Prof. Dr. Sinsi
|
Minicik Sözlük (M)
mübâdele: değiştirme
mübâh: haram edilmeyen
mübâhât: haram edilmeyenler, güzellikler
mübâhesât: söz etmeler, konuşmalar
mübâhese: söz etme, konuşma
mübâlağa: abartma
mübâlağacûyâne: abartırcasına
mübâlağakârâne: abartırcasına
mübârek: bereketli, hayırlı, uğurlu
mübârekât: mübarekler
mübârekiyet: mübareklik
mübâreze: çarpışma, dövüşme
mübârezekârâne: çarpışarak, dövüşerek
mübâşeret: başlama, girişme, dokunma
mübâşir: müjdeleyen, mahkemede çağırıcı
mübâyaa: satın alma
mübâyenet: ayrılık, uymazlık, tutmazlık
mübâyin: aykırı, uymaz, ayrı
mübdî: yeni şeyler ortaya koyan
mübeccel: yüceltilmiş, yüce
mübeddil: değiştiren
mübelliğ: tebliğ eden, bildiren
müberhen: delilli, ispatlı
müberrâ: arınmış, temize çıkmış
mübeşşer: müjdelenmiş
mübeşşir: müjdeci
mübeyyen: açıklanan
mübeyyin: açıklayan
mübeyyiz: temize çeken
mübezzir: israfçı
mübhem: belirsiz
mübhîc: sevindiren
mübîn: apaçık
müblâ: dağıtılmış, yenilmiş
mübrem: kaçınılmaz, vazgeçilmez
mübtedâ: başlangıç, isim cümlesinde özne
mübtedî: dinde olmayanı dine sokan
mübtedi: yeni, acemi, ilkel
mübtediyane: mübtedice
mübtelâ: düşkün, tutkun
mübtezel: bol, ucuz, değersiz
mübtil: iptal eden
mücâb: kabul cevabı alan
mücâdele: savaşma, çarpışma
mücâhedât: din için savaşmalar
mücâhede: din için savaşma
mücâhid: din için savaşan, çalışan
mücâhidane: mücahide yakışır şekilde
mücâhidîn: din için savaşanlar, çalışanlar
mücânebet: çekinme
mücânis: cinsi aynı olan
mücâveret: komşuluk, yakınlık
mücâvir: komşu, yakın
mücâzât: cezalandırmalar
mücâzefe: söz ile karşısındakinin hakkını örtme, aldatma
mücbir: zorlayan, mecbur eden
mücedded: yeni
müceddid: yenileyici, hadîste her asırda geleceği müjdelenen ve îman hakikatlarını asrın anlayışına uygun olarak anlatmakla görevlendirilen nurlu âlim
müceddidiyet: mücedditlik, yenileyicilik
mücehhez: cihazlı, donanmış
mücellâ: parlak, cilâlı
mücelled: ciltlenmiş
mücellid: ciltçi
Mücemmil: güzelleştiren, güzel yaratan, Allah
mücerreb: tecrübe edilmiş, denenmiş
mücerred: maddî varlıklardan ayrı olarak sadece zihinde düşünülen kavram, soyut
mücerredat: mücerretler, soyutlar
mücessem: cisimlenmiş, cisimli
mücessime: Allahı bir cisim gibi tasavvur eden sapkın
mücevher: kıymetli taş
mücevherat: kıymetli taşlar
mücîb: duaya cevap veren, Allah
mücîr: himaye eden, Allah
mücmâ: toplanma
mücmel: kısa
mücmelen: kısaca
mücrim: suçlu
müctebâ: seçilmiş, kıymetli
müctehid: âyet ve hadîslerden hüküm çıkaran büyük âlim
müctehidîn: müctehidler
müctemî: toplu
müctemiân: topluca
müctenibâne: kaçınırcasına, sakınırcasına
müczil: çoğaltan, bollaştıran
müdâfaa: savunma
müdâfaanâme: savunma yazısı
müdâfaât: savunmalar
müdâfî: savunan
müdâhale: karışma, girme
müdâhene: dalkavukluk
müdahhâr: depolanmış, birikmiş
müdâhil: içeri giren
müdâhin: dalkavuk
müdakkik: inceleyen
müdakkikâne: incelercesine
müdakkikîn: incelemeciler
müdârâ: yüze gülme, yüze gülücülük
müdavele: alıp verme, konuşma
müdavemet: devamlılık
müdâvim: devamlı
müdâyene: ödünç alıp verme
müdd: 875 gram ağırlık
müddea: iddia edilen, dâvâ
müddehar: biriken
müddeharât: birikenler
müddeî: iddiacı, davacı
müddeîiumumî: savcı
müddet: süre, zaman
müdebbir: işinin sonunu gözeterek iş yapan
müdebbirane: müdebbirce
müdellel: delilli, ispatlı
müderris: ders veren âlim
müderrisîn: ders veren alimler
müdevven: derlenip düzenlenmiş
müdevveriyyet: yuvarlaklık
müdhiş: müthiş, korkutan
