Prof. Dr. Sinsi
|
Tarih Boyunca Müslümanlara Atılan İftiralar
HZ MUSA'YA ATILAN İFTİRALAR
İsrailoğullarına peygamber olarak gönderilen Hz Musa, -tıpkı diğer peygamberler ve samimi müminler gibi- inkarcıların birçok fiili ve sözlü saldırılarına maruz kalmıştı
Hz Musa'nın dünyaya geldiği dönemde, Mısır'ın hükümdarı olan Firavun, halkının büyük bir bölümünü eziyor ve hatta nesillerini yok edecek bir zulme maruz bırakıyordu Firavun'un bu zorbalığı Kuran'da şu şekilde anlatılmaktadır:
Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu Çünkü o, bozgunculardandı (Kasas Suresi, 4)
Firavun'un askerlerinin bebeğini de öldürmesinden endişe duyan Hz Musa'nın annesi, Allah'ın kendisine vahyetmesiyle Hz Musa'yı Nil nehrine bırakmıştı Kuran'da bildirildiği gibi, Allah'ın belirlediği bir kader doğrultusunda bebeği Firavun'un ailesi sahipsiz görerek almışlardı Bu olayların neticesinde, Firavun'un sarayında yetişen Hz Musa, Allah'ın peygamberlikle görevlendirmesinden sonra, Firavun'un düşmanca ve saldırgan tavırlarına maruz kalmıştı
FİRAVUN'UN HZ MUSA'YA OLAN DÜŞMANLIĞI
Allah'ın emriyle, Firavun'a giderek ona Allah'ın varlığını ve hak dini anlatan Hz Musa, Firavun'un inkarcı ve saldırgan tutumuyla karşılaşmıştır Firavun, hem Hz Musa'yı hem de yanındakileri işkence ile ve öldürmekle tehdit etmiştir Onun bu tehditleri karşısında ise ülke halkı Hz Musa'nın bildirdiği gerçeklere inanmaktan ve onunla birlikte olmaktan korkmuşlardır Ayetlerde haber verildiğine göre, ancak az sayıda genç ona iman etmiştir:
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı (Yunus Suresi, 83)
Elbette bu mücadelede galip gelecek tarafın Allah'ın salih kulları olduğu, "Allah, kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez " (Nisa Suresi, 141) ayeti ile bildirildiği gibi, daha en başından bellidir Ancak müminlerin imanlarının, tevekküllerinin ve sabırlarının denenmesi için, önce oldukça zorlu imtihanlardan geçirilmeleri, insanlar tarafından yalanlanmaları, iftiralara maruz kalmaları Allah'ın kanunudur Hz Musa'nın kendisi ve onunla birlikte iman edenler için de durum aynı olmuştur
Firavun, kendisini adeta bir ilah gibi görüyor, tüm Mısır'ın ve Mısır üzerindeki bütün insanların tek sahibi ve hakimi olduğunu zannediyordu Tek gerçek ilahın, tek gücün ve insanların tek sahibinin Allah olduğunu halkının öğrenmesi durumunda, eskisi gibi ilahlık iddia edemeyeceğinin ve insanlara zorbalıkla boyun eğdiremeyeceğinin de farkındaydı Bu nedenle halkının Hz Musa'ya inanmaması için çeşitli yollara başvurdu İşkence ve ölümle tehdit etme Firavun'un sıkça başvurduğu yöntemlerden biriydi Bir diğer yöntemi ise, Hz Musa'ya ve kardeşi Hz Harun'a iftira atmak olmuştu Firavun'un, kendince, onları insanların gözünde küçük düşürmek, önemsiz ve değersiz insanlar gibi göstermek için kullandığı iftiraları şöyle maddelendirebiliriz:
HZ MUSA'NIN MENFAAT VE İKTİDAR PEŞİNDE OLDUĞU İFTİRASI
İnkarcıların iman edenlere attıkları iftiraları belirlerken en önemli çıkış noktaları kendi sahip oldukları kötü ahlakları ve dünyaya bakış açıları olmuştur Örneğin, Allah'ın emrettiği ahlakı yaşamayan insanların müthiş bir büyüklenme arzusu ve dünya hayatına yönelik sınır tanımaz hırsları vardır Firavun, bu insanların tipik bir örneğidir Tüm Mısır'ın üzerindeki insanlarla birlikte kendisine ait olması hırsına kapılan Firavun, bu hırsı uğruna masum insanlara acı çektirmekten ve hatta onları öldürmekten dahi çekinmemektedir Bu sapkın inancından dolayı diğer insanları da kendisi gibi dünya hırsı ile gözü dönmüş sanmaktadır Bu nedenle, Hz Musa'nın ve Hz Harun'un Allah katındaki yerlerini ve ne amaçla kendisine geldiklerini anlayıp takdir edememiştir
