Yalnız Mesajı Göster

Kuran-İ Kerimde İsmi Geçen Peygamberler

Eski 10-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kuran-İ Kerimde İsmi Geçen Peygamberler



16) Davud Aleyhisselâm Hazret-i Davud, Yakub aleyhisselâm'ın oğlu Yehuda'nın soyundandır İsmail aleyhisselâm'ın vefatından sonra, kendisine peygamberlik verilmiş ve kayınpederi Talut'un ölümünden sonra da İsrail Oğullarına hükümdar olmuşturHazret-i Davud'a verilen "Zebur" adlı kitab, hep öğütlerden, iman esaslarından ve dualardan ibarettir Şeriata ait hükümleri kapsamıyordu Kendisi de, Musa aleyhisselâm'ın şeriatı ile amel etmiştir

Davud aleyhisselâm'ın çok hoş bir sesi vardı Zebur'u okudukça, dinleyenler pek ruhanî zevklere dalardı Bir mucize olmak üzere, mübarek elleri ile demiri mum gibi yumuşatır ve demirden zırh yapardı Kendi elinin emeği ile yiyeceğini kazanırdı Devlet hazinesinden para almak istemezdi İnsanlara daima öğütler verir, adaletle hüküm vermeye çalışır dururdu Kudüs şehrini fethederek hükümet merkezi yapmıştı Umman beldelerini, Halep'i, Nusaybin'i, Ermenistanı ele geçirmişti Kırk sene hükümette bulunduktan sonra yetmiş yaşında vefat etmiştir

17) Süleyman Aleyhisselâm Hazret-i Süleyman, Davud aleyhisselâm'ın oğludur Onun ölümünden sonra on üç yaşında olarak yerine geçmişSonra kendisine peygamberlik de verilmiştir Bu bakımdan, babası gibi peygamberlikle hükümet etme görevlerini bir arada toplamıştırHazret-i Süleyman'a doğuda ve batıda olan hükümdarlar itaat ederek kıymetli hediyeler göndermişler Yemen Melikesi, Belkıs dahi, kendisi ile görüşmeye gelmişti Kızıl denizinde hazırlattığı donanmayı Okyanus sahillerine yollamıştıTetmür ve Balebek şehirlerini ve yedi senede de Mescid-i Aksa'yı yaptırıp tamamlamıştıSüleyman aleyhisselâm, bir mucize olmak üzere kuşların dillerini ve maksadlarını anlarlardı Onun hükmü insanlara ve cinlere, hatta rüzgârlara geçerdi Ahlâk ve hikmete dair yazıları vardır Kırk yıl pek muhteşem bir hüküm sürdükten sonra elli üç veya altmış yaşında vefat etmiştirHazret-i Süleyman'dan sonra İsrail Oğulları iki devlete ayrıldı Bunlardan biri "Yehuda" devletidir ki, hükümet merkezi Kudüs şehri idi Bu devlet insanlar arasında daha çok itibar kazanmıştı Diğeri de "İsraîl" devleti idi İdare merkezi de Nablus ve daha sonra Samire şehri olmuştuBu devletler, sonradan doğru yoldan çıktılar İsrail Devleti, Asûrî'ler tarafından yok edildi Yehuda Devleti de, "Buhti Nassar'ın saldırısına uğradı Yahudilerin birçoğu Babil esaretine düştü Daha sonraları İsraîl Oğulları, İranlıların, Yunanlıların ve Romalıların hakimiyetleri altına düşerek kendi hakimiyetlerini elden çıkardılar