müdîr: müdür
müdrik: anlayan, kavrayan
müdrike: anlama kabiliyeti
müebbed: ebedî, sonsuz, ömür boyu
müeccel: ertelenmiş
müeddeb: edeplendirilmiş
müeddî: ödeyen, sebep olan
müehhirîn: sonrakiler
müekked: kuvvetli, sağlam
müekkel: vekil edilmiş
müekkid: sağlamlaştıran
müekkil: vekil eden
müellefât: yazılmış eserler
müellefe: alıştırılmış, yazılmış
müellif: kitap yazan
müennes: dişil
müesses: kurulu
müessese: kurum
müessif: üzücü
müessir: tesirli, etkili
müessiriyet: tesirlilik, etkinlik
müessis: kuran, kurucu
müeyyed: desteklenen, doğrulanan
müeyyid: kuvvet veren, destekleyen
müeyyide: destekleyen, yaptırım
müezzin: ezan okuyan
müfad: anlatılan anlam
müfahere: üstünlük yarışı
müfarakat: ayrılmalar
müfehhimane: anlayarak
müfekkire: düşünme kabiliyeti
müferrah: ferahlanmış
müfesser: tefsir edilmiş, açıklanmış
müfessir: âyetleri tefsir eden, açıklayan, yorumlayan, yorumcu
müfessirîn: müfessirler, Kuranı açıklayıp yorumlayanlar
müfettiş: teftiş eden
müfîd: ifadeli, faydalı
müflih: kurtulan
müflis: iflas etmiş
müfred: tek, yalnız
müfredat: ayrıntılar, parçalar
müfreze: askerî birlikten ayrılan kol
müfrit: aşırıya kaçan
müfritane: aşırı gidercesine
müfsid: bozan
müftehir: iftihar eden, övünen
müftehirâne: iftihar ederek, övünerek
müftereyat: iftiralar
müfteri: iftira eden
müfteris: yırtıcı
müfteriyane: iftira edercesine
müfti: fetva veren, müftü
mühakat: benzerini yapma, taklit
mühdî: hidayete getiren
mühec: ruhlar, canlar
mühefhef: narin, ince
mühendis: hendeseci, geometrici
mühevvil: korkunç
mühevvin: kolaylaştıran
müheykel: heykelleşmiş
müheymin: koruyan
müheyyâ: hazır, amade
müheyyic: heyecanlandıran
mühezzeb: düzeltilmiş, temizlenmiş
mühezzib: temizleyen
mühîb: heybetli
mühim: önemli
mühimmât: lüzumlu şeyler
mühimme: mühim, önemli
mühlet: belli zaman, vade
mühlik: helâk eden, öldüren
mühmel: ihmal edilmiş, bırakılmış
mühr: mühür, damga
mühtedî: îman eden
mühür: imza yerine kullanılan damga
müizz: izzet veren, yükselten
müjde: güzel, sevindirici haber
müjdekârane: müjdeli biçimde
müjgân: kirpik
müjik: Rus köylüsü
mükâbere: münakaşada ağız kalabalığı ile karşısındakini yenmeye çalışma, yanlışta direnme, büyüklenme
mükâfât: ödül
mükâfâten: ödül olarak
mükâleme: konuşma
mükâşefe: sırların açılması
mükâtebe: yazışma
mükebbir: tekbir getiren, "Allahuekber" diyen
mükedder: kederli, acılı
mükellef: yükümlü, yüklenmiş, aşırı süslü
mükellefîn: mükellefler, yükümlüler
mükellefiyet: mükellef olma, yükümlülük, görevli oluş
mükemmel: ergin, tamam, olgun
mükemmelen: mükemmel bir biçimde
mükemmeliyet: mükemmellik, tamamlık
mükemmil: tamamlayıcı
mükerrem: kerîm olan, kendisine değer verilen, saygıdeğer
mükerrer: tekrarlı
mükerreren: tekrar tekrar
mükesser: çoğaltılmış
mükevvenât: yaratılmışlar
mükezzib: yalanlayan
mükreh: zorlanan
mükrim: ikram eden
mükrimane: ikram edercesine
mükteseb: kazanılmış
mülâbeset: karışma, bulaşma
mülâebe: oynaşma
mülâene: lânetleşme
mülâet: bir örtü adı
mülâhaza: dikkatle bakma, iyice düşünme
mülâhhas: özet, hulâsa
mülâkat: kavuşma, konuşma
mülâki: buluşan, kavuşan
mülâtefe: lâtifeleşme, şakalaşma
mülâyemet: yumuşaklık
mülâyimane: yumuşakça
mülâzemet: bağlanma, devam
mülâzım: gerekli, lüzumlu, teğmen
mülevven: renkli
mülevves: kirli, pis, bulaşık
mülga: kaldırılmış
mülhak: katılmış
mülhem: ilham olunmuş, kalbe doğmuş
mülhemane: ilham alarak, ilham olunurcasına
mülhid: dinsiz
