Yalnız Mesajı Göster

Türkçe Kelimeler (O-Ö)

Eski 10-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkçe Kelimeler (O-Ö)



OBA:1- Yurt, mekan, mesken,diyar, çadır, mahalle 2- kabile, aşiret

OBAR: Ev, baraka

OBEN: 1- Genç aygır 2- Erkek deve yavrusu

OBULAZ: (Oblas, oflas) 1- Gözü pek, atılgan 2- Alicenap, yüce gönüllü

OBUT: Şeref, haysiyet

OBUZ: Kaynak, menba

OCAK: (Otak, odak) Ateşlik, ateş olan yer, ateş tüten yer Mec Ev, yuva, insan eğitiminin, başladığı, insanın pişmeye ve biçimlenmeye başladığı yer

OCAKLI: Ocak sahibi

OD: Ot, ateş

ODAK: Ocak, yanma, yansıma merkezi

ODAKAN: Hanım ozan

ODANA: birl Od/Ana

Şamanist gelenekte, “Dişi Melek”

ODATA: birl Od/Ata

Şamanist gelenekte “erkek melek”

ODÇU: Ateşçi

ODGURMUŞ: 1- Oturmuş, oturaklı, sakin, kendinden emin 2- Yuva kuran, birlik kuran

ODHAN: birl Od/Han

Şamanist gelenekte, “Ateş Tanrısı”

OG: Ok (Doğma, doğum, yaratılış)

OGAN: (Okan, Ugan) 1- Tanrı, Tanrılık vasıfları, yaratma, yaratış, doğuş, halik 2- Anlayış, zeka,bilgelik 3- Eski Türklerde, kan davalarına karşı çıkan, oba ve oymaklar arasındaki geçimsizliklerde,arabuluculuk yapan, “Barış Tanrısı” 4- Altay ve Tuna Türklerinde “ Ateş Tanrısı”

OGLAĞU: Körpe, genç kız

OGRAK: 1- Azim, kararlılık 2- Niyet

OGRAŞ: Uğraş, mücadele, meşgale

OGSAT: Benzer, benzerlik, benzeyiş

OGTADURMUŞ: birl Okda/Durmuş ( Bu ad, iki anlamda da yorumlanabilir Akıllı, zeki Durmuş Zor durumda kalan, zor koşullarda olan)

OGUR: 1- Gizlilik, gizem 2- Uğur, baht, talih, mutluluk

OGURLU: Uğurlu

OGURMUŞ: Gizemli, ağzı sıkı

OGUTUR: Gizli, gizemli

OGÜN: birl O/Gün (Eski bir Türk geleneği olan, tarihin önemli ve özel günlerinin anısına verilen, o gün ya da o günlerin yıldönümüne denk düşen günlerde doğanlar için kullanılan bir ad

OĞÇU: Okçu, haberci, ulak

OĞIRCIK: Uğurcuk

OĞLAGU: Körpe kız

OĞLAK: Keçi yavrusu

OĞLAMAN: Bir yaşında doğum yapan, koyun ve keçi

OĞLAN: Oğul, erkek çocuk, genç erkek

OĞRAMIŞ: Uğurlu

OĞRUN: 1- Gizli, gizemli 2- Yavaş, ağır

OĞUL: 1- Oğlan, erkek çocuğu 2- Evlat, genel olarak, kız yada erkek çocuğu

OĞULÇA: 1- Oğulcuk, biricik oğul, biricik evlat 2- En küçük oğul

OĞULGANMIŞ: Oğlu olmayan

OĞUR: 1- Uğur, talih, bahtiyarlık 2- Vakit, zaman, devir

OĞUŞ: 1- Bolluk, bereket 2- Hısım, akraba, nesil

OĞUZ: 1- Ok-Uz 2- Ağuz, ağız 3- Olağanüstülük 4- Çağrı, davet, toparlama

birleştirme, yaratış

OK: 1- Doğum, doğuş, yaradılış 2- Akıl, us 3- Dokunma, el sürme 4- Söyleyiş, çağırış, haber verme 5- Silah, yay ile kullanılan ok 6- Örgüt, teşkilat