Buhti Nassar, Kudüs'ü ele geçirdiği zaman Beyt-i Makdis'i yıkmış, Tevrat nüshalarını yakmıştı Üzeyr aleyhisselâm ile Daniyel aleyhisselâm'ı da diğer İsraîl alimleri ile beraber Babil'e götürmüştü Daha sonra İran'daki Kiyaniyan Hükümeti Babil'i ele geçirip Geldaniye hükümetini yok edince, İsraîl Oğulları esaretten kurtularak vatanlarına dönmüşler ve Beyt-i Makdis'i yeniden inşa etmişlerdi Hazret-i Uzeyir de, Tevrat'ı ezber okuyup yeniden yazdırmış ve böylece çoktan beri unutulmuş olan Musa peygamberin şeriatı yeniden meydana çıkmış olduKur'ân-ı Kerîm, Hazret-i Üzeyr'e dair bilgi vermektedir Fakat peygamber olup olmadığını açıklamamaktadır İslâm alimlerden bir kısmına göre, Hazret-i Uzeyir bir peygamber değildir, velilerden büyük bir zattır Önceleri Yahudilerden bazıları Hazret-i Üzeyr için "Allah'ın oğludur" diyerek şirke saplanmışlardıKur'ân-ı Kerîm'de isimleri anılan Zülkarneyn ile Lokman'ın peygamberliğinde de ihtilâf vardır Zülkarneyn'in adı, bir rivayete göre "Mus'ab"dırİbrahim aleyhisselâm'ın zamanında yaşadığı rivayet edilir Dünyanın doğusuna ve batısına gitmiş, Ye'cüc ve Me'cüc denilen bir kabileye karşı bir sed (engel) yapmış, pek büyük başarılar elde etmiştir Her halde Yunanlıların İskender'inden başkasıdır Bunun hayatı bizce tamamen bilinmemektedirHazeret-i Lokman'a gelince, bu da rivayete göre Davut aleyhisselâm'ın zamanında yaşamış ve ona kavuşmuştur Salih ve hikmet sahibi bir zattır Yunus aleyhisselâm'ın zamanına kadar yaşamış olduğu rivayet edilir Oğluna olan çok önemli öğütleri Kur'ân-ı Kerîm'de anılmıştır

18) İlyas Aleyhisselâm Hazret-i İlyas, İsrail Oğullarına gönderilmiş mübarek bir peygamberdir İsraîl Oğulları, Hazret-i Süleyman'dan sonra ayrılığa düşmüşler İçlerinden bazıları, Belebek Hakiminin yaptırmış olduğu "Ba'l" adındaki puta tapmaya başlamışlardıKendilerine Allah tarafından bir lütuf olarak gönderilen peygamber Hazret-i İlyas'ın öğütlerini dinlemediler Bu peygamberi beldelerinden çıkardılar Fakat bunun üzerine pek fena bir kıtlığa tutuldular, yaptıklarına pişman oldular İlyas aleyhisselâm'ı arayıp buldular Bir süre onun öğütlerini dinledilerse de, sonra yine isyana başladılar Hazret-i İlyas da onların arasından çekilerek bir yerde kutsal bir şekilde yalnızca yaşamayı tercih etti19) Elyasa' Aleyhisselâm Hazret-i Elyasa, Beni İsraîl peygamberlerindendir İsraîl Oğulları İlyas aleyhisselâm'dan sonra bu peygamberin de öğütlerini kabul etmediler Hazret-i Musa'nın şeriatını bırakarak birbirleri ile uğraştılar Sonunda üzerlerine Asuriye Devleti musallat oldu, hakimiyet kurduHazret-i Elyasa, İsraîl Oğullarının bu yolsuz hareketlerinden usanarak hilâfeti Zülkifl aleyhisselâma bıraktı ve arkasından vefat etti

20) Zülkifl Aleyhisselâm Hazret-i Zülkifl muhterem bir peygamberdir Elyasa' hazretlerine halife olduktan sonra peygamberliğe kavuşmuştur Kavmini tevhid dinine çağırmış, kendilerine birçok etkili öğütler vermiştir Bitlis şehri yakınında gömülü bulunduğu rivayet edilir Şam ve başka yerlerde makamları vardır

