz filosuna sahiptir Bu bakımdan uluslar arası deniz taşımacılığından elde ettiği navlun geliri önemli ölçüdedir
Ülkede gelişmiş demir ve kara yolu taşımacılığının yanı sıra deniz taşımacılığı da önemlidir Yunan deniz yollan ve dünyanın dört bir tarafında deniz taşımacılığı yapan Yunanlı armatörler, ülkeye büyük kazanç sağlar
Turizm, ülkenin çok önemli bir gelir kaynağıdır Üklenin dış gelirleri arasında turizm birinci sırayı almaktadır Sanayi ise AB ye girdikten sonra gelişme yolundadır
Yunanistan, yaklaşık 400 yıl Osmanlı yönetimindekalmıştır 1829’da yapılan Edirne Antlaşmasıyla ülke, bağımsızlığına kavuşmuştur Daha sonra her fırsatta Osmanlı Devleti’nden toprak koparan Yunanistan, sınırlarını Meriç’e kadar getirmiştir Bugünkü Türkiye-Yunanistan sınırı, Lozan Antlaşması’yla kabul edilmiştir Ancak Yunanistan tarafında kalan Batı Trakya’da 150,000 kadar Türk nüfus yaşamaktadır
Yunanistan’la Türkiye arasında önemli sorunlar vardır Bu sorunların tamamını da Yunanistan tek taraflı olarak yaratmaktadır İki ülke arasındaki sorunlar aşağıdaki başlıklar altında sıralanabilir :
Batı Trakya Türkleri Sorunu: Lozan antlaşmasıyla (1924) Yunanistan ‘ın Batı Trakya kesiminde önemli miktarda Türk asıllı nüfus kalmıştı Bunların bir kısmı Türkiye’de yaşayan Rum asıllı Türk vatandaşlarıyla karşılıklı olarak değiş tokuş (mübadele) yapılmıştır Bunun dışında Batı Trakya’da günümüzde 150 000 kadar Türk yaşamaktadır Bu insanların çok önemli sorunları vardır Türk azınlık, sözde bir AB üyesi olan ülkede yaşamarına rağmen, demokrasinin en temel ilkesi olan seçme ve seçılme hakkına sahip değillerdir Dini ibadetlerini özgürce yerine getirememektedir Ev, arsa gibi gayrimenkulleri satın alma hakları bulunmadığı gibi kendi evlerinin tamir ve bakımını bile yapamamaktadırlar Böylece, Türklerin elinde tapulu gayrimenkul bırakılmaması politikası izlenmektedir Türklerin dairelerinde görev alma hakkı yoktur Yukarıda belirtilen ve bir Avrupa Birliği üyesi olan ülkede izlenen yöntemlerin tamamı, Türk nüfüsun ülkeden uzaklaştırlması amacını gütmektedir Bu tutum, Yunanistan devletinin resmi politikasıdır Bütün bu demokrasi dışı davranışlar, demokrası ve insan hakları şampiyonu kesilen ve başkalarına demokrasi dersi vermeye kalkışan Avrupa Birliği üyeleri tarafında sadece seyredilmekte ve desteklenmektedir
Ege Denizi ve Adalar Sorunu: Ege denizi, iki ülke arasında bulunan ve Akdeniz’i Marmara ve boğazlarla Karadeniz’e bağlayan arazinin çökmesi sonucu 4 Jeolojik zaman başlarında oluşmuştur Bundan dolayı, Anadolu’nun kıyıları çok girintili çıkıntılıdır Kıyılarımızın hemen yakınında bulunan adaların jeolojik yapısı, batı kıyılarımızla aynıdır Yani bu adalar jeolojik olarak Batı Anadolu’nun uzantılarıdır Çünkü bu adalar aynı zamanda Anadolu’nun kıt’a sahanlığı üzerinde bulunmaktadır Böyle olmasına rağmen Lozan Antlaşmasına göre, 2 Dünya Savaşı sonrasında Oniki ada olarak adlandırılan ve Türkiye’nin güneybatısında kalan adalar dahil, Ege denizinde kalan adaların tamamına yakını Yunanistan tarafından haksız yere sahiplenmiştir Bu da yetmiyormuş gibi Yunanistan, kara sularını (deniz sınırlarını) 6 milden 12 mile çıkarma çabasındadır Böyle bir uygulama, Türkiye’nin Ege denizi kıyılarında neredeyse Türkler’in denizde yüzme hakkını bile elinden almaktadır
Yunanistan zaman zaman bu haksız isteğini tekrarlamakta, Türk Deniz Kuvvetleri’nin Ege’de yaptıkları planlı tatbikatlar sırasında ara ara krizler yaratmaktadır Haksız isteklerini zaman zamn uluslararası kuruluşlara taşımaktadır Ama haksız oldukları için ve Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında sonuç alamamaktadırlar Ayrıca Ege denizini bir Yunan denizi gibi görerek bu denizin uluslararası sularında Türkiye’nin petrol aramalarına da engel olarak sorun çıkarmaktadır
