Yalnız Mesajı Göster

Atasözleri Sözlüğü

Eski 10-28-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atasözleri Sözlüğü



K

Kaçan balık büyük olur

Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçırılan fırsat ah vah edilerek gözde büyütülür

Kaçanın anası ağlamamış

Karşı koyamayacağı bir tehlikeden ve saldırıdan kaçan kişi kazançlı çıkar Ayrıca yakınlarının üzülmesine yol açacak bir olaya da fırsat vermemiş olur

Kalaylı bakır küflenmez

Saf, temiz, dürüst ve namuslu kimseye kimse kara çalamaz; onun şahsiyetine kimse leke süremez

Kalıp kıyafetle adam, adam olmaz

Ne kadar güçlü, gösterişli, sağlıklı bir vücuda sahip olursa olsun; bu vücudu ne kadar iyi, güzel ve çekici giyim, kuşamla donatırsa donatsın, bütün bunlar kişiyi değerli kılmaz Kişiyi değerli kılan güzel ahlâkı, becerisi, üretkenliği, bilgisi ve çalışkanlığıdır

Kalp kalbe karşıdır

Sevgi karşılıklıdır Birinin hissettiğini diğeri de hisseder, birinin düşündüğünü diğeri de düşünür Zevk, alışkanlık, arzu ve isteklerde de birlik mevcuttur

Kanaat gibi devlet olmaz

Elindekinden hoşnut olan, onu yeter bulan, fazlasını istemeyen, ihtiras beslemeyen kişi kolay doyuma ulaşır ve mutlu olur Bundan ötürü de kolay kolay yokluk çekmez, sıkıntıya düşmez

Kanatsız kuş uçmaz (olmaz)

Gerekli şartları sağlanmayan, araç ve gereci temin edilmeyen, kimi dayanaklardan yoksun bırakılan iş ya da insandan başarı beklenemez

Kanı kanla yumazlar, kanı su ile yurlar

Bir kötülük, kötülük yapılarak düzeltilemez; hatta böyle bir karşılıkta bulunmak işi daha da vahim hâle sokar, içinden çıkılmaz yapar Kötülük ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılabilir

Kara haber tez duyulur

Ölüm veya felâket haberi, kötü haber çabuk duyulur; ağızdan ağıza geçerek hızla yayılır

Karaya sabun, deliye öğüt neylesin

Esası, özü bozuk olan şeyi düzeltmek hemen hemen imkânsızdır İnsanlar için de durum aynıdır Kimi akılsız, anlayışsız, yoldan çıkmış kimseleri de doğru yola getirmek mümkün değildir

Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş

Kardeşler ne kadar geçimsiz, anlaşmaz, kavgalı, dargın olurlarsa olsunlar yine de kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler Çünkü onları birbirine bağlayan bir kan bağı vardır ortada

Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış

Bk “Kardeş, kardeşi atmış, yar başında tutmuş

Karga, kekliği taklit edeyim demiş; kendi yürüyüşünü şaşırmış

İnsanlar yetiştikleri çevrenin eğitimini alırlar Bu bakımdan görgüleri, beceri ve bilgileri, davranışları, yol ve yöntemleri birbirinden farklıdır Buna rağmen kimi kişiler özenti hastalığına yakalanırlar ve onu bunu taklit etmeye başlarlar Ancak bunu beceremezler, bunu beceremedikleri gibi tabiî davranışlarını da yitirir, gülünç duruma düşerler

Karga yavrusuna bakmış, “benim ak-pak evlâdım” demiş

Yaptığı iş ne kadar kusurlu, çocuğu ne kadar çirkin olursa olsun, kişiye bunlar iyi ve güzel görünür Başkalarının bu konuda ne diyeceği o kadar önemli değildir

Kartala bir ok değmiş, o da kendi yeleğinden

Kişi, hayatta karşılaşacağı en büyük kötülüğü çoklukla en yakınlarından görür

Kâr, zararın kardeşidir (ortağıdır)