mülhik: ekleyen
mülhim: ilham eden
mülk: bir şeyin dış yüzü
mülk: mal, sahip olunan şey
mülkiye: ülkenin idaresi için çalışanların bulunduğu daire
mülkiyet: mal sahipliği
mülsak: yapıştırılmış, bitiştirilmiş
mültebis: karıştırmış, yanılmış
mülteci: iltica eden, sığınan
mültefit: iltifat eden, iyi davranan
mültefitane: iltifat ederek, iyi davranarak
mültehab: yaralı, iltihaplı
mülteka: kavuşma yeri, kavşak
mültekit: yerden alan
mülûk: melikler, hükümdarlar
mülzem: ilzam edilmiş, susturulmuş
mülzim: susturan
mümaileyh: kendisinden söz edilen
mümâlata: karşılıklı şiir söyleme
mümânaât: engelleme
mümânea: karşılıklı engelleme
mümârese: uzmanlaşma
mümas: temas eden, dokunan
mümaselet: misil olma, benzerlik
mümasil: benzeri, misli, dengi
mümaşaat: maslahat namına hoş geçinme, anlaşma yolunu seçme
mümaşaatkâr: hoş geçinen, anlaşma yolunu seçen
mümatala: savsaklama, borcu uzatma
mümehhed: hazırlanmış, serilmiş
mümessel: temsil getirilen
mümessil: temsilci
mümevveh: vehmî, hayâlî
mümeyyiz: ayıran, ayırd eden
mümeyyize: ayıran, temyiz eden
mümidd: yardım eden, uzatan
mümin: îman eden
müminane: mümine yakışır şekilde, inanarak
müminât: kadın müminler
müminîn: müminler, îman edenler, inananlar
müminûn: erkek müminler
Mümît: ölümü yaratıp öldüren Allah
mümkin: mümkün, olabilir
mümkinât: mümkün olanlar
mümkine: mümkün olabilen
mümsike: tutan, yapışan
mümtâz: seçkin, üstün
mümtâzâne: seçkin bir biçimde
mümtâze: seçilmiş, ayrılmış
mümtâziyet: seçkinlik, üstünlük
mümted: uzayan
mümtenî: olması imkânsız
mümtenîa: olması imkânsız olan şey
mümteniât: olması imkânsızlar
mümtezic: birleşen, kaynaşan
mümtezicen: birleşerek
münâcât: dua, kurtuluş için Allaha yalvarma
münâdi: seslenen, çağıran
münâdim: yok olan
münâfât: aykırılık, birbirinin aksine olma
münâferet: karşılıklı nefret
münâfık: iki yüzlü, fitneci, görünüşte Müslüman gerçekte kâfir
münâfıkane: münafıkça
münâfi: zıt, aykırı
münâkale: taşıma
münâkaşa: sert tartışma
münâkaşât: sertçe tartışmalar
münâkaza: zıtlık, uymazlık
münâkız: birbirine zıt
münâkis: yansıyan
münakkaş: nakışlı
münâsebât: uygunluklar, ilgiler
münâsebet: uygunluk, ilgi
münâsebetdâr: münasebetli, ilgili
münâsebetdârâne: münasebetli bir biçimde
münâsib: uygun, yakışır
münavebe: nöbetleşme
münavebeten: nöbetleşe, sırayla
münâzaa: niza etme, çekişme, kavga
münâzara: tartışma
münâzarât: tartışmalar
münâzaünfih: niza sebebi, çekişme vesilesi
münazır: tartışmacı
münbais: ileri gelen, çıkan
münbasıt: yayılan, genişleyen
münbit: verimli
münceli: parlayan
müncelib: celbedilen, çekilen
müncemid: donmuş
müncer: sürüklenen, sonuçlanan
müncezib: çekilen, cezbedilen
müncezibane: cezbedilircesine, çekilircesine
müncî: kurtarıcı
mündefî: defetme, giderme
mündemic: içine bırakılmış
münderecât: içindekiler
münderic: içine konulmuş
münderis: izi kalmayan
münebbih: uyandıran, dalgınlıktan kurtaran
müneccemen: parça parça, kısım kısım
müneccim: yıldızlarla uğraşan, falcı
münekker: bilinmeyen, meçhul
münekkid: tenkid eden, eleştiren, değerlendiren
münevver: nurlanmış, aydın
münevvil: nimet veren
münevvim: uyutucu
münevvir: nurlandıran
münezzeh: temiz, arınmış
münezzehiyet: temizlik, kusursuzluk, noksansızlık
münfail: etkilenen
münfasıl: ayrılmış
münfekk: ayrılan
münferid: tek, yalnız
münferiden: tek olarak
münfesih: bozulmuş, hükümsüz
münhal: boş, işsiz
münhani: eğri
münhaniye: eğri, çarpık
münharif: yoldan çıkmış, çarpık