OKAN: 1- Ogan 2- Anlayış, fehim

OKATMIŞ: (Okutmuş) Haberci, ulak

OKÇI: 1- Okuyucu, haberci 2- Ok atan, okçu 3- Örgütçü

OKIÇI: Davetçi, davetkar, çağırıcı

OKİ: Çağrı, davetiye

OKLAMIŞ: Ok atmış, savaşçı

OKLU: 1- Akıllı, zeki 2- Örgütlü

OKŞAK: Benzeyen, andıran, tanıdık, bildik

OKŞAN: Benzeyen, okşayan

OKTA: Akıllı, zeki, dahi

OKTAR: 1- Okçu, iyi ok atan 2- Bilgili, akıllı, yaratıcı 3- Davetçi, davetkar

OKUKLU: Alim, bilgin

OKUMAGAN: Arif, eğitimsiz ama kendini yetiştirmiş, olgunlaşmış

OKUNÇ: Toy ve düğün davetiyesi

OKUŞ: 1- Bilgi, bilgelik 2- Bereket

OKUŞLUĞ: 1- Alim, bilgin 2- Bolluk, bereket, bereketli

OKUTGAN: Okutan, eğitmen

OKUTAN: Eğitmen, öğretmen

OKUV: Okuyuş, kıraat, çağırış

OLAGAN: Olan, doğal, olumlu

OLAM: Debdebe, gösteriş, tantana

OLBAK: Oluş, oluşum

OLCA: Ganimet, bolluk

OLCAŞ: Tören, seremoni, tazim

OLCAY: Tanrı sıfatlarından Baht, talih, açık talih, ululuk

OLCAYTU: Açık talih, bahtı açık, bereketli

OLÇA: Ganimet, bereket

OLÇAM: Ganimet, nimet, bolluk

OLÇAR: 1- Saldırı komutu, saldırı 2- haber, havadis 3- Uygun, muvafık

OLÇUM: 1- Olgunluk, olgun, yetişkin 2- Hüner, marifet

OLGAÇ: Olgun, olmuş

OLGUN: Yetişkin, olmuş, kamil

OLUM: Oluş, doğuş, olmaya elverişli

OLUN: 1- Oluş, olgunluk, ağırbaşlılık 2- Genç, taze 3- Soyluluk

OLUŞ: Oluşum, düzen

OMAÇ: Amaç, gaye

OMAK: 1- Soy, kan, soyluluk 2- Aile, akraba

OMAY: (Umay) Seçkin, güzide

OMRAK: Sevilen, maşuka

OMUR: (Umur) 1- İlgi, heves 2- Güç, dayanıklılık, dayanıklı

OMURCA: Sağlam, dayanıklı

OMURTAG: Kartal yavrusu

ONAK: 1- Onanmış, kabul görmüş 2- Sevgili, el üstünde tutulan

ONAL: 1- Doğuş, ortaya çıkış 2- Sağlam, dayanıklı

ONANLI: Sağlam, meyin, mütehammil

ONANMIŞ: Sağlam, bayındır, destekli

ONAT: 1- Sağlam, dayanıklı 2- Yakışıklı 3- Terbiyeli, iyi davranışlı

ONATÇA: Makbul, hatırşinas

ONAY: 1- Sağlam, dayanıklı, uygun 2- Makul, kabul,tasdik

ONG 1- Sağlamlılık, kalıcılık, dayanıklılık 2- İyilik, rahmet, bereket, bolluk 3- Sevinç, neşe, mutluluk