Ticarette sadece kâr etmek düşünülemez, zarar da edilebilir Ticarete atılan kimse bunu göze almalı, alış verişe öyle girmelidir

Katıra “baban kim?” demişler, “dayım attır” demiş

Kişi kusurlu yanının açığa çıkmasını istemez, bunu gizlemeye çalışır Sadece iyi yanıyla görünmeye ve övünmeye gayret eder

Kaynayan kazan kapak tutmaz

İçin için gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir, önüne geçilemez, kolay kolay yatıştırılamaz

Kaza geliyorum demez

Can veya mal kaybına sebep olan kötü olayın ne zaman olacağını kestirmek mümkün değildir Bu bakımdan önceden kimi tedbir alınmalı, ansızın ortaya çıkacak kazaya karşı hazırlık yapılmalıdır

Kazanmayanın kazanı kaynamaz

Yiyip içmek, geçimini temin etmek isteyen insan çalışıp kazanç sağlamak zorundadır Kazancı olmayan insanın geçinmesi mümkün değildir

Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez

Büyük çıkarlar beklenen yer için küçük fedakârlıklar yapılmalı, kimi sıkıntılara girilmeli ve bundan kaçınılmamalıdır

Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu

Sen başkasına kötülük yaparsan, o da sana kötülük yapacaktır Her şeyin bir karşılığı vardır Unutma ki, her ne edersen onun karşılığını alırsın

Keçi can derdinde, kasap yağ derdinde

Kötü bir duruma düşmüş, büyük zarara uğramış kimi kimseler acı içinde kıvranırken, kimileri de küçük yararlarını düşünürler ve hiç umursamadan bu durumdan istifade etmeye çalışırlar

Keçi nereye çıkarsa oğlağı da oraya çıkar

Küçükler daima büyüklerini taklit ederler, örnek alırlar Anne_baba ne yaparsa çocuk da onu yapar; hangi yola giderse çocuk da o yola gider

Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur

Açgözlü, gözü doymaz, hırslı insanlar küçük bir çıkar için bütün varlığını tehlikeye atar

Kedinin boynuna ciğer asılmaz

Kendisine güvenilmeyecek birine bir şey bırakmak, emanet etmek doğru değildir Yoksa o şey ya zarar görür, ya da yok olur

Kedi uzanamadığı (yetişemediği) ciğere pis (murdar) der

Kimileri, çok istedikleri hâlde elde edemedikleri şeyi hor göstermeye kalkışırlar; beğenmiyor görünürler Böyle davranmakla asıl yapmak istedikleri şey, kendi çaresizliklerinin ortaya koyduğu açığı kapatmaya çalışmaktır

Kele, köseden yardım gelmez

Yardıma muhtaç olan kişi, ihtiyaç duyduğu şey konusunda kendi dururken başkasına yardım edemez Kendi derdine çare bulamamış, kendi işini halledememiş ki, başkasına nasıl yardım etsin?

Kelin ilâcı olsa başına sürer

Bk “Kele, köseden yardım gelmez

Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur

Önce değersiz bulunan, beğenilmeyen bir kimse, küçük bir şey veya bir fırsat elimizden çıkıp yok olunca birden kıymet kazanır; çok önemli ve iyi gibi görülür

Kem göz, kalp akçe sahibinindir

Kötü sözü kimse kabul etmediği gibi, sahte parayı da kimse kabul etmez Kötü söz söyleyenin, geçmeyen para da onu kullananındır

Kendi düşen ağlamaz

Girdiği bir işte kendi zararına kendi sebep olan bir kimsenin yakınmaya hakkı yoktur Çünkü bildiğini okumuş, istediği gibi davranmış, kimseyi dinlememiştir O hâlde kötü sonuca da katlanmalıdır