Kıbrıs Sorunu: 1571 yılında Osmanlılar tarafından fethedilen Kıbrıs adası, 1914 yılında İngiltere’nin yönetimine girmiştir 1960 yılında ise bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur Adadaki Türk ve Rum nüfusunun eşit hakları üzerine kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Yunanistan kendine bağlamak istiyordu Adadaki Türkler hunharca öldürülmeye başlandı Ancak Yunanistan enosis politikasında başarılı olamadı 1974’teki Türk Barış Harekatıyla Türkler katliamdan kurtuldu ve 1983 yılında Kuzey Kıbrıs’ta bağımsız bir Türk devleti olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kuruldu Yunanistan, bundan sonra da Kıbrıs Türkleri ve Türkiye aleyhindeki politikasını sürdürdü Üyesi olduğu AB’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda Kıbrıs konusunu gündeme getirdi Kıbrıs’ta tek bir devlet bulunduğunu iddia ederek KKTC’nin uluslararası kuruluşlarda tanınmaması için çaba harcamaktadır Kıbrıs’ın tamamını Rum yönetiminin temsil ettiğini iddia etmekte ve zaman zaman bu iddiasında da başarılı olmaktadır Rum yönetimi Kıbrıs adasının temsilcisi olarak AB’ye üyelik başvurusunda bulunmuş ve bu yönde önemli gelişmeler sağlanmışlardır
Yunanistan, Türkiye’nin AB’ne üye kabul edilmesi için Kıbrıs’taki Türklerin bütün haklarında vazgeçmeleri koşulunu öne sürmektedir Maalesef bu istek, bazı Avrupa ülkeleri tarafından da benimsenmektedir
Sonuç olarak Kıbrıs’ta günümüzde adada iki ayrı halkın kurduğu iki ayrı bağımsız devletin bulunması, sorunun çözümlenmesini sağlamıştır Ancak, bu çözümü sorun olarak gören ve kendi çıkarları doğrultusunda çalıştıran ülke Yunanistan’dır Şu anda Türkiye ve Kıbrıs Türkleri için Kıbrıs sorunu diye bir sorun bulunmamaktadır Diğerlerin de olduğu gibi bu sorunu yaratan yine Yunanistan’dır
Adaların silahlandırılması sorunu: Yunanistan, Ege kıyılarımızn birkaç mil uzağında bulunan adaları silahlandırmaktadır Bu durum, hem Lozan Antlaşmasına, hem uluslararası sözleşmelere hem de komşuluk ilişkilerine aykırıdır Düşmanca bir düşüncenin ürünüdür Ancak bu silahlandırma eylemi özellikle AB üyelerinin gözleri önünde açıkça devam etmektedir
Terörizmi Destekleme Sorunu: Yunanistan, Türkiye aleyhine olacak her şeye destek vermektedir Buna terörizm de dahildir Bunun en canlı örneği, Türkiye’yi bölmek amacıyla kurulmuş bulunan dünyanın en kanlı terör örgütüne açıkça vermiş olduğu destektir Bu terör örğütüne eğitim yeri ayıran kendi askeri personelinden eğitici elemanlar görevlendiren, örgüt elemanlarına topraklarında eğitim ve kamp yeri ayıran, ona uluslararası kuruluşlarda arka çıkan Yunanistan, aynı zamanda bir Avrupa Birliği üyesidir Buna ek olarak, törerizmi kınayan uluslararası sözleşmelere de imza atmıştır Terör örgütü başının yakalanması ile ve bağımsız Türk mahkemelerine vermiş olduğu özgür ifadeleri ile Yunanistan, teröre vermiş olduğu destek konusun da suç üstü yakalanmış bulunmaktadır
Fır Hattı Sorunu: Fır hattı uluslararası hava ulaşımı hattıdır Türkiye’nin Avrupa ve pek çok ülke ile olan hava ulaşımı, Ege denizi üzerinden yapılmaktadır Bunu firsat bilen Yunanistan, uluslararası anlaşmalara aykırı olarak bu uçuş hattını zaman zaman kapatma girişimlerinde bulunmakta ve iki ülke arasında kriz yaşanmasına neden olmaktadır
Yukarıda başlıklar halinde belirtilen ve tamamen Yunanistan tarafından yaratılan sorunların temelinde, Yunanistan devlet yöneticilerinin Türk ve Türkiye düşmanlığı yatmaktadır Yunan halkının isteğine aykırı olarak, Yunan devlet yöneticileri tarafından uygulanan bu politika, bütün Yunan Hükümetlerinin dış politikasının değişmeyen ilkesi haline gelmiştir Bu amaçla Yunanistan, Türkiye’nin AB ye üye olmasına her türlü engeli çıkarmaktadır Bu engelleme, birçok AB ülkesi tarafından da desteklenmektedir
