Yalnız Mesajı Göster

Eski Medeniyet Dinleri

Eski 10-28-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eski Medeniyet Dinleri



Hitit İnanç Sistemi

Kültürlerin bir parçası olan din, tarihin her döneminde, insanoğlu için önemli bir yere sahip olmuştur Hitit dini incelendiğinde, farklı etnik kökenlere ait birçok öğenin bir araya gelmesi ile oluşmuş bir kültür mozaiğiyle karşılaşılır Hitit kültürünün bir parçası olan inanç sistemi de pek çok değişik öğenin birleşmesinden oluşmuştur Hint-Avrupalı bir toplum olan Hititler kendilerine ait kültür öğelerinin yanı sıra tanıştıkları yeni kültürlerden, bünyelerine uygun gördükleri pek çok unsuru kabul etmişlerdir Böylece dinsel görüşleri de ilkelden başlayarak gittikçe karmaşıklaşmış, Eski Hitit Dönemi’ne ait metinlerde geçen birkaç tanrıdan oluşan tanrılar topluluğu, İmparatorluk Dönemi’nde sayı olarak artmış ve bunun sonucu olarak tanrılar topluluğu oldukça kalabalık olan bir dine sahip olmuşlardır

Çok tanrılı dinlerde sular, gökyüzü, toprak, ay, güneş gibi daha birçok unsur ilahlaştırılmıştır Hitit inanç sisteminde de bunun gibi doğa unsurları ayrı ayrı tanrılar ile temsil edilmiştir; Güneş Tanrıçası, Gökyüzü/Fırtına Tanrısı, Kırların Koruyucu Tanrısı gibi Bu noktada “Hitit dininin, başlangıçta bir doğa dini mi” olduğu sorusu akla gelmektedir

Hitit tanrılarının isimleri Hattice, Hurrice, Sümerce olmasına karşın söz konusu tanrının işlevi ve niteliği değişmemektedir Örnek vermek gerekirse, Hitit pantheonunun baş tanrısı olan Fırtına Tanrısı'nın Hattice adı Taru, Hurrice adı ise Tešup'tur Hititler tanrıları ile nasıl bağlantı kuruyorlardı? Onların neler istediklerini nasıl bilebiliyorlardı ve kendilerini tanrılara nasıl ifade ediyorlardı? Semavi dinlere ve hatta Hinduizm'e baktığımızda, insanlara gönderilen bir kutsal kitap ve tanrı ile insan arasında bir köprü oluşturan peygamberlik kavramlarını görürüz Hitit dininde ve hatta pek çok Anadolu ve Mezopotamya dinlerinde, böyle bir aracının olmadığı, ancak rahip ve rahibeler gibi din görevlileri dışında tanrılara yakınlığı ile bilinen kişiler olduğu, okunan çivi yazılı metinlerden anlaşılmaktadır Bu noktadan hareketle, tanrıları ile yakınlaşacakları, onlara hizmet edecekleri, onlardan kendileri ve ülkeleri için isteklerde bulunacakları bir uygulamaya ihtiyaçları olduğunu düşünebiliriz Herhalde, büyük bir itina ile düzenledikleri bayram törenleri, tanrılar ile iletişim konusunda önemli rol oynamaktaydı

Hitit inancına göre, tanrılar tıpkı insanlar gibi yaşamakta, yiyip içmekte, aralarında kavga etmekte, birbirleri ile evlenmekte ve çocuk sahibi olmaktadırlarHititlerin tanrılarını kendileri gibi düşündüklerini en iyi biçimde Boğazköy (Hattuşa)’de yer alan Yazılıkaya açık hava tapınağında görmek mümkündür Boğazkale’nin yaklaşık 2 km kuzeydoğusunda kalker kaya sivrileri arasında yer alan iki doğal kaya odasını Hititler, kült törenlerini yerine getirmek için kullanmışlardı Bu kutsal alanın kaya yüzeylerine usta bir işçilikle yapılmış sahnelerde yer alan tanrılardan; erkek tanrıların çoğu ucu sivri, konik biçimde ve boynuzlarla donatılmış bir külah giydikleri görülür Külahlarında yer alan boynuz sayısının çokluğu tanrının rütbesinin yüksekliğini gösterir Üzerlerinde beli kemerli kısa etek ve ayaklarında uçları yukarı doğru kıvrık ayakkabılar vardır Tanrıçalar ise, başlarında şehir surunu andıran silindirik başlık ve üzerlerinde yerlere kadar uzanan beli kemerli ve pilili etek, bluz ve pelerin ile betimlenmişlerdir

