Prof. Dr. Sinsi
|
Kadının Örtüsü Nasıl Olmalı
DİŞİLİK DEĞİL KİŞİLİK ÖN PLANDA OLMALI
ALLAHu Teâlâ'nın bu âyet–i kerimede emrettiği örtüyü sadece "baş örtüsü" olarak anlamak çok yanlıştır Yani "başı örtülü olsun da alt tarafı nasıl olursa olsun " Bu olmaz Sadece başını değil, vücudunu dahi örtmüş olsa mesele hallolmuş değildir Zira şeffaf, içini gösteren renkte ya da gayet dar olup bedene yapışmış, vücut hatlarını ortaya koyan kıyafetler kesinlikle Kur'an'ın örtünme emrine uygun değildir Bunlar "Giyinik çıplaklar"dır Nitekim bir hadis–i şerifte Resûlullah SallALLAHu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur:
"Ateş ehlinden olup, görmediğim iki sınıf insan var: (Birisi) yanlarında bulunan sığır kuyruklarına benzer kamçılarla insanları döven (işkence yapan) bir kavimdir Diğeri de giyinik fakat çıplak birtakım kadınlardır  "(5)
Kadının örtüsü, edep ve iffet telkin etmek noktasında da çok önemlidir Âyet–i kerimenin, devamında işte bu noktayı da düşündürmek ve tesettür emrinin kuvvet ve şümûlünü bir daha hatırlatmak üzere, kadının yürüyüşünde ve tavırlarında dahi dikkatli olması gerektiğini şöyle ifade ediyor:
"…Gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar" yani baştan ayağa örtündükten sonra yürürken de edep ve vakar ile yürüsünler Tahrik edici, şüphe uyandırıcı, çapkın tavırlarla ve yürüyüşle hareket etmeyip, yabancı nazarları celbetmesinler Demek ki kapandıktan sonra da kadın, hâline, ahvaline dikkat edecektir Cenab–ı Hak, örtünme emriyle kadının istenmeyen kötü durumlara düşmesini önlemeyi gaye edinmiştir Kadın, ALLAH'ın emrine uygun bir şekilde giyinip başkalarının dikkatini cinsel yönden çekecek hareketlerden kendisini uzak tuttuğu, amiyane tabirle dişiliğini değil de kişiliğini ön plana çıkardığı zaman toplumda hak ettiği yeri alacak ve herkesin saygısını kazanacaktır
Tesettür; her türlü istismara karşı kadının koruyucu siperidir Fizikî güzelliğini ve cazibesini, teşhir edilen bir gibi herkesle değil, sadece nikahlı eşiyle paylaşması için dışa karşı perdesidir Kadın, tesettürüyle ırzını, namus ve iffetini yaralayıcı gözlerden, kalplerinde eğrilik bulunan hasta kişilerden korumuş olur
Şu konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum, çünkü pek çokları nedense buna pek dikkat etmiyor Kadın dışarı çıkarken örtüsüne bürünüp kendisini muhafaza ediyor; lakin evde olduğu sırada kapı çalınınca, ev kıyafetiyle kapıya çıkıyor ki, şayet gelen yabancı bir erkekse ev kıyafetiyle çıkması caiz değildir Demek ki, tesettür emri sadece sokakta değil, evin kapısında da, penceresinde de geçerlidir
Örtünme ile ilgili diğer bir âyet–i kerime ise Ahzab sûresinin 59 âyet–i kerimesidir Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Ey Peygamber! hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten cilbablarını (dış elbiselerini) giysinler Bu, onların tanınıp eziyet edilme-melerine en elverişli olandır "
ÂYET-İ KERİME ÇARŞAF DİYOR
Hicab âyeti, kadınların avret mahallerini örtmeleri istikrar kazandıktan sonra nazil olmuştur Öyleyse bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılınan setr–i avretten başka fazla bir örtünmedir Bunun içindir ki müfessirler, yorumları değişik de olsa mefhumda birleşerek âyetteki "cilbab"tan maksadın kadının elbiseleri üzerine giyilen ve bütün vücudu örten bir örtü, bir elbise olduğunda ittifak etmişlerdir
"Peki, âyet–i kerimede zikredilen 'cilbab'dan murad nedir?" diye sorarsanız, bu konuda ulemânın pek çok beyanları vardır Bunları inşALLAH bir dahaki yazımızda detaylı olarak izah edeceğiz Ama şimdilik son devrin âlimlerinden bir kaçının yorumunu sizlere nakledeyim
Elmalı merhum, ilgili âyet–i kerimenin tefsirinde: "Cilbab" baştan aşağı örten çarşaf, ferace car gibi dış giysilerin adıdır " demiştir
Konyalı Mehmet Vehbi Efendi, "Hulasatü'l–Beyan"da, Ömer Nasuhi Bilmen Efendi de kendi tefsirinde "Cilbab"ı çarşaf olarak tefsir etmişlerdir
Dipnot:
1– A'râf, 26, 27
2– Ebû Davud, Nikâh 44, 2149
3– Zemahşerî, "Keşşaf", 3/230
4– Ebû Davud, Libas 31; Heysemî, "Mecmau'z–Zevaid", V, 137
5– Müslim, Âdâb 10; Ebû Davud, Nikah, 44;
Ahmed b Hanbel, 4/358
Mustafa Özşimşekler
|