|
Prof. Dr. Sinsi
|
Rubai-Rubai Nedir? Rubai Örnekleri
Bu kadeh bir bedendir, cana gebe!
Bir yasemindir, erguvana gebe!
Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu:
Bir sudur, bir su ki yangına gebe!
Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;
Bir öküz de altındaymış yerin
Sen asıl iki öküz arasında
Tepişmesine bak şu eşeklerin!
Ne bilginler geldi, neler buldular!
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uyuya kaldılar
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
Bir ışık daha var, ışıklardan başka
Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye:
Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka
Bir damla şarap ver Çin senin olsun;
Bir yudumu bütün dinlerden üstün
Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş?
O acıya tatlılar feda olsun
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz:
Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz
Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer ikişer;
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz
Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana "kötü" demelerinde
Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırına ermişim az çok
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim yok
Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;
Bana da sapık, dinsiz der durursun
Peki, ben ne görünüyorsam oyum:
Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?
Varlık yokluk derdini aklından sil;
Bırak öteleri de kendini bil
Doldur şarabı, geniş bir nefes al:
Kaç nefes alacağın belli değil
Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram
Şu yarım yamalak dünyada
Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı;
Kendinden de, dünyasından da geçmeli
Sevenlerin sofrasına çağrılınca
Ben körüm, ben dilsizim demeli
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin
Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
Beni böyle yaratan sen değil misin?
Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin kitabını, minberini
Sen kuru bir sofrasın, ben yaş bir sapık:
Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?
Eşi dostu verdik birer birer toprağa;
Kiminden bir taş bile kalmadı ortada
Sen, yorgun katır, hala bu kalleş çöldesin:
Sırtında bunca yük, yürü bakalım hala
Gözüm, kör değilsen, bunca mezarı gör;
Dünyayı saran yalan dolanları gör;
Krallar, padişahlar çürüyüp gitmiş:
Ela gözlerine kurt dolanları gör!
Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
Her işine güzel demek kolaydı
Böyle özü doğruluk olaydı?
Evrenin özü doğruluk olaydı?
Duman değil mi dünya mutfağında payın?
Öyleyse ha olmuşsun ha olmamışsın
Senin zorunsa sermayeden yememek:
Bekle, bekle de başkası yesin yarın
Bayram geldi; işimiz iştir bu aralık;
Horoz kanı gibi şarap bollaşır artık
Gel gelelim eşekler de boş gezer şimdi:
Oruç gemi ağızlarından çıkar, yazık!
Hep arar dururdum, dünyaya geleli,
Alın yazısı, cenneti, cehennemi
Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle:
Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi
Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?
Kimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?
Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin
Bahar geldi; başka şey istemem kafamda;
Hele akla hiç yer vermem bahar soframda;
Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni:
Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma
Tanrı, "cennette şarap içeceksin" der;
Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?
Hamza bir Arab'ın devesini öldürmüş:
Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber
Nerde yüreği tertemiz uyanık insan?
Nerde güzel düşünceler ardında koşan?
Herkes kendi kafasının kulu kölesi:
Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman?
Kim için bu yerler gökler? Bizim için
Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün
Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre
İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün
|