Kesilen baş yerine konmaz

Bir iş yapıldıktan sonra eski durumuna getirilemez Bu bakımdan bir işe girişmeden, bir davranışta bulunmadan önce, işin nasıl sonuçlanıp sonuçlanmayacağını iyi hesapla; pişman olup olmayacağını iyi düşün taşın ve ondan sonra harekete geçip geçmeme konusunda karar ver

Keskin sirke küpüne (kabına) zarar verir

Öfkeli, sert, sinirli kimsenin zararı kendisinedir Kendini yıprattığı, sağlığına zarar verdiği, toplum içinde saygınlığını yitirdiği gibi işlerini de bozup alt üst eder

Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz

Kişi öncelikle kime danışacağını, kimin peşinden gideceğini iyi bilmelidir Çünkü seçtiği kişi kötü, işe yaramaz biri olabilir ve onun başını belâya sokabilir

Kılıç kınını kesmez

Ne kadar sert ve öfkeli olursa olsun hiçbir kişi yanındakilere, yakınlarına zarar vermez

Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan

Kişi, kiminle arkadaşlık ederse, ondan etkilenir; onun alışkanlıklarına, düşüncelerine eğilim duyar; huyunu, gidişini kapar

Kırkından sonra azanı teneşir paklar

Yaşlandıktan sonra yaşına uymayan davranışlarda bulunan, ahlâksız bir yola sapan, kötü işlere bulaşan insanları doğru yola getirmek çok zordur Bu gibi kimselerin sonu da iyi değildir

Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani

İyi alışkanlıklar edinmiş ve bunu uzun yıllar sürdürmüş kişi, kolay kolay bu yapısından vazgeçip de kötülük edemez

Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar

Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır Yüce Allah, ona ne nasip etmişse ancak ona kavuşur; bu az da olur, çok da

Kızı gönlüne (keyfine) bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya

Evlenme çağındaki kızı büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir Çünkü yaşı gereği hem tecrübesiz, hem de eğlenceye düşkün olur ve ileriyi göremez Bu bakımdan anne baba tarafından denetlenmeli, uyarılmalıdır

Kızını dövmeyen, dizini döver

Kızını, çocuğunu daha küçük yaşta eğitme yoluna gitmeyen, terbiye kurallarını öğretmeyen, gerekirse dövmeyen ileride çok pişman olur; ancak iş işten geçmiştir

Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye

Hayat sıkıntılarla, çelişkilerle doludur Buna bir de insanların nasipleri arasındaki tutarsızlıklar eklenince hayat daha da çekilmez olur Kimileri bolca bulurken, kimileri hiç bulamaz Bu da toplumu kargaşaya sürükler Gerekli olan şey dengeyi sağlamaktır

Kiminin parası, kiminin duası

Öyle işler vardır ki, kiminden para, kiminden de dua alınarak yürütülür Bu dünyada para kadar dua da önemlidir Canı gönülden yapılan duanın önemi büyüktür

Kimse ayranım (yoğurdum) ekşi demez

Herkes sattığı malı; kendi işini, tutumunu ve davranışını över Kendine yönelik eleştiriler yapılsa da aldırmaz, kusur kabul etmez, o methe devam eder

Kimseden kimseye hayır yok (gelmez)

İnsan, yapacağı işte başkasının yardımına güvenirse, hayal kırıklığına uğrar Bu bakımdan bir işe girerken kendine dayanmalı, kendi gücüne güvenmelidir

Kimsenin âhı kimsede kalmaz

Güçlü bir kimsenin dine, yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık ve cefa asla karşılıksız kalmaz Zalimler, er veya geç zulme uğrayanların âhını, bedduasını alırlar ve perişan olurlar

Koça boynuzu yük değil

1 Kişiye kendisinin ve yakınlarının işini görmek ağır gelmez 2 Kişi, kendini savunacak araç-gerecini, güvenlik sistemlerini taşımaktan ve kullanmaktan geri durmaz, bunlar ona yük değildir

