Yalnız Mesajı Göster

Tarikatlar / Kültler / Mezhepler

Eski 10-28-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarikatlar / Kültler / Mezhepler





Rafızilik

Rafızilik, Ebubekir ile Ömer'in halifeliklerini kabul etmeyen Şiilik kolu

Rafızilik, VII yy ortalarında yahudi asıllı İbni Sebe tarafından kurulan, halife Ali ve evlâdına aşırı ölçüde bağlanan, sünni mezhebinin bütün görüşlerine karşı çıkan bir inançtır Genellikle Şii mezhebinin fırkalarından biri sayılır

Hz Muhammed'in ölümünden sonra ortaya çıkan halifelik meselesi Müslümanlar arasında birtakım anlaşmazlıkların doğmasına yol açtı Bazısı Ali'nin halife olması gerektiğini, Hz Muhammed'in sağlığında onu kendisine halife olarak seçtiğini ileri sürdü Müslümanların çoğu, özellikle Ebubekir'i tutanlar bu görüşe karşı çıktıkları için Ali halife olamadı Halifelik makamına sırayla Ebubekir, Ömer ve Osman geçti Ali, ancak onların ölümünden sonra halife olabildi Bu yüzden, anlaşmazlık büyüdü

Ali'yi tutanlar Ebubekir, Ömer, Osman ve Muaviye'ye karşı direnişe geçtiler Halifelik konusundaki anlaşmazlığı din anlayışına bağlayan İbni Sebe sonradan Rafızilik diye anılan görüşlerini üç noktada topladı: 1 Hz Muhammed bir peygamber olduğuna göre ölmemiştir O da İsa peygamber gibi günün birinde tekrar yeryüzüne gelecektir Buna inanmayanlar, Kur'an'ın gerçek anlamını kavrayamayanlardır

Kur'an’ın biri zahiri (görünüşte), biri de batıni (içrek) olmak üzere iki anlamı vardır Onun görünüşteki anlamına bağlananlar, özünü bilmedikleri için, bu gerçeği anlayamamışlardır Ebubekir, Ömer, Osman ve Muaviye Ali'nin hakkını yediler Hz Muhammed'in yolundan ayrıldılar Ali ölmedi, tekrar dünyaya dönecek, insanlara adalet dağıtacak, Allah'ın yolunu gösterecektir; 2 her peygamberin bir vasisi vardır Hz Muhammed'in vasisi de Ebu Talib'in oğlu Ali'dir

Hz Muhammed'den sonra Müslümanların başına geçmek, onları yönetmek görevi Ali'nindir İmamlık hakkını Ali'nin elinden alanlar, İslam dinine göre büyük zalimlerdir Ali'nin hakkını ilk defa inkâr eden Ebubekir, sonra sıra ile Ömer, Osman ve Muaviye'dir; 3 Allah, Ali ve evlâdında görünüş alanına çıktı Onların özünde Allah'ın bir cüz'ü saklıdır (hulul) Bu yüzden Ali, belli bir anlamda Allah'dır Allah, Ali'nin kişiliğinde göründü, onun dilinden konuştu, öyleyse Ali'ye inanmak Allah'a iman etmek; Allah'a inanmak Ali'ye iman etmektir

İbni Sebe'nin bu düşünceleri kısa bir süre içinde geniş bir çevreye yayıldı, özellikle İranlılar tarafından kolaylıkla benimsendi Bu inanca bağlananların kimi Ali'yi bir ilâh, kimi de Nebiyyi nâtık (konuşan peygamber, yeniden ortaya çıkan bir resul) olarak kabul ettiler Her iki görüşe göre Ali'ye itaat etmek bir din borcudur, bir tanrısal buyruktur Ali'ye inanmayan, onun izinden yürümeyen Müslüman değildir, din açısından suçludur

