|
Prof. Dr. Sinsi
|
Atasözleri Sözlüğü
K
Kaçan balık büyük olur
Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçırılan fırsat ah vah edilerek gözde büyütülür
Kaçanın anası ağlamamış
Karşı koyamayacağı bir tehlikeden ve saldırıdan kaçan kişi kazançlı çıkar Ayrıca yakınlarının üzülmesine yol açacak bir olaya da fırsat vermemiş olur
Kalaylı bakır küflenmez
Saf, temiz, dürüst ve namuslu kimseye kimse kara çalamaz; onun şahsiyetine kimse leke süremez
Kalıp kıyafetle adam, adam olmaz
Ne kadar güçlü, gösterişli, sağlıklı bir vücuda sahip olursa olsun; bu vücudu ne kadar iyi, güzel ve çekici giyim, kuşamla donatırsa donatsın, bütün bunlar kişiyi değerli kılmaz Kişiyi değerli kılan güzel ahlâkı, becerisi, üretkenliği, bilgisi ve çalışkanlığıdır
Kalp kalbe karşıdır
Sevgi karşılıklıdır Birinin hissettiğini diğeri de hisseder, birinin düşündüğünü diğeri de düşünür Zevk, alışkanlık, arzu ve isteklerde de birlik mevcuttur
Kanaat gibi devlet olmaz
Elindekinden hoşnut olan, onu yeter bulan, fazlasını istemeyen, ihtiras beslemeyen kişi kolay doyuma ulaşır ve mutlu olur Bundan ötürü de kolay kolay yokluk çekmez, sıkıntıya düşmez
Kanatsız kuş uçmaz (olmaz)
Gerekli şartları sağlanmayan, araç ve gereci temin edilmeyen, kimi dayanaklardan yoksun bırakılan iş ya da insandan başarı beklenemez
Kanı kanla yumazlar, kanı su ile yurlar
Bir kötülük, kötülük yapılarak düzeltilemez; hatta böyle bir karşılıkta bulunmak işi daha da vahim hâle sokar, içinden çıkılmaz yapar Kötülük ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılabilir
Kara haber tez duyulur
Ölüm veya felâket haberi, kötü haber çabuk duyulur; ağızdan ağıza geçerek hızla yayılır
Karaya sabun, deliye öğüt neylesin
Esası, özü bozuk olan şeyi düzeltmek hemen hemen imkânsızdır İnsanlar için de durum aynıdır Kimi akılsız, anlayışsız, yoldan çıkmış kimseleri de doğru yola getirmek mümkün değildir
Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş
Kardeşler ne kadar geçimsiz, anlaşmaz, kavgalı, dargın olurlarsa olsunlar yine de kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler Çünkü onları birbirine bağlayan bir kan bağı vardır ortada
Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış
Bk “Kardeş, kardeşi atmış, yar başında tutmuş ”
Karga, kekliği taklit edeyim demiş; kendi yürüyüşünü şaşırmış
İnsanlar yetiştikleri çevrenin eğitimini alırlar Bu bakımdan görgüleri, beceri ve bilgileri, davranışları, yol ve yöntemleri birbirinden farklıdır Buna rağmen kimi kişiler özenti hastalığına yakalanırlar ve onu bunu taklit etmeye başlarlar Ancak bunu beceremezler, bunu beceremedikleri gibi tabiî davranışlarını da yitirir, gülünç duruma düşerler
Karga yavrusuna bakmış, “benim ak-pak evlâdım” demiş
Yaptığı iş ne kadar kusurlu, çocuğu ne kadar çirkin olursa olsun, kişiye bunlar iyi ve güzel görünür Başkalarının bu konuda ne diyeceği o kadar önemli değildir
Kartala bir ok değmiş, o da kendi yeleğinden
Kişi, hayatta karşılaşacağı en büyük kötülüğü çoklukla en yakınlarından görür
Kâr, zararın kardeşidir (ortağıdır)
Ticarette sadece kâr etmek düşünülemez, zarar da edilebilir Ticarete atılan kimse bunu göze almalı, alış verişe öyle girmelidir
Katıra “baban kim?” demişler, “dayım attır” demiş
Kişi kusurlu yanının açığa çıkmasını istemez, bunu gizlemeye çalışır Sadece iyi yanıyla görünmeye ve övünmeye gayret eder
Kaynayan kazan kapak tutmaz
İçin için gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir, önüne geçilemez, kolay kolay yatıştırılamaz
Kaza geliyorum demez
