Yalnız Mesajı Göster

Minicik Sözlük (M)

Eski 10-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Minicik Sözlük (M)



mıh: çivi

mıknatıs: bazı metalleri çeken madde

mıntıka: bölge

mısrâ: şiirin her bir satırı

mıstar: cetvel

mızrâk: ucu sivri savaş aleti

miâd: vade

midâd: mürekkep

midevî: mide ile ilgili

miftah: anahtar

mihâl: kuvvet

mihânikiyyet: mekaniklik

mihenk: deneme taşı

mihmân: misafir

mihmândâr: misafiri olan

mihnet: sıkıntı, tasa

mihrâb: imamın namaz kıldırdığı yer

mihrâk: odak

mihver: eksen

Mikâil: dünya işlerini düzenlemekle görevli melek

mikdâr: miktar, nicelik

mikyas: ölçü, ölçek

mikyasvari: ölçü gibi

mil: ince metal, sel birikintisi

milâd: doğum günü

milâdî: milada dayanan

milel: milletler

milis: sivil ordu

millet: aynı dinden olanlar topluluğu

milletdaş: aynı milletten olan

milletperver: milletini seven

millî: milletle ilgili

milliyet: aynı milletten olma hâli

milliyetperver: milliyetçi, milletini seven

mîmar: bina tasarımcısı

mimsiz medeniyet: deniyet, yani alçaklık

minâ: cam, billur, sırça, parlak

minârât: minareler

minber: camide hutbe okunan yer

minhâc: yol, meslek, metod

minindillah: Allah katında

minnet: iyiliğe karşı duyulan şükür hissi, başa kakma

minnetdâr: minnet eden

minnetdârâne: minnet duyarak

minnetdârlık: minnet hissetme

mintarafillah: Allah tarafından

minvâl: tarz, yol, gidiş

mîr: bey, amir

mîrâc: merdiven

Mîrâc: Peygamberimizin semaya çıkma mucizesi

Mîrâciye: Mevlidin mîraçla ilgili bölümü

mîrâcvârî: mîraç gibi

miralay: albay

miras: ölen kimsenin yakınlarına kalan malı

mirât: ayna

mîrî: devlet malı

mirkat: mertebe, derece

mirlivâ: tuğgeneral

mirsâd: gözetleme yeri

mirzâ: reis, bey

misafirhâne: misafir evi

misafirperver: misafiri seven

mîsak: sözleşme

misâl: örnek, bir alem adı

misâlî: misâl hâlinde, misâlle ilgili

misâlîye: misâlle ilgili olan

misbah: lamba, kandil

misdâk: onaylayıcı delil

misil: eş, benzer

misillü: benzeri, gibi

misk: güzel koku

miskal: 4,5 gram ağırlık

miskin: yoksul, uyuşuk, tembel, zavallı

mislen: benzer olarak

misliyet: benzerlik, eşlik

mismar: çivi

mistar: cetvel

mistik: içle ilgili

misvâk: sünnet olan diş temizleme aleti, bir ağacın kökü

misyon: vazife

misyoner: Hıristiyanlığı yaymakla görevli kimse

mîşâr: onda bir

mişkât: lamba konan yer, kandil

mişvâr: davranış, gidişat

miting: bir gaye uğruna yapılan büyük toplantı

mitoloji: efsane ilmi

mitralyöz: makinalı tüfek

miyan: orta, ara

mîyâr: ölçü

mizâc: huy, yaradılış

mizâh: komedi, gülmece

mîzan: terazi, tartı, ölçü

mîzancık: küçük terazi, ölçücük

mîzenend: söylüyorlar, vuruyorlar

model: örnek, misal

Moğol: Asyada bir kavim

molla: büyük âlim, medrese talabesi

moral: ruh gücü

muaccel: acele, peşin

muacciz: sıkıntı verici, rahatsız edici

muâddel: düzeltilen

muâddil: düzeltici

muâdil: denk, dengeli

muâf: affolunmuş, ayrı tutulmuş

muâhede: antlaşma

muâheze: sorgulama, azarlama

muahhar: sonraki

muâhid: antlaşma yapan

muâkıb: cezalandıran

muâkıd: sözleşen

muakkib: izleyen

muâlece: işe girişme

muallâ: yüce

muallak: boşlukta, askıda

mualleka: asılan

muallekât: asılanlar

muallekatısebâ: Kâbe duvarına asılan yedi ünlü şiir

muallem: talimli, eğitilmiş

