Prof. Dr. Sinsi
|
Şiir Ve Gelenek Nedir ?
ŞİİR VE GELENEK
Bir toplumda kuşaktan kuşağa iletilen kültürel değerlere, alışkanlıklara bilgi, töre ve davranışlara gelenek denir Düğün geleneği,mevlid geleneği,bayram geleneği… gibi
Şiir geleneği daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluşmuştur Geleneği oluşturan şairler arasında sanat anlayışı bakımından ilişki vardır Halk ve aydın, tarihi akış içerisinde kendi dilleriyle kendi şiir geleneklerini oluşturmuşlardır
Mesela Murat Çobanoğlu, geleneği Türk edebiyatının başlangıç tarihine dayanan halk edebiyatının bir temsilcisidir O, dörtlüklerle ve hece vezniyle şiir kozasını oluştururken içinde yaşadığı kültürel ortamın etkisiyle farklı kavramlara ve kelimelere yer vererek geleneğin içinde özgünleşmiştir
Türk edebiyatında üç şiir geleneği vardır:
1-Halk Şiiri Geleneği ve Özellikleri
Halkın içinden yetişmiş ve çoğu okur-yazar olmayan sanatçılar tarafından oluşturulmuştur
Şiirler, sade bir halk Türkçesiyle söylenmiştir
Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır
Hece vezni kullanılmıştır
Kafiyeye önem verilmiştir
Aşk, tabiat,tasavvuf,yiğitlik gibi konular işlenmiştir
Şiirler hazırlıksız olarak söylenmiştir
Genellikle yarım kafiye kullanılmıştır
Gelenek usta-çırak ilişkisiyle bugüne kadar gelmiştir
Koşma,semai,varsağı,destan,ila hi,nefes,mani,türkü gibi nazım şekilleri vardır
Halk şiiri geleneğinin en güçlü temsilcileri Karacaoğlan,Aşık Seyrani,Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu,Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Erzurumlu Emrah,Gevheri’dir
Bu geleneğin son dönem temsilcileri arasında Aşık Veysel, Murat Çobanoğlu ,Aşık Reyhani, Aşık Şeref Taşlıova ve Aşık Mahzuni’nin önemli bir yeri vardır
2- Divan Şiiri Geleneği ve Özellikleri
Divan edebiyatı, saray ve çevresinde gelişen ve aydın zümreye hitap eden bir edebiyattır "Klasik Türk Edebiyatı" ismiyle de anılır
Bu döneme ait şairlerin, şiirlerini topladıkları "divan" adı verilen birer defterleri vardır Her şairin bir divanı olduğu için, divan edebiyatı ifadesi daha yaygındır
Divan şiirinin dilinde Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar sıkça görülür Bu dönemin Türkçesine "Osmanlı Türkçesi" denir
Nazım birimi beyittir
Aruz vezni kullanılmıştır
Şiirlerde aşk, tabiat, din, tasavvuf gibi genellikle ferdi konular işlenmiştir
Şiirlerde konu bütünlüğüne ve bütün güzelliğine değil, beyit güzelliğine yer verilmiştir Yani en güzel şiiri yazmak değil, en güzel beyti yazmak amaçlanmıştır
Kaside, gazel, mesnevi, murabba, terkib-i bend, rubai, şarkı gibi nazım şekilleri vardır
Gazel
Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kâfir
Aman dünyayı yaktın ateş-i sıızan mısın kâfir
Nedir bu gizli gizli ahlar çak-i giribanlar
Aceb bir şuha sende aşık-ı nalan mısın kâfir
Sana kimisi canım kimi cananım deyü söyler
Nesin sen doğru söyle can mısın canan mısın kâfir
Niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya
Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kâfir
Nedim-i zarı bir kafir esir etmiş işitmiştim
Sen ol cellad-ı din ol düşmeni iman mısın kâfir
Nedim
Kelimeler: ateş-i suzan: yakıcı ateş, çak-i giriban yaka yırtmalar, şuh: sevgili, âşık-ı nalan: ağlayıp inleyen aşık, mirat-ı mücella: cilalı ayna, hüsn: güzellik, Nedim-i zar: dertli Nedim,
3- Modern Şiir Geleneği
Bu geleneğin özellikleri şunlardır:
·Bu şiir geleneğinde şiirde ölçünün, nazım biriminin ve kafiyenin şart olmadığı savunulmuş ve ölçüsüz ve kafiyesiz şiirlerin örnekleri verilmiştir
·Sanatlı söyleyişin yerine yalın ve tabiî söyleyiş benimsenmiştir
·Her türlü konu işlenmiştir
·Nazım birimi kullanılmamıştır
·Serbest şiir tarzı benimsenmiştir
·Şiirlerde sözcük dizilişi ve iç ahenk ön plandadır
ÖRNEK METİN: MODERN ŞİİR
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum
Orhan Veli KANIK
|