Yalnız Mesajı Göster

Koruma Karakteri Taşıyan Sosyal Yardımlar

Eski 10-24-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Koruma Karakteri Taşıyan Sosyal Yardımlar




bb - Sağlık hizmeti:

2022 sy’dan yararlanma koşulları olanlar Devlet hastanelerinde ücretsiz tedavi hakkına sahiptir (md7 ) Bu hak aylık alanların muhtaç eşlerine de tanınmıştır Yapılan tedaviler için hastanelerde herhangi bir ödeme yapılamaz (31101976 T’Yön, md23)

Hak sahiplerinin kendileri ve eşleri sağlık hizmetlerinden yaralanırken, muhtaç olmalarına karşın çocukların kapsam dışı bırakılmasını bir eksiklik saymak gerekir

Aylık bağlanmış olanlara özel bir belge verilmektedir Bu belge aylık ödemelerinde kimlik belgesi yerine geçtiği gibi onların devlet hastanelerinde yapılacak ücretsiz tedavileri içinde geçerlidir (31101976 T’li yön,md16)

c- Yardımın Finansmanı

Yasanın ikinci maddesinde “bu aylıklar ve kanunda yazılı diğer ödemeler için her yıl devlet bütçesine gerekli ve yeterli ödenek konur ve aylıklar hak sahiplerine Emekli Sandığı aracılığı ile bağlanır ve ödenir” denmektedir Bundan anlaşıldığı üzere emekli sandığının yapacağı ödemeler bütçeden sağlanmaktadır Dolayısıyla 2022 SY’ ya göre gerçekleşen sosyal yardımların vergilerle finanse edildiği söylenebilir[22]

YAŞLILIK, MALULLÜK VE ÖLÜM AYLIK VE GELİRLERİNİN DEGİŞEN İKTİSADİ ŞARTLARA GÖRE AYARLANMASI AÇISINDAN 25081999 GÜN VE 4447 SAYILI YASANIN YORUM VE ELEŞTİRİSİ

Uzun zamandan beri “Sosyal Güvenlik Reformu” olarak kamu oyunda tartışılan, özellikle işçi sendikaları ile kamu görevlileri sendika ve derneklerinin büyük tepkisine yol açan yasa taslağı, bu tepkiler üzerine bazı noktaları yumuşatılarak, bilindiği üzere 2581999 günü 4447 sayılı Kanun olarak yasalaşmış bulunmaktadır

Bu Kanun, getirdiği diğer yenilikler yanında, sosyal güvenlik düzenimizde 1969 yılında 1186 sayılı Kanunla, yaşlılık aylığı almaya hak kazanmada belirli yaş hadlerine ulaşma şartının kaldırılmasıyla başlayan ve zamanla olumsuz etkileri ulusal ekonomik boyutlara ulaşan bozulmayı, hiç değilse uzun dönemli olarak düzeltmeye yönelik bir tedbir olarak büyük bir anlam taşımaktadır

Gerçekte böyle bir tedbir Özal Hükümeti zamanında 24121985 gün ve 3246 sayılı Kanunla alınmış ve yaşlılık aylığına hak kazanılması için belirli yaş hadlerine ulaşılması şartı tekrar konularak sözü edilen bozulmanın ve yol açtığı ekonomik sakıncaların bugünkü boyutlara ulaşmadan, yine uzun dönemli olarak, önlenmesi amaçlanmıştı Ancak, sonraki hükümetler döneminde 2021992 gün ve 3774 sayılı Yasa ile emeklilikte belirli yaş hadlerine ulaşmış olma şartı kaldırılarak tekrar 1969 yılında 1186 sayılı Yasa ile getirilen sakıncalı yola dönülmüştü

Özal Hükümeti döneminde, emeklilik için yaş hadlerinin konulmasına karşılık, 2941986 gün ve 3279 sayılı Kanunla, yaşlılık aylığı alanların çalışmaya devam etmeleri durumunda yaşlılık aylığının kesilmemesi esas olarak kabul olunmuştu Bu sistemin, ilerde yaş hadlerinin tekrar kaldırılması durumunda çok büyük sakınca ve tehlikeler doğuracağı açıktı

Gerçekten de, yukarıdaki yasalarla bir yandan çalışmaya devam halinde yaşlılık aylığının kesilmemesi, öte yandan yaş hadlerine ulaşmaksızın çok genç yaşlarda (Kadınlarda 38, erkeklerde 43 yaşında) emekli olabilme imkânlarının birlikte sağlanması sosyal güvenlik düzenimizdeki bozulma ve yozlaşmanın hızlanması ve ulusal ekonomik gelişmeyi engelleme sürecine girmesine yol açmıştır[23]

Sosyal güvenlik reformu olarak nitelendirilen 4447 sayılı yeni yasa başlıca aşağıdaki düzenlemeleri içermektedir:

