|
Prof. Dr. Sinsi
|
11. Sınıf Türk Edebiyatı Ders Notları
EDEBİYATIMIZDA “İLK”LER:
· Edebiyatımızdaki ilk çeviri Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği “Telemak”tır
· Edebiyatımızdaki ilk roman Şemsettin Sami’nin “Taaşuk-ı Talat ve Fitnat” adlı romanıdır
· Edebiyatımızdaki ilk gerçekçi roman Recaizade Ekrem’in “Araba Sevdası” adlı romanıdır
· Edebiyatımızdaki ilk köy konulu gerçekçi roman Nabizade Nazım’ın “Kara Bibik” adlı romanıdır
· Edebiyatımızdaki ilk tasvir ve tahlil ağırlıklı roman Namık Kemal’in “İntibah” adlı romanıdır
· Edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” adlı komedisidir
BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI SANATÇILARI
ŞİNASİ (1826–1871)
Edebiyatımıza birçok yeniliğin yerleşmesini sağlamıştır
Asıl adı İbrahim’dir
İlk tiyatro, ilk şiir çevirisi, ilk özel gazete, ilk makale, ilk noktalama işaretini kullanan kişidir
Halk için sanat görüşünü benimsemiştir
İlk tiyatro eserimizi: ŞAİR EVLENMESİ ni yazdı
İlk makaleyi yazdı: TERCÜMAN-I AHVAL MUKADDİMESİ
İlk özel gazetesi çıkardı: TERCÜMAN- I AHVAL
Eserleri: Durub u Emsalı Osmaniyye (Osmanlı Atasözleri Kitabı)
Tercüme i Manzume (Çeviriler)
Müntehabat –ı Eşar(şiirleri)
Divan-ı Şinasi
Tasvir i Efkâr
NAMIK KEMAL (1840–1888)
Vatan şairimizdir
Toplumcu bir sanat çizgisindedir
Vatan, millet, özgürlük kelimelerini edebiyatta ilk kullanan kişidir
Tiyatroları oldukça ses getirmiştir Tiyatroyu bir eğlence ve halkı bilinçlendirme aracı olarak görmüştür
Romantizmin etkisindedir
Eserleri: ilk tarihi romanımız; CEZMİ
İlk edebi romanımız ;İNTİBAH
Tiyatroları : Vatan yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela,Celalettin Harzermşah
Eleştiri eserleri: Renan Müdafenamesi, Tahrib-i Harabat (Ziya Paşa’ya karşı)
İrfan Paşa’ya Mektup, Takip
Diğer eserleri: Kanije, Silistre Muhasarası, Osmanlı Tarihi, Büyük İslam Tarihi, Evrak-ı Perişan
ZİYA PAŞA (1825–1880)
İlk edebiyat tarihi taslağı sayılan “Harabat”eserini yazmıştır
Halk şiirinin ve dilinin gerçek edebiyatımız olduğunu belirten “Şiir ve İnşa”adlı makalesini yazmasına rağmen kendisi böyle davranmamıştır
Biçimce eski içerikçe yeni olmaya gayret göstermiştir
Terkib-i bent, terci i bent’leri meşhurdur
Bir çok dizesi halk arasında atasözü gibi kullanılmıştır
Eserleri: Zafername, Harabat, Eş’ar-ı Ziya, Defter-i Amal, Terkib-i Bent, Terci-i Bent
AHMET MİTHAT EFENDİ (1844–1912)
Halk için roman geleneğini benimsemiştir
Halkın anlayacağı bir dilde ve onları ilgilendiren konularda eserler vermiştir
İlk hikâye örneklerimizden biri sayılan :”Letaif-i Rivayet”i yazmıştır
Romantizmden etkilenmiştir
Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Falatun Bey ve Rakım Efendi, Yer Yüzünde Bir Melek, Henüz On Yedi Yaşında
ŞEMSETTİN SAMİ ( 1850–1904 )
Devrinin en büyük dil bilgini sayılmıştır
İlk romanımız olan: Taaşşuk –U Talat ve Fıtnat adlı eseri yazmıştır
Kamus u Türkî adlı sözlüğü yazmış
Kamus u Fransevi ve Kamus-ı Alam’ı yazmıştır
AHMET VEFİK PAŞA (1829-1892)
Tiyatromuzun en büyük kilometre taşı sayılır
Bursa’da kendi adıyla tiyatro kurmuştur
Halkın tiyatroyu sevmesi için özellikle Moliere’den çeviriler yapmıştır
İnfiali Aşk, Dudu Kuşlar, Zor Nikâh, Zoraki Tabip, Kadınlar Mektebi ,Şecere-i Türk eserlerinden bazılarıdır
İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ
Bireysel konulara dönülmüştür
Sanat, sanat içindir, görüşü benimsenmiştir
Dil oldukça ağırlaştırılmıştır
Tiyatro eserleri oynanmak için değil okunmak için yazılmıştır