ONGAN: 1- Uğurlu, mutlu, bahtiyar 2- Verimli, gelişkin 3- Bayrak, simge, totem

ONGU: 1- Kar, kazanç 2- Set, sütre

ONGUÇ: Karlı, kazançlı, verimli, uğurlu

ONGUDAY: Karlı, kazançlı

ONGUN: 1-Bolluk ve bereket tanrısı 2- Uğurluluk, verimlilik, kalıcılık 3- Av totemi, kutsanmış av hayvanı 4- Totem, sembol, bayrak, flama

ONGUR: Kurtuluş, salah

ONGUT: Koruyucu, muhafız, kale muhafızı

ONUK: 1- Sağlıklı, dayanıklı 2- Uğurlu, aziz, saygıdeğer 3- Usul, yol, teamül 4- Yararlı, faydalı

ONUŞ: 1- Bereket, bolluk, verim 2- Uğur, talih

OPAK: (Apak) Temiz, bakımlı

OPAN: Mağara, delhiz

OPÇIN: (Apçın,afşın) Zırh, demirağ

OPUR: Obur, iştahlı

OPUZ: Katı,sert

OR: 1- Yer, durak, bölge 2- Doğramak, biçmek 3- Mevki, mertebe 4- Düzen, kuruluş

ORAK: Doğramak, kesmek, doğrayıcı, biçici

ORAN: 1- Taht, şeref makamı 2- Yüksek mevki, yüksek derece

ORAY: birl Or/Ay 1- Aynı, eşit, eş değerde (Kırgızlarda) 2- Fırsat, hamle

(Kazaklarda)

ORAZ: (Uraz, uras, ıraz) Şeref, onur, talih

ORÇUN: 1- Kesici, keskin, doğrayıcı 2- Bölge, vilayet 3- Onurlu, ahlaklı, iyi huylu

ORDA: Orta, merkez (Kağan veya Han otağının bulunduğu yer)

ORDU: (Orda) 1- Orta, çekirdek, merkez 2- Silahlı ve düzenli topluluk

ORDUCA: 1- Ordu ile ilgilenen 2- Ortaca, ortanca

ORGA: Bayrak, flama

ORGARUN: 1- İstihkam 2- Bayraklı, bayrak sahibi

ORGİR: Kesici, biçici

ORGUN: Sırdaş, sır saklayan, ketum

ORHUN: Sır saklayan, sırdaş, gizli, gizemli

ORMAG: Doğramak, biçmek

ORMAN: Ağaçlık, bölge

ORMUŞ: Doğrayan, biçen

ORNAK: 1- Taht, tahtırevan 2- yer, yöre

ORPAG: Menşe, kök, nesep

ORTAÇ: 1- Ortadaki, ortanca 2- Ilımlı, dengeli

ORTAÇI: Ilımlı

ORTAĞ: Ortak, ortalama, ortada buluşma

ORTUG: Ortak, pay sahibi

ORUK: 1- Yol, eylem, gidişat 2- Çare, çözüm, imkan, uygunluk

ORUM: Mera, otlak

ORUN: 1- Makam, mevki, özel yer, şerefli yer, taht 2- Karargah, görev yeri

ORUNÇ: Hediye, bahşiş

ORUNÇAK: 1- Oya, işleme 2- Rehin, emanet

ORUNDUK: Koltuk, iskemle

ORUNGULUK: Bayrak, flama

ORUNLUG: Taht, makam

ORUNTAG: Yüksek mevki, makam

ORUS: 1- Talih, uğur, baht, mutluluk 2- Amaç, hedef

OSKAY: 1- Hamarat, işgüzar 2- Neşeli, şen

OT: 1- Ateş, ocak, ev 2- Nebat, bitki

OTACI: (Utacı) 1- Doktor 2- Eczacı, ot ve bitkilerden ilaç yapan kişi 3- kam, baksı

OTAĞ: 1- Oda, içinde ateş yakılarak oturulabilen büyük ve geniş çadır 2- Yeni evlenenlere armağan edilen ev, çadır