münhasır: yalnız birinin olan, özel olarak ayrılan
münhasıran: yalnız birine özgü olmak üzere, özel olarak
münhasif: sönükleşen, parlaklığını yitirip görünmez hâle gelen
münhezim: bozguna uğramış
münib: pişman olup dönen
münîf: meşhur, yüce, büyük
Münîm: nimet veren, nimetlendiren, Allah
Münîmane: nimet vererek
münîr: nurlandıran
münkabız: sıkıntılı, tutuk
münkad: inkıyad eden, uyan, boyun eğen
münkalib: dönüşen, değişen
münkasım: bölünen
münkatı: kesilen
Münker: kabirdeki sual meleklerinden biri
münker: haram, günah
münkerat: haramlar, günahlar
münkesif: tutulmuş
münkesir: kırılmış
münkeşif: açılmış, bulunmuş
münkız: kurtaran
münkir: inkâr eden, dinsiz
münkirane: inkâr edercesine
münsed: set çekilmiş, engellenmiş
münşaib: kollara ayrılan
münşakk: yarılan
münşi: inşa eden, yapan
müntabık: uygun
müntafi: sönen
müntakil: nakledilen, taşınan
müntakim: intikam alan, öc alan
müntebih: uyanık
müntec: sonuçlanmış
müntefi: sönen
münteha: son, en son derece
müntehab: seçilmiş
müntehi: sona eren
müntehib: uyanık
müntehib: yağmacı
müntehir: kendini öldüren
müntesib: bağlı, ilgili
müntesibîn: bağlananlar, ilgililer
münteşir: yayılmış
münteşire: yayılan
müntic: netice veren
münzel: indirilmiş
münzevi: yalnız yaşayan
münzeviyane: yalnız yaşayarak
münzil: indiren
münzir: korkutan, sakındıran
mürâât: uyma
mürââten: uyarak
müracaat: başvurma
mürâdif: eş mânâlı
mürâfaa: duruşma
mürâi: iki yüzlü, riyakâr
mürcie: sapık bir topluluk
mürcif: fitneci, yalancı
mürebbi: terbiye eden, eğiten, terbiyeci
mürebbiyane: terbiye edercesine
mürebbiye: terbiyeci kadın
müreccah: tercih edilen, seçilen
müreccih: tercih eden, tercih ettiren sebep
müreffeh: refah ile yaşayan, rahat
mürefref: gerçek gibi ağaç resmi
mürekkeb: terkib edilmiş, birleşik, boya
mürekkebat: terkipler, bileşikler
müretteb: sıralanmış, dizilmiş
mürettebat: iş ekibi, personel, gemide çalışanlar
mürettib: tertib eden, sıraya koyan
mürevvic: geçerli kılan, değer veren
Mürîd: irade eden, isteyen, Allah
mürîd: isteyen, tarikata girip şeyhe bağlanan
mürîdane: irade ederek, isteyerek
mürsel: gönderilmiş peygamber
mürselîn: gönderilenler, peygamberler
mürşid: irşad eden, îman yolunu gösteren
mürşidane: mürşit gibi
mürtecâ: umulan
mürteci: geri dönmek isteyen, geri dönen, gerici
mürtecî: rica eden, ümit eden, ümitli
mürted: dinden çıkan
mürtedane: dinden çıkarcasına
mürtefî: yükselen
mürtehil: ölen
mürtesem: resimlenmiş
mürteşi: rüşvetçi
mürtezık: rızıklanan
mürûr: geçme
mürüvvet: insaniyet, mertlik
mürüvvetkârâne: insanca, mertçe
müsâade: izin
müsâadekâr: izin verici, müsaade eden
müsâbaka: yarışma
müsâbakât: yarışmalar
müsâbık: yarışmacı
müsademat: çarpışmalar
müsademe: çarpışma, vuruşma
müsadere: toplama, elden alma
müsâdif: rastlayan
müsadim: çarpışan
müsait: uygun
müsâlâha: barışma
müsâlemet: barışıklık
müsâmaha: hoş görme, kusuru görmezlikten gelme
müsâmahakâr: hoş gören
müsâmahakârâne: hoş görerek
müsamere: eğlence, piyes
müsâraa: acele, teşebbüs
müsâvât: eşitlik, denge
müsâvi: eşit, dengeli
müsbet hareket: yapıcı ve düzeltici hareket
müsbet: isbat olunan, pozitif, olumlu
müsbit: isbat eden
müsebbeb: sebeplerin sonucu
müsebbebât: sebelerin sonuçları
müsebbib: sebep olan
müsebbih: tesbih eden, Allahı anan
müsebbihane: tesbih ederek, Allahı anarcasına
müsebbit: tesbit eden
müseccel: sicilli, kayıtlı
müsehhil: kolaylaştıran
müsekkin: yatıştırıcı
müsellah: silahlı
