|
Prof. Dr. Sinsi
|
Atasözleri Sözlüğü
Bugün bana ise yarın sana
Neyin ne zaman olacağı bilinmez; bu ister felâket, ister nimet olsun Bugün ben bir felâket ve haksızlıkla karşılaşmışsam, yarın da sen aynı durumla karşılaşabilirsin Bugün sen nimetler içinde bulunup mutluysan, yarın da ben kavuşup mutlu olabilirim Bunu aklından çıkarma
Bugünün işini yarına bırakma
Bir iş günü gününe yapılmalıdır İşi yarına bırakmak kimi olumsuzlukları da beraberinde getirir Yarın daha önemli bir işin çıkmayacağını nereden bilebiliriz? Diyelim ki çıktı, o zaman ne yapacağız? Kuşkusuz bugünkü işten önce onu yapacağız, bugünkü iş de kalacak Dolayısıyla işler birikmeye başlayacak, çıkmaza girecek Ayrıca bugün yapılması gereken işin sonraki güne bırakılmasıyla önemini yitirmesi, istenen sonucu vermemesi de söz konusu olabilir
Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir
Az da olsa bugün elimizde bulunan bir nimet, imkân ya da nesne, büyük de olsa henüz elimize geçmemiş olandan daha daha iyidir Çünkü henüz elimize geçmemiş olan, ihtimal dahilindedir Bir engel çıkıp onun elimize geçmesi gerçekleşmeyebilir Oysa ötekinin elimizde olması gerçekleşmiştir
Buğday başak verince orak pahaya çıkar (kıymete biner)
Kimi zaman ortada duran, pek önemli görünmeyen şeyler kendilerine ihtiyaç duyulunca çok değer kazanırlar İsteklisi çok olan nesnenin fiyatı artar Sözgelimi yazın ortasında el sürülmek istenmeyen odun ya da kömür, kışa doğru birden kıymet kazanır; ucuzken pahalı olur
Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince
Tarlada ya da harmanda duran, henüz hasadı yapılıp ambara girmemiş ürün bizim sayılmaz Çünkü bir yangın, bir sel, yağmur ya da başka bir felâket onun harap olup yok olmasına yol açabilir Anne ve babanın varlıklı olduğu günlerde oğulun gerçek kişiliği ortaya çıkmaz Ne zaman anne-baba yoksullaşır, işte o zaman gerçek yüzü ortaya çıkar Eğer oğul, anne-babasına karşı olan görevlerini yerine getirmiyor, onlardan yardımını esirgiyorsa, ona iyi bir oğul denemez
Buğdayın yanında acı ot da sulanır
Mümkün olduğunca dikkatli olunup iyi ve yararlının yanında, kötü ve yararsızın gelişip büyümesine fırsat verilmemelidir
Bükemediğin eli öp
Kendisiyle mücadele ettiğin rakibinin kuvveti, bilgisi ve becerisi karşısında başarı gösteremeyip mağlûp olduysan rakibinin üstünlüğünü kabul et; bu onurlu bir davranış olacaktır
Bülbülü altın kafese koymuşlar, “ah vatanım” demiş
İnsan, özgürlüğünü ancak vatanında bulur Bu bakımdan vatan en değerli varlığıdır insanın Orda doğmuş, orda büyümüş, orda doymuş, orda tatmıştır mutluluğu Bu sebeple yurdundan uzakta yaşamak, ne denli bolluk içinde olursa olsun insana zor gelir Nasıl ki bülbül asıl vatanı olan yeşil tabiatı, kanat çırpacağı mavi gökleri özleyip ister ve altın kafesten kurtulmaya çalışırsa, insan da (hele bir de tutsaksa) özgür yaşayacağı vatanını ister ve hasretini çeker
Bülbülün çektiği dil (i) belâsıdır
Bir karganın kafese konup beslendiği pek görülmemiştir Ama bülbül için kafesler sürekli yapılır durur Bunun tek sebebi, sesinin güzelliğidir O oldukça güzel öter ve bunun için yakalanıp kafese konur İnsanlar bundan ders almalıdır Çünkü düşünüp taşınmadan, sonunun nereye varacağını hesaplamadan sarf edilen sözler, insanın başına dert açabilir Dili yüzünden belâya saplanıp zarar görebilir