Yunanistan, gençliğini Megalo idea (büyük ideal) gibi boş bir hayal ile yetiştirmektedir Bu hayal eski Helen imparatorluğunu canlandırmayı amaçlamaktadır Bu ideale göre; Marmara ve Ege bölgeleri ele geçirilecek ve İstanbul büyük Yunanistanın başkenti yapılacaktır Bu ham hayal zaman zaman Yunan yöneticileri tarafından açıkca dile getirilebilmektedir
Yunanistan devletinin, bu olumsuz tavırlarına rağmen aynı denizin iki yakasındaki Türk ve Yunan halkı birbirlerine karşı sevgi ve barış duyguları beslemektedir Bunun en güzel örneği, 1999 depreminden sonra açık bir şekilde gösterilmiştir
Yukarıda belirtilen nedenlerle Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler yeteri kadar gelişememiştir Türkiye Yunanistan’dan çeşitli kimyasal maddeler, ilaç ve demir çelik ürünleri satın alır Yunanistan’dan çeşitli tarım ürünleri, bazı madenler, cam ve cam ürünleri satar
RUSYA FEDERASYONU
1991 yılına kadar adı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) olan ülke, yine aynı tarihe kadar ABD ile birlikte dünyanın iki süper gücünden biriydi Ancak 1990′lı yıllarda başlayarak devam eden baskıcı-devletçi-kapa-lı yönetim sisteminin çöküşü ve sonunda kendine bağlı Türk Cumhuriyetleri (Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan) ile Tacikistan, Gürcistan, Ermenistan, Beyaz Rusya, Ukrayna, Estonya, Letonya, Lit-vanya ve Moldova’nın bağımsızlığını kazanmasıyla sınırları iyice daralmıştır Ayrıca lideri olduğu Doğu Bloku ve Varşova Paktı’nın da çökmesiyle bu birliğe bağlı olan Doğu Avrupa ülkeleri (Romanya, Macaristan, Çekoslovakya, Bulgaritan, Polanya ve Doğu Almanya’nın bloktan ayrılarak NATO’ya üye olmak için başvurmaları sonucu, ekonomik sistemin çökmesine ek olarak siyasal ve askerî sistemi de çökmüştür
Yukarıda belirtilen nedenlerle sınırları iyice küçülerek Rusya Federasyonu adını alan yeni devlet, yine de dünyanın en geniş topraklarına sahiptir Asya kıt’asının kuzeyinde, batıda Karadeniz’den doğuda Büyük okyanusa kadar, Güneyde Kazakistan’dan kuzeyde Kuzey Buz denizine kadar çok geniş topraklara sahiptir Topraklarının büyük bir kısmı Asya, batıdaki küçük bir kısmı ise Avrupa kıt’asındadır îki kıt’a arasındaki sınırı Ural dağları oluşturur Rusya Federasyonu’nun yüzölçümü 17 milyon km2, nüfusu ise yaklaşık 150 milyondur Başkenti Moskova olan ülkenin önemli şehirleri; Leningrad ve Gorki’dir
Rusya Federasyonu nüfusunun çoğu, Ural dağlarının batısındaki Avrupa kesiminde yaşar Burası, Doğu Avrupa Ovaları olarak bilinir Ülkenin doğuda kalan Asya topraklarıysa yerşekilleri bakımından çeşitlilik gösterir Kuzeyde kalan kesimi Sibirya’dır Sibirya’nın doğusunda, Büyük okyanus kıyılarında yüksek sıradağlar bulunur Ayrıca Çin sınır bölgesi de oldukça dağlıktır
Ülkede, Kuzey Buz denizine dökülen büyük ırmaklar vardır Obi Yeni-sey ve Lena bunların başlıcalarıdır Karadeniz’e dökülen idil (Volga) de ülke için önemli bir akarsudur
Ülkede genellikle karasal iklim etkilidir Kuzey Buz Denizi yakınlarında soğuk iklim görülür Bitki örtüsü Sibirya’da Tayga adı verilen çam ormanlarından oluşur Güneyde ise genellikle bozkırlar yaygındır
Rusya Federasyonu’nda yaşayan halk; dil, din ve etnik bakımından çok farklılıklar gösterir Nüfusun çoğunluğu Ruslardan oluşur Daha sonra Türkler gelir Türkler, ülke içinde çeşitli yerlerde yaşamaktadır Bunların çoğu özerk cumhuriyet ve özerk bölgelerde bulunur Yaşadıkları yerlerin adı Özerk olsa da bu yönetimler, çok sıkı bir şekilde Rusların kontrolü altındadır
