|
Prof. Dr. Sinsi
|
Atasözleri Sözlüğü
Ç
Çabuk parlayan, çabuk söner
1 Bazı insanlar vardır ki bir olay karşısında çok çabuk öfkelenip kızarırlar Ancak öfkelenip kızdıkları gibi de çabuk sakinleşirler 2 Bazı insanlar hak etmedikleri hâlde, kimi yolları kullanarak, yasa ve kurallara uymaksızın önemli mevkilere, makamlara çok kısa zamanda gelirler; ancak o görevin ehli, o makamın adamı olmadıkları anlaşıldığında da çabucak o yerden uzaklaştırılırlar
Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme
İçinde yaşanılan toplumda sosyal ilişkiler oldukça önemlidir Bu sebeple yapılan davetlere-çok önemli bir sebep yoksa-bir nezaket gereği olarak gitmelidir Toplum dayanışması bakımından bu bir görevdir Kişi, çağrılmadığı yere ise gitmemelidir Geleneğimize göre çağrılmadığı yere gitmek terbiyesizlik ve yüzsüzlüktür Çünkü gittiği o yerde insanların rahatını kaçırabilir
Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez
Her varlığın bir niteliği, bir yapısı vardır Gülü, ancak gül ağacından alabilirsin Bir çalının gül açması mümkün değildir Çünkü tabiatına aykırıdır Bunun gibi cahil kimselere de bir söz anlatmak hemen hemen mümkün değildir Çünkü cahil kimsenin kavrayışı kıttır, ayrıca inatçıdır ve bildiğinden de şaşmaz Dolayısıyla onu yola getirmek, ondan olumlu davranışlar beklemek son derece zordur; ona ne söylerseniz boşa gider
Çalma elin kapısını, çalarlar kapını
Kimseye kötülük yapma, kimseyi arkasından çekiştirme, bu tür hareketlerden kaçın Yoksa günü gelir, benzer bir şeyi onlar da sana yaparlar ve zor durumda kalırsın
Çam sakızı, çoban armağanı
İnsanlar birbirlerini sevindirmek, mutlu etmek için karşılıklı hediyeleşirler Bu hareket insanların gönüllerini okşar, onları birbirlerine yaklaştırır İnsan ne kadar yoksul olsa da böyle bir eylemde bulunmak ister Ne var ki o, varlıklı insanlar gibi değeri yüksek armağanlar veremez Onun armağanı küçük bir şeydir Ama taşıdığı değer büyüktür Davranışı da soylucadır
Çanağa ne doğrarsan kaşığına o çıkar
İnsan harcadığı çabanın, başkalarına gösterdiği tavrın karşılığını ileride görür Bir işte ne kadar hazırlık yapmışsa o kadar verim alır İnsan diğer ilişkilerinde de böyledir İyilik yapan iyilik, kötülük yapan kötülük bulur
Çanakta balın olsun, arı Bağdat`tan gelir
Elindeki malın iyi ve değerli ise müşteri bulmakta güçlük çekmezsin Öyle ki nerede olursan ol, alıcılar çok uzakta da olsa gelip seni bulurlar
Çarşı iti ev beklemez
Boş gezen, şurada burada dolaşan, hiç ciddî bir iş yapmayan ve aylaklığı alışkanlık edinenler düzenli bir iş yapmaya gelemezler Çalışmaktan hoşlanmadıkları gibi kolay kolay disiplin altına da girmezler
Çatal kazık yere çakılmaz
Bir işe, çok başlılık zarar verir Çünkü her kafadan bir ses çıkar Bir o yana, biri bu yana çeker Dedikleri birbirini tutmadığı için iş bir türlü ortaya gelemez Yapılmamış olarak öylece kalakalır
Çıkmadık candan umut kesilmez
1 İnsanların ölüm ve dirimi Yüce Allah`ın takdirine bağlıdır Bu bakımdan eceli gelmeyen kimsenin, ölümcül hâlde de olsan canı çıkmadığı sürece iyileşeceğinden umut kesilmez 2 İşlerimiz içinde durum böyledir Kötü giden, felâkete uğrayan işlerin yok olma kertesine gelmiş de olsa düzelmeyeceğini kim söyleyebilir? Yüce Allah`tan hiçbir durumda umut kesilmez
Çıngıraklı deve kaybolmaz