OTAĞA: birl Ot/Ağa evin reisi, aile reisi, evde sözü geçen kişi

OTAK: Yeni evlenenlere armağan edilen ev, çadır, oda

OTAMIŞ: Doktor, hekim

OTANCAK: İlaç, merhem, deva

OTAR: Geçici, fani

OTÇİGEN: birl Ot/Çigen (“Ot/Tigin” adının , Moğol ağzındaki söylenişi)

OTGUN: Kabadayı

OTKUN: Kabadayı

OTLUĞ(K): Ateşli

OTMAN: Ailenin en küçük oğlu Ocağın ateşini yakıp ısıtacak ve devamlılığı sağlayacak olan, Çok eskilerden beri süregelen,Türk töresince çocuklar arasındaki paylaşımlarda ev , en küçük çocuğa kalır Bu yüzden ilerde evin yada mülkün idaresi küçük oğlandadır Yani, ocak,onunla yanmaya devam edecek,aile oba yada oymağın yaşamı onun sayesinde sürecektir Bu çocuklara içeren ”Otman,Ot Tigin,Othan” vb adlar verilir

Otmanlı devletinin kurucusu ve ilk hanı Ertuğrul Beğ’in en küçük oğlu Daha Ertuğrul Bey

ölmeden,Töreye göre,birçok mal mülk, büyük çocuklara, beylik, en küçük olan Otman’a geçmişti

OTMAR: Ateşli, ateş saçan

OVAT: Düzgün, muntazam

OVLAZ: Gözü pek, atılgan

OVMAÇ: El ile yoğrularak yapılan yiyecek

OY: 1- Düşünmek, düşünce, fikir 2- Çukur

OYA: 1- Oyularak yapılan elişi, işleme 2- Emanet, rehin 3- Sempatik, minyon

OYAN: 1- İman, inanç 2- Düşünce, efkar

OYAZ: Çukur, kuyu

OYBAK: Çukurlu vadi

OYBAT: Oyuk ve çukurlu yer

OYGAK: 1-Oya, rehin 2- Uyanık, müteyakkız

OYGUR: Dere yatağı, dere oyuğu

OYINLI: Düşünceli, efkarlı

OYLUM: 1- Çukur, kuyu, boşluk 2- Kurucu, kuruntu, yormak

OYMAK: Yığın, kitle Türklerin sosyal birimleri içindeki sıralamada, Obadan büyü Boy’dan küçük olan akrabalar topluluğu

OYMUR: Dere, dere yatağı

OYNAK: Maral, ceylan, vb Hayvanların bir arada olup su içtikleri kuyu, su birikintisi

OYRAM: Girdap, anafor

OYRAT: Derin, oyuk, derinleşmiş

OYTUN: Kutsanmış, mübarek

OYUR: Vücut, endam

OZ: İleri, ön, önde

OZA: Kadim, eski, ezeli, hep var olan

OZAĞI: Tecrübeli, bilgili, uzman

OZAMIŞ: Uzamış, uzman, usta işinin ehli

OZAN: (Uzan) Öncü, herkesin önünde olup hitap eden, şiir yazan ve okuyan, kopuz çalarak şiir okuyan ve yazan Usta, işinin ehli

OZAR: Uzman, usta, bilir kişi

OZGAN: Kademeli, dereceli, öncelikli

OZMAN: Uzman

OZMUŞ: Uzmanlaşmış, yetik

OZUL: Esas, kaide

OZUT: İkamet, ikametgah

OZUTGAN: İleride, ilerici

ÖBEK:Küçük grup, tim, takım, parça

ÖBGE: Ced, Ata, Soy

ÖCAL: birl Öc/Al intikamcı

ÖCEK: 1- Esinti, hafif yel 2- Burç

ÖCÜT: İntikam, öç

ÖDEM: 1- Borç, bakiye 2- Ödül, mükafat

ÖDEMİŞ: 1- Eczacı, doktor 2- Ricacı, yakaran 3- Borçsuz, bakiyesiz 4- Ödül veren

ÖDEN: 1- Ricacı, duacı 2- Ödül

ÖDGÜLMÜŞ: 1- Övülmüş, övülen, başarılı, ödül almış 2- Ricacı, duacı

ÖDGÜR: Uygun, yerinde, vaktinde

ÖDRÜM: Seçkin, mümtaz

ÖDÜGET: Ricacı, yakarıcı, duacı

Yakutlarda, “ Akarsular Tanrısı”