Realizm ve natüralizm baskın akımlar olarak göze çarpar
İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ SANATÇILARI
RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847- 1914)
İlk realist romanımız olan: ARABA SEVDASI’nı yazmıştır
Tevfik Fikret’in akıl hocasıdır
Muallim Naci ile uzun yıllar süren “eski-yeni”kavgasında yeniyi savunmuştur
“Sanat sanat içindir ve kafiye kulak içindir” Görüşünü benimsemiştir
Oğlunun erken ölümü onu bireysel ve hüzünlü eserler vermeye zorlamıştır
“Her güzel şiirin konusudur”diyerek şiirin konu zenginliğine katkı yapmıştır
Muallim Naci’nin Demdeme’sine karşılık ZEMZEME adlı kitabı yazmıştır
Tiyatroları: Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat
Şiirleri: Zemzeme, Nağme-i Seher
Talim-i Edebiyat adlı eseri onun edebiyata dair görüşleri içeren en önemli eseridir
ABDULHAK HAMİT TARHAN ( 1852–1937)
Edebiyatımızın en bireysel şairlerindendir
Batılılaşma hareketinin asıl öncüsü olarak kabul gördüğü için kendisine “şairi azam”(büyük şair) lakabı verilmiştir
Gözlem ve izlenimleriyle şiir yazmıştır
Düşünen adamdan çok yapan adam özelliği taşımaktadır
Tiyatroları oynanmaya uygun değildir (Macera-yı Aşk, Sabru Sebat, içli Kızlar, Finten, Nesteren, Liberte )
Romantizmin etkisinde, ****fizik konuları, ölüm, aşk gibi temalar içeren eserler vermiştir
Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Garam, İlham-ı Vatan şiir kitaplarıdır
DÖNEMİN BAĞIMSIZLARI SAYILAN SANATÇILAR
MUALLİM NACİ (1850–1893)
Recaizade Mahmut Ekrem’le eski- yeni kavgasında eski’yi savunmuştur
Batılı tarzda şiirler de yazmıştır
Dili ağırdır ;ancak başarılıdır
Eserleri: Ateşpare, Füruzan, Şerare (şiir)
Demdeme, Muallim (eleştiri)
Islahat-ı Edebiye (sözlük)
NABİZADE NAZIM (1862–1893)
İlk köy romanımız kabul edilen: Karabibik’i yazmıştır
Realizm, natüralizm’in öncülerinden sayılır
İlk psikolojik roman denemesi sayılan: Zehra’yı yazmıştır
TANZİMAT EDEBİYATINDA ROMAN VE HİKÂYE
Bütün eserler teknik açıdan zayıftırlar
Duygusal ve acıklı konular işlenmiştir
Yazarlar olaylara müdahalede bulunmuştur
Eserlerde karakter oluşturulamamıştır Genellikle ya iyi ya da kötü özellik taşıyan tipler kullanılmıştır
İyiler eserlerin sonunda mükâfat alırlar, kötüler de cezalarını alırlar
Tanzimat ikinci dönemin sanatçıları birinci döneminkilere göre daha başarılı olmuştur
TANZİMAT EDEBİYATINDA ELEŞTİRİ
Bu dönemde genellikle “eski- yeni”kavgasına dayanan eleştiriler olmuştur
N Kemal’in Ernest Renan’ı eleştiren Renan Müdafaanamesi bu dönemin önemli eserlerindendir
Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki Demdeme-Zemzeme tartışması da bu dönemin önemli örneklerindendir
TANZİMAT EDEBİYATINDA TİYATRO
Tiyatro ilk defa bu dönemde görülmeye başlanmıştır
İlk tiyatro örneği Şinasi’nin Şair Evlenmesi’dir
İlk dönemin sanatçıları tiyatroyu bir eğitim aracı olarak görmüşlerdir
İkinci dönemin sanatçıları da tiyatroyu eğlence olarak görmüşler; ancak onların tiyatroları oynanmak için değil okunmak için yazılmışlardır
ALİ SUAVİ
Ali Suavi (doğumu: 1838 İstanbul - ölümü:1878 İstanbul) Türk düşünürü ve ya*zarıdır Medrese eğitimini tamamladıktan sonra 1866'da Muhbir gazetesinde yazı*lar yazmaya başladı Devrin yönetimini eleştirdiği için Kastamonu'ya sürüldü 1869'da oradan Avrupa'ya kaçtı Londra'da Muhabir, Paris'te Ulum gazetelerini yayınladı 1876'da yurda dönünce Basiret'te Mithat Paşa'yı sert bir dille eleştirdi İşsiz kaldığı bir sırada V Murat'ı tekrar tahta çıkarmak için beş yüz kadar Rume*li göçmeniyle Çırağan Sarayı'nı bastı Olay yerine yetişen Beşiktaş Muhafızı Ha*san Paşa tarafından öldürüldü