21) Yunus Aleyhisselâm Hazret-i Yunus, İsrail Oğullarından gelen mübarek bir peygamberdir Annesine nisbetle "Yunus ibni Metta" diye anılır Asuriye Devletinin hükümet merkezi olan bugünkü Musul şehrinin karşısında harabesi görülen "Ninova" halkına peygamber gönderilmiştir Putlara tapmakta olan Ninova halkı, Hazret-i Yunus'un otuz üç sene devam eden öğütlerini dinlemediler Hazreti Yunus da, Allah tarafından kendisine izin verilmeden Ninova'yı terk etti Dicle kenarına gitti Bir gemiye binerek bir tarafa gitmek istedi Fakat gemi yürümedi, içinde bulunanlar: "Aramızda bir suçlu var," demeye ve suçluyu bulmak için kur'a atmaya başladılar Hazret-i Yunus, "O suçlu kul benim Rabbimden izin almadan kavmimi bıraktım," diyerek kendisini suya attı Hemen büyük bir balık tarafından yutuldu Bereket versin ki, hemen tevbe ve istiğfara başlamış oldu "La ilahe illâ ente sübhaneke innî küntü minezzalimîn = Senden başka hiçbir İlâh yoktur Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim Hiç şüphesiz ben, böyle yapmakla zalimlerden oldum," diyerek Allah'ı tesbihe devam etti Bir süre sonra balık kendisini çıkarıp sahile attı

Yunus aleyhisselâm'dan sonra Ninova şehrini korkunç bir kara duman sarmıştı Oranın halkı hemen Allah Teâlâ'ya yalvararak tevbe ettiler Yaptıklarına pişman oldular O duman da üzerlerinden açılıp gitti Başlarına gelecek belâlardan kurtulmuş oldularHazret-i Yunus tekrar Ninova'ya gelip bir süre daha kutsal görevine devam etmeye çalıştı Sonra bu şehri bırakarak yalnızlık köşesine çekildi ve orada vefat ettiAsurî Devleti sonradan yıkılmıştır Şöyle ki: Medye hükümdarı ile Babil valisi, Ninova şehrini çembere alarak yakıp yıktılar Asurîlerin son hükümdarı bu duruma çok üzüldü Ailesi halkı ile beraber yaktırdığı büyük bir ateşin içine atılarak yanıp gittiler Bu şekilde sona eren Asurî Devleti'nin yerinde "Medye ve Geldan Devletleri" kuruldu

22) Zekeriyya Aleyhisselâm Hazret-i Zekeriyya, Süleyman aleyhisselâm'ın soyundan pek büyük bir peygamberdir Beytü'l-Makdis'de Reis idi Kendisine peygamberlik ihsan edilmiştir Hazret-i Zekeriyya'nın zevcesi "İşa'ın kız kardeşi olan Hanne, kocası İmran'dan Meryem adında bir kız doğurmuştu Daha önce yapmış olduğu adağa dayanarak bu kızını Beyt-i Makdis'in hizmetine bağlamıştı Zekeriyya teyzesinin yanında büyüdükten sonra, Beytü'l-Makdis'de kendisine özel olarak ayrılan bir odada ibadetle meşgul oluyordu Bu pek temiz ve iffetli kız, koca yüzü görmediği halde, Yüce Allah'ın bir kudret ve hikmet eseri olarak gebe kaldı Hazret-i İsa'yı doğurduHazret-i İsa'nın babasız olarak doğmasından dolayı, Yahudiler şüpheye düştüler Babasız çocuk olmaz diyorlardı Oysa ki Âdem aleyhiselâm'ın hem babasız, hem de anasız yaratılmış olduğuna inanmıyorlardı Hazret-i İsa'nın da bir mucize çocuk olduğunu görüp duruyorlardı Sonunda Zekeriyya aleyhisselâm gibi şanı pek yüksek bir peygambere iftira ederek yaşlı halinde onu şehid ettilerBir rivayete göre, Zekeriyya aleyhisselâm, oğlu Yahya aleyhisselâm'ın şehid edilişinden sonra şehid edilmiştir