müsellem: doğruluğu kabul edilen, teslim edilmiş
müsellemât: doğruluğu kabul edilen şeyler
müselsel: zincirleme, ard arda gelen
müsemmâ: isimlendirilen
müsemmeât: isimlendirilenler
müsemmem: zehirli
müsemmim: zehirleyen
müsennâ: kat kat
müsevvid: müsveddeyi yazan
müsevvik: sevk eden
Müseylime: peygamberlik dâvâ eden yalancının adı
müseyyeb: tembel, uyuşuk, üşengeç
müsî: teselli veren
müsi: yaramaz
müsîn: yaşlı, ihtiyar
müskir: haram içki
müskirât: haram içkiler
müskit: susturan
Müslim: ünlü hadîs kitaplarından biri, bu kitabı yazan âlimin namı
müslim: islâm olan
müsliman: islâma girmiş, Müslüman
müslimât: kadın Müslümanlar
müslimûn: erkek Müslümanlar
müsmî: işittiren
müsmir: meyveli, verimli
müsned: isnat edilmiş, dayandırılmış
müsrif: israfçı
müsrifane: israf edercesine
müstâcel: acele yapılması gereken
müstâcil: acele yapan
müstâfi: istifa eden, ayrılan
müstağfir: günahları için af dileyen
müstağni: tok gözlü, çekingen, başkalarından bir şey beklemeyen
müstağniyane: müstağnice
müstağrak: dalmış, batmış
müstahak: hak eden
müstahdem: hizmet eden
müstahkem: sağlamlaştırılmış
müstahrec: çıkarılmış
müstahsen: beğenilen
müstahsil: üretici
müstahsin: beğenen
müstahsinane: beğenerek, güzel bularak
müstaid: yetenekli, uygun
müstain: yardım isteyen
müstakar: kararlı
müstakbel: gelmesi beklenen zaman
müstakil: kendi başına, bağımsız
müstakillen: bağımsız olarak
müstakim: doğru, düzgün
müstakimane: istikametle, dosdoğru, düzgün biçimde
müstâmel: kullanılmış
müstantık: sual soran, sorgu hakimi
müstârib: Araplaşmış
Müstean: kendisinden yardım istenen, Allah
müstear: takma
müstebîd: uzak gören
müstebîdane: diktatör gibi, baskı yaparcasına
müstebşir: müjdeleyen
müstecab: kabul gören
müstêcir: kiracı
müstecir: korunma dileyen
müstedir: daire şeklinde olan
müstedlel: delillendirilmiş, kanıtlı
müstefad: isifade olunan
müstefid: faydalanan
müstehab: sevilmiş, sevaplı
müstehak: hak eden, layık
müstehan: değersiz
müstehcen: açık saçık, ayıp, edepsizcesine
müstehlek: tüketilmiş
müstehlik: tüketici
müstehzi: alay eden, alaycı
müstehziyane: alay edercesine
müstekar: karar kılan, yerleşen, sabit
müstekbir: büyüklenen
müstekreh: tiksinilen
müstelzim: gerektiren
müstemi: dinleyici
müstemidd: yardım isteyen
müstemir: devamlı, sürekli
müstemirane: devamlı, aralıksız
müstemirre: devam eden, sürüp giden
müstemirren: devamlı, yerleşmiş
müstemlekât: sömürgeler
müstemleke: sömürge
müstenid: dayalı, dayanmış
müsteniden: dayanarak
müstenife: müstakil olan ara cümle
müstênis: alışık
müstenkif: çekimser, kaçınan
müstenkifane: çekimser kalarak
müstensih: yazarak çoğaltan
müsterhimane: istirham ederek, merhamet dilercesine
müsterih: istirahat eden, rahat
müsterihane: rahatlıkla, gönül rahatlığıyla
müstesna: kural dışı, ayrı, sıra dışı
müsteşar: kendisiyle istişare edilen
müsteşrik: doğu kültürünü inceleyen Batılı
müstetbeât: sözün yan mânâları, söze tabi olan mânâlar
müstetir: örtülü
müstevî: düzlem
müstevlî: istilâ eden, kaplayan
müstevlîyane: istilâ edercesine, kaplayarak
müsül: misaller, temsiller
müsvedde: ilk yazılış, karalama
müşabbih: benzeten
müşâbehet: benzeyiş
müşâbih: benzer
müşâğabe: aldatıp kötülük etme
müşâhedât: gözlemler
müşâhede: gözlem
müşâhedeten: gözlemle
müşahhas: şahıslanmış, somut
müşahhat: kavga, niza, çekişme
müşâhid: gören, şahid olan
müşâkelet: şekilce benzeyiş
müşâkil: şeklen benzer
müşâreket: ortaklık