Can veya mal kaybına sebep olan kötü olayın ne zaman olacağını kestirmek mümkün değildir Bu bakımdan önceden kimi tedbir alınmalı, ansızın ortaya çıkacak kazaya karşı hazırlık yapılmalıdır
Kazanmayanın kazanı kaynamaz
Yiyip içmek, geçimini temin etmek isteyen insan çalışıp kazanç sağlamak zorundadır Kazancı olmayan insanın geçinmesi mümkün değildir
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
Büyük çıkarlar beklenen yer için küçük fedakârlıklar yapılmalı, kimi sıkıntılara girilmeli ve bundan kaçınılmamalıdır
Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu
Sen başkasına kötülük yaparsan, o da sana kötülük yapacaktır Her şeyin bir karşılığı vardır Unutma ki, her ne edersen onun karşılığını alırsın
Keçi can derdinde, kasap yağ derdinde
Kötü bir duruma düşmüş, büyük zarara uğramış kimi kimseler acı içinde kıvranırken, kimileri de küçük yararlarını düşünürler ve hiç umursamadan bu durumdan istifade etmeye çalışırlar
Keçi nereye çıkarsa oğlağı da oraya çıkar
Küçükler daima büyüklerini taklit ederler, örnek alırlar Anne_baba ne yaparsa çocuk da onu yapar; hangi yola giderse çocuk da o yola gider
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur
Açgözlü, gözü doymaz, hırslı insanlar küçük bir çıkar için bütün varlığını tehlikeye atar
Kedinin boynuna ciğer asılmaz
Kendisine güvenilmeyecek birine bir şey bırakmak, emanet etmek doğru değildir Yoksa o şey ya zarar görür, ya da yok olur
Kedi uzanamadığı (yetişemediği) ciğere pis (murdar) der
Kimileri, çok istedikleri hâlde elde edemedikleri şeyi hor göstermeye kalkışırlar; beğenmiyor görünürler Böyle davranmakla asıl yapmak istedikleri şey, kendi çaresizliklerinin ortaya koyduğu açığı kapatmaya çalışmaktır
Kele, köseden yardım gelmez
Yardıma muhtaç olan kişi, ihtiyaç duyduğu şey konusunda kendi dururken başkasına yardım edemez Kendi derdine çare bulamamış, kendi işini halledememiş ki, başkasına nasıl yardım etsin?
Kelin ilâcı olsa başına sürer
Bk “Kele, köseden yardım gelmez ”
Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur
Önce değersiz bulunan, beğenilmeyen bir kimse, küçük bir şey veya bir fırsat elimizden çıkıp yok olunca birden kıymet kazanır; çok önemli ve iyi gibi görülür
Kem göz, kalp akçe sahibinindir
Kötü sözü kimse kabul etmediği gibi, sahte parayı da kimse kabul etmez Kötü söz söyleyenin, geçmeyen para da onu kullananındır
Kendi düşen ağlamaz
Girdiği bir işte kendi zararına kendi sebep olan bir kimsenin yakınmaya hakkı yoktur Çünkü bildiğini okumuş, istediği gibi davranmış, kimseyi dinlememiştir O hâlde kötü sonuca da katlanmalıdır
Kesilen baş yerine konmaz
Bir iş yapıldıktan sonra eski durumuna getirilemez Bu bakımdan bir işe girişmeden, bir davranışta bulunmadan önce, işin nasıl sonuçlanıp sonuçlanmayacağını iyi hesapla; pişman olup olmayacağını iyi düşün taşın ve ondan sonra harekete geçip geçmeme konusunda karar ver
Keskin sirke küpüne (kabına) zarar verir
Öfkeli, sert, sinirli kimsenin zararı kendisinedir Kendini yıprattığı, sağlığına zarar verdiği, toplum içinde saygınlığını yitirdiği gibi işlerini de bozup alt üst eder
Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz
Kişi öncelikle kime danışacağını, kimin peşinden gideceğini iyi bilmelidir Çünkü seçtiği kişi kötü, işe yaramaz biri olabilir ve onun başını belâya sokabilir
Kılıç kınını kesmez
Ne kadar sert ve öfkeli olursa olsun hiçbir kişi yanındakilere, yakınlarına zarar vermez
Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