23) Yahya Aleyhisselâm Hazret-i Yahya, Zekeriyya aleyhisselâm'ın oğludur Babası yaşlı iken annesi İşa'dan doğmuştur Yüce Allah'ın azabından son derece korkar, günleri ah ve inilti ile geçerdi Daha genç yaşta kendisine peygamberlik ihsan edildi Rivayete göre, Hazret-i İsa'dan üç sene veya altı ay önce doğmuştur İlk önce Hazret-i Musa'nın şeriatı ile amel ederdi Sonra İncil'in Hazret-i İsa'ya verilmesi üzerine, İsa aleyhisselâm'ın şeriatı ile amel etmekle görevlendirildiYahya aleyhisselâm, Hazret-i İsa'nın şeriatı ile amele başladığı bir anda idi ki, İsrail Oğullarının Reisi "Hiredus" Musa peygamberin şeriatı üzere kendi kardeşinin kızını almak istedi Fakat Hazret-i Yahya, İsa peygamberin şeriatına dayanarak, artık bu nikâhın caiz olamayacağını bildirdi Bunun üzerine hırsa kapılan Reis, O masum peygamberi henüz otuz yaşlarında iken şehid etti Bu şehid edilişi, rivayete göre, göğe yükseltilmesinden bir yıl önce meydana gelmiştir Bu cinayeti işleyenler, bunun cezasını çekmiştir Yurdları harab olmuş, nesilleri kesilip gitmiştir Ahirette görecekleri azab ise, çok daha korkunçtur

24) İsa Aleyhisselâm İsa aleyhisselâm, Hazret-i Meryem'in oğludur Onun doğuşu büyük bir mucize olmuştur Yahudiler bunu anlayamadılar Kötü zanna düşerek Hazret-i Meryem'i cezalandırmak istediler Fakat Hazret-i İsa daha beşikte yatan bir çocuk iken, Yüce Allah'ın kudreti ile konuşmaya başladı: "Ben Allah'ın kuluyum, bana kitab verdi, bana peygamberlik verdi Beni, her nerede bulunursam bulunayım mübarek kıldı," dedi Bu mucizeyi gören Yahudiler, Hazret-i Meryem'i cezalandırmaktan el çektilerRivayete göre Hazret-i İsa, Beyt-i Makdis'e birkaç kilometre uzaklıkta bulunan "Beyt-i Lahm" köyünde aralık ayının yirmi dördüne raslayan çarşamba gecesi doğmuşturHazret-i Meryem kocaya varmamış olan ve melekler kadar temiz ve iffetli bir halde bulunan bir hal içinde yaşarken, sadece Allah'ın kudreti ile İsa'ya gebe kalmıştı Kur'ân-ı Kerîm bunu açıkça beyan buyurmaktadır Bütün rnüslümanlar bu inancı taşımaktadır Yüce Allah'ımızın büyük kudretini düşünenler, O'nun nice mucizeler gösterdiğini hatırlayanlar, Hazret-i Âdem'in anasız-babasız yaratıldığını düşünenler, artık Hazret-i İsa'nın bu yaratılışını uzak göremezler Bunu hiç bir zaman inkâr edemezler Hazret-i İsa'nın böyle bir mucize olarak yaratılışını inkâr etmek, Kur'ân-ı Kerîm'in şahidliğini yalanlamak demektir Bunu ise, hiç bir mü'min yapamaz; çünkü imandan çıkmış olurHazret-i İsa'nın öyle babasız yaratılmış olduğunu inkâr etmek, Yüce Allah'ın kudretini hudutlandırmak, Kur'ân'ın açık ifadesini değiştirmek, milyonlarca müslümanın asırlardan beri devam eden gerçek inancını bozmak demektir ki, böyle yanlış bir düşünceden Yüce Allah'a sığınırızİsa aleyhisselâm otuz yaşına erince, mübarek İncil'e ve peygamberlik görevine kavuştu Yahudileri doğru yola çağırdı, kendilerine güzel öğütler verdi Onlara büyük mucizeler gösterdi Fakat kendisine pek az insan iman etmişti Onlara "Havarî'ler" denilir Rivayete göre bunlar on iki kişiden ibarettiHazret-i İsa, bir süre annesi ile beraber Ürdün'e bağlı "Nasıre" köyünde oturdu Bundan dolayı kendisine bağlı olanlara "Nasara" ve dinlerine de "Nasraniyet" denilmiştir Böyle rivayet edilmektedirYahudiler nihayet Hazret-i İsa'yı öldürmeye karar verdiler Ona benzettikleri bir adamı tutup Kudüs'de siyaset meydanında darağacına astılar İsa aleyhisselâm ise, Allah'ın emri ve kudreti ile göğe yükseltildi Orada melek şekline büründü Kendisine "Ruhullah" denir Babasız olarak bir kudret ilhamı ile meydana gelmiş olduğu için bu seçkin ünvana sahib olmuşturNasara'nın inançlarına göre Hazret-i İsa, İskender'in Babil'e üstün gelmesinden üç yüz altmış sene sonra doğmuştur Hazret-i İsa doğduğunda annesi Meryem henüz on üçon beş veya yirmi yaşında bulunuyordu Hazret-i İsa otuz yaşında peygamber olmuş, doğduğundan otuz iki sene ve birkaç gün sonra göğe kaldırılmıştır Hazret-i Meryem de, bundan sonra altı yıl daha yaşamıştırFakat İslâm âlimlerinden bir kısmına göre, İsa aleyhisselâm kırk yaşında iken peygamber olmuş, yüz yirmi yaşında iken de göğe yükselmiştirHazret-i İsa'yı öldürmek isteyen Yahudiler, sonradan cezalarını çektiler Şöyle ki: Roma'lılar Kudüs şehrini ele geçirerek Beyt-i Makdis'i yıktılar, kitabları yaktılar Yahudilerin bir kısmını öldürdüler, bir kısmını da esir ettiler Bunun sonunda ne gerçek Musevîlikten, ne de gerçek İsevilikten eser kalmadıGerçekten Hazret-i Musa dini gibi, Hazret-i İsa'nın dini de asıl halini yitirmiş, hiç de yeryüzüne yayılamamıştırŞu da bir gerçek ki, Hazret-i İsa'nın vasiyeti üzerine Havarilerden bazıları öteye beriye dağılıp Hazret-i İsa'nın dinini yaymaya çalışmak istediler Fakat o zaman dünyanın her tarafı cehalet, küfür ve şirk içinde kalmış bulunuyorduYahudilerle putperest olan Romalılar da, Hazret-i İsa'ya bağlı olanların azılı düşmanları idiler İsa dinini kabul edenler, dinlerini gizliyor, gizlice ibadet ediyorlardıBundan dolayı Nasraniyet üç yüz sene kadar genişleyemedi Bu süre içinde de asıl özelliğini yitirmiş İlâhî bir din olmaktan çıkmıştıYahudiler Hazret-i İsa'nın hayatına kasdettikleri gibi, tebliğ ettiği dine de pek çok saldırılarda bulunmuşlar İçlerinden bazıları Hazret-i İsa dinini görünüşte kabul ederek dostluk kurmuş ve halkın bilgisizliğinden faydalanarak Hazret-i İsa'nın tebliğlerini değiştirmişlerdir Hıristiyanlığı akıl ve hikmete aykırı bir hale sokmuşlardıRomalılar ise, Hazret-i İsa dinine karşı açık bir düşman kesilmişlerdi Fakat ne olursa olsun, din duygusu yaratılışta vardır Bundan kalbleri büsbütün yoksun bırakacak bir kuvvet yoktur Romalılar görünüşte üstün bir durumda iken, Hazret-i İsa dinine manen yenildiler Söndürmek istedikleri bir dini parlatmaya hizmet ettiler Ancak gerçek bir din yerine, onun adını taşıyan, hıristiyanlık da denilen aslını yitirmiş ve değiştirilmiş bir din yerleşmiş olduRoma imparatoru Konstantin, Hazret-i İsa'nın doğuşundan üç yüz on sene sonra, siyasî bir maksada dayanarak Hazret-i İsa'ya nisbet edilmiş olan muharref dini kabul etti Bayraklarına hac işareti koydu Yenilen ordusuna güç kazandırmak istedi Hıristiyanlığın yayılması için de birçok gayretler gösterdiKonstantin, eski Bizans kasabasının bulunduğu yerde Konstantiniye (İstanbul) şehrini kurdu Hükümet merkezini de, Roma'dan buraya nakletmişti Bu tarihe kadar Mukaddes İncil'in asıl nüshaları kaybolmuş, İncil adına Havarî'lerle onların talebeleri tarafından birçok risaleler ve tarih kitabları yazılmıştı Bundan dolayı Hıristiyanlar arasında pek çok ayrılık vardı Konstantin'in emri ile "İznik" şehrinde bir din meclisi toplandı Bu meclisin binden fazla üyesi vardı Birçoğu birbirinin dilini anlamıyordu Yüzlerce risale ve kitablardan yalnız dördü, hem de üyelerin sadece bir kısmı tarafından seçilerek İncil adı sadece bunlara verildi