muallim: ilim belleten, öğretmen

muallime: hanım öğretmen

muamelât: muameleler, işlemler

muamele: davranış, işlem

muammâ: bilmece

muammââlûd: bilmeceli

muammer: uzun ömürlü

muânaka: sarılma

muânân: ananeli, belgeli

muânid: aykırı, direnen

muannid: inatçı

muannidane: inat edercesine

muanven: ünvanlı, namlı

muâraza: çekişme, tartışma, muhalefet

muârefe: tanışma

muâreke: kavga

muârız: muarazacı, muhalif, çekişen, tartışan

muarrâ: temiz, arınmış

muarreb: Araplaşmış

muarref: tanıtılmış

muarrif: tanıtıcı

muâsır: çağdaş

muâşaka: sevişme

muâşeret: iyi geçinme, görgü

muâteb: azarlanmış

muattal: işlemez, işsiz

muattar: ıtırlı, güzel kokulu

muattıl: îmansız, tanrıtanımaz

muattıla: îmansız, tanrıtanımaz

muâvenet: yardım

muâvenetdârâne: yardım edercesine

muâveneten: yardım olarak

muâvenetkârâne: yardımcı olurcasına

muâvin: yardımcı

Muâviye: Emevi Devletinin kurucusu olan bir sahabe

muâyene: gözden geçirme

muayyen: belli, ölçülü, tartılı

muazzam: pek büyük

muazzeb: eziyet çeken

muazzez: izzetli, şerefli

muazzib: azap eden

mubâh: işlenmesinde sevap ve günah olmayan

mubassır: gözcü, bakıcı

mûbik: helak edici, büyük günah

mubsır: görünen

mubsırât: görünenler

mûcib: gereken, gerektiren

mûcib: hayrete düşüren

mûcibe: hüküm, gerektiren

mûcibibizzat: her şeyi yapmaya mecbur olan

mûcid: yeni bir şey yapan, "yoktan var eden" mânâsında ilâhî isim

mûciz: insanı aciz bırakan

mûciz: kısa, fakat çok mânâlı, özlü

mûcizane: aciz bırakırcasına

mûcizât: mûcizeler

mûcize: insanların yapamadığı harikalar

mûcizekâr: mûcizeli, mûcize gösteren

mûcizevârî: mûcize gibi

mûcizevî: mûcizeli biçimde, mûcize ile ilgili olarak

mûciznümâ: mûcize gösteren

mudarebe: dövüşme

mudga: et parçası

mudhike: gülünecek şey, komedi

mudıll: saptıran

mûdil: büyük, çetin, zor

mufaddıl: üstün eden, yükselten

mufassal: ayrıntılı

mufassalan: ayrıntılı biçimde

mugaddi: besleyici

mugalata: yanıltıcı için söz söyleme

muganni: nağmeyle okuyan

mugayeret: aykırılık

mugayir: aykırı

mugayyebât: bilinmeyenler

mugayyebâtıhâmse: beş bilinmeyen şey

mugis: yardım isteyene yardım eden

muğlak: kapalı, anlaşılması zor

muğnî: zengin edici

muhabbet: sevgi

muhabbetdâr: seven, sevgili

muhabbetdârâne: severcesine

muhabbethâne: sevgi evi

muhabbetkârâne: severcesine

muhabbetullah: Allah sevgisi

muhâberât: haberleşmeler

muhâbere: haberleşme

muhâbir: haberci

muhâcerât: göç etmeler

muhâceret: göç etme

muhacim: saldıran

muhâcir: göç eden, göçmen

muhâcirîn: Medineye göç eden sahabeler

muhaddis: hadîs âlimi

muhaddisin: hadîs âlimleri

muhafaza: koruma

muhafazakâr: koruyucu

muhaffef: hafifletilmiş

muhâfız: koruyan

muhâkât: taklit etme

muhhakemât: akıl yürütmeler, hüküm çıkarmalar

muhâkeme: düşünme, akıl yürütme, hüküm çıkarma, yargılama

muhâkî: benzer

muhakkak: kesin, gerçekleşmiş

muhakkik: araştıran, inceleyen

muhakkikâne: araştırırcasına

muhakkikîn: araştırmacılar, büyük âlimler

muhâl: imkânsız, olması mümkün olmayan

muhâlât: muhaller, imkânsız olmalar

muhâlefet: karşı gelme, ayrı düşünme, uymama

muhâlif: karşı, zıt, aykırı, uymaz

muhâliyet: imkânsız oluş

muhalled: sürekli

Muhammed: Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâmın "medhedilen" mânâsındaki ismi