Kişi, kiminle arkadaşlık ederse, ondan etkilenir; onun alışkanlıklarına, düşüncelerine eğilim duyar; huyunu, gidişini kapar
Kırkından sonra azanı teneşir paklar
Yaşlandıktan sonra yaşına uymayan davranışlarda bulunan, ahlâksız bir yola sapan, kötü işlere bulaşan insanları doğru yola getirmek çok zordur Bu gibi kimselerin sonu da iyi değildir
Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani
İyi alışkanlıklar edinmiş ve bunu uzun yıllar sürdürmüş kişi, kolay kolay bu yapısından vazgeçip de kötülük edemez
Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar
Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır Yüce Allah, ona ne nasip etmişse ancak ona kavuşur; bu az da olur, çok da
Kızı gönlüne (keyfine) bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya
Evlenme çağındaki kızı büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir Çünkü yaşı gereği hem tecrübesiz, hem de eğlenceye düşkün olur ve ileriyi göremez Bu bakımdan anne baba tarafından denetlenmeli, uyarılmalıdır
Kızını dövmeyen, dizini döver
Kızını, çocuğunu daha küçük yaşta eğitme yoluna gitmeyen, terbiye kurallarını öğretmeyen, gerekirse dövmeyen ileride çok pişman olur; ancak iş işten geçmiştir
Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye
Hayat sıkıntılarla, çelişkilerle doludur Buna bir de insanların nasipleri arasındaki tutarsızlıklar eklenince hayat daha da çekilmez olur Kimileri bolca bulurken, kimileri hiç bulamaz Bu da toplumu kargaşaya sürükler Gerekli olan şey dengeyi sağlamaktır
Kiminin parası, kiminin duası
Öyle işler vardır ki, kiminden para, kiminden de dua alınarak yürütülür Bu dünyada para kadar dua da önemlidir Canı gönülden yapılan duanın önemi büyüktür
Kimse ayranım (yoğurdum) ekşi demez
Herkes sattığı malı; kendi işini, tutumunu ve davranışını över Kendine yönelik eleştiriler yapılsa da aldırmaz, kusur kabul etmez, o methe devam eder
Kimseden kimseye hayır yok (gelmez)
İnsan, yapacağı işte başkasının yardımına güvenirse, hayal kırıklığına uğrar Bu bakımdan bir işe girerken kendine dayanmalı, kendi gücüne güvenmelidir
Kimsenin âhı kimsede kalmaz
Güçlü bir kimsenin dine, yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık ve cefa asla karşılıksız kalmaz Zalimler, er veya geç zulme uğrayanların âhını, bedduasını alırlar ve perişan olurlar
Koça boynuzu yük değil
1 Kişiye kendisinin ve yakınlarının işini görmek ağır gelmez 2 Kişi, kendini savunacak araç-gerecini, güvenlik sistemlerini taşımaktan ve kullanmaktan geri durmaz, bunlar ona yük değildir
Komşu komşunun külüne muhtaçtır
Hayat şartları insanları bir arada yaşamaya zorunlu kılmıştır Bir arada yaşama sosyal hayatı, sosyal hayat da karşılıklı olarak yardımlaşmayı beraberinde getirmiştir Dolayısıyla insan her meselesini tek başına halledemez olmuş, yakınındakine başvurmak zorunda kalmıştır Bu bakımdan komşular birbirlerine en küçük şey için bile muhtaçtırlar Çünkü en önemsiz şeyin yokluğu, büyük bir işin aksamasına yol açabilir
Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
Başka bir kimsenin malı, kişiye olduğundan daha değerli görünür Çünkü insan nefsi doymak bilmez, başkasının elindekine imrenir Hele insanlar birbirlerini çekemiyorlarsa birinin elindeki mal, diğerini sürekli rahatsız eder
Kork Allah`tan korkmayandan
Allah korkusu, öte dünyaya inanan insanları pek çok kötülükten uzak tutar Çünkü yaptığı kötülüklerin cezasız kalmayacağını bilir ve kolay kolay kötülük yapamaz Ama insan yüreğinden Allah korkusunu söküp attı mı, şeytanla baş başa kaldı demektir Artık onun düşünemeyeceği kötülük yoktur, her türlü fenalığı eline fırsat geçti mi kolaylıkla yapar Bu bakımdan böylelerinden çekinmek, uzak durmak, kendini korumak gereklidir