müşârünileyh: işaret edilen, kendisinden söz edilen
müşâşâ: parlayan, debdebeli
müşâvere: danışma, konuşma
müşâvir: danışılan, danışman
müşebbeh: benzetilen
müşebbehühbih: kendisine benzetilen
müşebbıt: ayak kaydıran, tehlikeye atan
müşebbihe: Allahı insana benzeten sapık görüş
müşedded: şiddetlendirilmiş
müşerref: şereflenen
müşerrefiyet: şereflenme
müşerrî: şeriatın kurucusu
müşevveş: düzensiz, karışık
müşevveşiyet: karışıklık, dağınıklık
müşevvik: teşvik eden, isteklendiren
müşevvikâne: teşvik edercesine, isteklendirircesine
müşeyyed: kuvvetlendirilmiş, sağlamlaştırılmış
müşfik: şefkatli
müşfikâne: şefkatlice, acıyıp severek
müşfikkârâne: şefkat edercesine
müşir: bildiren
müşîr: mareşal, askeriyede yüksek bir makam
müşîriyet: mareşallik
müşkil: zor, zorluk, müşkül
müşkilât: müşkiller, zorluklar
müşkilküşâ: zorluğu gideren
müşkilpesend: zor beğenen
müşrik: Allaha ortak koşan
müştak: iştiyaklı, çok istekli
müştakane: çok isteyerek, iştiyakla
müştakk: türemiş
müştebih: birbirine benzeyen
müştehi: iştahlı
müştehir: ünlü
müştehiyane: iştahlı bir şekilde
müştehiyat: nefsin hoşuna giden şeyler
müştekâ: şikayet olunan
müştekî: şikayet eden
müştekiyane: şikayet edercesine
müştemil: içine alan
müştemilât: kaplanan şeyler, içeriye alınanlar
müşterek: birlikte, beraber, ortak
müştereken: ortaklaşa, beraberce
Müşteri: bir gezegen
müşteri: alıcı
mütâ: haram nikah
mütabaat: uyma
mütahaccir: taşlaşmış
mütâlââ: inceleme, düşünme, okuma
mütâlââgâh: inceleme yeri
mütâlî: inceleyen
mütâreke: anlaşma
müteaccib: şaşıp kalan
müteaccibane: şaşıp kalırcasına
müteaddi: sataşan
müteaddid: birçok, birkaç, adetli, sayılı
müteaffin: kokuşan
müteafir: birbirinden nefret eden
müteahhid: işi üzerine alan
müteahhir: sonraki
müteahhirîn: sonrakiler
müteâkib: takip eden, izleyen
müteâkiben: hemen arkasından, peşi sıra, daha sonra
müteâl: yüce
müteallik: alâkalı, ilgili
müteallikat: alâkalılar, ilgililer, yakınlar, akrabalar
müteanik: birbirinin boynuna sarılmış durumda olan
müteannid: inat eden, direnen
mütearife: açıkça bilinen
müteassıb: aşırı taraftar, mutaassıb
müteassife: hak yoldan sapan
müteassir: zor
müteavin: yardımlaşan
müteazzir: zor, özürlü
mütebâdir: birdenbire akla gelen
mütebahhir: derya gibi ilmi olan büyük âlim
mütebahhirin: deryalar gibi geniş ilim sahibi âlimler
mütebâid: uzaklaşan
mütebâkî: geri kalan kısım
mütebâriz: açığa çıkan
mütebasbıs: yaltaklanan
mütebâyin: uymaz, zıt, aykırı
mütebeddil: değişen, değişken
mütebessim: gülümseyen
mütecâhil: bilmez görünen
mütecâhir: açıktan günah işleyen
mütecânis: cinsi aynı olan
mütecâviz: saldıran, haddini aşan
mütecâvizane: tecavüz edercesine, saldırırcasına
mütecebbir: cebreden, zorba, zorlayan
müteceddid: yenilenen
mütecelli: görünen, beliren
mütecerrid: tecerrüt etmiş, soyutlanmış
mütecessid: cesetlenen
mütecessim: cisimlenen
mütecessis: gizlice araştıran
mütecezzi: parçalanan
mütedâhil: iç içe olan
mütedâir: dolayı, için, üzerine
mütedâvil: ellerde dolaşan, kullanılan
mütedenni: gerileyen
mütederric: derece derece ilerleyen
mütedeyyin: dinli, dindar
müteeddib: edeplenen
müteeddibe: edep kazanmış, terbiyeli
müteehhil: evli, evcilleşen
müteellim: acı duyan
müteellimane: acı hissedercesine
müteemmil: derin derin düşünen
müteessif: üzüntülü
müteessifane: üzülürcesine
müteessir: etkilenen, üzülen
müteessirâne: üzüntü duyarak, etkilenerek
müteevviğ: ağa olmaya çalışan