Kimi kişiler vardır ki, nerede olurlarsa olsunlar onlar bazı özelliklerini koruyarak kendilerini belli ederler Bir yol bulup toplum içinde yitip gitmelerini önlerler
Çiftçinin ambarı sabanın ucundadır
Çiftçi, geçimini toprağı ekerek sağlamaya çalışan kimsedir Bu bakımdan toprağı zamanında ve iyi sürmeli, tohumunu zamanında ekmelidir Eğer bu işlerini zamanında ve lâyıkıyla yapmazsa, iyi verim alıp ambarlarını dolduramaz; başkasına muhtaç olup kapı çalar hâle gelir Hemen her işte durum aynıdır İyi sonuç almak isteyen kişi, işini zamanında ve iyi yapmalıdır
Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak; cümlenin muradını verecek Hakk
İnsan ne ile uğraşıyorsa, onun yararına bir sonuç vermesini ister Çiftçinin iyi ürün alabilmesi için yağmura ihtiyacı vardır Bir kimse de güzel ve sıkıntısız bir yolculuk yapabilmek için kurak havayı ister Görüldüğü gibi birinin istediği şey diğerinin zararınadır Ancak sonucu yine Yüce Yaratan belirler O nasıl takdir etmişse öyle olur, kime neyi nasip etmek isterse o gerçekleşir
Çingene çingeneye çatmadıkça kasnak boynuna geçmez
Kişilerin ne kadar cahil, görgüsüz ve bayağı oldukları ilk bakışta anlaşılmaz Ta ki kendi ayarlarında bir kişiyle karşılaşıp kavga edene dek O zaman gerçek kişilikleri ortaya çıkar
Çingeneden çoban olmaz, Yahudi`den pehlivan
Her kişinin ayrı bir karakteri vardır, soyu sopu farklıdır Yetişmesi, bilgi ve becerisi doğrultusunda yapacağı işleri de birbirine uymaz Çobanlık öyle sanıldığı gibi kolay bir iş değildir; önce sabır ve sorumluluk, sonra sözünde durma ve bir yere bağlanıp kalmak ister Çingenede ise bu hasletler bulunmaz, bunun için de çobanlık yapamaz Benzer şekilde, pehlivanlık da cesaret, yürek ve mertlik ister Oysa Yahudi tam tersine korkaktır, bu yüzden pehlivanlık yapamaz
Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış
Sorumsuz, bayağı ve soysuz kimse eline bir yetki ya da imkân geçince mizacının gereğini yerine getirir Öyle ki değil yabancılara, en yakınlarına bile kötülük yapmaktan çekinmez Ve işe başladığını böyle belli eder
Çirkefe taş atma üstüne sıçrar
Şerli, etrafa kötülük saçıp duran kimselerden uzak dur; zorunlu olmadıkça onlara çatma, söz atma Çünkü onlar bir kötülük yapmak için fırsat kollarlar Böyle bir fırsatı onlara verirsen onların kötülükleri sana bulaşır, kirlenir ve zararlı çıkarsın
Çivi çıkar ama yeri kalır
Birine yaptığımız kötülüğü ne denli gidermeye çalışırsak çalışalım, yeni de o kötülüğün bir izi ve hatırası kalır Bunun için kimseyi incitmemeye, kırmamaya gayret edelim
Çivi çiviyi söker
Güçlü bir şeyin etkisine, en az kendisi kadar güçlü bir başka şeyin etkisiyle karşı konabilir
Çobana verme kızı, ya koyun güttürür ya kuzu
1 Kararını vermeden önce iyi düşün Kızını vereceğin kimse ne işle ilgileniyorsa, kızın da o işle ilgilenmek zorunda kalacaktır 2 İncelikli, hassasiyet gerektiren bir işi, o işten anlamayan birine teslim etme Kabalığı, beceriksizliği, dikkatsizliği yüzünden işi berbat edebilir
Çobansız koyunu kurt kapar
1 Elindeki nesneleri kaybetmek, birine kaptırmak istemiyorsanız gereken önlemleri alıp koruyunuz 2 Yöneticisi ve koruyucusu bulunmayan, başsız kalan toplum onun bunun saldırısına uğrar; sonunda dağılıp çözülür
Çocuğa iş buyuran, ardına kendi düşer (Çocuğa iş, ardına sen düş/ Çocuğu işe sal, ardınca sen var)