Tanrıları, beraberlerinde yer alan kutsal hayvanları, atribüleri ve hiyeroglif yazıtlar aracılığıyla tanıyabilmekteyiz Anadolu’da Boğazköy dışında, imparatorluğun egemenlik alanını işaret eden bazı yerlere dönemin Hitit kralı tarafından yaptırılan kaya kabartmaları bulunmaktadır Örneğin; Adana’da Sirkeli anıtı, Kayseri’de Fraktin kabartması ve Konya’da Hatip anıtı gibi Bunların üzerinde yer alan kral, kraliçe ya da tanrı betimleri ile beraber görülen hiyeroglif yazıtlar, kaya anıtının kesin tarihini ve dolayısıyla kabartmada betimlenen kral ya da kraliçenin kimliklerinin belirlenebilmesi açısından son derece önemlidir

Hitit inancına göre insan gibi düşünülen tanrıların bir de yaşadıkları evleri olmalıydı Hitit metinlerinde Ékarimmi-/ Ékarimna- ve Sümerce’den alınan É DINGIR, “tapınak” kelimesi için kullanılmaktaydıHalka açık bir tapınma yeri olmayan tapınak yapılarının özel bir odasında, tanrıyı simgeleyen bir de heykel bulunmaktaydı Bu heykel her gün belirli bir törenle temizlenmekte ve tanrıya sunulmak üzere, onu temsil eden heykelinin önüne, kurbanlar konulmaktaydı

Hitit Tanrıları

Hattili Tanrılar
Fırtına Tanrısı & Güneş Tanrıçası/Arinna’nın Güneş Tanrıçası: Taru & Wuruşema (Hitit pantheonun baş tanrı çifti) Oğulları: Telipinu (tarımla uğraşan, tahılların büyümesini sağlayan ve bereketliliği temsil eden tanrı) ve karısı Hatepinu, Nerik kentinin Fırtına Tanrısı ve Zippalanda kentinin Fırtına Tanrısı Kızları: Mezulla Torunları: Zintuhi
Yeraltı Tanrıları: Lelwani, İşduştaya, Papaya
Savaş ve Salgın Hastalıklar ile Veba Tanrısı: Şulinkatte
Savaş Tanrısı: Wurunkatte
Büyü ile ilgili tanrıça: Katahzipuri

Hurrili Tanrılar
Fırtına Tanrısı & Güneş Tanrıçası: Tešup & Hepat Oğlu: Šarruma
Çift cinsiyetli tanrıça: Šaušga (Koruyucu tanrıça işlevinde gördüğümüz Šaušga, bazı kaynaklarda sağ elinde bir kap tutan kanatlı kadın bazı kaynaklarda ise sağ elinde balta tutan bir erkek olarak görülür)

Hitit Tanrıları
İlk Hitit belgelerinden biri olan Anitta metninde “bizim tanrımız” olarak bahsedilen tanrı Šiu, daha sonra Hititçe metinlerde genel olarak “tanrı” anlamına gelen bir kelime olarak kullanılmıştır
Işık Tanrısı: Šiu
Tahıl ve Hububat Tanrısı: Halki
At üzerindeki Tanrı: Pirwa
Tanrılaştırılmış Gün: Šiwat
Tanrılaştırılmış Gece: İšpant

Hint Tanrıları
İndra, Mitra, Varuna, Nasatya

Luwi Tanrıları
Çoğunlukla başkent Hattuşa dışındaki Hitit merkezlerinde tapınım görürlerdi Adları çoğunlukla sihirle ilgili törensel eylemlerde geçerdi