müteezzi: incinen
mütefârık: ayrı ayrı
mütefâvit: çeşitli, farklı
mütefekkir: düşünen, fikir üreten
mütefekkirâne: düşünerek
mütefelsif: filozoflaşmış, felsefe ile fikri bulanmış
mütefennin: fen adamı
müteferrik: ayrı ayrı, parça parça
müteferrikan: ayrı ayrı bir hâlde
mütefeyyiz: feyizlenen, manen gıdalanan
mütegallib: zor kullanarak galip gelen, zorba
mütegallibe: zorba
müteganni: ırlayan
mütegannim: koyun şeklinde görünen, ganimetçi
mütegayir: birbirine zıt
mütegayyir: başkalaşan, değişken
mütehaccir: taşlaşmış
mütehâcim: saldıran
mütehakkık: doğrulanan
mütehakkim: hükmeden, zorba
mütehakkimane: hükmedercesine, zorlayarak
mütehâlif: birbirine karşı, uymaz
mütehallik: huy edinen
mütehammil: yüklenen, dayanan, tahammül eden
mütehammilâne: tahammül ederek, dayanarak
mütehammir: ekşiyen, mayalanan
müteharri: araştıran
müteharrik: hareket eden
müteharrike: hareketli
mütehassıl: meydana gelen
mütehassıs: uzman, işin ustası
mütehassir: hasret çeken, özleyen
mütehassirane: özleyerek, hasret çekerek
mütehassis: duygulanan
mütehavvif: korkan
mütehavvil: değişen, değişken
mütehayyel: hayâl edilen
mütehayyer: şaşılacak
mütehayyil: hayâl kuran
mütehayyir: şaşmış, şaşırmış
mütehayyiz: yer tutan
mütehevvisane: heveslenerek
müteheyyic: heyecanlı
mütekabil: karşılıklı
mütekabile: karşılıklı olan
mütekaddim: önceki
mütekaddimin: öncekiler
mütekaid: emekli
mütekalkıl: deprenen, sarsılan
mütekallid: bir görevi üzerine alan ve yapan
mütekâmil: olgun
mütekâsil: tembel, üşenen
mütekatı: kesişmiş, kesik kesik
mütekebbir: büyüklenen, büyüklük taslayan
mütekebbirane: kibirlenerek, büyüklenerek
mütekeffil: kefil olan
mütekellif: külfetli, zorlu
mütekellim: söyleyen, konuşan
mütekellimane: konuşarak, söz söylercesine
mütekellimimaalgayr: başkaları adına da konuşan
mütekellimîn: îman konularındaki âlimler
mütekellimivahde: sadece kendi adına konuşan
mütekerrir: tekrarlanan
mütekeyyifane: keyiflenerek
mütekkeffil: kefil olan
mütelebbis: giyinmiş
mütelemmi: parıldayan
mütelevvin: renk değiştiren
mütelezziz: lezzet duyan
mütelezzizane: lezzet alarak
mütemadi: devamlı
mütemadiyen: devamlı, sürekli
mütemasil: benzer, eş
mütemayil: meyili, taraftar
mütemayiz: ayrı, seçkin
mütemeddin: medenileşmiş
mütemehhil: büyüyüp gelişmek için zamana ihtiyacı olan şey
mütemekkin: yerleşen
mütemerkiz: merkezleşmiş
mütemerrid: inat eden, direnen
mütemerridane: direnircesine
mütemessik: sımsıkı yapışan
mütemessil: benzeyen, sûretlenen
mütemmim: tamamlayan
mütenâfir: birbirinden nefret eden
mütenâhi: tükenen, biten
mütenaîm: nimetlenen
mütenâkıs: noksanlaşan
mütenâkız: birbirine zıt
mütenâsık: dizili, birbirine uygun biçimde
mütenâsib: uygun, birbirine yakışan
mütenâvil: yiyen
mütenâzır: simetrik
mütenazilen: inerek, inmekle
mütenebbih: uyanmış
müteneccis: pislenmiş
mütenevvi: türlü, çeşitli
mütenevvir: nurlanan
mütenezzih: tenzih eden
mütenneffir: nefret eden, tiksinen
müterâdif: eş anlamlı
müterâfık: arkadaşlık eden
müterakim: birikmiş
müterakki: yükselmiş
mütercim: tercüme eden
mütereddi: soysuzlaşmış
mütereddit: tereddüt eden, kararsız
müterennim: şarkı söyleyen
müterettib: sıralı, rütbeli
mütesâdif: rastlayan
mütesâfile: alt alta gelen
mütesâide: yükselen
mütesallib: katılaşmış
mütesânid: dayanan
mütesânidane: dayanırcasına
mütesâvi: eşit, denk
müteselli: teselli bulan
müteselsil: zincirleme
müteselsilen: zincirleme olarak
müteşââb: şubelere ayrılan