Komşu komşunun külüne muhtaçtır

Hayat şartları insanları bir arada yaşamaya zorunlu kılmıştır Bir arada yaşama sosyal hayatı, sosyal hayat da karşılıklı olarak yardımlaşmayı beraberinde getirmiştir Dolayısıyla insan her meselesini tek başına halledemez olmuş, yakınındakine başvurmak zorunda kalmıştır Bu bakımdan komşular birbirlerine en küçük şey için bile muhtaçtırlar Çünkü en önemsiz şeyin yokluğu, büyük bir işin aksamasına yol açabilir

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür

Başka bir kimsenin malı, kişiye olduğundan daha değerli görünür Çünkü insan nefsi doymak bilmez, başkasının elindekine imrenir Hele insanlar birbirlerini çekemiyorlarsa birinin elindeki mal, diğerini sürekli rahatsız eder

Kork Allah`tan korkmayandan

Allah korkusu, öte dünyaya inanan insanları pek çok kötülükten uzak tutar Çünkü yaptığı kötülüklerin cezasız kalmayacağını bilir ve kolay kolay kötülük yapamaz Ama insan yüreğinden Allah korkusunu söküp attı mı, şeytanla baş başa kaldı demektir Artık onun düşünemeyeceği kötülük yoktur, her türlü fenalığı eline fırsat geçti mi kolaylıkla yapar Bu bakımdan böylelerinden çekinmek, uzak durmak, kendini korumak gereklidir

Korku dağları bekletir

1 Korku varlığını her yerde duyurur Yapacağı işe karşı verilecek cezadan korkan kimse o işi yapmaktan çekinir 2 Cezadan veya zulümden kaçan dağlara kaçar, gizlenir, zor da olsa orada yaşamaya çalışır

Korkulu rüya (düş) görmektense uyanık yatmak yeğdir (hayırlıdır)

Tehlikeli bir işe girişmektense o işin sağlayacağı kazançtan vazgeçmek daha iyidir Çünkü sonu pek iyi görülmeyen, her gün ha battım ha batacağım korkusu veren işten insana pek hayır gelmez

Korkunun ecele faydası yoktur

Kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez Bu sebeple korkuyu sürdürmek yerine gelecek tehlikelere karşı önlem alma yoluna gitmek gereklidir Çünkü gelecek olan gelecek, olacak olan olacaktır Üzüntü, korku ise bunu

önleyemeyecektir

Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler

İstenilen nitelikteki şey bulunamayınca onun daha düşük nitelikte olanına da razı olunur Çünkü bir ihtiyaca, kalitesi düşük de olsa cevap verecektir şiir edebiyat Öğretmenler Günlük ve Yıllık Planlar Öğretmenler Forumu Edebiyat Forumu Sohbet Gazeteler video dershane öss soruları kpss soruları oks soruları rüya videolar edebiyat rüya tabirleri Belirli Gün ve Haftalar Şarkı Sözleri Eğitim Haberleri şarkı sözleri matematik

Köpeğe gem vurma kendisini at sanır

Hiçbir değeri olmadığı hâlde kendisine değer verilen, lâyık olmadığı hâlde bir makama getirilen kişi, kendisini gerçekten kıymetli sanıp buna da inanmaya başlar

Köpek ekmek veren kapıyı tanır

Şurası unutulmamalıdır ki, köpek bile kendisini besleyen yeri bilir; o yerin insanına karşı bunu iyi davranışlarıyla belli eder O hâlde insan bunu görmeli ve bunun çok ötesinde olmalıdır Kendisine iyilik eden, yardımcı olan kimselere karşı gerekli saygıyı göstermeli, nankörlük etmemeli ve kendisine uzanan şefkatli elleri unutmamalıdır

