10-28-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
A(Yn) Ş(İn) K(Af)' Da Gizli..
A(yn) Ş(ın) K(af)' da Gizli
Birgün çağlayan bir ırmak mı gördün?
Belki bir Gözyaşı birikimidir
Sonbahar da bir yaprak mı düştü ellerine?
Kimbilir hangi Hüzün sahibine aittir
Sonu görünmeyen uçsuz bucaksız bir yola mı girdin?
Belki yeni bir Yolcu'nun haritasına dahildir
Alev alev yanan, kor halinde bir Ateş'miydi yanından geçtiğin?
Kimbilir hangi yüreğin kızıl alevidir
Aslında hepsinin işaret ettiği yegane şeydir
Ve hepsi tek bir şeyde birleşir
Adı A(yn) Ş(ın) K(af)' da gizli,
Şemaili ise henüz resmedilemedi
Gözyaşı besler Onu, suyun fidanı beslediği gibi,
Yokluğu kuruttuğu gibi, fazlasının bellidir yüreği çürüteceği
Hüzün'se sonbahar gibidir, sonbahar Hüzün mevsimidir
Nasıl ki yeryüzü yeşermek için, önce yaprak dökmelidir, insan için de Hüzün öyle gereklidir
Ve Hüzün zaten Onun tam içindedir
Yolcu'ya yol gerektir, girilen yola ise Yolcu,
O ki yol gibidir, kimi zaman engebeli aman vermez, kimi zaman ise, usulca geçit verir
Yol kutsal, yolcu ise bakidir Onda
Ve Ateş, ve yangın, ve kor, ve kül
Onun yüreğe aks edişi
Önce bir kıvılcım düşmesi, Ateş olup yangına dönüşmesi ve kor olup büyümesi
Kimi zaman kül olsa da, vakti gelince körüklenip harlanması yüreğin
İşte bu O
Gözyaşı içirdiğimiz, Hüzün ile beslediğimiz
Yolcu gibi yol eyleyip, Ateş ile bezediğimiz
Bu O işte
Adı A(yn) Ş(ın) K(af)' da gizli,
Şemaili ise henüz resmedilemedi 
|
|
|