Çocuk gerek yaşı, gerek bilgi ve becerisi sebebiyle kimi işlerin altından kalkamaz Çocuğa yapamayacağı, üstesinden gelemeyeceği, belli bir sorumluluk gerektiren işi yükleyen kimse, bunun farkına vardığı anda onun arkasından gitmek ve işle ilgilenmek zorunda kalır
Çocuğun bulunduğu yerde dedikodu (gıybet) olmaz
1 Çocuk, bir sözün nereye varacağını bilmez Onun için sözün gizlisi ya da saklısı da olmaz Duyduğunu hiç umulmadık bir anda ve yerde lâf olsun diye söyleyip başkalarına aktarabilir Bu korkuyla çocuğun bulunduğu yerde başkasını çekiştirme olmaz, dedikodu yapılmaz 2 Çocuğun bulunduğu yerde dedikodu olmaz Çünkü herkes çocukla meşgul olur, oyalanır ve dedikoduya fırsat bulamaz
Çocuğun yediği helâl, giydiği haram
Çocuğun sağlıklı, dinç ve güçlü olması için iyi beslenmeye ihtiyacı vardır İyi beslenmeyen çocuk kimi hastalıkların pençesine kolayca düşebilir ve sağlıklı bir gelişim gösteremez Bu bakımdan onun gelişip büyümesi, iyi beslenmesi için ne kadar para harcansa yerindedir Ancak giyim için yapılan hesapsız harcamalar doğru değildir Çocuk giydiği elbisenin kıymetini bilemez, hor kullanır, kirletir ve paralar Ayrıca gittikçe büyüdüğü için bugün kullandığını yarın da kullanamaz Bu sebeple gerekli olan dışında çocuğu pek pahalı giysilerle donatmak yanlıştır
Çocuk büyütmek taş kemirmek
Çocuk büyütmek büyük fedakârlık ister Çünkü anne_baba çocuğu büyütmek için türlü zahmetler çeker, büyük emek verirler Gerek yeme ve içmeleri, gerek eğitimleri için ellerinden geleni yapıp olmadık zorluklara katlanırlar
Çocuk doğmadan kaftan biçilmez
Bir iş henüz ortaya çıkmadan, bir neticeye varmadan kimi hazırlıklara girişmek, onun hakkında yorum yapmak yanlıştır Önce iş ya da olay netleşmeli, ne olup olmadığı anlaşılmalı, sonra hazırlık yapılmalıdır Öğretmen öss kpss Gazeteler ders izle Belirli Gün ve Haftalar Çanakkale savaşı şiir şarkı sözleri matematik
Çocuk düşe kalka büyür
Hemen her çocuk emeklemeye, yürümeye başladığı zamanda sık sık düşüp şurasını ya da burasını incitebilir Bu durum son derece doğaldır Anne baba bunun için kaygı duymamalıdır
Çocuktan al haberi
1 Çocuk gizlilik kavramından haberdar değildir Dolayısıyla duyduğu şeyi kolayca başkalarına söyleyebilir Bunun yanlış olduğunu da düşünemez Bu sebeple başkasının duyması istenmeyen, sır olarak kalması gereken şeyleri çocuğun yanında konuşmaktan kaçınılmalıdır 2 Çocuklar yaşları gereği yalan dolan nedir pek bilmezler Kendilerine sorulan bir şeyi, bildikleri ve tanık oldukları bir olayı, duydukları bir sözü olduğu gibi anlattıkları, çarpıtmadıkları için haberin doğrusu çocuklardan alınır
Çoğu zarar, azı karar
Her şeyin bir ölçüsü ve bir sınırı vardır Bunları ihlâl eden, aşan, aşırıya kaçan insan zararla karşılaşır Böyle bir sonuçla karşılaşmamak için en uygun ölçü olan “karar” sınırında kalınmalı, öteye gidilmemelidir
Çok arpa atı çatlatır
At arpayı çok sever ama ölçüyü kaçırıp da gereğinden fazla yerse zararını hemen görür Bunun gibi her işte de bir ölçü vardır, ölçüyü kaçırıp işte aşırı gitmek zararımıza olur
Çok bilen çok yanılır
Bir insan çok bilgi sahibi olabilir Ama bu demek değildir ki her şeyin mahiyetini biliyor Onun da bilmediği, inceliğini kavramadığı pek çok şey vardır Bu bakımdan bilgisi sebebiyle bir insan kendisine güvenip öyle olur olmaz şeylere karışmamalıdır Yoksa yaptığı bir hareket, söylediği bir söz, fark etmediği bir durum onu yanılgıya düşürüp zor durumda bırakabilir
