Prof. Dr. Sinsi
|
Ay-Ay Hakkında
Yörüngesel Özellikleri
Yarı büyük eksen 384 399 km
(0,00257 AU)
Enberi 363 104 km
(0,0024 AU)
Enöte 405 696 km
(0,0027 AU)
Dışmerkezlik 0,0549
Dolanma Süresi 27,321582 gün
(27 gün 7 saat 43 1 dakika)
Kavuşum Süresi 29,530588 gün
(29 gün 12 saat 44 0 dakika)
Ortalama Yörünge Hızı 1,022 km/s
En Yüksek Yörünge Hızı 1,082 km/s
En Düşük Yörünge Hızı 0,968 km/s
Yörünge Eğikliği 18,29° - 28,58°
Yer Ekvatoru'na
5,145° Tutulum Düzlemine
Uydusu Olduğu Cisim Yer
Fiziksel Özellikleri
Ortalama Çap
Ortalama Yarıçap 3 474,13 km (0,273 x Yer)
1 737,06 km (0,273 x Yer)
Ekvatoral Çap
Ekvatoral Yarıçap 3 476,28 km (0,273 x Yer)
1 738,14 km(0,273 x Yer)
Kutuplar Arası Çap
Kutuplar Arası Yarıçap 3 471,94 km (0,273 x Yer)
1 735,97 km (0,273 x Yer)
Basıklık 0,00125
Yüzey Alanı 3,793×107 km²
(0,074 x Dünya)
Hacim 2,1958×1010 km³
(0,020 x Dünya)
Kütle 7,3477×1022 kg
(0,0123 x Dünya)
Ortalama Yoğunluk 3 346,4 kg/m3
Ekvatorda Yerçekimi 1,622 m/s2
(0,1654 g)
Ekvatorda Kurtulma Hızı 2,38 km/s
Eksen Eğikliği 6,688°
Albedo 0,12
Kadir −2 5 to −12 9
−12 74 (ortalama dolunay)
Yüzey Sıcaklığı
en düşük ortalama en yüksek
40 K 250 K 396 K
Gövdesel Silikat Alaşımı (tahmini ağ %)
SiO2 44,4 %
Al2O3 6,14 %
FeO 10,9 %
MgO 32,7 %
CaO 4,6 %
Na2O 0,092 %
K2O 0,01 %
Cr2O3 0,61 %
MnO 0,15 %
TiO2 0,31 %
Atmosfer Özellikleri
Atmosfer Yoğunluğu 107 partikül cm-3 (day)
105 partikül cm-3 (night)
Ay yüzeyi
Ay, ya da bilimsel adı ile Luna, Dünya'nın birkaç tane doğal uydusundan biri ve Güneş Sistemi içinde beşinci büyük doğal uydudur Dünya ile Ay arasında ortalama merkezden merkeze uzaklık 384 403 km, yani Dünya'nın çapının yaklaşık otuz katı kadardır Ay'ın çapı 3 474 km'dir, bu da Dünya çapının dörtte birinden biraz fazladır Dolayısıyla Ay'ın hacmi Dünya'nın hacminin %2'sidir Kütlesi Dünya kütlesinden 81,3 kat daha düşüktür Yüzeyinde kütleçekim etkisi yerçekiminin yaklaşık %17'sidir Ay, Dünya'nın yörüngesinde bir turunu 27,3 günde tamamlar Dünya, Ay ve Güneş geometrisinde görülen periyodik değişimler sonucunda her 29,5 günde tekrar eden Ay'ın evreleri oluşur
Ay, insanların üzerine iniş yaparak yürüdükleri tek gökcismidir Yerçekiminden kurtulup uzaya çıkan ve Ay'ın yakınından geçen ilk yapay nesne Sovyetler Birliği'nin Luna 1 uydusudur Ay yüzeyine çarpan ilk insan yapısı nesne Luna 2 uydusudur Normalde görünmeyen Ay'ın öteki yüzünün ilk fotoğraflarını ise Luna 3 uydusu çekmiştir Bu üç uydu da 1959 yılında uzaya fırlatılmıştır Ay yüzeyine ilk yumuşak iniş yapabilen uzay aracı Luna 9, ve Ay yörüngesine giren ilk insansız uzay aracı da Luna 10'dur Bu iki uydu da 1966'da uzaya fırlatılmıştır ABD'nin Apollo programı 1969 ve 1972 yılları arasında 6 başarılı inişle, günümüze kadar insanlı görevleri başaran tek uzay programıdır Ay'ın doğrudan insanlar tarafından incelenmesine Apollo programının bitişiyle son verilmiştir
Ay'ın görünen yüzü
Ay'ın diğer yüzü
Ay'ın iki yüzü
Ay, Dünya'nın yörüngesinde eşzamanlı olarak dönmektedir, yani her zaman aynı yüzü Dünya'ya dönüktür Ay'ın oluşumunun başlarında dönüşü yavaşladı ve Dünya'nın kütlesi nedeniyle oluşan gelgit deformasyonlarına bağlı sürtünme etkilerinin sonucu olarak günümüzdeki konumunda kitlendi