Köpek sahibini ısırmaz

Köpek bile kendisini besleyen, kendisini koruyan sahibine saygılı davranır Peki, kişi ne kadar kötü olursa olsun iyilik gördüğü, geçimini sağladığı yere nasıl kötülük edecektir? O da nankörce davranıp zarar veremez

Köpeksiz sürüye (köye) kurt dalar (iner)

Koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düşman girer, saldırır, ne var ne yok hepsini talan eder Eğer elinizdeki yeri ya da ülkeyi iyi koruyup gözetirseniz, düşman sizden uzak durur ve kötü sonlarla karşılaşmazsınız

Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler

Kişi işini gördürünceye kadar yardım beklediği kimseye dil döker, onu över, ne kadar kötü de olsa onu göklere çıkarır Ancak işini gördürdükten sonra bu tavrı birdenbire değişir Karşısındaki kimse, sanki o övdüğü kimse değildir Kuşkusuz bu tavır iki yüzlü kimselerin tavrıdır ki namuslu insanlar bundan uzaktırlar

Körler memleketinde şaşılar padişah olur

Bilgisiz, anlayışsız, beceriksiz insanların bulunduğu bir yerde, çok az bilgi, anlayış ve becerisi bulunan kişiler başa geçip yönetimi ele alırlar

Körle yatan şaşı kalkar (İtle yatan bitle kalkar)

Değersiz, kötü, ahlâksız kişilerle ilişki kurup arkadaşlık yapanlar ister istemez onlardan etkilenir ve kötü huylar kaparlar Çünkü insanı en çok etkileyen yakınında bulunduğu insanlardır

Kötü komşu insanı (adamı) hacet sahibi eder

İnsanlar en çok birbirlerine yakın olan insanlarla yardımlaşırlar İnsanın yardımlaşacağı insanlardan biri de komşusudur Eğer komşu kötü huylu biri ise, kendisinden emanet olarak istenen bir şeyi vermez Emanet isteyen de geri çevrildiği için ihtiyaç duyduğu şeyi satın almak zorunda kalır Böylelikle o kötü komşu, insanı bir alet-eşya sahibi yapmış olur

Kötülük her kişinin kârı, iyilik er kişinin kârı

Bk “İyiliğe iyilik her kişinin kârı

Kötü söyleme eşine, ağu katar-aşına

Yakın ilişkide bulunduğun kimselere (aile fertleri, komşu, arkadaş, mesai arkadaşları vs) iyi davran, onları incitip kırma Eğer böyle yaparsan onlar da senin hakkında hiç iyi düşünmezler, sana daha büyük kötülük yapma yoluna giderler

Kul azmayınca Hak yazmaz

Kişinin başına gelen felâketler hep onun azgınlığı, sapkınlığı yüzündendir Çünkü Yüce Allah hiçbir kuluna zulüm yapmaz Doğru yolda giden toplumlar selâmete ermişler, sapanlar ise felâketlerle karşı karşıya kalmışlardır

Kul hatasız (kusursuz) olmaz

Bk “Hatasız kul olmaz

Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez

Sıkıntıda olan, dara düşen ve kendisine inanan insanları Yüce Allah darda koymaz Onlara en sıkışık anlarında yardım eder, yeter ki o kullar kötü yola sapmadan sabrederek yollarına devam etsinler

Kurda, “Neden boynun (ensen) kalın?” demişler; “İşimi kendim görürüm de ondan” demiş

Kendi işini kendisi gören, başkasına bırakıp yaptırmayan kişinin içi rahattır; çünkü işin bütün yükü ve sorumluluğu ona aittir Dolayısıyla hiç kaygılanıp üzülmez de, keyfine bakar

Kurt dumanlı havayı sever

Kötü niyetli kimseler ortalıktaki karışıklıklardan yararlanma yoluna giderler Çünkü o anda dikkatler dağılmıştır, kimin ne yaptığı belli değildir Dolayısıyla kendilerine engel olacak kimselerin bulunmadığı bu ortamı sever ve bu ortamın oluşmasını istekle beklerler