Çok gezen çok bilir
Bilgi edinmenin çeşitli yolları vardır Bunlardan biri de gezip görerek öğrenmedir İnsanlar gezdikleri yerlerde gördükleriyle ilgili pek çok bilgi edinirler Ne kadar çok yer gezerlerse, bilgileri de o kadar çok artar; bu yolla, bildikleri üzerine bilgi katarlar, bilgi dağarcıklarını zengin kılarlar
Çok havlayan köpek ısırmaz
Bilinen şu ki, bağırıp çağıran, yapacağı kötülüğü açıkça söyleyen, sözleriyle karşısındakini korkutmaya çalışan kimse, saldırıda bulunamaz; istese de bunu yapamaz Bunun aksine, sesini çıkarmayıp sinsice hareket edenler tehlikelidirler Onlar yapacaklarını yapıp gösterirler
Çok koşan (seğirten) çabuk (tez) yorulur
Hemen her işte sağlıklı sonuca ulaşmak dengeli çalışmakla mümkündür İnsanın gücü bellidir Gücünün üstünde çalışır, aşırı çaba gösterirse çabuk yorulur; yorgun düşer, dolayısıyla sonuca da geç ulaşır Gücünün üstüne çıkmadan, kendisini çok yormadan çaba harcayanlar hem sürekli çalışırlar, hem de sonuca daha kolay ulaşırlar
Çok söyleme arsız olur, aç koyma hırsız olur (Aç bırakma hırsız olur, çok söyleme arsız olur)
Yönettiğin, eğittiğin, koruduğun kimselere aşırı ölçüde söylemek, ardı arkası kesilmeyen buyruklar vermek, eleştirilerde bulunmak sözlerinin gücünü kırıp tesirsiz bırakabilir; dolayısıyla o kimseler yüzsüz ve söz dinlemez olurlar Benzer bir şekilde bu kimseleri aç da bırakma, haklarını ver; gerek yiyecek, gerek para bakımından bir sıkıntıya düşürme; yoksa onları kötü yola iter, hırsızlığa sevk edersin
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir
İnsanın bilgisi yaşıyla ölçülemez Uzun bir ömür süren ama çevresinden hiç ayrılmayan kimselerin bilgileri de sınırlıdır Oysa çok gezen, çok yer gören kimseler daha bilgilidirler Çünkü onlar gördükleri yerler hakkında ayrı ayrı bilgiler edinmişler ve bilgi dağarcıklarını zenginleştirmişlerdir
Çürük tahta çivi tutmaz
1 Gerçek niteliğini yitirmiş, aslı bozulmuş, eskimiş, işe yaramaz bir hâle gelmiş bulunan bir şeyi, ne kadar uğraşırsak uğraşalım faydalanabilecek bir duruma getiremeyiz 2 Şahsiyetini yitirmiş, soyluluğu kalmamış, kaypak ve güvenilmez kimselerle bir işe girişilemez Bu gibi kimselerle kurulacak ilişkilerin sonu hüsranla biter
D
Dağ başı dumansız olmaz
Tabiatları gereği dağ başları genellikle dumanlı olur Nasıl dağ başlarından duman eksik olmazsa, toplumda yüksek mevkilere, makamlara çıkan ve sorumluluk alan kimselerin başında da dert eksik olmaz
Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur
İnsanlar gezen, dolaşan, hareket eden varlıklardır Bir yerden kalkıp başka bir yere gidebilirler Arkadaşlar, dostlar, tanıdıklar birbirlerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, günün birinde, bir yerde karşılaşabilirler; hatta hiç karşılaşmayacaklarını sanan insanlar dahi birbirlerine kavuşabilirler
Dağ ne kadar yüce olsa yol (onun) üstünden aşar
1 Güçlünün daha güçlüsü, yetkilinin daha yetkilisi, yönetilmez sanılanın bir yöneteni vardır 2 Çözümü güç meselelerin, yenilmesi imkânsız gibi görünen zorlukların da üstesinden gelinebilecek bir yol vardır Yeter ki gerekli azim, sabır ve cesaret gösterilsin, yılgınlığa düşülmesin
Damlaya damlaya göl olur
Her çok azdan olur Küçük ve önemsiz şeyler birikerek büyük şeyleri meydana getirirler Bunun için küçüktür, azdır, önemsizdir deyip hiçbir şey hor görülmemelidir; bunların önemi bilinmeli, çarçur edilmemelidir