Hz Musa da insanlardan kendilerine tabi olmalarını istemiştir Ancak Hz Musa'nın bundaki amacı onlara Allah'ın varlığını ve sonsuz kudretini tanıtmak, dini öğretmek ve onların hidayet bulmalarına vesile olmaktır Firavun ve çevresi ise Hz Musa'nın mevki ve makam peşinde olduğunu, yeryüzünde büyüklük elde etmeye çalıştığını düşünmüşler ve onu iktidarlarına bir rakip olarak görmüşlerdir Allah bir ayette Firavun'un çevresinin Hz Musa'yı ve Hz Harun'u nasıl suçladığını şöyle bildirir:
Onlar: "Siz ikiniz, bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)dan çevirmek ve yeryüzünde büyüklük sizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz, sizin ikinize inanacak değiliz" dediler (Yunus Suresi, 78)
Oysa, Hz Musa ve Hz Harun, tüm diğer peygamberler ve samimi Müslümanlar gibi, asla dünyevi mevki ve çıkarların peşinde olmamışlardır Onlar insanlardan hiçbir ücret ve karşılık beklemeden, sadece Allah'ın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini isteyerek insanları Allah'ın yoluna çağırmışlar ve onlara ahiret yurdunu hatırlatmışlardır Allah, "Kitap'ta Musa'yı da zikret Çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi " (Meryem Suresi, 51) ayetiyle, Hz Musa'nın yalnızca Kendi rızasını arayan bir kul olduğunu haber vermiştir Ayrıca başka ayetlerde de, Hz Musa'nın ve Hz Harun'un, Allah'ın salih kullarından oldukları şöyle haber verilmiştir:
Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a lütufta bulunduk Onları ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtardık Onlara yardım ettik, böylece üstün gelenler oldular Ve ikisine anlatımı-açık kitabı verdik Onları dosdoğru yola yöneltip-ilettik Sonra gelenler arasında da ikisine (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık Musa'ya ve Harun'a selam olsun Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz Şüphesiz ikisi, bizim mü'min olan kullarımızdandılar (Saffat Suresi, 114-122)
HALKIN GÜVENLİĞİNİ VE HUZURUNU TEHDİT ETTİĞİ İFTİRASI
Firavun'un kullandığı taktiklerden biri de Hz Musa'yı ve Hz Harun'u her fırsatta ülke ve halk için önemli bir tehlike gibi göstermekti Bu yöndeki asılsız iftiralarıyla halkı, Hz Musa aleyhine kışkırtmaya çalışıyordu Öyle ki Firavun Hz Musa'yı, insanları "yurtlarından sürüp çıkarmayı istemekle" suçlamıştı Kuran ayetlerinde Allah, Firavun'un, halkının önde gelenlerine şöyle seslendiğini bildirir:
(Firavun,) Çevresindeki önde gelenlere: "Bu" dedi, "Doğrusu bilgin bir büyücüdür Büyüsüyle sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?" (Şuara Suresi, 34-35)
Bir başka ayette, ise Firavun'un Hz Musa'yı ve yanındakileri, halkı yurtlarından sürüp çıkarmak için tuzak kurmakla suçladığı bildirilmektedir:
Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp-çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz " (Araf Suresi, 123)
Firavun'un bu iftirası ile halkın ve önde gelenlerin Hz Musa'ya ve yanındakilere karşı cephe almalarını, onları halkın gözünde hain olarak göstermek istediği açıktır Ancak, Allah'ın vaat ettiği gibi, müminlere kurulan tüm tuzaklar nasıl bozulduysa, Firavun'un bu tuzağı da bozulmuştur:
Sonunda Allah, onların kurdukları hileli-düzenlerinin kötülüklerinden onu korudu ve Firavun'un çevresini de azabın en kötüsü kuşatıverdi (Mümin Suresi, 45)
HZ MUSA'NIN "BÜYÜCÜLÜK"LE SUÇLANMASI