Korku dağları bekletir
1 Korku varlığını her yerde duyurur Yapacağı işe karşı verilecek cezadan korkan kimse o işi yapmaktan çekinir 2 Cezadan veya zulümden kaçan dağlara kaçar, gizlenir, zor da olsa orada yaşamaya çalışır
Korkulu rüya (düş) görmektense uyanık yatmak yeğdir (hayırlıdır)
Tehlikeli bir işe girişmektense o işin sağlayacağı kazançtan vazgeçmek daha iyidir Çünkü sonu pek iyi görülmeyen, her gün ha battım ha batacağım korkusu veren işten insana pek hayır gelmez
Korkunun ecele faydası yoktur
Kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez Bu sebeple korkuyu sürdürmek yerine gelecek tehlikelere karşı önlem alma yoluna gitmek gereklidir Çünkü gelecek olan gelecek, olacak olan olacaktır Üzüntü, korku ise bunu
önleyemeyecektir
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler
İstenilen nitelikteki şey bulunamayınca onun daha düşük nitelikte olanına da razı olunur Çünkü bir ihtiyaca, kalitesi düşük de olsa cevap verecektir şiir edebiyat Öğretmenler Günlük ve Yıllık Planlar Öğretmenler Forumu Edebiyat Forumu Sohbet Gazeteler video dershane öss soruları kpss soruları oks soruları rüya videolar edebiyat rüya tabirleri Belirli Gün ve Haftalar Şarkı Sözleri Eğitim Haberleri şarkı sözleri matematik
Köpeğe gem vurma kendisini at sanır
Hiçbir değeri olmadığı hâlde kendisine değer verilen, lâyık olmadığı hâlde bir makama getirilen kişi, kendisini gerçekten kıymetli sanıp buna da inanmaya başlar
Köpek ekmek veren kapıyı tanır
Şurası unutulmamalıdır ki, köpek bile kendisini besleyen yeri bilir; o yerin insanına karşı bunu iyi davranışlarıyla belli eder O hâlde insan bunu görmeli ve bunun çok ötesinde olmalıdır Kendisine iyilik eden, yardımcı olan kimselere karşı gerekli saygıyı göstermeli, nankörlük etmemeli ve kendisine uzanan şefkatli elleri unutmamalıdır
Köpek sahibini ısırmaz
Köpek bile kendisini besleyen, kendisini koruyan sahibine saygılı davranır Peki, kişi ne kadar kötü olursa olsun iyilik gördüğü, geçimini sağladığı yere nasıl kötülük edecektir? O da nankörce davranıp zarar veremez
Köpeksiz sürüye (köye) kurt dalar (iner)
Koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düşman girer, saldırır, ne var ne yok hepsini talan eder Eğer elinizdeki yeri ya da ülkeyi iyi koruyup gözetirseniz, düşman sizden uzak durur ve kötü sonlarla karşılaşmazsınız
Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler
Kişi işini gördürünceye kadar yardım beklediği kimseye dil döker, onu över, ne kadar kötü de olsa onu göklere çıkarır Ancak işini gördürdükten sonra bu tavrı birdenbire değişir Karşısındaki kimse, sanki o övdüğü kimse değildir Kuşkusuz bu tavır iki yüzlü kimselerin tavrıdır ki namuslu insanlar bundan uzaktırlar
Körler memleketinde şaşılar padişah olur
Bilgisiz, anlayışsız, beceriksiz insanların bulunduğu bir yerde, çok az bilgi, anlayış ve becerisi bulunan kişiler başa geçip yönetimi ele alırlar
Körle yatan şaşı kalkar (İtle yatan bitle kalkar)
Değersiz, kötü, ahlâksız kişilerle ilişki kurup arkadaşlık yapanlar ister istemez onlardan etkilenir ve kötü huylar kaparlar Çünkü insanı en çok etkileyen yakınında bulunduğu insanlardır
Kötü komşu insanı (adamı) hacet sahibi eder
İnsanlar en çok birbirlerine yakın olan insanlarla yardımlaşırlar İnsanın yardımlaşacağı insanlardan biri de komşusudur Eğer komşu kötü huylu biri ise, kendisinden emanet olarak istenen bir şeyi vermez Emanet isteyen de geri çevrildiği için ihtiyaç duyduğu şeyi satın almak zorunda kalır Böylelikle o kötü komşu, insanı bir alet-eşya sahibi yapmış olur