Danışan dağı aşmış, danışmayan (-ın) yolu şaşmış
Kimi meseleler vardır ki, insanın onu tek başına halletmesi mümkün değildir Bu durumda yapacağı tek şey, bilmediği şeyler hakkında uzmanlara başvurmak ve onlardan bilgi almaktır Bu durumda, işleri kolaylaşacak, güçlükleri zorlanmadan yenecektir Aksine hareket etmek, bilene sorup danışmaktan kaçmak, işleri zorlaştıracak, insanı çıkmazın içine itecektir
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz
Her işin kendine has araç ve gereci vardır O işten sağlıklı bir sonuç alınmak isteniyorsa uygun olan araç ve gereç kullanılmalıdır Kötü, uygun olmayan araç ve gereçlerle iyi bir şey, kaliteli bir ürün alınamaz
Davul dengi dengine çalar
Bir işte çalışacaklar, dostluk ve arkadaşlık kuracaklar, özellikle de evlenecek olanlar her bakımdan (zenginlik, makam, alışkanlık, karakter vb ) kendilerine uygun kimseleri seçmelidirler Aksi takdirde kısa zamanda anlaşmazlıklar başlar, kurulan ilişkiler bozulur
Davulun sesi uzaktan hoş gelir
İçindekilere hiç tat vermeyen, onları rahatsız eden kimi işler vardır ki uzakta olanlara kolay, hoş ve sevimli gelir Ne zaman ki işin içine girerler, işte o zaman gerçeği görüp yanıldıklarını anlarlar
Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan
Birlikte iş görmek, birlikte yolculuk etmek, birlikte yaşamak isteyen karı-koca gibi insanlar arasında öncelikle bir uyumun olması şarttır Bu uyum da karşılıklı saygı ve sevgi temeline dayanır Tek taraflı sevgi ve saygı uyumu sağlamaya yetmez, ortada düzen diye bir şey kalmaz, kurulan beraberlikten de hayır gelmez
Deli deliden hoşlanır, imam ölüden
Kişiler, her bakımdan (mevki, yaş, fikir, duygu, eğitim v b ) kendilerine benzeyen, uygun olan ya da yarar yağlayabilecekleri kimse ve şeylerden hoşlanıp onlara yaklaşırlar
Deli ile çıkma yola, başına getirir (gelir türlü) belâ
Kavrayışı kıt, akılsız, aşırı davranışları olan kimselerle ne işe girilir, ne de yolculuk edilir Buna kalkışan başına türlü dertler alır, çok zarar görür
Deliye her gün bayram
Aklı kıt, kavrayışı az, sorumluluk nedir bilmeyen, hiçbir şeyi kendisine dert edinmeyen, istediği işi yapıp istediği yerde dolaşan, ne kazanıp ne kaybettiğinin farkında olmayan kişinin hâli tıpkı bir delinin hâli gibidir Onun için günlerin birbirinden farkı yoktur, hemen her gününü bayram neşesi içinde geçirir
Demir nemden, insan gamdan çürür (Duvarı nem, insanı gam yıkar)
Bir demirin paslanıp niteliğini kaybetmesine nasıl nem sebep oluyorsa bir insanın yıpranmasına, çöküntüye uğramasına, için için erimesine, harap olmasına da üzüntü, sıkıntı ve çeşitli dertler sebep olur Bu bakımdan insan her olur olmaz şeyi kendisine dert edinmemelidir
Demir tavında dövülür
Demirin istenilen biçime sokulabilmesi, çekiçle dövülüp işlenebilmesi için önce ateşte ısınıp kızarması, yumuşaması gereklidir Bunun gibi her işin yapılması, o işten iyi netice alınması için de en uygun zamanı kollamak ve bundan yararlanmak gereklidir
Denize düşen yılana sarılır
Son derece tehlikeli bir durumla karşı karşıya gelen, çaresiz kalan, kurtuluş için bir çıkar yol bulamayan kişi, bu kötü durumdan kurtulmak için her türlü yola başvurur Öyle ki, en tehlikeli şeylere bile sarılmaya çalışır, onlardan yardım bekler Çünkü hiçbir tutar seçeneği kalmamıştır
