08-03-2007
|
#1
|
RaHaTSiZ
|
ßahar Kapıyı 3 Kez Çalar..

I EyLüL : Şiirçekimli Ay
Bir kırlangıç uçuşuyla girer ömrünüze Eylül 
Eylül şiirçekimli aydır, gri gökyüzü altında hüznü mayalar yüreğimize 
Biz ki tiryakisiyiz hüznün, hem hüzün borcuna sadık bir duygudur, aldığı kadarını vermeden terk etmez sizi, yaşayamadıklarınızı emanete alıp size sormadan geri verir hüzün; ellerinizde bunca yük, şaşar kalırsınız, ne yapsam, nasıl yapsam, kimle paylaşsam diye 
Yalnızlığın payandasıdır hüzün, tek başınalığınıza rağmen dimdik ayakta tutar sizi 
Kimselere sormadan mevsim döner, mevsim dönümünün burgacında nereye koşsan hasrete çarparsın!
Ağır gelir bu yalnızlık imecesi, hele eylülde, hele sonbaharda 
"Af edersiniz yanlış numara!" diyen telefonları bile özlersiniz 
Bir sese, bir nefese dokunmanın titreten coğrafyasını özlersiniz  Özleminiz hüzne sığınır, hüznünüz size 
Ne sıkan ne de bırakan bir avuç içi gibi tutup elinizden hüzün, zamanı gezdirir size kış boyunca, zaman zaman matitas 
II Titremesini Bilmesen Öleceksin
Zarafet içinde yağar, üşüten dokunuşlarıyla manzarası güzel kar 
Sinsi bir güzelliktir, ayaklarının ucuna basa basa gelip zamanlarınızı dondurur kar 
Sanki titremesini bilmeseniz öleceksiniz 
Kurt, kuş üşüşür sonbaharın içinizde bıraktığı tortuların üzerine, eşelenir de eşelenir, bir soran çıkmaz "Keyfin nicedir?" diye
Kar yağar, sen susarsın, hüzün terbiye etmiştir uslanmaz yüreğini, kar yine yağar, sen yine susarsın 
Sen susmaya alışınca, karın yağışını beklemeden de susarsın 
Kuruyan dudaklarınla susarsın gürül gürül akmaya 
III Cemre Baharın Kapı Tıklayıcısı
Bahar kapıyı üç kez çalar 
Baharın öncü ve tek birliği cemre, bilir gibi içindeki hüznün artık yaralayan varlığını; yetişir ellerinde umutlar, ellerinde cümbüşlü şarkılar, ellerinde halay başı duygular, çıkagelir, çıkagelir de yalnızlığın artık boğan parmaklarını çekip alır birer birer boğazınızdan 
Ürkek serçeler gibi girer hayatınıza baharın müjdecisi, toprağa giden yolda uğramadan önce suya havanın hatırını sorar cemre 
Ömrünüzdeki dengeyi koruyan muhasebecinin iki kalemi vardır, biri Eylül biri Nisan 
Yazdıkça Eylül, hırslanır Nisan 
Eylül hüznünün ağırlığını dengeleyebilmek için Nisan'ın coşkusuna götürmek üzere kapıyı üç kez tıklatır cemre 
Silkinen doğa ile birlikte silkinir ömrünüz 
IV Ah Cemre!
Ah cemre, yarin titreyen dudağına hapsedersin sıcaklığı, içimizdeki nehrin akışına güç verirsin, sevdiklerimize dokunma isteğini uyandırır, erik ağaçlarının çiçeklerine yoldaş kılarsın bizi
Hadi bir kere daha dokun, aşık et bizi  Bin ah işit!
|
|
|