ÖDÜK: Rica, yakarı, dua, niyaz, arzu

ÖDÜL: 1- Usluluk, akıllılık 2- Yüceltme, ululama, mükafat

ÖDÜN: 1- Ödeme, ödeyiş 2- Yakarış, niyaz

ÖDÜŞ: Vakit, devir

ÖG: (Ok) Ana, anne, yaratan, doğuran

ÖDGÜL: Övülme, övünç kaynağı, övülme nedeni

ÖGE: (Öke) Dahi, çok zeki, çok akıllı

ÖGEÇ: İki yaşına gelmiş koç

ÖGEL: 1- Zeki, akıllı, aklı başında 2- Burç

ÖGET: 1- Akıl, zeka, akıllılık, 2- Sevgi, muhabbet

ÖGİR: Sevinç, neşe, eğlence

ÖGLÜ: Dahi, çok akıllı

ÖGREDİK: 1- Mürebbiye, eğitmen, yetiştirici, öğretmen 2- İdman, talim, antrenman

ÖGRÜ: 1- Öğrenilecek olan 2- Arkadaş, refik

ÖGÜŞLÜ: Övülen, methedilen, övülmeye layık

ÖGDÜ: Övme, methiye

ÖGDÜM: 1- Övülen, methedilen 2- Önce, öncelikli

ÖĞER: Övücü, methedici

ÖĞLEŞ: Akıl birliği, fikir birliği

ÖĞREK: Toplantı yeri, cemiyet , dernek

ÖĞREN: Öğrenmekten

ÖĞRET: Gelenek, terbiye

ÖĞREYÜK: Gelenek, görenek, terbiye

ÖĞRÜK: Munis, cana yakın, el üstünde tutulan

ÖĞRÜNÇ: 1- Deneyimli, bilgili, öğrenmiş, ders almış, yetişmiş 2- Hoşnutluk, memnuniyet

ÖĞTÜ: Metih, övme, ululama

ÖĞTÜR: Övme, methedici

ÖĞÜÇÜ: Övücü, methedici

ÖĞÜLMÜŞ: Başarılı, destekli, övülmeye layık

ÖĞÜN: 1- Öğünmekten öğün 2- İtina, dikkat 3- Sıra

ÖĞÜNÇ: Övünç, iftihar, övünme gerekçesi, iftihar vesilesi

ÖĞÜNÇEK: Öğünmeye değer, öğünme nedeni

ÖĞÜNMÜŞ: Övünmüş, övünmeyi hak etmiş, gururlu

ÖĞÜNÜR: Gururlu, mağrur

ÖĞÜR: Över

ÖĞÜT: 1- Anlayış, kavrayış 2- Nasihat, tavsiye, deneyim aktarımı

ÖK: (ög) 1- Öz, doğuş, oluş, gelişme 2- Zeka, bilme, us, yetenek, ana, doğuran

ÖKÇİ: Okeci, çağırıcı, davet edici, davetiye veren kişi

ÖKÇÜR: Zeki, anlayışlı

ÖKE: Dahi, yanılmaz, bilge, çok akıllı

ÖKER: Dahi, süper zeka

ÖKERMAN: Dahi, bilge, yanılmaz

ÖKLÜ: 1- Dahi, akıllı 2- Egemen, denetimci

ÖKSÜM: Arzu, murat

ÖKSÜZ: Desteksiz, arkasız, oluşumsuz, gelişmeye engel durumu olan, (Halk arasında, anası

olmayan, ölen ya da ayrı olan çocuklar için de bu adın kullanılmasındaki neden, ananın, çocuğun yetişme ve gelişimindeki önemine atfendir)