Derdini söylemeyen derman bulamaz
Her derdin, müşkülün, güç ve sıkıntının altından insanın tek başına kalkması mümkün değildir Böyle kötü bir durumda bulunan kişi, içinde bulunduğu bu durumu kendisine yardımı dokunacak kimselere, yakınlarına açmalıdır Derdine ancak bu şekilde çare bulabilir, sıkıntılarından kurtulup rahatlayabilir
Dertsiz baş (kul) olmaz
Hemen herkesin az veya çok bir derdi vardır Dertsiz insanın düşünülmesi mümkün değildir İnsan bunu bilmeli ve karamsarlığa kapılmadan dertlerini azaltmaya çalışmalıdır
Dervişin fikri ne ise, zikri de odur
Bir insan ne düşünüyor, gönlünden ne geçiriyorsa, bunu hareket ve sözleriyle belli eder; açığa vurur Devamlı kafasında ve gönlünde taşıdıklarının gündemde kalmasını ister
Destursuz bağa girilmez (gireni sopa ile kovarlar)
İzin alınmadan girilmeyecek bir yere girmeye, yapılmayacak bir işi yapmaya kalkan kimse, bunun cezasını fazlasıyla çeker
Deveden büyük fil var
Hiçbir insan sahip olduğu makamın büyüklüğü, elindeki yetki ve imkânların genişliği ile övünmemeli, bunlara sırtını dayayarak büyüklenmemeli, kimseyi hor görmemelidir Çünkü ondan büyüğü ve üstünü her zaman vardır
Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur
Tamah, açgözlülük insanı küçük çıkarlar peşinde koşturur; onu tehlikelere iter, felâketlerle karşı karşıya bırakır ve zarar görmesine yol açar
Devletin malı deniz, yemeyen domuz
Kimi vatan haini, rüşvetçi, menfaatçi kimseler soygunculuğu kural edinmişlerdir Bunlara göre devletin malı çalıp çırpmakla, yemekle tükenmez; bir yolunu bulup da bu maldan aşırıp yararlanmayandan daha budala kim olabilir
Dibi görünmeyen suya girme
İç yüzünü iyi bilmediğin, anlamadığın, öğrenmediğin, bir işe girişme; yoksa tehlikeye düşüp zararlı çıkabilirsin
Dikensiz gül olmaz
Hoşumuza giden, bizi sevindiren, fayda temin ettiğimiz hemen her güzel şeyin kusurlu, eksik ve kötü bir yanı da bulunabilir Eğer bunları elde etmek istiyorsak, hoşa gitmeyen ve bize sıkıntı veren bu yanlarını da hoş görmeliyiz
Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim
İnsanların başına kimi felâketler, sıkıntılar da çok kez dilleri yüzünden gelir Dilini tutmayan, ne zaman ve nasıl konuşacağını bilmeyen insanların başlarına belâ geldiği ve bu yüzden pişmanlık duydukları çok görülmüştür
Dilin cismi küçük, cürmü büyük
Konuşma organımız olan dil, küçük hacimli bir nesnedir Küçük olmasına küçüktür ama büyük suçlar onunla işlenir Kimi zaman sarf ettiği kötü sözler insanın başını belâya sokup felâketini hazırlayabilir
Dilin kemiği yok
Dil kolayca her yana dönebilir Bu özelliğe sahip olan dilde, her türlü kelimeler de kolayca çıkar; insan doğru olmayan, birbiriyle çelişkili sözleri söyleyebilir; önce söylediğini sonra inkâr edip başka şekle çevirebilir
Dinsizin hakkından imansız gelir
Acımasız, kötü, insafsız ve ahlâksız bir kişinin hakkından ancak ondan daha kötü bir kişi gelebilir
Doğmadık çocuğa kaftan (don) biçilmez
Daha ihtimal dahilinde olan, henüz ne olacağı belli olmayan, ele geçmeyen, ortaya çıkmayan bir şey için önceden hazırlık yapmak ve kesin karar vermek doğru değildir Çünkü beklediğimizin aksine bir durumla karşılaşıp zarar görebiliriz
Doğrunun yardımcısı Allah`tır
Hak ve adaletten kopmayan, işlerinde doğruluktan ayrılmayan kişiye Yüce Allah her zaman yardım eder