Kurt kocayınca köpeklere maskara olur

Güçlü, kuvvetli bir kurt ile köpekler kolay kolay başa çıkamazlar, ondan çekinip korkarlar Bunun gibi her bakımdan güçlü, kuvvetli iken herkesi korkutan, tedirgin eden, yıldıran kişi, bu gücünü-kuvvetini kaybettikten sonra onun bunun, aşağılık kimselerin eğlencesi ve oyuncağı hâline gelir

Kurt tüyünü (köyünü) değiştirir, huyunu değiştirmez

Kötü, zalim kimseler kılık-kıyafetlerini, oturdukları ev ve yerlerini değiştirseler de huylarını değiştirmezler; onların bu kötü yapıları devam edip gider

Kuru lâf karın doyurmaz

Anlamsız, yersiz, boş sözlerle bir iş yapılamaz Bir işten olumlu sonuç alınmak isteniyorsa, o konuda eylemde bulunmak, yararı dokunan davranışlar göstermek gereklidir

Kurunun yanında yaş da yanar

Bir düzeni kurmak, huzuru sağlamak için girişilen bir eylem sırasında suç işlemiş kötülerin yanı sıra, suçsuzların da cezalandırıldığı ve zarara uğratıldığı görülür

Kusursuz dost arayan dostsuz kalır

Eksiksiz, noksansız kişi olmaz, hiç kimse mükemmel değildir Bu sebeple kusursuz dost aramak boşunadır Arayan da dostsuz kalır Dost bulmak istiyorsak, insanları kusurları ile kabullenip sevmeliyiz

Kuzguna yavrusu güzel (anka) görünür

Bak “Karga yavrusuna bakmış

Küçük suda büyük balık olmaz

1 Yetenekli, büyük kişiler küçük çevrelerde yetişse bile barınıp kalamaz Bu kişiler kendilerini besleyecek, barındıracak ve olgunlaştıracak daha büyük çevrelere, kültür ortamlarına ihtiyaç duyarlar 2 Küçük kazançlar, küçük ortamlarda; büyük kazançlar da büyük ortamlarda elde edilir Sınırlı, küçük bir ortamda yapılan işten bol kazanç sağlanamaz

Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü

Başkalarının ihtiyaçlarını karşılayan bir meslek dalında çalışıp çabalayan kişi, kendi ihtiyaçlarını ha bugün, ha yarın diyerek ihmal eder ve savsaklar

L

Lâfla peynir gemisi yürümez

Yalnız konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılmaz ve hiçbir iş gerçekleştirilemez Atıp tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalışmak lâzımdır

Lâf torbaya girmez

Ağızdan söz bir kez çıktı mı artık onu gizlemek mümkün değildir Çünkü onu herkesin duyması kaçınılmazdır Bu sebeple söz ağızdan çıkmadan önce iyice düşünmeli, nereye varıp varmayacağı hesaplanmalı ondan sonra sarf edilmelidir

Lâtife lâtif gerek

Şaka yaparken bile kaba, kırıcı olmamak, incelikten ayrılmamak gerektir

Leyleğin ömrü laklakla geçer

Aylak, işsiz-güçsüz, bir iş yapmak istemeyen kişi zamanını boş ve anlamsız konuşmalarla geçirir Çene çalmaktan başka bir işe yaramayan bu kimselerle bir arada bulunarak zaman harcamaktan kaçınmak bir zorunluluktur

Lodosun gözü yaşlı olur

Güneyden veya güney batıdan esen rüzgâr, ardından çoğunlukla yağış getirir

Lokma çiğnenmeden yutulmaz

Her iş bir emekle yapılır Emek, çaba ve diğer yardımcı güçleri sarf etmeden bir şey elde edilemez Alın teri dökülmeden kazanılan şeyden hayır gelmez Nasıl ki çiğnemeden yuttuğumuz şey midemize zarar veriyorsa, emek vermeden elde ettiğimiz şey de bize zarar verir; çünkü helâl değil, haramdır O hâlde bir şey elde etmek istiyorsak çalışmak, alın teri dökmek ve emek vermek zorundayız

