Yalnız Mesajı Göster

Betimleme (Tasvir) Nedir?

Eski 10-28-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Betimleme (Tasvir) Nedir?



BETİMLEYİCİ ANLATIM ve ÖZELLİKLERİ

Özellikleri:

1Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmak üzere ikiye ayrılır

2Kişinin iç dünyasını anlatan betimlemelere tahlil(ruhsal portre) denir

3Kişinin dış görünüşünü anlatan betimlemelere fiziksel (simgesel) betimleme denir

4Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, Şiir gibi türlerde kullanılır

5Kelimenin yan ve mecaz anlamlarına yer verilebilir

Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme:

1İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır

2Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur

3Ayrıntılar subjektif olarak verilir

4Amaç sanat yapmaktır

Açıklayıcı Betimleme:

1Bilgi vermek amacıyla yazılır

2Genel ayrıntılar üzerinde durulur

3 Ayrıntılar objektif (olduğu gibi)olarak verilir

4Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir

5 Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz

6Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz

Bu tekniği uygulayan yazarın amacı, okuyucunun görmediği bir görüntüyü, olayı, yeri, okuyucunun kafasında canlandırmaktır Yazar özellikle görme duyusundan yararlanarak okuyucunun hayalinde sözcüklerle sanki resim yapar Betimleme özetle, okuyucuya izlenim kazandırmaktır

Bu yöntemde beş duyudan ve hareket öğesinden yararlanılır Hareket öğesi öyküleme yönteminin de öğesidir Betimlemelerdeki hareketler birbirinden kopuktur Neden-sonuç ilişkisiyle birbirine bağlanıp bir olaya yol açmaz

Betimleme paragraflarında sadece bir özel konu ve onun ayrıntıları vardır Ana düşünce söz konusu değildir

Bir betimlemede olay da varsa, o anlatım yöntemi öyküleme sayılır Hareketlilik varsa; ancak olay yoksa o zaman anlatım yöntemi betimleme olarak kalır

Betimleme, ilk kez romantik sanatçılarda ortaya çıkmıştır Çünkü dünya edebiyatında ilk kez onlar gerçek yaşamı, kişileri ve varlıkları ele alma gereği duymuşlardır Gerçekleri, göz önüne getirebilmek için farklılıkların, ayırt edici özelliklerin belirtilmesi gerekir Bu da betimleme türünü doğurmuştur Romantik betimlemeler, daha çok duygulara dayanır Olaylar ve kişi davranışlarıyla bağlantısı yok denecek kadar azdır

Realistlerin betimlemeleri tümüyle gerçektir Onlar bir düz ayna gibi yansıtırlar her şeyi Ayna nasıl iyi kötü, güzel çirkin, doğru yanlış her şeyi gösterirse realist betimlemeler de aynen öyle Bu betimlemelerin olayların gelişimi ve kişilerin karakterlerinin oluşumuyla doğrudan bağlantıları vardır Realist yapıtlardan betimlemeleri atarsanız geriye hiçbir şey kalmaz

Örnek: Köyde iki günden beri olağanüstü zamanlara öz-gü bir hal var Bayram mı? Hayır; çünkü hiç kimse yeni giysilerini giymemiş Biri mi evleniyor? O da değil Yalnız herkes işini gücünü bırakmış, şunun bunun evinde, hemen hemen gizli diyebileceğimiz birtakım toplantılar da Sonra genel bir avarelik, bir kendinden geçiş, gözlerde hiç görmediğim pırıltılar

Konu: Köyün olağanüstü bir anı

Bu betimleme, bir öykü havasında; ancak bir olay yok Bir ana düşünce yok Hareketli anlatım öyküleme için yetmiyor ve anlatım betimleme aşamasında kalıyor

Örnek: Mehtap, küçük koyu pırıl pırıl aydınlatıyor Deni-zin ölü dalgaları başından geçenleri kıyıya anlatıyor Hafif bir meltem, gecenin sıcaklığını bastırmak için tüm soluğunu harcıyor İkimiz de susuyoruz Konuşmak yasak sanki Zaten konuştuğumuz an bu sihirli büyü bozulacak İç dünyalarımız doğanın görkemiyle bir olmuş Suskunluğumuzun gürültüsü yetiyor bize

Konu: Mehtaplı bir gecede koy, deniz ve hissettikleri

Örnek: Kış, Ada'nın her tarafında yerleşebilmek için rüzgârlarını poyraz, yıldız poyraz, maestro, dramudana, gün doğusu, batı karayel, karayel halinde seferber ettiği zaman; öteki yakada yaz, daha pilisini pırtısını toplamamış, bir kenara, oldukça mahzun bir göçmen gibi oturmuştur Gitmekle gitmemek arasında sallanır bir halde, elinde bir pasaport, çıkınında üç beş altın, bekleyen bu güzel yüzlü göçmen tazeyi benden başka bu adada seven hemen hiç kimse yoktur diyebilirim