Firavun kibirinden dolayı, Hz Musa'nın getirdiği hak dini kabul etmemişti Hz Musa, Allah'ın varlığını ve kendisinin Allah'ın elçisi olduğunu göstermek için -Allah'ın izniyle- Firavun'a birçok mucize gösterdi Firavun buna rağmen iman etmediği gibi, halkın da inanmasını engellemek için, Hz Musa'yı büyücülükle ve sihir yapmakla suçladı Böylelikle Hz Musa'nın söylediklerinin ve yaptıklarının doğru olmadığı, bunun sadece insanları etkilemek için kullanılan yalancı bir sihir olduğu izlenimi vermek istiyordu Bu konu ayetlerde şöyle bildirilir:
Andolsun, biz Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik; Firavun'a, Haman'a ve Karun'a Ama onlar: (Bu,) Yalan söyleyen bir büyücüdür" dediler (Mümin Suresi, 23-24)
Hz Musa'nın ise, Firavun'un ve önde gelenlerin bu iftiralarına şöyle cevap verdiği haber verilmektedir:
Musa: "Size hak geldiğinde (böyle) mi söylersiniz? Bu bir büyü müdür? Oysa büyücüler, kurtuluşa ermezler" dedi (Yunus Suresi, 77)
Büyücülük iftirası, Hz Musa'dan önce ve sonra, birçok mümine atılmış iftiralardan biridir İlerleyen bölümlerde "büyücülük" iftirasına uğramış diğer Müslümanlarla ilgili Kuran'da bildirilenler de aktarılacaktır
YALANCILIK İFTİRASI
Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik" dediler Musa dedi ki: "Rabbim, kimin kendisinden bir hidayetle geldiğini ve bu (dünya) yurdun(un) sonucunun kime ait olacağını daha iyi bilir Gerçekten, zulmedenler, felah bulmazlar " Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa'nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum " (Kasas Suresi, 36-38)
Firavun'un Hz Musa'ya ve onun kendisine tebliğ ettiği dine karşı tavrı kuşkusuz son derece gafil ve zalimcedir İnkarda bu derece ileri gitmiş olan bir insanın, gelen elçiyi karalamak ve onu yalanlamak için olmadık suçlamalarda bulunması ve alaycı tavırlar takınması ise hiç de şaşırtıcı değildir Firavun, Hz Musa'yı güçsüzleştirmek ve anlattığı gerçeklere insanların inanmasını engellemek için, tüm bunların yalan olduğu iftirasını da kuşkusuz pervasızca atmaktadır Oysa, Allah'ın elçilerini yalanlayanların ve onlara iftiraları ve yalanlamaları ile zorluk ve sıkıntı vermeye çalışanların sonu Kuran'da açık ve kesin olarak bildirilmektedir:
Andolsun, Biz her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün (Nahl Suresi, 36)
Yukarıdaki ayette de haber verildiği gibi, Allah'ın samimi, dürüst, candan, Allah'tan korkan ve Allah'ı çok seven kullarına karşı yapılan bu haksızlıklar, ne dünyada ne de ahirette karşılıksız kalmamaktadır Nitekim Firavun'un ve çevresindekilerin dünyada uğradıkları belalar ve en sonunda ölümleri bunun en açık örneklerinden biridir Allah, insanlara Firavun ve yakınlarının uğradığı sondan ders almayı hatırlatmıştır Bu yüzden her insan için Kuran'da aktarılan bu olaylar ibret vesilesi olmalıdır:
O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten Bize döndürülmeyeceklerini sandılar Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutup suya attık Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak (Kasas Suresi, 39-40)
İnsanların unutmaması gereken en önemli konulardan biri ise, Firavun'un ve onun yolunu izleyen inkarcıların dünyada uğradıkları azabın ahiretteki azap yanında çok küçük kaldığıdır Dünyadayken Allah'ın ayetlerine karşı büyüklenen, Allah'ın elçilerine ve salih kullarına zorluk çıkaran, onlara iftiralar atan, tuzaklar kuran, dini yalanlayan, Allah'ın emrettiği ahlakı beğenmeyerek kendi çirkin ahlaklarını yaygınlaştırmaya çalışan insanları, ahirette zorlu bir azap beklemektedir:
Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler Bu dünya hayatında onların arkasına lanet düşürdük; kıyamet gününde ise, onlar çirkinleştirilmiş olanlardır (Kasas Suresi, 41-42)
|