Personel ve Yönetmelik

Hititlerin yaşamlarında oldukça önemli bir yere sahip olduğu anlaşılan bu “bin tanrılı” dinin icrasında, ne denli büyük bir organizasyonun gerektiğini düşünebiliriz Çünkü dinsel faaliyetler içinde daha önce belirttiğimiz bayram törenleri dışında; kehanet, fal, dua, ölü gömme merasimleri gibi daha birçok işlevin eksiksiz ve doğru bir şekilde yerine getirilmesi gerekmektedir

Tapınakların ekonomik gücünü sağlayan tarım işçilerinin, sanatkârların; rahip ve rahibelerin; tanrılara törenler sırasında sunulan tüm yiyecek ve içeceklerden sorumlu olan mutfak çalışanlarının görevlerini aksatmaları, ülkeyi tehlikeli bir duruma sokabilirdi Çünkü, Hitit inancına göre tanrılara hizmet ederken yapılabilecek bir hata tanrıların öfkelenmesine neden olabilir ve bunun sonucunda da ülke zarar görebilirdi Bu nedenle, tüm tapınak görevlilerinin hizmet, temizlik, güvenlik gibi konularda çalışma talimatlarını içeren enstrüksiyon metinleri hazırlanmıştır

Bayramlar

Hitit dininin uygulama alanlarından bir olan “Bayramlar” da değişik etnik kökenlere ait unsurları birleştirmiş ve Hititler tarafından tabletlere ayrıntılı bir şekildekaydedilmiştir Bu yönü ile bayram metinlerini, törenlerin nasıl yapılması gerektiğini gösteren birer enstrüksiyon metni olarak da tanımlayabiliriz

Belli bir takvime bağlı olarak, yılın değişik dönemlerinde düzenli bir şekilde icra edilen ve büyük hazırlıklar sonucu gerçekleştirilen bayramlar, bolluk ve bereket, verimli yağmurlar, bol mahsul, hayvanların çoğalması, kralın gücünün artması, dinsel temizliğin sağlanması için, tanrıları memnun edecek dinsel törenlerdir Tanrılara yiyecek ve içecek vermek, onlara kurbanlar sunmak, dinin gerektirdiği gündelik işlerdendi Bayramlar ise, bunun daha yüksek düzeyde, daha kalabalık bir toplulukla ve daha zengin malzemeyle yapılması demektir

Ancak Hititler’deki bayram anlayışı ile günümüz bayram kavramı birbirine karıştırılmamalıdır Hepsi belli bir amaç doğrultusunda ve törensel bir hava içerisinde yapılan bayramlarda uygulanan danslar, müzik icrası, bazı oyunlar ile ziyafetler oldukça neşeli görünmektedir Bununla beraber, bazı bayramlar daha sade kurban ritüellerini içeren seremoniler halindedir

Bayram kelimesi tek bir kutlamayı çağrıştırıyor olsa da, Hitit bayramlarının bazılarının kutlanması bir günde tamamlanmaz; içerisinde bir kaç gün süren, çeşitli kentlerde icra edilen ve hatta bir ayı aşan kutlamaların yapıldığı bayramlar vardır

------------------------------------------------------

Urartular’da Din

Başkent Tuşpa (Van) olan Urartu Devleti; en güçlü döneminde günümüzdeki Doğu Anadolu, Kuzeybatı İran, Irak'ın küçük bir bölümü ile Ermenistan'ın güneyine egemendi Sınırları kuzeyde Erzurum-Kars-Ardahan yaylası, güneyde Toroslar, doğuda Urmiye Gölü havzası, batıda Fırat Nehri (şimdiki Karakaya baraj alanı) olarak çizilebilir Urartu döneminde kuzeyde Diauehi, Qulha, Tariu ülkeleri ile bozkırlı Isqugulu toplumları, batıda Hatti (Melitea, Qumaha ve Tabal), güneyde Assur güneydoğuda Mana ve Parşua ülkeleri bulunmaktaydı

Urartu adına Assur yazıtlarında ilk kez Uruatri biçiminde MÖXIIIyy rastlanmaktadır MÖ XIII yy ile IX yy arasında Uruatri ve Nairi toplulukları Doğu Anadolu'da beylik ve aşiretler halinde yaşamışlardır