ÖKTE: 1- Ökeli, akıllı, dahi, yanılmaz, deneyimli, bilgili 2- Azametli, gösterişli

ÖKTEM: 1- Akıllı, bilge 2- Asi, başına buyruk, pervasız 3- Meşhur, gösterişli 4- Bahar, ilk yaz

ÖKTEN: 1- Akıllı, bilinçli 2- Kahraman, cesur, korkusuz, başına buyruk

ÖKÜÇ: 1- Çok, çokluk, bolluk 2- Akıl, us, bilinç

ÖKÜN: Kendine dönüş, öze dönüş

ÖKÜNMÜŞ: Özüne bağlı, özüne dönen

ÖKÜŞ: 1- Çok, çokluk, bolluk, bereket 2- Akıl, bilinç, bilinçli

ÖKÜŞ KARA AÇKI: birl Öküş/Kara/Açkı mec Keskin zekalı

ÖKÜZ: 1- Irmak, nehir, büyük akarsu 2- Uzman, bilge, ehil, dahi

ÖLÇER: 1- Mühendis 2- ağırbaşlı, ölçülü 3- Savaş buyruğu, saldırı buyruğu

ÖLÇÜM: 1- Adap, usul, erkan, yol 2- Ağırbaşlılık

ÖLMEZ: 1- Dirayetli, dayanıklı 2- Çok sevilen, unutulmaz, iz bırakmış

ÖN: 1- Doğu, güneşin doğduğu yön 2- İlk, başlangıç, doğuş, meydana geliş 4- İlke, öncelik, prensip,temel