Konu: Yaz bitimi, Ada'ya kışın gelişi

Örnek: Barba Vasili, sandalın kıçındaki koltuğu suya bıraktı Gözü ipte, küreklere asıldı On dakika sonra arkamızdaki adayı da görmez olduk Sis, gitgide bastırıyor Uzaktan uzağa vapur sesleri sağımızdan mı gelir, solumuzdan mı? Yakınlarda, pek yakınımızda bir hışırtı da duyar gibi olduk Hiçbir şey göremedik ama Bir vapur sanki burnumuzda gibi acı acı öttü

Konu: Ada'da sis

Örnek: Sabahın 6'sı Saroz Körfezi kıpırtısız Kıvrım kıvrım bir sahil Tahta bir iskele İskelede tek ayak üstünde duran iki martı ve balık tutmaya çalışan bir babayla bir oğul Tüm hareketler ağır çekim Arada bir 'hay *******' sözleri, umutlanarak açılmış martı ağızları

Konu: Saat 6 sularında Saroz Körfezi kıyıları

Örnek: Kırış kırış bir yüz Altmış yılın çizgileri Askerlikten kalma bir kurşun yarası izi Çukura kaçmış çakır gözler Dünyanın kahrına dayanmaya çalışan, gelecekten umudu kalmamış bir adam

Konu: 80 yaşındaki bir adamın fiziki ve ruhsal portresi

Betimleme, şiirden sonra en zor yazılan bir türdür Şiirsel bir anlatım, duyarlı bir yaklaşım gerektirir Kimi usta kalemlerin elinden çıkan betimlemeler bir tablo değerindedir Betimleme yapabilmek için ayrıntıları gören bir göze, bunu anlatabilecek olağanüstü bir dile gereksinim vardır

Örnek: Cehennem Nisanı'ında beş sandaldık Güzel bir ocak akşamı Hava lodos Denize kırmızı ren¬gin türküsü yayılmış Çok kaynamış ıhlamur rengindeki yayvan, geniş, ölü dalgalar Sandallar ağır ağır sallanıyor, oltalar bekliyor, insanlar susuyor Otuz beş kulaç suyun altındaki derin sessizliğe, dibindeki dallı budaklı kayaların arasına yedi rengin en koyusu girer mi şimdi? Sinağrit Baba döner mi avdan? Pırıl pırıl eleğimsağma rengi pullarıyla ağır ağır, muhteşem bir ilkçağ kralı gibi zengin, cömert, asil ve zalim mantosu ile dolaşır mı kimbilir? Altuni, zümrüdü, incisi, mercanı, sedefi lacivertliğin içinde yanıp yanıp sönen sarayını özlemiş, acele mi ediyordur?

Örnek: Buradan (Değirmenoluk'tan) Akçadağ'a kadar öyle kayalık öyle sarptır ki Toros, bir ev yerinden daha büyük toprak parçası görülmez Ulu çamlar, gürgenler kayaların arasından göğe doğru ağmıştır Bu kayalıklarda hemen hemen hiçbir hayvan yoktur Yalnız, o da çok seyrek, akşam vakitleri keskin bir kayanın sivrisinde boynuzlarını, büyük çangallı boynuzlarını sırtına yatırmış bir geyik, bacaklarını gerip sonsuzluğa bakarcasına durur

Örnek: İn cin uyanmadan denizin üstü de boş gibidir Bir gecebalıkçılı ya da erkenci iki martı sezilir alaca karanlıkta Amaçsız, kararsız oraya buraya süzülürler İşgüzar işgüzar kanat çırparken birden durulur, suya konarlar Ben onları maçtan önce ısınmaya çıkmış çurçur yeden oyuncularına benzetirim Asıl maç çok sonra başlayacaktır Kocaman gövdesi ve iri kanatları ile bir kaşıkçıkuşu çok yükseklerde tur atıyor Uzakta bir takanın patpatı Kıyıda böcek gagalayan bir denizkırlangıcı Çöpleri eşeleyen uyuz bir köpek

Örnek: Çocuk bir akasya ağacının altına yüzükoyun uzanmış gökyüzünü izlemekteydi Ayaklarını yukarı kaldırmış bir ileri bir geri sallıyordu Ağzının kenarındaki otu çiğniyordu Sırtında yırtık bir keten gömlek, bacağında at ahırı ve ezilmiş yeşil ot kokan bir pantolon vardı Başını az bir şey bizden yana döndürüp uykulu gözlerle bana baktı Ağzındaki otu dudağının öbür yanına itip gözlerini kapadı

Parçada yazarın özellikle görme duyumuzdan yararlanarak hayalimizde bir görüntü oluşturmuştur

Yazarın anlattığı görüntü zihnimizde canlandı mı, canlanmadı mı? Evet, canlandı, öyleyse yazar bizim zihnimizde sözcüklerle resim yaptı Yani betimleme yöntemini kullandı Şuna da dikkatinizi çekerim ki: yukarıdaki parçada öyküleme tekniğine de yer verilmiş Bunu göz ardı edemeyiz Çünkü sıralı olaylar da var