Ali Suavi, İngiliz parlamentarizmine benzeyen bir meşrutiyet arzusunu daimi olarak dile getiriyordu Fransız filozoflarından büyük oranda etkilenmişti Paris'te kısa bir süre LaRepublique adında bir gazete çıkartmıştı Bu gazetede halk toplu*luklarının bir araya gelerek taleplerini hükümete özgürce sunabilecekleri bir sis*tem tasvir etmişti
Diğer taraftan klasik medrese tahsili görmemiş olan Suavi, kimi yazarlarca mu-haddis ve müctehid olarak görülmüştür Suavi, dinde reform yapmak gerektiğini, hutbenin her milletin kendi dilinde okunmasını ısrarla savunmuştur Suavi'nin bu fikirleri daha sonra Cemaleddin Efgani tarafından geliştirilecektir
Namık Kemal'in Abdülhak Hâmid'e gönderdiği bir mektubunda, AH Suavi hakkında söylediği şu sözler bir hayli düşündürücüdür: "Ali Suavi hiç de senin tahminin gibi bir adam değildi Bir çehre nümayişine aldanmışsın Onunla iki se*ne arkadaşlık ettim O öyle bir adamdı ki, garazkâr ve dünyada misli görülmedik bir şarlatandı Ben her şeye öyle kolay inanmadığım hâlde, bana kendini yedi-se-kiz dil biliyormuş gibi gösterdi O kadar cahil, cehaletiyle beraber o kadar mağ*rurdu Türkçe üç satır bir şey yazsa, Meme maskara olurdu "
Eserleri
Kamus-ül-Ulum vel-Maarif Ali Paşa 'nın Siyaseti Hukuk-üş-Şevari, Hive Hanlığı
TANZİMAT DEVRİ TÜRK EDEBİYATI
a GENEL ÖZELLİKLERİ
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı şair ve gazadan, bir yandan Klâsik Türk Edebiyatı 'nda görülen şiir, tarih, mektup (münşeat) türlerinde eserler vermişler; bir yandan da batı edebiyatlarından aldıktan tiyatro, hikâye, roman, makale, eleştiri gibi yeni türleri geliştirmişlerdir
b MANZUM ESERLER
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nda, önce, Fransız şairlerinden yapılan çevi*rilerde bazı yenilikler görülür Bunlan daha çok içerikte yaptıktan yeniliklerle, dildeki "sadeleşme" çabalan izler Sonra şekil yönünden birçok değişiklik ve yeniliklere girişildiği görülür
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nda;
Ölçü, çoğunlukla aruz ölçüsüdür Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal ve Abdülhak Hâmit'in hece ölçüsüyle yazdıktan şiir denemeleri de vardır
Uyak, Klâsik Türk Edebiyatı'ndaki değerini yitirmiştir Şinasi, mesnevi biçiminde kaside yazmış; Recaîzade Mahmut Ekrem, "uyağın göze göre değil, kulağa göre olması" gerektiğini savunmuştur Şiirlerde tam ve zengin uyaklar kullanılmıştır
Nazım birimi, genellikle beyittir Şinasî'den Abdülhak Hâmit'e kadar anla*tım bent, beyit ya da dizelerde toplandığı görülmekle birlikte; şairlerin, beyit güzelliği düşüncesinden kurtularak bütün güzelliğine yöneldikleri anlaşılır
Nazım şekli olarak, Klâsik Türk Edebiyatı'nda görülen bütün şekiller kullanılmıştır Ancak bunlarda, kasidelerdeki bazı bölümlerin atılması gibi ufak de*dikler yapılmıştır Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nın ikinci döneminde, özellikle Abdülhak Hâmit'le birlikte, nazım şekillerinde büyük ölçüde değişiklik r örülür Bunların çoğu yeni ve karma şekillerdir
Tanzimatçılar en köklü yenilikleri şiirin içeriğinde yapmışlardır
Tanzimat şiiri, klâsik konular dışında, hak, adalet, uygarlık, özgürlük, yurt*severlik gibi temalarla içeriğini genişletmiş; ikinci dönemde, her güzel şeyin onu olabileceği düşüncesiyle daha da çeşitlilik kazanmıştır