Çok uzun zaman önceleri Ay daha hızlı dönerken, gelgit tümseği Dünya-Ay hattının önünde dönüyordu çünkü gelgit tümsekleri yeteri kadar hızlı olarak Dünya ile aynı hatta gelemiyordu Bu hattın dışına çıkan tümsek nedeniyle oluşan tork Ay'ın dönüşünü yavaşlattı Ay'ın dönüşü yörünge hızına denk gelecek kadar yavaşladığında gelgit tümseği Dünya'nın tam karşısına geldi ve bu nedenle tork ortadan kayboldu İşte bu nedenden ötürü Ay, Dünya yörüngesinde döndüğü hızla kendi çevresinde de döner ve Dünya'dan her zaman Ay'ın aynı yüzü görünür
Ay'ın göründüğü açının küçük değişimleri (Ay sallantısı) nedeniyle Ay yüzeyinin %59'u görünür
Ay'ın Dünya'ya karşı olan yüzünen Ay'ın görünen yüzü, diğer tarafına da Ay'ın öteki yüzü denir Öteki yüz Ay'ın karanlık yüzü ile karıştırılmamalıdır Ay'ın karanlık yüzü herhangi bir anda Güneş tarafından aydınlatılmayan yarıküresidir Ayda bir kere bu yüz yeniay safhasına Ay'ın görünen yüzü olur Ay'ın öteki yüzü ilk olarak 1959'da Sovyet uzay sondası Luna 3 tarafından fotoğraflandı Ay'ın öteki yüzünün ayırtedici özelliklerinden biri ay denizi (Latince: maria) adı verilen düzlüklerin hemen hemen hiç olmamasıdır
Ay denizleri
Çıplak gözle rahatlıkla görünebilen Ay yüzeyinde bulunan karanlık ay düzlüklerine ay denizi denir Çünkü antik dönem gökbilimcileri bunların suyla dolu olduklarını zannediyordu Günümüzde bunların katılaşmış bazalt olduğu bilinmektedir Bazaltı oluşturan lav, ay yüzüne göktaşları ve kuyrukluyıldızların çarpması sonucu oluşan krater düzlüklerini doldurmuş ve katılaşarak bu bazaltı oluşturmuştur (Oceanus Procellarum krater düzlüğü değildir ve bu kurala önemli bir istisna oluşturur ) Ay denizleri hemen hemen yalnızca Ay'ın görünen yüzünde bulunur Ay'ın öteki yüzünün yalnızca %2'sinde bir kaç dağılmış küçük düzlük bulunur Ayın görünen yüzündeyse bu oran %31'dir Bu farklılığın en akla yatkın açıklaması, Lunar Prospector uzay sondasının gamma ışını spektrometresi ile elde edilen jeokimysal haritalarda gösterildiği üzere Ay'ın görünen yüzünde ısı üreten elementlerin daha yüksek konsantrasyonda bulunmasıdır Kalkan tipi yanardağlar ve kubbemsidağlar görünen yüz üzerindeki Ay denizlerinde rastlanan özelliklerdir
Ay dağları
Ay yüzeyinde görünen açık renkli bölgelere ay dağları (Latince: terrae (çoğul), terra (tekil)) denir çünkü ay denizlerinden daha yüksektirler Ay'ın görünen yüzünde, içleri bazalt ile dolu olan kraterlerin çevresinde birçok dağ sırasına rastlanır Bunların kraterlerin çevrelerinde oluşan yükseltilerin kalıntıları olduğu düşünülmektedir [8] Dünya'da karşılaşılan oluşumun aksine, başlıca ay dağlarının hiçbirinin tektonik etkinlikler sonucu oluşmadığına inanılmaktadır [9]
1994 yılında gerçekleştirilen Clementine görevinden alınan görsellerde Ay'ın kuzey kutbunda bulunan 73 km genişliğindeki Peary kraterinin çevresindeki dört dağlık bölgenin tüm ay günü boyunca günışığı aldığı görülmüştür Günışığının sürekli aydınlatığı bu bölgeler, Ay'ın tutulum düzlemine olan oldukça küçük eksenel eğikliği nedeniyle mümkündür Güney kutbunda benzer bölgelere rastlanmamıştır, ancak Shackleton krateri ay gününün %80'i boyunca günışığı altındadır Ay'ın küçük eksenel eğikliğinin bir başka sonucu da kutup bölgesinde kraterlerin dibinde sürekli gölgede kalan bölgeler olmasıdır [10]