Kötülük her kişinin kârı, iyilik er kişinin kârı
Bk “İyiliğe iyilik her kişinin kârı  ”
Kötü söyleme eşine, ağu katar-aşına
Yakın ilişkide bulunduğun kimselere (aile fertleri, komşu, arkadaş, mesai arkadaşları vs ) iyi davran, onları incitip kırma Eğer böyle yaparsan onlar da senin hakkında hiç iyi düşünmezler, sana daha büyük kötülük yapma yoluna giderler
Kul azmayınca Hak yazmaz
Kişinin başına gelen felâketler hep onun azgınlığı, sapkınlığı yüzündendir Çünkü Yüce Allah hiçbir kuluna zulüm yapmaz Doğru yolda giden toplumlar selâmete ermişler, sapanlar ise felâketlerle karşı karşıya kalmışlardır
Kul hatasız (kusursuz) olmaz
Bk “Hatasız kul olmaz ”
Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez
Sıkıntıda olan, dara düşen ve kendisine inanan insanları Yüce Allah darda koymaz Onlara en sıkışık anlarında yardım eder, yeter ki o kullar kötü yola sapmadan sabrederek yollarına devam etsinler
Kurda, “Neden boynun (ensen) kalın?” demişler; “İşimi kendim görürüm de ondan” demiş
Kendi işini kendisi gören, başkasına bırakıp yaptırmayan kişinin içi rahattır; çünkü işin bütün yükü ve sorumluluğu ona aittir Dolayısıyla hiç kaygılanıp üzülmez de, keyfine bakar
Kurt dumanlı havayı sever
Kötü niyetli kimseler ortalıktaki karışıklıklardan yararlanma yoluna giderler Çünkü o anda dikkatler dağılmıştır, kimin ne yaptığı belli değildir Dolayısıyla kendilerine engel olacak kimselerin bulunmadığı bu ortamı sever ve bu ortamın oluşmasını istekle beklerler
Kurt kocayınca köpeklere maskara olur
Güçlü, kuvvetli bir kurt ile köpekler kolay kolay başa çıkamazlar, ondan çekinip korkarlar Bunun gibi her bakımdan güçlü, kuvvetli iken herkesi korkutan, tedirgin eden, yıldıran kişi, bu gücünü-kuvvetini kaybettikten sonra onun bunun, aşağılık kimselerin eğlencesi ve oyuncağı hâline gelir
Kurt tüyünü (köyünü) değiştirir, huyunu değiştirmez
Kötü, zalim kimseler kılık-kıyafetlerini, oturdukları ev ve yerlerini değiştirseler de huylarını değiştirmezler; onların bu kötü yapıları devam edip gider
Kuru lâf karın doyurmaz
Anlamsız, yersiz, boş sözlerle bir iş yapılamaz Bir işten olumlu sonuç alınmak isteniyorsa, o konuda eylemde bulunmak, yararı dokunan davranışlar göstermek gereklidir
Kurunun yanında yaş da yanar
Bir düzeni kurmak, huzuru sağlamak için girişilen bir eylem sırasında suç işlemiş kötülerin yanı sıra, suçsuzların da cezalandırıldığı ve zarara uğratıldığı görülür
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır
Eksiksiz, noksansız kişi olmaz, hiç kimse mükemmel değildir Bu sebeple kusursuz dost aramak boşunadır Arayan da dostsuz kalır Dost bulmak istiyorsak, insanları kusurları ile kabullenip sevmeliyiz
Kuzguna yavrusu güzel (anka) görünür
Bak “Karga yavrusuna bakmış  ”
Küçük suda büyük balık olmaz
1 Yetenekli, büyük kişiler küçük çevrelerde yetişse bile barınıp kalamaz Bu kişiler kendilerini besleyecek, barındıracak ve olgunlaştıracak daha büyük çevrelere, kültür ortamlarına ihtiyaç duyarlar 2 Küçük kazançlar, küçük ortamlarda; büyük kazançlar da büyük ortamlarda elde edilir Sınırlı, küçük bir ortamda yapılan işten bol kazanç sağlanamaz
Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü
Başkalarının ihtiyaçlarını karşılayan bir meslek dalında çalışıp çabalayan kişi, kendi ihtiyaçlarını ha bugün, ha yarın diyerek ihmal eder ve savsaklar
L
Lâfla peynir gemisi yürümez