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
Özellikle çıkarlarını düşünen insanların çoğaldığı, fedakârlığın azaldığı yerlerde yalan dolan, hile, ahlâksızlık artar ve insanlar iki yüzlü olurlar Böyle bir ortamda doğru sözlü olan, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan herkesi eleştiren kişiyi kimse sevmez Herkes onu kınar, yanından ve yöresinden uzaklaştırmaya çalışır Çünkü bu kişi doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve çok kimseyi rahatsız eder Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzüne söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp kovulurlar
Doğru söz (ağıdan) acıdır
Kimi insanlara (özellikle yalancı, çıkarcı, ahlâkı bozuk) kusurlarını, yanlışlarını, düzensizliklerini, yolsuzluklarını ortaya çıkaran sözleri yüzüne karşı söylemek çok acı gelir Çünkü çoklukla bu tür insanlar ya açıklarının ortaya çıkmasını istemezler ya da doğru sandıkları hareketlerinin yanlış olduğunu kabul etmezler
Dokuz at bir kazığa bağlanmaz
1 Her tedbir, tehlikenin büyüklük oranı düşünülerek alınmalıdır Gücü büyük olan tehlikelere küçük ya da zayıf tehlikelerle önlenemez 2 Bir işin başına, birbiri ile anlaşması mümkün olmayan birden çok yetkili kimse getirilmemelidir Çünkü her biri bir yana çeker, anlaşamaz ve birbirlerine düşerler İşi aksatıp geciktirirler
Dolu bardak su almaz
Bilinmeli ki, her insanın kaldıracağı, taşıyacağı bir yük vardır Eğer bu yükten fazlası kendisine yüklenir ve taşıması istenirse verimli bir sonuç da umulmamalıdır Çünkü gücünün üstündeki bir yükün altından yıkılıp kalması, çöküp ezilmesi kaçınılmazdır Bu bakımdan her kişiye ancak yapabileceği bir işi yüklemek lâzımdır
Dolu küpün sesi çıkmaz
Bk “Boş fıçı çok langırdar ” Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz
İslâm dinine göre domuzun her şeyi pistir Eti haramdır, beslenmesi yasaktır Bu nedenle onun derisi de kullanılamaz Üstünde namaz kılınamadığı gibi oturulamaz da Eski düşman da domuz derisi gibidir Ne kadar iyi niyet beslerse beslesin, yakınlık gösterirse göstersin ona güvenilemez; dostluğuna inanılamaz Hiç ummadığımız bir zamanda bize kötülük yapabilir Çünkü kolay kolay düşmanlık duyguları silinmez
Dost acı söyler
Dost sevilip güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimsedir Dostlar hiçbir çıkar kaygısı gütmeden yaklaşırlar insana Düşman kimselerin aksine, insanın iyiliğini isterler Sevinci paylaştıkları gibi üzüntüyü de paylaşırlar Bu bakımdan dostlarımız olanlar eksikliklerimizi, kusurlarımızı, yanlışlıklarımızı yüzümüze karşı söylemekten çekinmezler Bizi memnun etmek için değil doğruyu göstermek için konuşurlar Amaçları bizi düzeltmek, acı da olsa gerçeği yüzümüze söylemektir Bu bakımdan iyiliğimiz için söyledikleri sözlerden ötürü onlara kırılmamalıyız
Dost başa bakar, düşman ayağa
Temiz giyinip kuşanmak hem dost, hem de düşman için oldukça önemlidir Bu durum başımızı yukarıda görmek isteyen dostlarımızı sevindirecek, ayağımızın kaymasını bekleyen düşmanlarımızı da kahredecektir
Dost dostun eyerlenmiş atıdır
Hakikî dost, dostunun en sıkışık zamanında yardımına koşmaya hazır durumda bekler
Dost ile ye, iç; alış veriş etme
Her türlü alış verişin temelinde çıkar yatar Dolayısıyla çıkarların çatıştığı yerde tatsızlıkların baş göstermesi, giderek de dostluğu bozması mümkündür O hâlde dostluklarını sürdürmek isteyen kimseler birbirleriyle alışveriş yaparken ya çok dikkatli olmalı, ya da alışveriş yapmaktan mümkün olduğunca kaçınmalıdırlar