Anayurtları olan Orta Asya’dan göç ederek dağılan Türkler, Rusya Federasyonu içinde çeşitli yerlerde ve çeşitli isimlerle bulunurlar Türkiye’ye en yakın olan Kafkaslardaki Türkler; Karaçay, Balkar ve Dağıstan Özerk Cumhuriyetlerinde yaşar, idil boylarındakiler ise Çuvaşistan, Tataristan ve Başkurdistan Özerk Cumhuriyetlerinde yaşarlar Ülkenin güneyinde Altay dağları çevresinde bulunan Türklerin bulunduğu yerler ise Altay, Ha-kas ve Tuva Özerk Cumhuriyetleridir Asya kıt’ası ve ülkenin kuzeydoğu köşesinde ise Yakut Türklerinin yaşadığı Yakut (Saha) özerk cumhuriyeti bulunmaktadır
Rusya Federasyonu’nda zengin doğal kaynaklar vardır En önemli” yer altı kaynağı petrol, doğal gaz ve demirdir Ayrıca Sibirya’daki geniş ormanlar, ülke için büyük bir zenginlik kaynağıdır Tarım ve hayvancılığın önemli olduğu ülkede bazı sanayi dalları gelişmiştir Bunların başında petrol ürünleri, silâh ve metal sanayii gelir Ülkede sanayi ve teknoloji Batıya uyum sağlama çabasındadır
Rusya Federasyonu, gerek siyasî ve gerekse ekonomik yönden büyük bir değişim içindedir, insana, özgürlüklere, girişimciliğe ve yaratıcılığa önem v ermenin gerekliliğini anlayan ülke yöneticileri, siyasal ve ekonomik değişim yönünden önemli mesafeler almışlardır Eski süper gücünden çok şeyler kaybeden, kendini yenilemek için dünyanın çeşitli kuruluşları ve ülkelerinden kredi alan ülke, yine de küresel sorunlar üzerinde etkili olabilmektedir Bunun en canlı örneğini Balkanlarda (Kosova’da) göstermiştir
Rusya Federasyonu, Türkiye’ye karşı, Çarlık Rusyası ve eski Doğu Blo-ku liderliğinden kalma dış politikasını devam ettirmektedir Özellikle 2 Dünya Savaşı’ndan sonra farklı bloklarda yer almış iki ülkenin dış politikası, gereğince Rusya, çok zaman Türkiye’nin karşısında olmuştur Günümüzde bunun en canlı örneğini Baku1 den gelecek petrolün Avrupa pazarlarına aktarılması konusunda görmek mümkündür Türkiye bu petrollerin Baku-Ceyhan arasında döşenecek bir boru hattıyla taşınmasını isterken Rusya Federasyonu, kendi limanı olan Soçi üzerinden ve Karedeniz’i tabiken boğazlarımızdan tankerlerle taşınmasını desteklemektedir
Ülke çıkarlarını ön plânda tutan daha esnek ve daha akıllıca uygulanacak dış politikalar, bu büyük komşumuz ile daha büyük projelerde birlikte çalışma imkânı yaratabilir Ancak bu durum, Batı bloku ile Rusya Federasyonu arasında Türkiye’nin izleyeceği gerçekçi bir denge politikasıyla mümkündür
Ülke Türkiye’ye doğal gaz, kereste gibi şeyler satar Türkiye’den tekstil ve bazı besin maddeleri satın alır Son yıllarda Türk müteahhitleri bu ülkede büyük başarılara imza atmışlardır Giderek yaygınlaşan bu müteahhitlik hizmetleri yanında Türk girişimcileri Rusya Federasyonu’nda çeşitli iş yerleri de açmaktadırlar
Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkileri toplu olarak değerlendirildiği zaman şöyle bir sonuç ortaya çıkmaktadır Ortadoğu ülkeri olarak isimlendirilen Müslüman Arap ülkeleri (Iran ve israil hariç), kısa bir zaman önce Osmanlı egemenliğinden kurtulmuş olmanın vermiş olduğu psikolojik etkinin ve batılı devletlerin onları tarih boyunca çeşitli yollardan Türklere karşı kışkırtmış olmalarının etkileriyle ve ayrıca laik ve demokratik tek müslüman ülke olması nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı olumsuz tavırlar içinde olmaktadırlar Yunanistan, her zaman ve her zeminde Türk ve Türkiye karşıtı politikalarını yürütmektedir Kuzey komşumuz olan Rusya Federasyonu ise, geleneksel olarak Türkiye’ye karşı olan politikasını devam ettirmektedir Komşularının bu politikalarının oluşmasında Türkiye’nin herhangi bir kusuru bulunmamaktadır Ancak dostça olmayan bu politikalara karşı ülkemizin her zaman güçlü olması gerekmektedir Bunun iki temel öğesi ise millî birlik ve ekonomik gelişmişliktir
|