Yalnız konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılmaz ve hiçbir iş gerçekleştirilemez Atıp tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalışmak lâzımdır
Lâf torbaya girmez
Ağızdan söz bir kez çıktı mı artık onu gizlemek mümkün değildir Çünkü onu herkesin duyması kaçınılmazdır Bu sebeple söz ağızdan çıkmadan önce iyice düşünmeli, nereye varıp varmayacağı hesaplanmalı ondan sonra sarf edilmelidir
Lâtife lâtif gerek
Şaka yaparken bile kaba, kırıcı olmamak, incelikten ayrılmamak gerektir
Leyleğin ömrü laklakla geçer
Aylak, işsiz-güçsüz, bir iş yapmak istemeyen kişi zamanını boş ve anlamsız konuşmalarla geçirir Çene çalmaktan başka bir işe yaramayan bu kimselerle bir arada bulunarak zaman harcamaktan kaçınmak bir zorunluluktur
Lodosun gözü yaşlı olur
Güneyden veya güney batıdan esen rüzgâr, ardından çoğunlukla yağış getirir
Lokma çiğnenmeden yutulmaz
Her iş bir emekle yapılır Emek, çaba ve diğer yardımcı güçleri sarf etmeden bir şey elde edilemez Alın teri dökülmeden kazanılan şeyden hayır gelmez Nasıl ki çiğnemeden yuttuğumuz şey midemize zarar veriyorsa, emek vermeden elde ettiğimiz şey de bize zarar verir; çünkü helâl değil, haramdır O hâlde bir şey elde etmek istiyorsak çalışmak, alın teri dökmek ve emek vermek zorundayız
M
Mahkeme kadıya mülk değil
Hiçbir kimse, hizmet için bulunduğu kamuya ait bir makam ya da mevkide ömrünün sonuna kadar kalamaz Ayrıca o yeri kendi malı ve mülküymüş gibi de kullanamaz Gün gelir, onu o yere getirenler onu oradan alır, yerine bir başkasını getirebilirler Bu sebeple geçici de olsa devlete ait olan yerleri işgal edenler, o yerlerde yetkilerini yanlış yolda kullanmamalıdırlar
Mal bulunur, can bulunmaz
Mal ve mülk kazanmakla elde edilir Bugün kaybeden, yarın gayretli çalışması sonucu yine bulabilir Ama can öyle mi ya? Canını kaybeden onu bir daha elde edemez Bu bakımdan insan canının kıymetini bilmeli, onu tehlikeye atmamalı Unutmamalıdır ki, ancak sağlığı yerinde olan insan mal kazanabilir
Mal canın yongasıdır
İnsan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acı duyar Çünkü onu kazanırken çok uğraşmış, canını dişine takmış, didinip durmuş ve mal sanki onun bir organı gibi olmuştur
Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek yaktırır
Mart ayı şiddetli soğukların olduğu bir aydır Zaman zaman güneş görünse ve havalar ısınıyor gibi olsa da soğuklar şiddetini azaltmaz Çoklukla bugünlerde yakacak tükenir, insanlar zor durumda kalırlar, evde bulunan kazma-kürek saplarını bile yakmak zorunda kalırlar
Mart`ta yağmaz, Nisan`da dinmezse sabanlar altın olur
Mart ayı oldukça soğuk bir aydır Bu ayda yağmurun yağması ürün için iyi değildir Nisan ise havaların ısınmaya başladığı bir aydır Bu ayda yağacak yağmur, hem de çok yağacak yağmur ürün için oldukça faydalıdır, verimi artırır ve çiftçiyi son derece memnun eder
Maşa varken elini ateşe sokma
1 Bir işten gelebilecek zarardan kendini koruyacak bir yol vardır, o yolu tut Kendini zarardan koruduğun gibi rahat da edersin 2 Yaptırabileceğin biri varken tehlikeli bir işe kendin girme
Mayasız yoğurt çalınmaz (tutmaz)
Bir işin başarıyla yürütülebilmesi, bir işten verim alınabilmesi için uygun bir ortama, gerekli araç-gerece, az da olsa bir sermayeye ihtiyaç vardır
Mazlumun âhı, indirir şahı (yerde kalmaz)
Bk “Kimsenin âhı kimsede kalmaz ”
Merhametten maraz doğar
Bir kimsenin karşılaştığı kötü durum karşısında üzüntü duyar ve o kişiye yardımda bulunur, iyilik ederiz Ne var ki, kimileri kendisine gösterilen bu yakın ilgiyi kötüye kullanır ve başımızı derde sokar
Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan
Bk “İyilik iki baştan olur ”
Mescide gerek olan meyhaneye haramdır
Her özellikli şeyin gerekli olduğu bir yer vardır Onun dışında başka bir yerde kullanılamaz Kullanılırsa son derece zararlı olur İçki Müslüman`a haramdır, dolayısıyla içemez ve bulunduramaz Domuz eti Hıristiyanların sofrasına konabilir ama Müslümanların sofrasına sokulamaz Aksi takdirde Müslümanlığın özüne zarar verilmiş olur
Meyveli ağacı taşlarlar
Öyle sıradan kimselerle pek uğraşan olmaz Ama toplumda bir konum edinmiş, bilgili, becerikli ve başarılı kimse kolayca hedef olur; hücumlara maruz kalır Çünkü onun toplumdaki konumu kimilerinin kıskançlık duygularının kabarmasına yol açar
Mızrak çuvala sığmaz (girmez)
Herkesin gözü önünde duran, apaçık bilinen gerçeklerin gizli tutulması, örtbas edilerek yokmuş gibi gösterilmesi imkânsızdır
Minareyi çalan kılıfını hazırlar
Kolay kolay saklanamayacak kadar büyük bir yolsuzluk yapan kimse, sorumluluktan kurtulma yollarını iyiden iyiye düşünür ve ortaya çıkmasını önleyecek tedbirleri önceden alır
Mirî malı balık kılçığıdır, yutulmaz
Devletin malını mülkünü kendisine mal etmek son derece zor ve tehlikelidir Böyle bir teşebbüste bulunsa da rahatça kullanamaz, günün birinde er veya geç bunun hesabı kendisinden sorulur
Misafir kısmeti ile gelir
Geleneklerimiz ve dinimiz olan İslâm, yoldan gelene, yolcuya, konuğa gerekli ilgiyi göstermeyi ve ikramda bulunmayı emreder Bu bakımdan evimizi konuğa açmalı, onu başımıza gelmiş bir külfet gibi görmemeliyiz Eğer dinimizin buyurduğu gibi davranırsak misafiri ağırlamakta güçlük çekmeyiz, evimize bereket dolar Çünkü ikram edene, sakınmadan verene, Yüce Allah misliyle verir Dolayısıyla misafir kısmetini de getirmiş olur
Misafir on kısmetle gelir; birini yer dokuzunu bırakır
Bk “Misafir kısmeti ile gelir ”
Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer
Bir yere konuk olan, ev sahibinin kendisine özel olarak yapılmış çok güzel şeyler ikram edeceğini düşünebilir Ancak umduğuna kavuşamaz; çünkü ev sahibi, evde ne varsa onu ikram eder Bu bakımdan özel yiyeceklerle ağırlanacağını düşünmemelidir
Misafir üç gün misafirdir
Geleneğimiz bir yerde haddinden fazla kalınmasını ve ev sahibine fazla sıkıntı verilmesini hoş görmez Konuğun bir evde kalmasını üç günle sınırlar Üç günden fazlası ev sahibini sıkıntıya soktuğu gibi, misafiri de zor durumda bırakır Bu bakımdan, konuk, ev sahibinin durumunu anlamak ve üç günden sonra o yerden ayrılıp ev sahibini rahatlatmalıdır Unutulmamalı ki suratlarının asılmasına sebep olduğumuz insanların yanına bir daha zor gideriz
Muhabbet iki baştan
Bk “İyilik iki baştan olur ”
Mum dibine ışık vermez
Konumu ve yapısı gereği etrafına ışık saçan mum, kendi dibini aydınlatamaz Güçlü kişiler de uzaktakileri kollayıp kayırdıkları ve çokça yardım yaptıkları gibi kendi yakınlarına o kadar fayda sağlayamazlar Çünkü onlar her şeyden önce çıkarlarını düşünen insanlar olmaktan uzaktırlar
Mühür kimde ise Süleyman odur
Hz Süleyman`ın peygamber ve hükümdar olduğunu belirten bir mührü vardı Bu yetki gücünün işareti olarak görülmüş, burdan hareketle söze şu anlam verilmiştir: Bir işte yetki kimde ise kuvvet ondadır, onun buyrukları geçer
Mürüvvete endaze olmaz
Yiğit, mert, iyiliksever, cömert olmanın ne ölçüsü, ne de sınırı vardır Kişi bu hasletlerini olabildiğince geniş ve sınırsız tutabilir; tuttuğu oranda da kendini değerli, eşsiz bir insan yapar
|