Dost kara günde belli olur
Varlıklı, iyi, güzel ve mutlu günlerimizde bizimle dostluk kuran, arkadaşlık eden, yanımızdan ayrılmak istemeyen çok olur Herkesin mutluluktan bir pay almaya çalıştığı böyle günlerimizde, etrafımızdaki bu kişilerin hepsine gerçek dost diyebilir miyiz? Kuşkusuz hayır Bu ancak işlerimizin kötü gittiği, üzüntülerimizin arttığı, felâketlerin bizi boğmaya çalıştığı günlerimizde belli olur İyi ve mutlu günlerimizde olduğu gibi, bizi kara günlerimizde de yalnız bırakmayan, sıkıntılarımızı paylaşan kişiler gerçek dostlarımızdır msn Öğretmen öss kpss Gazeteler Sohbet hazır mesajlar ders izle Belirli Gün ve Haftalar Çanakkale savaşı şiir şarkı sözleri
Dostluk başka, alış veriş başka
Alış verişin temelinde çıkar, dostluğun temelinde ise fedakârlık yatar Bunu bilip dost kalmak isteyenler alış verişlerini arkadaşlık ilişkisinden ayrı tutarlar Bu kişiler arasındaki dostluk, birinin ötekine fedakârlık yapmasını gerekli kılmaz
Dostun attığı taş baş yarmaz
Dostun acı sözünden veya sert davranışından bize kötülük gelmez Biliriz ki, onun bu yaptığı bizim iyiliğimiz içindir
Duvarı nem, insanı gam yıkar
Bk “Demir nemden, insan gamdan çürür ”
Dünya malı dünyada kalır
Mal, varlık, servet, insanın hoşuna gidecek durum ve şartların bütünü bu dünya içindir İnsan bunların hiçbirini öldükten sonra öbür dünyaya götürecek güçte değildir Öbür dünyaya götüreceği ise iyilik ya da kötülükleridir Bu bakımdan dünya malına fazla tamah etmemeli, kendisini sıkıntıya sokmamalı, gerek kendisi ve gerekse başkaları için malını harcamaktan kaçınmamalıdır
Dünya Sultan Süleyman`a bile kalmamış
Peygamber Hz Süleyman, aynı zamanda büyük ve zengin bir hükümdardı da İnsan, cin, hayvan ve rüzgâr bile Allah`ın izniyle onun hükmüne tâbi idi Ancak o bile bu eşsiz egemenliğine rağmen ölümden kurtulamadı, öbür dünyaya gitti O hâlde ibret alınmalı, bu dünyaya tamah edip bel bağlanmamalıdır
Dünya tükenir, yalan tükenmez
Dünyada yalancıları saymak mümkün değildir Yalancıların çokluğu, yalanın hemen her yerde barınmasına imkân hazırlamıştır Yalanın ortadan kalkması, insanların yalan söyleme alışkanlıklarından vazgeçmeleriyle mümkündür Ancak bu da çok zordur, dolayısıyla yalan sürüp gidecektir
Düşenin dostu olmaz, hele bir yol düş de gör
Zenginliğini, makamını, itibarını kaybeden ve bir felâketle karşılaşan kişinin etrafında kimse kalmaz; iyi, güzel ve mutlu günlerin dostları birer birer kaybolur; çünkü çıkar sağladıkları kaynak kurumuştur Bunun böyle olduğunu ise, ancak bu duruma düşen bilir
Düşman düşmana rahmet (gazel, yasîn) okumaz
Hiçbir zaman düşmandan bir yakınlık, yumuşama ve bir iyilik umulup beklenmemelidir O, eline fırsat geçse kötülüklerin en beteriyle üstünüze yürür
Düşmez, kalkmaz bir Allah
Hayatta hiçbir şey olduğu gibi kalmaz Hemen her şey değişip hâlden hâle girer Sağlıklı bir insan hastalanabilir, zengin de yoksul düşebilir Küçük imkânlar içinde olanlar büyük imkânlara kavuştukları gibi, büyük imkânlar içinde olanlar da ellerindekini yitirebilirler Olumlu ve olumsuz tüm değişmelerin dışında kalan sadece Yüce Allah`tır Bu bakımdan insan kendini büyük görmemeli, elindeki imkânların sürekli varolacağını düşünüp de kibirlenmemelidir
|