müteşâbih: birbirine benzer, mânâsı kapalı âyet ve hadîs
müteşâbihât: edebî sanatlarla ifade edilmesi sebebiyle mânâsı kapalı olan sözler, âyet ve hadîsler
müteşâbike: birbirine girmiş, örgülenmiş, karışık
müteşâib: şubelenen, kollara ayrılan
müteşâkil: şakelce benzer
müteşebbih: benzeyen
müteşebbis: teşebbüs eden, işe girişen
müteşekki: sızlanan, şikayetçi
müteşekkil: şekillenmiş, oluşmuş
müteşekkir: şükreden, teşekkür eden
müteşekkirâne: şükrederek, teşekkür edercesine
müteşeyyih: şeyhlik taslayan
mütetâbık: birbirine uygun olan
mütetâbıkan: birbirine uyarak
mütetahhir: temizlenen
mütevafık: birbirine uyan
mütevaggıl: bir işle pek fazla meşgul olan
mütevahhiş: ıssız, kimsesiz, korkutucu, ürkütücü
mütevakkıf: bağlı olan
mütevâkki: sakınan
mütevâli: devamlı
mütevâtir: yalan üzerine birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluğun bir olay hakkında verdikleri kesin haber
mütevâtiren: kesin ve şüphesiz bir haber olarak
mütevattın: vatan edinmiş
mütevâzı: alçakgönüllü, tevazu sahibi
mütevâzıane: alçakgönüllü bir biçimde
mütevâzî: vezinli, tartılı
mütevâzin: tartıları aynı olan
müteveccih: yönelik, yönelen
müteveccihen: yönelerek
müteveffa: vefat etmiş, ölmüş
mütevehhim: kuruntulu
mütevekkil: vekil eden, tevekkül eden
mütevekkilane: tevekkül edercesine, Allaha güvenerek
mütevelli: vakıf idarecisi
mütevellid: doğan, ortaya çıkan
mütevessî: genişleyen
müteyakkız: uyanık
mütezâhim: kalabalıktan sıkıntı çeken
mütezâyid: artan
mütezellil: alçalan, zillete katlanan
mütezellilâne: zelil olarak, alçalarak, zilletini bilip göstererek
mütezelzil: sarsılan
mütezelzile: sarsılmış
mütezeyyin: süslenen
mütezeyyine: süslenmiş
müttaki: günahtan çekinen, takva sahibi
müttebi: tabi olan, uyan
müttefekunaleyh: üstünde birleşilen mesele
müttefik: birleşmiş, kendisiyle birleşilen kimse
müttefikan: hep birlikte
müttefikane: birleşerek
müttehem: suçlanan
müttehid: birleşmiş, kaynaşmış
müvazi: aynı ağırlıkta, denk, eşit
müvekkil: vekil tayin eden
müvellid: doğuran
müvellide: doğuran, meydana getiren
müvellidülhumûza: oksijen
müvellidülmâ: hidrojen
müverrih: tarihçi
müvessî: genişlettiren
müvesvis: vesvese veren
müvezzi: dağıtıcı
müvvellide: doğurtan
müyesser: nasip olma
müyul: meyiller, yönelmeler
müzafünileyh: belirtili isim tamlamasında belirtilen isme denir
müzâheme: sıkışıklık
müzâhemet: karşılıklı olarak sıkıntı ve zahmet verme
müzâheret: koruma, yardım
müzâhir: koruyan, yardımcı
müzahref: süprüntü, dışı süs içi pis şey
müzahrefât: süprüntüler, dışı süs içi pis şeyler
müzahrefiyet: dışı süs içi pis olma, fıtri olmama, yapmacık
müzâkere: bir konuyu anlamak için karşılıklı konuşma, ders çalışma
müzâyaka: darlık, yokluk
müzâyede: artırma, satış
müzdad: artırılmış, çoğaltılmış
Müzdelife: Kâbede mukaddes bir yer
müzehheb: yaldızlı
müzehher: çiçekli
müzehhib: yaldızcı
müzekkâ: temizlenmiş
müzekker: erkek
müzekki: temizleyen, ıslah eden
müzekkir: hatırlatan
müzevver: uydurma, düzme
müzevvir: yalancı, arabozucu
müzeyyen: süslü
müzeyyenât: süslüler
müzeyyene: süslü, süslenmiş
müzeyyifane: tezyif ederek, aşağılayarak
Müzeyyin: süsleyen, her eserini harika nakışlarla süsleyen Allah
müzhir: gösterici
müzîc: taciz eden, rahatsız eden
müzil: izale eden, gideren
Müzill: indiren, alçaltan, zillete düşüren, Allah
müzmahil: perişan olmuş, dağılmış
müzmin: yerleşmiş, eski
müznib: günahkâr
müznibîn: günahkârlar
|