Bölgede Urartularda Krallık MÖ IX yy ortasında I Sarduri ile ilan edilir İlk Urartu yazıtı ve Van Kalesi'ndeki ilk anıtsal mimari bu krala aittir Uratu Krallığı ;MÖ 7 yy'daki en güçlü krallarındandan biri olan II Rusa'dan sonra ise gittikçe zayıflamış ve MÖ VI yy başlarında tarih sahnesinden çekilmiştir

Urartular’da Din ve Tanrılar

Van/ Meher Kapı anıtındaki yazıta göre, Urartu'da adlarına belirli dönemlerde kurban kesilen ve ilk üç sırayı Haldi, Teişeba ve Şivini’nin paylaştığı 79 tanrı, tanrıça, tanrısal özellik bulunmaktadırHaldi ;(Eşi Bagbartu/ Bagmaştu/ Arubani) Urartuların baş tanrısı idi Haldi, Assur yazıtlarında XIIIyy'dan itibaren rastlanan bir isim idi En büyük tapınağı Muşaşir'de idi Teişeba (Fırtına T) Hurri kökenlidir ve Hititlerde Teşup ile aynı tanrı olmalıdır Şivini de (Güneş T) Hurri kökenlidir Hititlerdeki Şimegi'nin karşılığıdır

Urartular Anzaf, Çavuştepe, Ayanıs ve Toprakkale gibi büyük merkezlerde tanrıları için kule tipi tapınaklar ve Meherkapı gibi açık alanlardaki kayalara kapı görünümlü kutsal nişler yapmışlardı

Ölü Gömme

Urartu'da yakarak veya yakmadan gömü yapılmaktaydı Yönetici kesim ve olasılıkla aileleri büyük kale ve merkezlerin yakınındaki çok odalı kaya mezarlarına birlikte, diğerleri ise olasılıkla sosyal statülerine göre toprak altına inşa edilen oda mezarlara, basit toprak mezarlara veya yakılarak urne adı verilen küplere gömülmekteydiler Merkezde Van Kalesi, batıda Palu, Mazgirt, Altıntepe'de, kuzeyde Aras Nehri'nin güney bölgesinde, doğuda Sangar (İran'da Bastam'ın kuzeyi) gibi önemli merkezlerin yakınında çok odalı kaya mezarları bulunmaktadır Dilkaya, Karagündüz ve Yoncatepe'de ise soyulmadan günümüze ulaşmış, içinde birden çok gömü bulunan yeraltı oda mezarları incelenmiştir

-------------------------------------------------------

Helen ( Eski Yunan ) Dini

Eski Yunan 'da kaynağınıAnadolu , Girit ve Mezopotomya'dan alan, tanrıların çoğu doğu kökenli olan çok tanrılı bir din anlayışı vardı Yunan dininin oluşmasında destanların önemli rolü olmuştur Hatta destanları yazan şairler bu dini şekillendirmişlerdir Çünkü Yunan şairleri destanlarla birlikte eski Aka , Dor ve Anadolu tanrılarının kendi tanrılar dünyasına katmışlar, Bu tanrıların ad görev ve nüfuz alanlarını belirlemişler bu tanrıları insan biçiminde düşünüp göstermişlerdir Buna göre bir kısmı erkek bir kısmı dişi olan bu tanrılar insanlar gibi evlenen yiyip-içen ,çoluk - çocuk sahibi ve iyi - kötü olan ; ama insanlardan daha güçlü, güzel ve ölümsüz varlıklardı Ölümsüzlükleri ise nektar adlı hayat suyunu içiyor olmalarından geliyordu