Muhammediye: Peygamberimizle ilgili

muhammen: tahmin edilen

muhannes: kadınlaşmış erkek

muhârebât: savaşmalar

muhârebe: savaşma

muhârib: savaşan

muharref: değiştirilmiş, bozulmuş

muharrem: Arabî ayların ilki

muharremât: haram edilen şeyler

muharrer: yazılı, yazılmış

muharrık: yakan, susatan

muharrib: tahrip eden, yıkan

muharrif: değiştiren, bozan

muharrik: hareket ettiren

muharrir: yazar

muhâsama: düşmanlık

muhâsamet: düşmanlık besleme

muhâsara: kuşatma

muhâsebe: hesaplaşma, hesap görme

muhâsım: düşman

muhâsib: hesapçı

muhassal: netice, sonuç, ürün

muhassala: elde edilen sonuç

muhassıl: hasıl eden, neticelendiren

muhassıs: hususileştiren, ayıran

muhassısa: hususileştirici

muhât: kuşatılmış

muhâtab: kendisine söz söylenilen

muhâtabâne: kendisine söz söylenilen kimse gibi

muhâtabîn: kendisine söz söylenenler

muhâtara: korkulu durum

muhâverât: konuşmalar

muhâvere: konuşma

muhavvef: korkulu

muhavvel: ısmarlanmış, değiştirilmiş

muhavvif: korkutan

muhavvil: değiştiren

muhayyel: hayâl edilmiş

muhayyer: seçmeli

muhayyile: hayâl kuvveti

muhayyir: hayret ettiren

muhbir: haberci

muhdes: sonradan meydana getirilmiş

Muhdis: her şeyi sonradan var eden Allah

muhib: seven

muhill: bozan

mûhin: hor ve hakir eden

mûhiş: korkutan

muhit: kuşatan, çevre

muhita: kuşatıcı

muhkem: sağlam

muhkemât: sağlam ve mânâsı açık olanlar, kuvvetliler

muhles: ihlası devamlı olan

muhlis: ihlaslı, samimi, işini sadece Allah için yapan

muhlisâne: muhliscesine

muhlisen: muhlisce

muhrib: tahrip eden, yıkan

muhrik: yakıcı

Muhsî: herşeyin sayısını bilen Allah

Muhsin: "ihsan eden, güzel davranan" mânâsında ilâhî isim

muhsin: yaptığı işi en güzel yapan, Allahı görür gibi ibadet eden

muhsinîn: işini güzel yapanlar, Allahı görür gibi ibadet edenler

muhtâc: ihtiyacı olan

muhtar: kendi iradesiyle hareket edebilen

muhtariyet: hareket serbestisi olan

muhtasar: kısa

muhtasaran: kısaca

muhtedî: îmana gelen

muhtefi: gizlenen

muhtekir: kıymetlensin diye mal saklayan vurguncu

muhtelif: çeşit çeşit, birbirine uymayan

muhtelife: başka başka

muhtelit: karışmış

muhtell: bozuk, hasta

muhtemel: olabilir

muhtera: yoktan var edilmiş

muhterem: hürmet edilen, saygın

muhterik: yanan

muhteris: ihtiraslı

muhteşem: ihtişamlı, görkemli

muhtevâ: iç, öz, mânâ

muhtevî: içine alan

muhteviyat: içindekiler

muhtıra: hatırlatma

muhtî: hata yapan

Muhyî: hayat veren, dirilten, Allah

muin: yardımcı

mukabele: karşılık verme

mukabeleten: karşılık vererek

mukabil: karşılık

mukaddem: önceki

mukaddemât: öncekiler, başlangıçlar

mukaddeme: önsöz, başlangıç

mukadder: kader ile belirlenmiş

mukadderât: kader ile belirlenenler

mukaddes: kutsal olan

mukaddesât: kutsal olanlar

mukaddime: başlangıç, önsöz

Mukaddir: "takdir eden, kıymet biçen" mânâsında ilâhî isim

mukaffa: kafiyeli

mukallid: taklitçi

mukannen: kanunla belirlenmiş, düzenli

mukannin: kanun koyan, düzenleyen

mukarenet: bitişiklik, yakınlık

mukarin: bitişik, yakın

mukarreb: yakın olan