Kraterler
Ay'ın öteki yüzünde Daedalus krateri
Ay'ın yüzeyinde gökcisimlerinin çarpması sonucu oluşan bir çok krater bulunur [11] Çapı 1 km 'den büyük yaklaşık yarım milyon krater Ay yüzeyine göktaşlarının ve kuyrukluyıldızların çarpması sonucu oluşmuştur Kraterler hemen hemen sabit bir oranla oluştuğu için birim alanda bulunan krater sayısı yüzeyin yaşını tahmin etmek için kullanılabilir Atmosferin, hava olaylarının ve yakın geçmişte jeolojik etkinliklerin olmaması sayesinde bu kraterler, Dünya'dakilerin aksine oldukça iyi korunmuştur
Ay yüzeyinin ve Güneş Sistemi'nin bilinen en büyük krateri Güney Kutbu - Aitken düzlüğüdür Bu çarpma havzası Ay'ın öteki yüzünde Güney Kutbu ile ekvator arasında yer alır; 2240 km çapında ve 13 km derinliğindedir [12] Ay'ın görünen yüzünde başlıca kraterler Mare Imbrium, Mare Serenitatis, Mare Crisium, ve Mare Nectaris'tir
Regolit
Aykabuğunun üzerinde regolit adı verilen taş ve tozdan oluşan bir tabaka bulunur Yüzeye çarpan gökcisimleri nedeniyle oluşan regolit eski yüzeylerde yeni yüzeylere nazaran daha kalındır Özel olarak regolitin kalınlığının denizlerde 3-5 metre, daha eski yayla bölgelerinde ise 10-20 metre arasında değiştiği tahmin edilmektedir [13] Çok ince toz hâlinde bulunan regolit tabakasının altında onlarca kilometre kalınlığında oldukça parçalanmış kayalardan oluşan megaregolit tabakası bulunur
Su Varlığı
Ay yüzeyine sürekli çarpan göktaşları ve kuyrukluyıldızlar nedeniyle küçük miktarlarda su büyük olasılıkla yüzeye eklenmiştir Bu durumda günışığı suyu elementlerine yani hidrojen ve oksijen ayıracak, bunlar da Ay'ın zayıf kütleçekimi nedeniyle zamanla yüzeyden kaçacaktır Ancak Ay'ın dönme ekseninin tutulum düzlemine yalnızca 1 5° gibi çok küçük bir eğiklik yapması nedeniyle kutuplar yakınında bulunan bazı derin kraterler hiçbir zaman doğrudan günışığı almadığından ve sürekli gölgede kaldığından buraya düşen su molekülleri uzun zaman süreleri boyunca kararlılığını koruyacak
Clementine görevi güney kutbunda gölgede kalmış böyle kraterleri haritalandırdı, ve bilgisayar simülasyonları yaklaşık 14 000 km² kadar bir bölgenin sürekli gölgede kaldığını göstermektedir Clementine görevinin bistatik radar deneyi küçük donmuş su ceplerine işaret eder ve Lunar Prospector görevinden gelen bilgiler kutup bölgeleri yakınlarında regolitin üst bölümlerinde aşırı derecede yüksek hidrojen konsantrasyonlarını gösterir Toplam su buzu miktarının bir kilomete küp olduğu tahmin edilmektedir
Su buzu kazılarak toplanabilir ve nükleer jeneratörler ya da güneş panelleriyle donatılmış elektrik santralleri tarafından hidrojen ve oksijene ayrılabilir Ay üzerinde kullanılabilecek miktarda su bulunması, Ay'ı yaşanılabilir kılmak için önemlidir çünkü Dünya'dan su taşımak mümkün olamayacak kadar pahalı olacaktır Ancak son zamanlarda Arecibo gezegen radarı ile yapılan gözlemler, Clementine radarının su buzu bulunduğuna dair işaret ettiği bilgilerin aslında görece yeni kraterlerin oluşumunda fırlayan kayaların sonucu olabileceğini göstermiştir Ay üzerinde ne kadar su bulunduğu sorusunun cevabı henüz bilinmemektedir
|