Eski Yunanistan daki devlet örgütlenmesi anlayışı dine de yansımıştır Yunan asillerin kralın etrafında toplanması gibi tanrıların da baş tanrı Zevs ( Zeus) in etrafında toplanarak Yunanistan'ın en yüksek dağı Olimpos ' da oturduklarına inanılıyordu Başta gelen üç büyük tanrı olan tanrılar kıralı Zevs, denizler tanrısı Poseidon ve yer altı ve ölüm tanrısı Hades kardeştiler Baş tanrı Zevs ; tanrıların ve insanların babası olan gök tanrısı idi Karısı Hera ; kadınların koruyucu olan, kadınlara evlenme ve doğum gibi konularda yardım eden bir tanrıça idi Güneş tanrısı Apollon , kasırga, ateş ve savaş tanrısı Ares , rüzgar tanrısı Artemis , aynı zamanda bu iki baş tanrının çocukları idi Bu tanrıların dışında zeka ve savaş tanrıçası Demetir , şarap ve eğlence tanrısı Diyonisos da önemli tanrılardı Deniz köpüğünden olduğuna inanılan güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit doğu dünyasından gelme bir tanrıça idi Büyük tanrıların dışında bir de yarı - tanrılar vardı Şehrin kurucusu ve eski kahramanlara yarı-tanrı gözüyle bakılırdı Eski Yunan inanışlarına göre bunlar; genellikle bir tanrı ile bir insanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş kimselerdi ( Herkül / Herakles , Aşil vb) ve Yunan kralları soylarını bu yarı tanrılardan birine bağlamaya önem verirlerdi

Eski Yunanlılar tanrılarına kendi anlayışlarına göre ve istedikleri gibi ibadet ederlerdi Yunanlılar tanrılarını memnun etmek ve kötülüklerden korunmak için onlara ibadet ederler , kurban keserler, istediği yerde ve biçimde bunu yapabilirlerdi Sadece büyük tanrılar şerefine belli zamanlarda toplu oyunlar ve şenlikler düzenlenirdi Bunun dışındaki en belirgin ibadet şekli saçı saçmak ve kurbandı Tapınaklar ibadet yeri değildi ; buralarda sadece tanrı heykelleri ve tanrılarla ilgili kutsal eşyalar saklanır önünde de dini törenler yapılırdı

Yunanlılar ayrıca bayramlarda ve dini törenlerinde tanrıları şerefine araba yarışı ve spor karşılaşmalarıda düzenlerlerdi Bu yarışmaların en büyüğü baş tanrı Zevs - Zeus şerefine Olimpos dağı eteklerinde dört yılda bir düzenlenen ve ilki MÖ 776 da yapılan Olimpiyat Oyunları idi Altı gün boyunca süren bu dini nitelikli spor yarışlarına çıplak olarak katılan gençler çeşitli dallarda yarışırlar birinci gelenin başına bir çelenk konur ve heykelinin yapılmasına izin verilir ve ülkesinde törenlerle karşılanır ve saygınlık kazanırdı

Bu fon üzerinde gelişen Eski Yunan Dini'nin Özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür

1 ) Bu dinde , din adamları sınıfı yoktur Tanrıların eşyalarına ve heykellerine bakan rahipler birer devlet memuru olup doğu toplumlarındaki gibi ayrıcalıklı bir sınıf oluşturmuyorlardı

2) Bu dinde bireyin giderek kişiler karşısında da alçalma duygusunu geliştiren (etek öpme , el bağlama gibi) tanrılar karşısında alçalma anlayışı yoktur

3) Bu dinde soru sormaksızın, tartışmaksızın, akıl yoluyla değil iman yoluyla inanılan dogmalar yoktur Doğmaya karşı çıkılamadığı için düşünce bu noktada sınırlanmaktadır Dolayısıyla bilim ve felsefe ile din çatışır İşte dogmatik din anlayışının olmaması eski Yunan da bilim ve felsefenin daha kolay gelişmesine yardımcı olmuştur

4) Dini yayma çabası, dini propaganda ve din uğruna fedakarlık yoktur

5) kutsal kitabı yoktur Bu da temel bir çerçevenin olmamasına, dolayısıyla da dinsel yapıya ilişkin tüm düşüncelere açık olmasına ve onlardan etkilenmesine yol açmıştır

6)Bugün ki anlamda günah kavramı yoktur Sadece kusur işlemek söz konusudur

Eski Yunanistan da tek tanrı / vahdet inancı bazı aydınların kafasında yer edinip kabul görmekle birlikte halk arasında bu görüş yayılmadıZaman zaman bazı din devrimcileri, yeni inanç biçimleri (örneğin Hint inancından esinlenen Orfeus gibi ) ortaya attılarsa da fazla itibar görmemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla