10-28-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Rab Ne Demektir ?
Lut (a s)’un Kavmi
Kur’an-ı Kerim’den öğrendiğimize göre bu kavim de ne Allah’ın varlığını inkar ediyor ve ne de birinci ve ikinci anlamda Allah’ın yaratıcı ve rab olduğunu yadsıyordu Bu kavim yalnızca üçüncü,dördüncü ve beşinci anlamıyla rububiyetini ve O’nun güvenilir temsilcisi sıfatıyla gönderdiği elçisinin risaletini kabul etmiyordu Onlar kendi nefsi arzularına uygun olarak,istedikleri gibi hareket etmek istiyorlardı İşte asıl suçları bu idi ve bu nedenle de azaba müstehak olmuşlardı Aşağıda zikredeceğimiz Kur’an ayetleri buna şehadet etmektedir
“Kardeşleri Lut onlara bir zaman şöyle demişti: Siz hiç (Allah’tan) sakınmaz mısınız? Doğrusu ben sizlere gönderilmiş,güvenilir bir elçiyim Öyleyse Allah’ın gazabından kendinizi koruyun ve bana itaat edin Bunun için sizden bir karşılık da istemiyorum Benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp ta insanlardan erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Doğrusu siz Allah’ın haddini aşmış,oldukça azgın bir kavmisiniz ” (Şuara, 162-166)
Böyle bir hitabın Allah’ın varlığını,yaratıcı ve rab olduğunu inkar etmeyen bir kavme yapılacağı açıktır Nitekim söz konusu kavim Hz Lut (a s)’a cevaplarında “Allah da kim?” veya “yaratıcı da kim oluyor” ya da “O da nereden rabbimiz oluyor” demeyip bilakis şöyle karşı çıkmışlardır;
“Ey Lut,eğer bu söylediklerinden vazgeçmezsen ülkeden sürülenlerden olacaksın ” (Şuara, 167)
Kur’an’da bu hadise başka bir yerde şu şekilde anlatılmaktadır:
“Lut da kavmine gönderildiğinde ‘Siz sizden önce dünyada hiç kimsenin yapmadığı aşağılık bir fiil işliyorsunuz Siz erkeklere yaklaşıyor,yol kesiyor ve toplantılarınızda herkesin gözü önünde çirkin şeyler yapmıyor musunuz?’ dediğinde,kavminin cevabı, ‘Eğer sözünde sadık isen,getir Allah’ın azabını üzerimize’ demekten başka bir şey olmadı ” (Ankebut, 28-29)
Bu,hiç de Allah’ı inkar eden bir kavmin cevabına benzemiyor O halde onların sapıtmalarının sebebi Allah’ın uluhiyet ve rububiyetini inkar etmeleri değildir Asıl sebep (tabiatüstü) planda Allah’ı ilah ve rab olarak kabul etmelerine rağmen kendi siyasi,ahlaki ve toplumsal yaşamlarında Allah’a itaat ve O’nun kanunlarına uymayı yadırgamaları ve gönderdiği elçinin gösterdiği yolda yürümeye yanaşmamalarıdır
|
|
|