M

Mahkeme kadıya mülk değil

Hiçbir kimse, hizmet için bulunduğu kamuya ait bir makam ya da mevkide ömrünün sonuna kadar kalamaz Ayrıca o yeri kendi malı ve mülküymüş gibi de kullanamaz Gün gelir, onu o yere getirenler onu oradan alır, yerine bir başkasını getirebilirler Bu sebeple geçici de olsa devlete ait olan yerleri işgal edenler, o yerlerde yetkilerini yanlış yolda kullanmamalıdırlar

Mal bulunur, can bulunmaz

Mal ve mülk kazanmakla elde edilir Bugün kaybeden, yarın gayretli çalışması sonucu yine bulabilir Ama can öyle mi ya? Canını kaybeden onu bir daha elde edemez Bu bakımdan insan canının kıymetini bilmeli, onu tehlikeye atmamalı Unutmamalıdır ki, ancak sağlığı yerinde olan insan mal kazanabilir

Mal canın yongasıdır

İnsan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acı duyar Çünkü onu kazanırken çok uğraşmış, canını dişine takmış, didinip durmuş ve mal sanki onun bir organı gibi olmuştur

Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek yaktırır

Mart ayı şiddetli soğukların olduğu bir aydır Zaman zaman güneş görünse ve havalar ısınıyor gibi olsa da soğuklar şiddetini azaltmaz Çoklukla bugünlerde yakacak tükenir, insanlar zor durumda kalırlar, evde bulunan kazma-kürek saplarını bile yakmak zorunda kalırlar

Mart`ta yağmaz, Nisan`da dinmezse sabanlar altın olur

Mart ayı oldukça soğuk bir aydır Bu ayda yağmurun yağması ürün için iyi değildir Nisan ise havaların ısınmaya başladığı bir aydır Bu ayda yağacak yağmur, hem de çok yağacak yağmur ürün için oldukça faydalıdır, verimi artırır ve çiftçiyi son derece memnun eder

Maşa varken elini ateşe sokma

1 Bir işten gelebilecek zarardan kendini koruyacak bir yol vardır, o yolu tut Kendini zarardan koruduğun gibi rahat da edersin 2 Yaptırabileceğin biri varken tehlikeli bir işe kendin girme

Mayasız yoğurt çalınmaz (tutmaz)

Bir işin başarıyla yürütülebilmesi, bir işten verim alınabilmesi için uygun bir ortama, gerekli araç-gerece, az da olsa bir sermayeye ihtiyaç vardır

Mazlumun âhı, indirir şahı (yerde kalmaz)

Bk “Kimsenin âhı kimsede kalmaz

Merhametten maraz doğar

Bir kimsenin karşılaştığı kötü durum karşısında üzüntü duyar ve o kişiye yardımda bulunur, iyilik ederiz Ne var ki, kimileri kendisine gösterilen bu yakın ilgiyi kötüye kullanır ve başımızı derde sokar

Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan

Bk “İyilik iki baştan olur

Mescide gerek olan meyhaneye haramdır

Her özellikli şeyin gerekli olduğu bir yer vardır Onun dışında başka bir yerde kullanılamaz Kullanılırsa son derece zararlı olur İçki Müslüman`a haramdır, dolayısıyla içemez ve bulunduramaz Domuz eti Hıristiyanların sofrasına konabilir ama Müslümanların sofrasına sokulamaz Aksi takdirde Müslümanlığın özüne zarar verilmiş olur