mukarrebin: yakın olanlar

mukarrer: kararlaşmış

mukarrib: yaklaştıran

mukatele: birbirini öldürme

mukattaa: sûre başlarında bulunan şifreli harf

mukattaat: sûrelerinin başlarında bulunan şifreli harfler

mukavele: sözleşme

mukavemet: dayanma, direnme

mukavemetsûz: dayanma gücünü bitiren

mukavim: dayanıklı

mukavves: kavisli, eğrilmiş

mukavvis: kavisli, eğri

mukayese: karşılaştırma

mukayyed: kayıtlı, bağlı, sınırlı

mukîl: hataları affeden

mukîm: oturan, yerleşik

muknî: ikna eden, inandıran

muknîyâne: ikna edercesine, inandırarak

muksit: haklı hareket eden

muktazi: gerekçe, gerektiren

muktebes: bir yerden alınan

muktedâ: kendisine uyulan

muktedâbih: kendisine uyulan kimse

muktedî: birine uyan

muktedir: iktidarlı, gücü yeten

muktedirâne: gücü yeter biçimde

muktesid: iktisadlı, tutumlu

muktesidane: iktisadlı şekilde, tutumlu biçimde

muktezâ: gereken, gerekirlik

muktezî: gerektiren, gerekçe

muktezîyât: gerektirenler, gerekçeler

mumaileyh: adı geçen

mumatala: sohbet eder gibi karşılıklı konuşma

mumdar: mum tutan, aydınlatan

mumya: çürümesin diye ilaçlanmış ölü

munâtıf: bir tarafa yönelmiş, meyletmiş

munazzam: düzenlenen

munazzım: düzenleyen

munfasıl: ayrılmış

mûnis: alışılmış, evcil, sevimli

munkabız: sıkıntılı, büzülmüş

munkalib: dönüşmüş, değişmiş

munkarız: bitmiş, batmış

munsarıf: geri dönen

munsıf: insaflı

munsıfane: insaflıca

muntabık: uygun

muntasır: öç alan

muntazam: düzenli

muntazaman: düzenli olarak

muntazar: beklenen

muntazır: bekleyen

muntazıran: bekleyerek

muntazırâne: beklercesine

munzam: eklenen

murabba: kare

murabıt: bağlı

murâd: arzu, istek, dilek

murafaa: duruşma

murahhas: delege, devlet adına görevli kimse

murâkabe: denetleme

murâkıb: denetleyici

murassâ: süslü, mücevherli

murassâât: süsler, mücevherler

murdar: pis, kirli

murdia: süt anne

mûris: miras bırakan, veren

murtabıt: irtibatlı, bağlı

murteza: kendisinden razı olunan

musâb: kendine bir şey isabet eden

musaddak: tasdiklenmiş, onaylanmış

musaddık: tasdik eden, onaylayan

musaddıkane: onaylayarak

musâfaha: tokalaşma

musaffa: safileşmiş, arıtılmış

musaffi: safileştiren, arıtan

musağğar: küçültülmüş

musâhabe: sohbet etme

musâhale: kolaylaştırma

musâhere: akrabalık

musahhah: düzeltilmiş

musahhar: emir altında, esir alınan

musahharane: emir altında gibi

musahhariyet: emir altındaymışcasına

musahhih: düzelten

musahhihane: düzeltircesine

musahhir: ele geçiren

musâhib: sohbet arkadaşı

musâlâha: barışma, anlaşma

musâlâhakârâne: barışarak, barışırcasına

musallâ: namaz yeri

musallat: sataşan

musalli: namaz kılan

musammem: hakkında karar verilmiş, kararlaştırılmış

musanna: sanatlı

musannif: derleyip düzenleyen

musarrah: açıklanmış

musavver: resimlenmiş

musavvibe: tasvip edilen

Musavvir: sûret veren, biçimlendiren, Allah

musavvire: sûretlenen, biçimlenen

musaykal: cilali

Musevî: Musa aleyhisselâma tabi olan, Yahudi

mushaf: sahife, kitap, Kurân

musıka: musıki, müzik

musıki: müzik

musır: ısrar eden

musırrane: ısrarla

mûsî: vasiyet eden, tavsiye eden

musîb: isabetli, doğru

musîbât: musibetler

musîbet: başa gelen acı verici olay

musîbetzede: musibet gören

musika: mızıka

muslih: düzelten

Mustafa: Peygamberimizin "arınmış, seçilmiş" mânâsında bir ismi

mustatil: uzayan, diktörtgen

muta: kimseden bir şey istemeyen

mutaassıb: kendi tarafını aşırı tutan

mutaassıbane: kendi tarafını aşırı tutarcasına

mutâbaat: tabi olma, uyma

mutâbakat: uygunluk

mutâbık: uygun

mûtad: alışılmış, adet

mutaffifin: alışverişte muhatabının hakkını tam vermeyenler

mutahhar: temizlenmiş

mutantan: tantanalı, gösterişli

mutasallıf: bilgiçlik taslayan, şarlatan, gösterişçi

mutasarrıf: kendinde kullanım hakkı bulunan

mutasavver: tasarlanmış, düşünülmüş

mutasavvıf: tarikat adamı

mutasavvıfane: tasavvuf ehline benzer şekilde

mutasavvıfin: tarikatta ilerleyenler

mutasavvife: tarikatta ilerleyen

mutasavvire: sûretlendiren

mutavaat: itaat etme

mutavassıt: ortalama vasıtalık eden

mutavattın: yerleşmiş

mutazammın: içine alan

mutazarrır: zarar görmüş

mûteber: inanılır, güvenilir, saygın

mûtedil: ılımlı, ölçülü

mutekadât: inanılan şeyler

mutekid: inanmış

mûtekif: ibadet için bir köşeye çekilen

mûtell: hasta

mûtemed: kendisine güvenilen

mûtemid: güvenen

mûtemidâne: güvenerek

mûtena: özenilmiş

mûteriz: itiraz eden, karşı çıkan

mûterizane: itiraz edercesine

Mûtezile: akla haddinden fazla önem veren sapık bir mezhep

mutî: itaat eden

mutlak: sınırlandırılmamış, salıverilmiş

mutlakıyyet: kayıtsız şartsız bir hükümdarın idaresi altında bulunan hükümet şekli

mutmain: tatmin olmuş

mutmainane: tatmin olarak

mutmainne: tatmin olan

muttala: bilgilenme noktası

muttalî: meseleyi bilen

muttarid: düzenli, sıralı

muttasıf: sıfatlanan, özellik kazanan

muttasıl: bitişik, aralıksız, sürekli

muvâcehe: karşı, ön, yüzleşme

muvâfakat: uygunluk, uygun bulma

muvaffak: başarılı

muvaffakiyat: başarılar

muvaffakiyet: başarı

muvaffakiyetkârâne: başarılı biçimde

muvâfık: uygun

muvahhid: Allahın birliğine inanan

muvahhidin: Allahı bir kabul edenler

muvahhiş: korkutup ürküten

muvakkat: vakitli, geçici

muvakkaten: geçici olarak

muvakkit: vakit bildiren

muvâsal: ulaşan, kavuşan

muvâsala: ulaşma, kavuşma

muvâsalât: kavuşmalar, ulaşmalar

muvâzaa: danışıklılık, bahse girişme

muvâzenât: muvazeneler, dengeler

muvâzene: denge, tartıda eşitlik

muvâzenet: dengelilik, eşitlik

muvâzi: paralel, aynı sırada

muvazzaf: vazifeli, görevli

muvazzah: açıklanmış

muzââf: iki kat, kat kat

muzâf: bağlanmış

muzaffer: zafer kazanmış

muzafferen: zafer kazanarak

muzafferiyet: zafer kazanma

muzahrefat: süprüntüler, atıklar

mûzam: en büyük kısım, büyütülmüş

muzari: Arapçada hem şimdiki zamanı hem de geniş zamanı ihtiva eden fiil kipi

muzdarib: ızdırap çeken

muzhir: gösteren, ortaya koyan

muzır: zararlı

muzî: ışık veren, aydınlatan

muzîe: ışık verici, aydınlatıcı

muzlim: karanlıklı

muzmahil: çökmüş, dağılmış

muzmer: gizli, saklı

muztar: zorda kalmış

Alıntı Yaparak Cevapla