Büyük balık, küçük balığı yutar
Güçlü olan kendinden güçsüzü ya ezer, ya yok eder, ya da kendisine bağlı kılar Bu durum insan için olduğu kadar, ticarî işletmeler ve devletler arasında da çoklukla söz konusudur Kişiye düşen, yok olmamak için var gücüyle mücadele etmektir
Büyük başın derdi büyük olur
Bir iş ne kadar büyükse çözüm bekleyen sorunları da o kadar büyük olur Dolayısıyla bir işletmeyi idare eden, bir toplumu yöneten, kısacası büyük işlerin başında bulunan kimselerin de hem sorumlulukları, hem de dertleri büyük olur
Büyük lokma ye (de), büyük söz söyleme
İnsan çoklukla nefsine yenik düşer Kendini pek çok konuda ön plâna çıkarmak, ne kadar becerikli ve akıllı olduğunu belirtmek ister Bu durum onun böbürlenmesine, “ben olsaydım öyle değil, böyle yapardım; şunu yapsaydı kötü duruma düşmezdi; ben asla onun yaptığı gibi kötü bir şey yapmam; o sözler de söylenir miydi?” gibi sözler sarf etmesine sebep olur ki, böyle bir tavır sergilemek son derece zararlıdır Dünya ve insanlık hâli bu, öyle bir gün gelir ki, yerip kınadığımız kişinin başına gelenler bizim de başımıza gelebilir ve gülünç duruma düşebiliriz Bu sebeple ağzımızdan çıkacak söze dikkat etmeli, büyük söz söylemekten kaçınmalıyız
C
Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur
Cahil kişi, okuyup öğrenim görmemiş, bilgisiz ve deneyimsiz kimsedir Bu bakımdan söylenen bir sözün ne maksatla söylendiğini, hangi anlama geldiğini kavramakta zorluk çeker O ne biliyorsa, doğru onlardır Ne kadar uğraşırsanız uğraşın kendi doğrularından başka bir doğru kabul etmez Öyle de inatçıdır ki deve nasıl hendek atlamamak için direniyorsa, o da görüşünden vazgeçmemek için direnip durur
Cambaz ipte, balık dipte gerek
Niteliği gereği hemen her varlık farklı bir yerde bulunur, barınır ve iş yapar Niteliğine uygun olmayan yerin şartları onu zor durumda bırakabilir Dolayısıyla her kişi elde ettiği niteliklerin gerektirdiği bilgi, beceri ve uzmanlık sahası içinde çalışmalı; o alanın dışındaki işlerden uzak durmalıdır
Cana gelecek (kaza-zarar) mala gelsin
Eğer bir kaza gelecek ve zarar görecekse insan, canına değil malına gelsin Çünkü kazaya uğrayan, zarar gören malın tekrar kazanılması veya elde edilmesi mümkündür Ama can için durum böyle değildir Cana gelen felâketler silinmeyecek izler bırakır Bir kazadan ötürü insan ölebilir, sakat kalabilir, dolayısıyla böylesi zararları gidermek mümkün değildir
Can boğazdan gelir
Her canlı gibi insan da beslenmek zorundadır Bedeni için gerekli olan gıdaları ancak bu şekilde alır İyi beslenmeyen, yeterli gıdaları almayan bir vücut sağlıklı, dinç ve dayanıklı olamaz; bu kimselerin güçsüz kalıp hasta olmaları da kaçınılmazdır O hâlde insan sağlığını korumak istiyorsa, iyi beslenmeye önem vermelidir
Can canın yoldaşıdır
İnsan yaratılışı gereği tek başına yaşayamaz Bir arkadaşa, bir dosta mutlaka ihtiyaç duyar Bu, gerek iş yapması, gerek sorunlarını çözmesi, gerekse konuşup dertleşmesi için zorunludur