Rafıziliğe göre Kur'an, görünüş bakımından bir kabuktur; gerçek, bu kabuğun içinde gizlidir Namaz, zekât gibi din görevlerinin amacı Hz Muhammed ile Ali'yi sevmektir Hz Muhammed ile Ali'yi candan sevenler namaz kılmış, zekât vermiş sayılır İslâm dininde muharremat adı verilen yasaklar Ebubekir ile Ömer'in yolundan gitmek, hatmiye mezhebinden olanlara karşı çıkmak, direnmek demektir

Sünni mezhebine aşırı ölçüde bağlı kalan bazı İslam bilginleri, Rafıziliğin İslam birliğini parçalamak için ortaya atılan siyasi bir görüş olduğunu ileri sürerler; fakat Rafızilik, daha çok, eski İran dini inançlarının İslam dini ilkeleriyle kaynaştırılması sonucu doğdu Bu yüzden, İslamlığa karşı siyasi değil, dini bir direniş, karşı çıkış niteliğindedir

İBAZİLİK

Yazgıya bağlanan, Haricilik'ten doğan bir kuruluştur Bu kuruluşa göre tanrı, bütün evreni, onun kapsadığı varlık türlerini yaratmıştır Bütün bu yaratılanlar tanrısal birliğin kanıtlarıdır Öyleyse tanrı birliğini anlamak için, önce bunları tanımak gerekir Ancak, Sünnilik'in ileri sürdüğü bütün görüşler de doğru değildir Burda tanrının yüceliğini anlamak için, birtakım tapım biçimlerini kurumlaştırmanın, onlara genel - kesin geçerlik tanımanın gereği yoktur, tanrıyı bilmek için, onun yarattıklarına bakmak yeter

İbazilik'in kurucusu İbaz bin Abdullah'a göre, ona inanmayanlar suçludur, ancak dinsiz değildir, onlarla evlenilebilir, kalıtları(miraslan) alınabilir İbazilik'in sonradan ortaya çıkan Harisilik (Harisiye), Hafisilik (Hafisiye) adlı iki kolu daha vardır, ancak aralarında önemli bir ayrılık yoktur

Sadilik

Tarikatın kurucusu Şeyh Sadeddin Cevahirü’l-Şeybanî 1197 de Kudüs yakınlarında doğdu, 1301 de Urfa’da öldü Önce Kadirilik le bağlantı sağladı, onun ilkelrini törenlerini öğrendi, sonra kendi adıyla anılan tarikatı kurdu Tarikatın düzenli bir kuruluş niteliği kazanmasını sağlayan oğlu Yunus’tur Babasının yerine geçen Şeyh Yunus tarikatı genişletmiş, geliştirmiştir

Sadilik ‘te “devse / üstüne basma” denen tören temel ilkedir Toplu törenlerde dervişler yüzü koyun yere yatar, şeyh üzerlerine basarak geçer , kimi zaman bunu ata binerek yapar Yüzükoyun yatan dervişlerin üzerinden atla geçmek, onlarda benliği, kendini beğenmişliği, tutkuyu yok etmek, alçak gönüllü kılmak içindir Törenler toplulukla sürdürülür, Tanrı adları anılır, şeriatın bütün kurallarına uyulur

Sadilik ‘in ; Acizilik (Aciziye), Selamilik (Selamiye), Tağlebilik (Tağlebiye), Vefaılik (Vefaiyye) adlı dört kolu vardır

Sadilik ‘in İstanbulda oldukça geniş bir alana yayıldığı, yirminin üstünde tekkesinin olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır

Sadilik Kütüğü

- Hasan Basrî
- Habib Acenmî
- Davud Taî
- Maruf kerhî
- Seriüs-Sakatî
- Cüneyd Bağdadî
- Ebu Ali Ruziyarı Ahmed
- Ebu Osman Mağrii Said
- Ebu Kasım Guürgani Ali
- Ebu Bekir Kusî
- Ebul-Vefa İbrahim
- Ebu said Endülüsi
- Ebül-Medinü’l Mağribî
- Yunus Şeybanî
- Mezid Şeybanî
- Abdullah Şeybanî
- Sadeddin Cevahirü’l – Şeybanî

Kaynak : İZEYÜBOĞLU

Alıntı Yaparak Cevapla