Prof. Dr. Sinsi
|
İlk Mabet, İlk Ezan, İlk Cami Hakkında
İlk Mabet
Mescid-i Haram: Ayet ve hadislerde belirtildiğine göre yeryüzünde insanlara mabed olarak kurulan ilk evdir Âlemlere uğur, bereket ve hidâyet kaynağı olarak kurulmuştur Onda açık açık deliller, İbrahim (a s)'in makamı vardır Ona giren güvene erer Yine o, bütün müslümanların kıblesi, Hanîf Dîni'nin sembolüdür Hac ve Umre sebebiyle tüm dünya müslümanlarının buluşma ve kaynaşma yeri olup ibâdet ve dinin merkezi, duâ ve niyazın kabul edildiği, günahların bağışlandığı yerdir Yeryüzünde Peygamber eliyle yapılan ilk mabed olma özelliğine de sahiptir (bk Âlû İmrân, 3/96-97; Buhârî, Enbiyâ, 10, 40; Müslim, Mesâcid, 1, 2; Ahmed b Hanbel, V, 150, 156, 157, 160, 166)
ilk Cami (mescit de diyebiliriz)
Kuba mescidi
peygamber efendimiz asv mekke den medine ye hicret ederken kuba daki müslümanlarla birlikte inşa edilmiştir
bugün hala daha mevcuttur hac ifa edilirken ziyaret edilebilir
bizim bildiğimiz tarzdaki ilk camiler emeviler zamanında yapılmıştır
İlk minare de Muaviye zamanında Mısır valisi olan Müslime tarafından Amr Camii’ne yapılmıştır
İlk ezan
Mescid-i Nebi inşa edildikten sonra, namaz vakitlerinde, vaktin girdiğini belirtecek ve Müslümanları camiye davet edecek bir usül yoktu
Sadece; "Essalatü Cami'a" denilirdi
Resulullah efendimiz, bir gün Eshabıyla istişare ederek, namaz vakitlerinde, müminlerin camiye nasıl davet edilmesi gerektiğini sordular
Kimisi, namaz vakitlerini bildirmek için, nasara gibi, nakus yani çan çalalım; kimisi, Yahudiler gibi boru çalınsın dediler Kimisi de; "Namaz vakti ateş yakıp yukarı kaldıralım" diye fikirlerini söylediler
Resulullah efendimiz, hiç birini kabul etmedi
Abdullah bin Zeyd bin Sa'lebe ve hazret-i Ömer, rüyada ezan okunmasını gördüler Hazret-i Abdullah, sevgili Peygamberimize gelip rüyasını şöyle anlattı:
"Yeşil bir şal ve peştamal bağlamış, eline çan almış bir kişi gördüm Ona; "Elindeki çanı satar mısın?" diye sordum
Bana; "Ne yapacaksın?" dedi "Namaz vakitlerini bildirmek için çalacağım" deyince, o zat; "Ben sana daha hayırlısını öğreteyim" dedi ve kıbleye dönerek yüksek sesle; "Allahü ekber, Allahü ekber  " diye okumaya başladı
Bitirdikten sonra da; "Namaza kalkacağın zaman da" deyip, ezanı tekrar etti ve sonuna doğru, "Kad kamet-is-salatü" cümlesini ilave etti "
Bunun üzerine, Resulullah efendimiz;
"Rüya haktır O kelimeleri Bilal'e öğret, okusun!" buyurdular Buna ezan ismi verildi
Hazret-i Bilal de, Mescid-i şerifin yakınında bulunan yüksek bir dama çıkarak, ilk ezanı, öğretilen kelimelerle okudu
Hazret-i Ömer, ezan sesini işitince, koşa koşa Resulullah efendimizin huzuruna geldi Hazret-i Bilal'in söylediği kelimeleri aynen rüyasında gördüğünü arz etti Kaynakwh:
O gece, Eshab-ı kiramdan bir kısmı da aynı rüyayı görmüşlerdi İşte bu sırada, Cuma suresi 9 ayet-i kerimesi nazil olup, vahy ile de bildirilmiş oldu
Bilal-i Habeşi, bir gün sabah namazı vaktinde sevgili Peygamberimizin kapısı önünde; "Es-salatü hayrun minennevm" diye iki defa seslenmişti
Bunu Peygamber efendimiz beğendi "Bilal, bu ne güzel söz! Sabah ezanını okurken bunu da söyle!" buyurdular
Böylece sabah ezanında bu söz de söylenmeye başlandı
Peygamberimizin vefatına kadar müezzinlik yapan Bilal-i Habeşi'nin, sesi gür, çok güzel ve pek tesirliydi
O, ezan okumaya başlayınca, herkes büyük bir aşk ve vecd içinde dinleyip, kendinden geçerdi Ezan okurken herkesi ağlatırdı
Eshab-ı kiramın, birbirlerini namaz vakitlerinde camiye ezan-ı şerif ile davet etmeleri, Medineli müşrikler ile Yahudilerin pek tuhafına gitti
Ezan okunurken alay ve eğlenceye alırlardı Onların bu maskaralıklarına karşı, Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde mealen; "Onlar, namaza ezan ile davette bulunduğunuz zaman, onu oyun ve eğlence edinirler Bu da, onların aklı ermez bir kavim olmalarındandır" buyurdu (Maide suresi: 58)
|