Böylece Klâsik Türk Edebiyatı'nda "soyut, düşlemsel (hayalî) ve mecazlı" 'tetikler gösteren şiir, Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nın birinci döneminde toplumla ilgili gerçeklere"; ikinci döneminde ise "somut gerçeklere", ayrca ölüm, hayat, ruh, dünya, Tanrı gibi fizik ötesi temalara yönelmiştir
Birinci dönemdeki toplumla ilgili düşünceleri, ikinci dönemde genellikle e/, romantik duygu ve düşünceler izler; sanat toplum için görüşü, yerini sanat sanat için anlayışına bırakır
Dil, Tanzimat şiirinde daima ikilik göstermiştir Şinasî'nin safi Türkçe dene*meleri, Ziya Paşa ve Namık Kemal'in hece ölçüsüyle yazdıkları bazı şiirler, sa*deleşme çabalarına ilk örnekler olarak gösterilebilir Ancak bu şairlerin yetiştik*leri ve alışageldikleri "edebî dil" ortamı ile ikinci dönemdeki "sanat" amacı, şiir dilinde bir yalınlaşmayı gerçekleştirememiş; şairler, çoğu zaman süslü ve sanat*lı söyleyişten kurtulamamışlardır
c MENSUR ESERLER
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı 'nın nesir alanındaki yenileşmesinde gazete*nin önemi büyüktür
1831'de resmî olarak çıkanlan ilk Türkçe gazete Takvim-i Vakayi'dir; bu*nu 1840'ta yan resmî Ceride-i Havadis izler Agâh Efendi ue Şinasî'nin 1860'ta çıkardıktan Tercüman-ı Ahvâl ile Şinasî'nin çıkardığı Tasvir-i Efkâr gazeteleri yayımladıklan çeşitli yazılarla, yeni nesrin ilk örneklerini uermiş oldular
Böylece, "umum halkın anlayabileceği bir dille yazmak" amacıyla Klâsik Türk Edebiyatı'nın süslü ue çok uzun cümlelerle kurulu anlatımından sıynlan "yeni nesir", özellikle "düşünce"ye önem uererek kısa ue özlü anlatımı esas aldı
Aynca, makale, söyleşi (sohbet), fıkra, deneme, eleştiri gibi türler edebi*yatımıza girdi Noktalama işaretlerinin kullanılmasına başlandı Ancak nesir, yabancı kelime ue tamlamalardan bir türlü kurtulamadı
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nda kendini gösteren ue batı edebiyatların*da yaygın olan hikâye, roman ue tiyatro eserleri ilkin gazete ue dergilerde ya*yımlanmıştır
Bu dönemde, hikâye ue roman türleri, çeuiriler yoluyla edebiyatımıza gir*miştir
Tanzimat'tan önce manzum halk hikâyeleri, bu türlerin yerini tutuyordu Sonra birtakım roman çevirileri yapıldı
1870 yıllannda Ahmet Mithat Efendi, Letâif-i Rivâyât adlı küçük hikâye denemelerine girişti; birkaç yıl sonra da Dünyaya İkinci Geliş, Hasan Mellah, Felâtun Bey ile Rakım Efendi gibi macera romanlarını yazarak hikâye ve roman yolunu denedi
İlk edebî roman yolunu Namık Kemal'in, 1876'da yazdığı İntibah adlı roman açmıştır Namık Kemal'in gözlemlerinden yararlanarak yazdığı bu eser, aslında "romantizmin etkisindedir; aynı zamanda ilk tasvir ve ruhsal çözümleme romanımız sayılır
Ahmet Mithat'ın romanları halka yönelik, "yalın", Namık Kemal'inki ise "yûksek" üslûba örnek sayılan bir anlatım özelliği taşımaktaydı
Recaîzade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Nâbizade Nâzım ise romanlarıyla, romantizmden gerçekçiliğe doğru bir gelişim gösterdiler
d-tiyatro
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nın şiirden sonra en çok önem verilen türü de tiyatrodur Birinci dönemde, sahne bakımından canlı olan tiyatro, ikinci dönemde "okunmak üzere" yazılan bir edebiyat türü durumundadır
Osmanlı Devleti'nin batıya yönelişi, İtalyan ve İngiliz gezici tiyatrolarının İstanbul'a gelip oyunlar göstermelerine yol açmıştır 1840 yıllarında ilk olarak  erli bir sahne kuruldu: Hoca Naum Tiyatrosu Bunu 1867'de Güllü Agop Tiyatrosu izledi Böylece yerli ve yabancı eserler, çoğunlukla, azınlık oyuncularıyla bu sahnelerde oynatılabiliyordu