Roma İmparatorluğu daha sonra, doğu ve batı imparatorluğu adıyla ikiye ayrılmıştır Bu devletler birbirini kıskanıyordu Nihayet mezheb bakımından da ikiye bölündüler Roma'da "Rimpapa"ya bağlı kalanlara "Katolik" denildi İstanbul patriğine bağlı kalanlara da "Ortodoks" denildi Daha sonra, birde "Protestanlık" meydana çıkmıştır Buna göre, bugün Hazret-i İsa'ya bağlı olanların başlıca mezhebleri üçtür Bunların da birtakım dalları vardırSonuç: İsa aleyhisselâm'ın bildirmiş olduğu "Tevhid inancına" dayanan bir din, sonradan aslını yitirmiş, şekilden şekile girmiştir Bu dine bağlı olanlar, Hazret-i İsa'ya ve diğer yaratıklara ulûhiyet makamı vermişler, mabedlerini resim ve haçlarla doldurmuşlar, böylece müşriklerin mabedlerine benzer bir hale getirmişlerdir

75- Milâttan itibaren altı asır geçmiş, cihanın her tarafı cehalet ve sapıklık içinde kalmıştı Gerek Roma Hükümeti, gerek İran'daki "Sasaniyan" devleti ahlâk bozukluğu yüzünden çözülmeye yüz tutmuştu Bütün milletler arasında dinsizlik ve ahlâksızlık başta geliyordu Bu bir fetret (boşluk) devri idi Artık dünyayı hak ve hakikata çağırmak, dünyayı düzeltmek için, en büyük ve en son peygamberin gelmesine ihtiyaç vardı Bunun üzerine Yüce Allah beşeriyete ihsanda bulunarak onlara en büyük peygamberi ve peygamberlerin sonuncusu Hazret-i Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizi gönderdi Artık insanlık ufuklarını yeni bir hidayet nuru, o ana kadar görülmemiş bir azamet ve letafetle aydınlatmaya başlamış olduHakkın en parlak nuru ortaya çıktı;Doğdu Kur'ân güneşi, karanlık gece bitti

25) Hazret-i Muhammed Mustafa (salallahu aleyhi ve sellem) Yüce Allah'ın bütün insanlara son Peygamberi olan Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, Arabistan'da Mekke-i Mükerreme şehrinde milâdın beş yüz yetmiş birinci yılında dünyayı şereflendirmişlerdirİslâm'ın ilk yayıldığı yer Arabistan'dır Buraya Ceziretü'l Arab (Arab yarımadası)'da denir Burası Asya Kıt'asının güney batısında büyük bir yarımadadır Hicaz, Yemen, Umman, Hadremut, Necd bölgelerine ayrılır İşte Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere şehirleri, bu araziden olan Hicaz bölgesindedir

Alıntı Yaparak Cevapla