Can cümleden aziz (dir)
1 Bir tehlike anında insan önce kendi canını kurtarmaya başlar O anda kendi canı, diğer canlardan daha önemli olur Kimi istisnalar hariç, bu durum hemen her insanda göze çarpar Bu da tabiî bir vak`a olarak görülür 2 İnsanın kendisi hemen herkesten önce gelir Her ne kadar kimi zaman özveride bulunur, fedakârlıklar gösterirse de (bunun da bir yeri ve sınırı vardır), vahim konularda çıkarlar çatışmaya başlayınca, kendi çıkarından asla taviz vermez
Can çıkmayınca huy çıkmaz
Huy, insanın yaratılış ve ruh özelliklerinin bütünüdür İnsanla birlikte var olmaya başlar; insan büyüdükçe, huy da onun benliğine iyice yerleşir; kişiliğinin bir parçası hâline gelir İster eğitim, ister başka bir yolla olsun, kişinin huyunu değiştirmek mümkün değildir; kişinin ölümüne kadar öylece devam eder
Canı yanan eşek attan yürük olur
Herhangi bir durumdan ötürü canı yanıp acı çekmiş olan kimse, aynı durumla bir daha karşılaşmamak için kendisinden beklenilenin üstünde bir çaba gösterir Öyle ki altından kalkamaz sanılan işleri bile başarır, çok iyi sonuçlara ulaşır
Cefa çekmeyen sefanın kadrini bilmez
Sürekli bolluk, rahatlık içinde yaşayan insanlar içinde bulundukları vefa ve mutluluğun kıymetini bilmezler Bunu doğal bir şeymiş gibi görürler Nasıl sağlıklı bir insan, hasta olmadan sağlığın kıymetini bilmezse, sefa içinde olan da darlığa ve sıkıntıya düşmeden rahatlık, huzur ve mutluluğun kıymetini bilemez
Cennetin kapısını cömertler açar
Cömert kimse, para ve malını esirgemeden veren, eli açık olan, yardım seven, muhtaç kimseleri gözeten kimsedir İslâm dini böyle kimseleri över ve onları cömert olmaya davet eder Eğer böyle davranırlarsa; yetime, kimsesize, yolda kalmışa, düşküne yardım ederlerse sevap işleyecekler ve öbür dünyada yaptıklarının karşılığını kat kat fazlasıyla göreceklerdir
Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir
Kimi cesur insanlar kararlıdır, mertlikleri ve azimleri yüzlerinden okunur Yüz ifadeleriyle hasımlarını yıldırabilirler Korkak insanlarda ise yürek gücü yoktur Bu güç olmadığından ötürü kılıcı gerektiği gibi kullanamazlar, dolayısıyla kılıçları keskin de olsa bir işe yaramaz
Cins horoz yumurtada (iken) öter
Kimi soylu ve değerli kimse, daha bebekken, eğitim çağına gelmeden kendini kimi hareketleriyle belli eder; başarılı bir insan olup yararlı işler yapacağını ortaya koyar
Cins kedi ölüsünü göstermez
Şahsiyetli, soylu bir kimse, sıkıntılı ve kötü durumunu başkasına göstermez ve söylemez
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler
Bazı insanlar vardır ki övülmekten çok hoşlanırlar Kimi çıkarcılar da böyle insanları iyi tanırlar Onları “ne kadar cömertsin” diyerek pohpohlayıp överler; bu okşayıcı sözlere kanan kimse de malını, parasını bol bol harcar; ona buna yedirir, sonunda tüketir Benzer bir şekilde, ne amaç güttüğü bilinmez kimseler de kişiyi “ne kadar güçlüsün, sana karşı gelemez” diye pohpohlayıp överler Bu tip övgülerden hoşlanan kimse de, böyle biri olduğunu kanıtlamak için harekete geçer; olmayacak bir dövüşe atılır, bu sırada birisi çıkıp canından eder onu
|