Batılı anlamda ilk başarılı tiyatro eseri Şinasî'nin Şair Evlenmesi'dir
İlk tiyatro eserlerimizde, toplumun ve kişilerin aksak ya da üstün yönleri konu olarak alınmış; toplum eğitimi amaçlandığı için, çoğunlukla ahlâkî sonuç*lara varılmıştır İkinci dönemde, eserlerdeki konular tarihten ya da dış ülkelerin özelliklerinden; kişiler ve olaylar ise, göz alıcı olanlardan seçilmiştir Bunların oy*nanmak için yazılmamış olması tiyatrodan bekleneni büsbütün yok etmiştir
Birinci dönemin tiyatro yazarları, özellikle Abdülhak Hâmit "halkın anlaya*bileceği bir dil" kullanma çabası içindedirler Şiirlerinde hatta makalelerinde eski dilin etkisinden bir türlü kurtulamayan bu yazarlar, tiyatro eserlerinde düşündüklerini uygulamış sayılırlar Dile verilen önem, kişilerin çevrelerine uygun olarak konuşturulmaları, bu dönemin "Sanat toplum içindir " ilkesine uymakla birlikte, dilin istenilenden fazla yalınlaştırılması ikinci dönem sanatçı*larını, güzel ve etkili söz söylemeye zorlamıştır Abdülhak Hamit, gittikçe sade*likten uzaklaşmış, eserlerindeki kişileri de kendi diliyle konuşturmuştur
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nda tiyatro eserleri, genellikle başlangıçta, klâsisizmin etkisindedir Buna, Şinasi'nin Şair Evlenmesi, Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere'den yaptığı uyarlamalar örnek gösterilebilir Oyunlar için seçilen konu ve kişilerde de yer yer romantizmin etkisi görülür
Tanzimat Devri Türk Edebiyatı'nın ikinci döneminde, Türk tiyatrosunun gelişiminde bir duraklama başlamıştır Abdülhak Hâmit, sahne diline uymayan, sahnede oynatılması olanağı bulunmayan manzum, mensur tiyatro eserlerinde yalnızca okunma amacı gütmüştür
BATI EDEBİYATINDA AKIMLAR
KLASİSİZM
17 yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan bir akımdır BOILEAU bu akımın kurucusu olarak kabul edilir Klasikler Eski Yunan ve Latin edebiyatını bilgi ve esin kaynağı olarak benimsemişlerdir Temel olarak şu ilkelere dayanır:
Sanat, “insan tabiatına” önem vermeli ona sevgi ve saygı duymalıdır Klasik bir eser “akıl” ve “sağduyu”ya dayanmalıdır Eser, “dil”, “anlatım” ve “şekil” de en olguna varmaya çalışmalıdır
Klasikler, insanların her zaman, her yerde, her toplumda aynı duygu ve düşüncede olduklarını kabul ederler Onun için eserlerinde değişmez tipler yaratırlar Klasisizmde fiziksel ve sosyal çevre önemli değildir; çünkü bunlar değişkendir
Bu akımda, sanatta mükemmeli bulmak esastır Mükemmeli bulmak ise konunun seçilişinde değil, onun ele alınıp anlatılışındadır Onun için anadili en güzel biçimde kullanmak da esas olmalıdır Böylece klasikler günlük konuşma dilinden farklı kitabi bir dil kullanmışlardır
Sanatta sıkı kuralların bulunması ve sanatçıların bunlara uyması gerektiğine inanan klasikler, “üç birlik” kuralının doğmasına neden olmuşlardır (Yer, zaman ve eylem birliği)
Eserlerinin kahramanlarını hep soylu tabakadan seçen klasikler, eserlerinde kaba ve çirkin sözlere de yer vermezler “Ahlaka uygunluk” ilkesine sıkı sıkıya bağlıdırlar
Yapıtlarının etkileyici olmasını , hoşa gitmesini, tarih biliminden ayrılabilmesini ve din dışı konulara eğilmesini temel ilke olarak kabul etmişlerdir
Edebiyat türü olarak daha çok tiyatroyu, tiyatro türü olarak da trajedi ve komediyi benimsemişlerdir
Başlıca temsilcileri:
Boileau (şiir)
La Fontaine (fabl)
Racine, Corneille (trajedi)
Moliere (komedi)
Madame de La Fayette (roman)
La Bruyere (karakterleriyle)
Bossuet (hitabet)
“Klasisizm, geçici rağbeti değil, sürekli rağbeti arar” Andre Gide
|