Meyveli ağacı taşlarlar

Öyle sıradan kimselerle pek uğraşan olmaz Ama toplumda bir konum edinmiş, bilgili, becerikli ve başarılı kimse kolayca hedef olur; hücumlara maruz kalır Çünkü onun toplumdaki konumu kimilerinin kıskançlık duygularının kabarmasına yol açar

Mızrak çuvala sığmaz (girmez)

Herkesin gözü önünde duran, apaçık bilinen gerçeklerin gizli tutulması, örtbas edilerek yokmuş gibi gösterilmesi imkânsızdır

Minareyi çalan kılıfını hazırlar

Kolay kolay saklanamayacak kadar büyük bir yolsuzluk yapan kimse, sorumluluktan kurtulma yollarını iyiden iyiye düşünür ve ortaya çıkmasını önleyecek tedbirleri önceden alır

Mirî malı balık kılçığıdır, yutulmaz

Devletin malını mülkünü kendisine mal etmek son derece zor ve tehlikelidir Böyle bir teşebbüste bulunsa da rahatça kullanamaz, günün birinde er veya geç bunun hesabı kendisinden sorulur

Misafir kısmeti ile gelir

Geleneklerimiz ve dinimiz olan İslâm, yoldan gelene, yolcuya, konuğa gerekli ilgiyi göstermeyi ve ikramda bulunmayı emreder Bu bakımdan evimizi konuğa açmalı, onu başımıza gelmiş bir külfet gibi görmemeliyiz Eğer dinimizin buyurduğu gibi davranırsak misafiri ağırlamakta güçlük çekmeyiz, evimize bereket dolar Çünkü ikram edene, sakınmadan verene, Yüce Allah misliyle verir Dolayısıyla misafir kısmetini de getirmiş olur

Misafir on kısmetle gelir; birini yer dokuzunu bırakır

Bk “Misafir kısmeti ile gelir

Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer

Bir yere konuk olan, ev sahibinin kendisine özel olarak yapılmış çok güzel şeyler ikram edeceğini düşünebilir Ancak umduğuna kavuşamaz; çünkü ev sahibi, evde ne varsa onu ikram eder Bu bakımdan özel yiyeceklerle ağırlanacağını düşünmemelidir

Misafir üç gün misafirdir

Geleneğimiz bir yerde haddinden fazla kalınmasını ve ev sahibine fazla sıkıntı verilmesini hoş görmez Konuğun bir evde kalmasını üç günle sınırlar Üç günden fazlası ev sahibini sıkıntıya soktuğu gibi, misafiri de zor durumda bırakır Bu bakımdan, konuk, ev sahibinin durumunu anlamak ve üç günden sonra o yerden ayrılıp ev sahibini rahatlatmalıdır Unutulmamalı ki suratlarının asılmasına sebep olduğumuz insanların yanına bir daha zor gideriz

Muhabbet iki baştan

Bk “İyilik iki baştan olur

Mum dibine ışık vermez

Konumu ve yapısı gereği etrafına ışık saçan mum, kendi dibini aydınlatamaz Güçlü kişiler de uzaktakileri kollayıp kayırdıkları ve çokça yardım yaptıkları gibi kendi yakınlarına o kadar fayda sağlayamazlar Çünkü onlar her şeyden önce çıkarlarını düşünen insanlar olmaktan uzaktırlar

Mühür kimde ise Süleyman odur

Hz Süleyman`ın peygamber ve hükümdar olduğunu belirten bir mührü vardı Bu yetki gücünün işareti olarak görülmüş, burdan hareketle söze şu anlam verilmiştir: Bir işte yetki kimde ise kuvvet ondadır, onun buyrukları geçer

Mürüvvete endaze olmaz

Yiğit, mert, iyiliksever, cömert olmanın ne ölçüsü, ne de sınırı vardır Kişi bu hasletlerini olabildiğince geniş ve sınırsız tutabilir; tuttuğu oranda da kendini değerli, eşsiz bir insan yapar

Alıntı Yaparak Cevapla