Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Nedir | İslamda Kadın Nedir?
Taaddüt-ü zevcat (çok evlilik)
"Doğru" ve "yanlış" yargısını okuyuculara bırakarak, bu ve bundan sonraki konuların sadece islami naslardaki çözümlemesini yapmakla yetineceğiz
Bir müslüman bu konuda herhalde şöyle düşünür:"taadüt-ü zevcat" erkeğin dörde kadar kadınla evlenmesi anlamına gelen İslami bir terimidr Batılılar buna daha geniş anlamı ile "poligami" derler Dolayısı ile "taadüt-ü zevcat" tamı tamına "poligami" da değildir
Allah (c c) Kurân-ı Kerim'de kadinlardan sözeden sûrenin başında, insanları "bir nefis" ten yarattığını hatırlattıtan sonra: "Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekte onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil de hoşunuza giden başka kadınlarla ikişer üçer ve dörder evlenebilirsiniz Eğer aralarında adaletsizlik yapmaktan endişe ederseniz, bir tane almalısınız Sapmamanız için en uygun olan budur  " buyurur Aynı sûrenin daha sonraki bir ayet-i kerimesinde de yine adalet emredilerek "Siz ugraşsaniz da adaleti hakkıyla uygulayamayacaksınız, bari büsbütün birine meyledip te öbürünü askıya almayın " buyurur işin münakaşasına girmeden önce bu ayetlerden neyin anlaşıldıgını görelim:
1- Kadını da erkeği de Allah yaratmıştır Yani her ikisi de Allah'ındır Onlara diledigi gibi hükmetmesine kimsenin müdahele hakkı yoktur İnsanlar bunu kabul ederler ya da etmezler
2- Bir takım adaletsizlikler ve zaruretler söz konusu olduğunda, insanı yaratn Allah, erkeğin dört kadına kadar evlenmesine izin vermiştir
3- Birden fazla kadınla evlenmesi halinde, aralarında adaleti gözetemeyeceğini bilen erkek, bir tane ile yetinecektir Adaleti sağlayan şey hukuktur Bu gün için böyle bir evlilii kabul eden bir hukukumuz yoktur öyleyse bu gün bizim toplumumuzda birden çok kadınla evlenen erkeğin adaleti sağlamaktan endişe etmesi değil, kesinlikle sağlayamacağı bilinmektedir Çünkü mesela kocanın ölmesi durumunda onun her şeyini birinci hanımı alacak ikincisi hiçbir dava edemeyecektir Öyleyse böyle bir toplumda çok mücbir sebebler olmadıkça ikinci bir hanımla evlenmek Kur'an'ın istemediği bir şeydir
4- Erkeğin, hanımları arasında fiili ve kalbi bir denklik yapıp, tam adil olması mümkün değildir
5- Bu takdirde kalbi birisine meyletse bile, fiili ile aralarını ayırıp birini terk edilmiş bırakmayacaktır
Şimdi; Allahın varlığına, gücüne, bilgisine ve adaletli olduğuna kesinkes inanan bir insan, ilk bakışta normal değilmiş gibi görülen bu uygulamanın, Allah'hın emri olduktan sonra, hiçte anormal bir tarafının olmadığını anlayacak ve düşünmeye gerek duymadan bile, bunu olduğu gibi kabullenecektir
Çünkü Allah Hakîm'dir, yani her yaptığı yerli yerindedir ve en uygun olanıdır Eğer inanmasına rağmen kalbinde hâlâ bir "acaba!" dolaşıyorsa, işin başına dönmesi ve Allah'ı yeni baştan tanıması ve bu nasları doğru dürüst anlaması gerekir
Çünkü tanımada ve anlamada bir hata var demektir Yani insan Allah'ı eleştirme gücüne sahip değildir ki, kendinde böyle bir hak görebilsin Nasıl davranması gerektiğini, Omu yarattığı insana soracaktır? Yine insan, Allah'ın her yaptığı işin hikmetini anlayabilecek güçte de değildir ki, bunun isabetsiz olduğunu görebilsin
Bundan önceki başlık altında kadınla erkeğin eşit oldukları ve olmadıkları yönleri anlatmış ve farklı oluşlarının onlara farklı görevler yükleyeceğini söylemiştik Pozitif elektrik taşıyan kablo bir naylon elbise ile izole edilir, çünkü onun tabiatı onu gerektirir "Efendim, elektrik enerjisinin oluşmasında artı ve eksi (pozitif ve negatif) elektrik arasında hiçbir fark yoktur, çünkü hiçbiri öbürüsüz olamaz Öyleyse ikisine de eşit davranılsın ve ikisi de kapalı kablo ile taşınsın " demenin, akıllılık olmayacağını herkes anlar Çünkü elektriklerin tabiatı, yani niteliklerindeki temel espri bunun, öbür türlü olmasını gerektirir Demek ki, mesele bir tabîilik ve yaratılış, yani "fıtrat" meselesidir Öyleyse bunu gerektiren fıtratı biraz daya açmaya çalışalım:
1- Doğum istatistikleri genel olarak kadınların erkeklerden bir miktar fazla olduğunu gösterir (R'ye H, yaklaşık olarak ) Hatta bu farkın değişik zamanlarda daha da arttığı görülmüştür Bunlar bir tarafa, genel oarak yüzde üç dört olan kadınlar kocasız mı kalsın, yoksa fuhşa mı düşsünler? Bu, normal zamanlara ait bir durumdur Dünyanın harpsiz yaşadığı çok az görülmüştür Meselâ İstiklal Harbimiz'de Doğuda Allahüekber Dağlarında üç gün içerisinde sadece soğuktan yetmişbin gencimiz ölmüştü, bunun birkaç katı Çanakkale'de şehit olmuştu Toplam bir milyondan fazla şehit vermiştik Birinci Dünya Herbinde 15 milyon, kinci Dünya Harbinde de otuz milyon insan ölmüştü Bunlara düşecek kadınlar, yalnız başlarına hayatın zorluklarına mı terk edilmeli idiler, fahîşe mi olmalı idiler (çünkü cinsel ilişki kadın için e fıtrî bir ihtiyaçtır), yoksa bir başka kadınla beraber bir erkeğin himayesine mi girmeli idiler? Aynı şeyi bugün (80 li yıllar) İran ve Irak'ın zavallı kadınları için soralım Her iki taraftan bir milyona yakın evlenme çağındaki insanın boşluğunu dolduracak hangi formülü teklif edebilirsiniz? Irak arkasından bir o kadar genç erkeğini de Kuveyt'te kaybetti Demek ki zaruretler Bazen mahzurlu olan şeyleri de normal kılar
2- Kadının, cinsel isteklere cevap verebilme zamanı, erkeğe göre dörtte bir oranında azdır Çünkü kadının her ayının bir haftası özel dönemde geçer Buna bir de hamile ve loğusalık dönemindeki elverişsizliği eklensin Şimdi tabiî durum bu iken, kadınlarda çokça görüldüğü gibi, kadın bir de müzmin bir hastalığa yakalanmış ve erkeğin ihtiyacını göremiyor bir durumda ise, tersine, erkek de cinsel istekleri fazla birisi ise:
a) Bu hasta kadını boşayıp bütünüyle yalnız ve himayesiz mi bıraksın,
b) Cinsel ihtiyacını kaldırım yosmalarıyla giderip, cabası olarak bir de sağlığını tehlikeye mi atsın? (AİDS günümüz insanına çok şey öğreteceğe benziyor),
c) Yoksa hem hasta hanımına yardımcı olacak, hem de kendi ihtiyacını giderecek ikinci bir hanım mı alsın?
Fıtratın gereği yapılmadığında, doğacak sonuçlar her zaman daha tehlikeli ve zararlı olmuştur Birden çok kadınla evlenmenin yasak edildiği her devirde erkekler, başka kadınlarla daha yüksek oranlarda ilişkide bulunmaktan geri durmamışlardır Bir ilim adamımızın deyimiyle, "Taaddüd-ü zevcata engel olunmuş ama taaddüd-ü fuhşa engel olunamamıştır " Yani, eşlerin çok olması önlenmiş ama, yatakların çok olması önlenememiştir Çünkü, bu fıtrat gereğidir Öyleyse bunun meşru mu , gayi meşru mu yapılması daha iyidir?
Türkiye için bir örnek vermeye çalışalım 1983 emniyet raporlarına göre (Kaynak Hürriyet Gazetesi) Türkiye'de bilinen 338 bin hayat kadını, iş olarak kendini satmayı seçmiş ve bu yolda çalışmaktadır Her biri günde en az iki iş gördüğünü ve bir erkeğin ortalama haftada bir hayat kadını aradığını düşünürsek, bir kadın haftada ondört ayrı erkekle yatıyor ve 14*338=4 732 000 erkek gayri meşru ilişkide bulunuyor demektir Bu ilişkilerden doğan fiziksel ve psikolojik hastalıklar, yıkılan yuvalar, emniyetin tespit edemediği gayri meşru ilişkiler, bu yüzden kendini suçlu hisseden erkeklerin yuvalarında sebeb oalcakları huzursuzluklar ve benzeri olumsuzluklar da ayrıca hesaplanmalıdır
3- Kadın huysuz biri ise ve boşanmak her iki tarafı perişan edecekse, onu kapıdan dışarı atıp, onun da başka bir erkeğin de başını belaya koyma yrine, bir başka kadınla evlenip, kıskançlık duygularını harekete getirerek bir rekabet ortamı doğurmak ve onu da yola getirmek daha elverişli olmaz mı?
4- Zamanın ve şartların değişmesine göre işi, çoğunlukla evinin dışında olan ve işi gereği uzak memleketlerde bulunan erkek, ihtiyacını gidermek zorunda olduğuna göre, orada dostlar mı edinmelidir, yoksa bir nikahlısı mı olmalıdır? Bu konularda erkeklerin kadınalra göre daha çok sabırsız oldukları da yine "fıtri" bir olaydır
Konunun bir başka yönü daha vardır: Kadın haklarını düşündüklerini iddia ederek "taddüd"e karş çıkanlar, vücudunu satarak geçinen binlerce, hatta yüz binlerce kadını insan saymıyorlar mı? İnsanın değerine (keramet) hiç önem vermeden, ahlâk ve sağlık kurallarını da çiğneyerek icrayı faaliyet eden bu ten tâciri kadınlar, acınmaya muhta değil mi? "Taaddüd" olsaydı onalrın en fazla dörtte biri bir kocanın ikinci karısı olacaklardı ve hergün bir sürü kirli, paslı, hastalıklı ve ne idüğü belirsiz erkeklerle değil, istediği zaman ve biçimde, psikolojik tatmin deduyarak bir erkekle yatacaklardı Bu ikisi arasındaki farkı görmemek için ya geri zekâlı ya da kör inatçı olmak lâzım
|