ÖNAL: birl Ön/Al Öncü, lider, önde olan

ÖNALAN: birl Ön/Alan, lider, öncü

ÖNALDI: birl Ön/Aldı, lider, öncü

ÖNCEK: Önce, önceki, selef

ÖNCEL: 1- Selef, daha önceki 2- Önde olan, öncü, rehber 3- Öncelikli, imtiyazlı

ÖNCELİK: İmtiyaz, torpil

ÖNCÜ: 1- İlk, orijinal 2- Lider, yol açan, önde olan

ÖNCÜL: 1- Öncü, önde, rehber 2- Birinci, ilk

ÖNÇEK: Önceki, önceki, selef

ÖNDAŞ: Aynı öncelikte, aynı imtiyazı paylaşan

ÖNDE: Öncü, önceki

ÖNDEGÜN: birl Önde/Gün 1- Önemli gün 2- Önceki gün

ÖNDER: Önde olan öncü, lider

ÖNDEŞ: Yol açan, rehber, mihmandar

ÖNDÜÇ: Öncü, mihmandar

ÖNDÜL: 1- En önde, en öndeki, öncü 2- Öncelik, imtiyaz

ÖNDÜN: 1- Peşin, peşinat 2- Önde, önde gelen

ÖNE: İleri, ileride, ötede

ÖNEK: Dayanak, direk, destek

ÖNEL: 1- Usta, uzman, pir 2- Vade, mühlet

ÖNEM: Öncelik, imtiyaz, değer, kıymet, hassasiyet

ÖNEN: 1- Önde olan, öne geçen 2- Bağlılık, sadakat

ÖNER: birl Ön/Er Öncü, rehber, kılavuz

ÖNEY: 1- Öne geçen, önde gelen 2- Yükseklik

ÖNG: İlk, birinci, başta gelen

ÖNGEL: 1- Ağırbaşlı, olgun 2- Öncü, öncülük eden

ÖNGEN: 1- Zafer, utku 2- Uzun boylu, levent

ÖNGER: Hiddetli, asabi

ÖNGİ: (Öngü) 1- Değişik, farklı, sıra dışı 2- Önce, öncelikli

ÖNGÜÇ: 1- Öncü, kılavuz 2- Atak, atik, hareketli 3- Delil, kanıt, ispat

ÖNGÜK: Yastıkların ucuna yapıla işleme

ÖNGÜL: Yol gösteren, ön ayak olan

ÖNKUZU: birl Ön/Kuzu mec Kurban, kurbanlık

ÖNÜÇ: Önce, önceki, selef

ÖNÜM: 1- Birinci, ilk 2- Hasılat, ganimet, kar

ÖNÜR: Başlangıç, siftah

ÖNÜRT: Önce, öncelik

ÖNÜT: Önce, öncelik

ÖPGİNE: Öpücük, buse

ÖPKE: İç geçirme, öfke, hırs

ÖPÖZ: Can, ruh, nefs

ÖRÇÜM: Üreyiş, gelişim, büyüme

ÖRÇÜN: İpten örülmüş merdiven

ÖREN: 1- Örme yapan, örücü 2- Eskiden kalma kalıntı, kalıntı kent ya da mezar

ÖRGE: 1- Örnek, motif, örgü örneği 2- Şahika, yükseklik

ÖRGEN: 1- Örülü ip, urgan 2- Keçi kılından yapılan ip

ÖRGÜÇ: 1- Dokuma aleti, dokuma tezgahı 2- Mevki, mertebe 3- Tümsek, tepe

ÖRİKLİ: Şeciyeli

ÖRKEN: 1- Urgan, örülü ip 2- Fidan

ÖRKİN: 1- Fidan 2- Taht, tahtırevan

ÖRNEK: Numune, standart, ölçü

ÖRPEN: 1- Örtülü, kapalı, gizli 2- Alev, alev ışığı

ÖRS: Üzerinde metal maden dövülen demir kütle mec Dayanıklılık

ÖRTE: Örtü, örtülü

ÖRTGÜN: Samanı ayrılmış, harmanlanmış tahıl

ÖRTÜN: Omuz üstüne alınan örgülü giyecek, pelerin

ÖRÜÇ: Örgü malzemesi, dokuma tezgahı

ÖRÜM: Çit, ağıl

ÖRÜN: 1- Saç örgüsü, belik 2- Beyazlık, temizlik 3- Gökyüzünün bulutsuz hali 4- Ürün, hasılat

ÖRÜNDÜ: Arı, temiz, saf, pakize

ÖRÜNDÜL: 1- Seçkin, güzide 2- Saf, temiz, pak

ÖS: Gerçek, hakiki

ÖSRÜK: 1- Mert, özü sözü bir 2- Esrik, kendinden geçmiş

ÖSTERİŞ: Fantezi, hayal, fantastik

ÖTER: 1- Ricacı, yakaran 2- İleri, ileri geçmiş 3- Çığırıcı, ötücü, okuyucu

ÖTGEN: Geçmiş, aşmış, ötede olan

ÖTGÜR: Delici, delip geçen

ÖTİLİG: İtibarlı, saygıdeğer, muhterem

ÖTKER: 1- Ricacı, duacı 2- Geçici, fani

ÖTNÜ: Rica, yakarı, istirham

ÖTÜG: (Ötük) Arz, niyaz, rica, dua, dilek

ÖTÜGEN: (Ötüken)

ÖTÜKEN: 1- Ricacı, duacı, niyazcı, Tanrıya yakaran 2- Geçmiş, mazi, onurlu ve övünçlü mazi