Örnek: Kitabevi iki kattan oluşmakla birlikte üst kat satışa henüz arz edilmemiş veya satış dışı kalacak kitapların son durağı olarak kullanılıyor Tüm heyecan giriş katında, giriş katı yetmiş metrekare dolaylarında ve birkaç metrekarelik bölümü işyeri sahibinin özel odası olarak ayrılmış Bu insan, nitelikli kitapları seçen, çoğunu okuyan zarif bir kitap tutkunu, Kitabevini orta yaşlı bilge bir beyefendi olan yeğeniyle birlikte yönetiyor

Parça betimleme tekniğiyle yazılmıştır Anlatılan mekânın zihnimizde canlanmıştır

Örnek: Bir yanımız kuleli, öbür yanımız Vaniköy koruluğu, Yamaçta bir apartman Yanında yöresinde başka ev apartman yok Hafif bir yokuşun sonunda, tepede, tek başına, on sekiz daireli, iki bölümlü bir apartman Salon dediğimiz ön oda sanki bir kaptan köşkü Karşımızda köprü, ta uzakta Sultanahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Saray Önde Beylerbeyi Sarayı, Çengelköy kıyıları ve Boğaz Buralarda yaşanmadan bilinmesi, algılanması olanaksız bir başka deniz bu

Bu parça da betimleme tekniğiyle yazılmışır Yazarın amacı kendinin gördüğü, okuyucunun görmediği bir görüntüyü okuyucunun zihninde sözcüklerle canlandırmaktır Özellikle görme duyumuza ilişkin ayrıntılara yer verdiğine dikkat edelim

Okuduğunuz parçada yazarın amacının görüntüyü zihnimizde canlandırmak olduğunu söylemiştik Yazar amacını gerçekleştirdi, zihnimizde görüntü canlandı Buradan hareketle bu parçanın anlatım tekniğinin betimleme olduğunu söyleyebiliriz

Örnek: "Kulübenin ardında iki katlı, yaşlı bir bina vardır Bir bırakılmıştık duygusu taşır, lodosun eskittiği yüzünde camlarda yağmur izi Gençliğine duyamamıştır Alt katında kimi işlemez dükkânlar, üst katında ise küçük bir sahil lokantası Sanki dekorunu ve yemeklerini yıllardır hiç değiştirmemiş bir sahil lokantası Bu meydandaki her bina, her yol, her ayrıntı denize göre konum almış gibidir; denizle yüzleşir durur"

İzlenimsel Betimleme Örneği

Mağaranın ağzında büyük ağabeyim elinde kazma, ortanca kürek, küçük olanı da sönük bir gaz lambası ile beklerdi Mağaranın içi uzun bir dehlize benzer, etrafta birtakım acayip şeyler varmış gibi görünür, durmadan tepeden damla damlar su sızar, yer daima ıslak olurdu Ben mağaranın kapısı önünde, bir ayağım içerde, bir ayağım dışarda beklerdim Güneş ağaçlardaki eriklerin üzerine ışıldardı

Açıklayıcı Betimleme Örneği

"Akdeniz Bölgesi'nin çatısını Toros Dağları oluşturur Dağlar bazı yerlerde denize çok sokulur; kayalık ve az girintili çıkıntılı bir kıyı üzerinde dikine inerler Bazı yerlerde ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ovası gibi geniş düzlükler girer Bu bölge özelliğini kendine komşu olan ılık denizden alır Fakat denizin etkisi yüzey şekillerine ve yükseltiye göre değişir"

Örnek Soru 1:

Yirmi yaşından fazla göstermeyen bir genç, çadırın önünde yan yatırılmış el arabasının üstüne oturmuş saz çalıyordu Fenerin aydınlattığı alnı, ter damlalarıyla kaplıydı Sazının sapı, şaşırtıcı bir süratle aşağı yukarı kayan parmaklarının altında bir canlı gibi titriyordu Tellere vuran sağ eli, küçük fakat kendinden emin hareketler yapıyordu Gencin eli, sazın gövdesine yaklaştıkça insan, saz ile el arasında gizli fakat çok anlamlı bir konuşma olduğunu sanıyordu

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Betimleme B) Tartışma C) Açıklama

D) Öyküleme E) Karşılaştırma (1995/ÖYS) Yanıt: A

Örnek Soru 2:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde betimleme yoktur?

A) Söylenenleri hiç duymuyormuşçasına dalgın, düşünceli bir tavırla işini yapmayı sürdürdü

B) Artık bahar geldi derken birdenbire hava bozmuş; damlar, sokaklar, kırlar karla örtülmüştü

C) Az konuşan, doğruyu söyleyen, söylediğini tartan bir insandı

D) İçli, çok duygulu bir adamdı, konuşurken hem ağlar hem ağlatırdı

E) Benim gibi babamın da dedemin de çocukluk ve ilk gençlik günleri bu konakta geçmişti (1993/ÖYS) Yanıt: E

Not: Betimleme bir anın fotoğrafını ortaya koymak idi Bir manzaranın ya da kişinin fotoğrafı çıkarılabilir Öyküleme tekniğinde ise anahtar kavram kameradır Birbirini takip eden durum ve olaylar ancak kamera ile tespit edilip aktarılabilir Öyküleme tekniğinde eylemlerin, olayların devamlılığı söz konusudur

Alıntı Yaparak Cevapla