ÖTÜN: 1- Ödün, verme, bağış, mağfiret 2- Yakarı, yalvarış, niyaz

ÖTÜNÇ: 1- Rica, dilek, maruzat, istirham 2- İltimas, tarafgirlik

ÖVET: Övüş, övgü

ÖVGÜ: Övme, methetme

ÖVGÜN: Övülen, övülmeye layık

ÖVÜÇ: Övünç, iftihar

ÖVÜL: Övülen, övülmeye layık

ÖVÜNÇ: Övülmeye yol açan davranış, gurur ve onur kaynağı

ÖVÜT: Öğüt, nasihat

ÖYKE: Öfke, hiddet, hınç

ÖYKÜ: 1- Taklit, benzeme, benzetme, 2- Hikaye

ÖYKÜNÇ: Eğilim, benzeme, taklit etme eğilimi

ÖYLEK: Zaman, devir

ÖYÜK: Coşku, coşkunluk, tezahürat

ÖZ: Kişinin “ben” derken, anlatmak istediği, tinsel varlık 1- Ben, tin, can, ruh, gönül 2- Asıl, esas,temel, unsur 3- Şahsi, kişisel, kendi, kendine aitlik 4- Uz, uzluk, ustalık 5- Dere, ırmak

ÖZAK: birl Öz/Ak mec Soylu

ÖZBEK: birl Öz/Bek mec Cesur, kendine güveni tam

ÖZBİR: birl Öz/Bir mec Soylu

ÖZDEK: 1- Madde, temel, asıl, yapı, kuruluş, oluş, oluşum 2- Beden, vücut 3- Ağacın, köküne yakın olan kısım

ÖZDEL: 1- Soylu 2- Armağan, hediye

ÖZDEN: 1- İçten, samimi 2- Ender rastlanan, olağanüstü 3- Akraba, hısım 4- Armağan, hediye

ÖZEK: 1- Temel, asıl, üs, merkez 2- Can, ruh, gönül

ÖZEL: 1- Ayırt, fark, farklılık 2- Uzman, usta, kalifiye 3- Kişiye özgü, kişisel

ÖZEN: 1- İçten, samimi 2- Dikkat, itina, emek, heves 3- Irmak, küçük akarsu

ÖZENÇ: 1- Gıpta, heves 2- Direnç, gayret, dik başlılık

ÖZERK: birl Öz/Erk Kendine egemen, kendine sözü geçen

ÖZGE: Ben’in karşıtı Başka, öteki, yabancı, ,gayrı

ÖZGEL: Öze ait, özden gelen, samimiyet

ÖZGERİŞ: 1- Hayal, kurgu, fantezi 2- Devrim, başkaldırı

ÖZGÜ: Öze ait, özle ilgili, ait, has, mahsus

ÖZGÜN: Öze ait, özüne ait, orijinal, kendine has

ÖZGÜR: Hür, bağımsız, kendinden başkasını dinlemez

ÖZGÜVEN: birl Öz/Güven Cesaret, kendine güvenme, kendinden emin olma, kendinden bilgi, beceri ve konumundan kuşku duymama

ÖZİ: Fert, Şahıs

ÖZİÇ: Varlık, şahsiyet

ÖZİL: birl Öz/İl mec Anayurt

ÖZKER: 1- Ulu ruhlu kişi 2- İyilik sever, hayırsever

ÖZKONUK: Can, ruh

ÖZLEK: 1- Üretken, münbit 2- Felek, talih 3- Özel, şahsi, kişisel

ÖZLEM: 1- Öz’ün ilgisi, ilgi duyarak yönelişi, hasret 2- Özel, hususi, kişisel

ÖZLEN: 1- Özlenen, aranan 2- Dürüst, özü sözü bir 3- özel, hususi, kişisel

ÖZLEŞ: Kendine dönüş, kendinden veriş

ÖZLÜ: Orijinal, sağlam

ÖZLÜK: Şahsi, özel, kişisel

ÖZMEN: Dürüst, özü sözü bir

ÖZRÜM: Seçkin, seçilmiş

ÖZÜÇ: Vücut, gövde, endam

ÖZÜM: Kendine katma, kendine çekme, kendinden yapma

ÖZVEREN: birl Öz/Veren mecFedakar, fedai

ÖZVERİ: birl Öz/Veri Fedakarlık

Alıntı Yaparak Cevapla