1) Yaşlılık, malullük ve ölüm aylıkları ile sürekli iş göremezlik gelirlerinin değişen iktisadi koşullara uyumunu gerçekleştirecek dinamik bir sisteme geçilmesini sağlamıştır

2) Bazı geçici düzenleme ve istisnalarla da olsa, emeklilik aylığı alınmasına hak kazandıran bir koşul olarak belirli yaş hadlerine ulaşmış olma şartı getirilmiştir

3) Sosyal güvenlikte, özellikle hastalık sigortasında kötüye kullanmaları önleye yönelik tedbirler konmuştur

4) İşsizlik sigortasının kuruluşunu düzenlemiştir

Türkiye'de 4447 sayılı yasanın çıkarılmasından önce, SSK’ca sağlanan yaşlılık, malullük, ölüm aylık ve gelirlerinin gerek ilk bağışlarını, gerekse işleyişleri sırasında değişen iktisadi şartlara gecikmeksizin otomatik biçimde uydurulmasını sağlayacak tam dinamik bir sosyal gelir sistemine geçilmemişti Ancak, uygulanmakta olan katsayı ve gösterge sistemi ile bu gelirler iktisadi şartlara uyarlanmaya çalışılmaktaydı Bu nitelikteki uyarlamada sık sık ve her defasında kanun yada kararname çıkarılmak suretiyle katsayı ve gerektiğinde göstergelerde değişiklik yapılması gerekmekte; Bu değişikliklerde objektif kriterlerde çok, sübjektif siyasal kriterler rol oynamaktaydı Uyarlanan sosyal gelirler Gerçekte genel olarak enflasyon ve verimlilik artışlarının gerisinde kalmaktaydı

Sözü edilen aylık ve gelirlerin ilk bağlanışlarındaki sırasındaki ayarlanması, ilgili sosyal güvenlik kurumu ve bağlanacak sosyal gelirin türüne farklı ölçütler kullanılarak yapılmaktaydı Örneğin memurlar için son maaş derece ve kademesi; bağ kura bağlı bağımsızlar için birim ödedikleri son basamak; SSK’na bağlı işçiler için iş kazaları ve meslek hastalıklarından doğan sürekli iş görmezlik ve ölüm hallerinde son üç ay dönemindeki yıllık kazanç, iş kazalarına bağlı olmayan malullük ve ölüm ile yaşlılık durumunda son 5-10 yıllar kazanç ortalamasından oluşan ortalama yıllık kazanca dayalı göstergeler ölçüt olarak kullanılmaktaydı[24]

Son yıllar kazançları ortalamasına dayalı gösterge sistemi yerine, en son yılın kazancının temel alınması ile idealde aylıkların değişen iktisadi şartlara göre tam olarak ayarlanmasının mümkün olacağı akla gelebilir Ancak, bu yol rastlantılar ya da kötüye kullanmalar nedeniyle sigortalılar arsında büyük haksızlıklar doğuracak, öte yandan ahlaksal çöküntülere yol açacağı için sakıncalıdır

Bu önerilere göre aylıklar sigortalının çalışma döneminin bütününde elde edeceği kazançlarının ortalamasına göre hesaplanmalı; ancak, bu kazançlar önce, reel değerleri itibari ile aylık bağlanan günün fiyat ve verimlilik koşullarına uydurulmak için yeniden değerlendirme, yani günün kazançlarına çevirme işlemine tabi tutulmalıydı Böylece sözü edilen aylık ve gelirlerin bir yandan sigortalının toplam çalışma döneminde sağladığı kazançları kapsaması; öte yandan bu süre içinde ücretleri etkileyen örneğin, verimlilik ve fiyat artışları gibi faktörlere göre yeniden değerlendirilmesi mümkün kılınmış olacaktı Bu durumda sigortalının bazı sebep ve rastlantılara bağlı olarak kazancından doğan dalgalanmaların, öte yandan ücretlerin hileli olarak yüksek gösterilmesinin yol açacağı yukarıda değinilen sakınca ve adaletsizlikler doğmayacaktı[25]

Bu yasayla getirilmiş dinamik sosyal gelir sistemi iki başlık altında incelenebilir

a- Aylıkların bağlanışları aşamasında mevcut iktisadi şartlara uygunluğu:

Bu yasayla SSK’ca bağlanacak yaşlılık, malullük ve ölüm aylıklarının hesaplanmasına esas teşkil eden “ortalama yıllık kazancın” tanımı değiştirilmiş ve bu kavrama tam dinamik ayarlamayı sağlayacak bir içerik kazandırılmıştır

Yeni düzenleme ile getirilen ortalama yıllık kazancın tanımı: Sigortalının her takvim yılına ait prime esas kazancı, kazancın ait olduğu takvim yılından itibaren aylık talep tarihine kadar geçen takvim yılları için her yılın aralık ayına göre DİE tarafından açıklanan en son temel yılı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak bulunan yıllık kazançlar toplamının, toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama günlük kazancın 360 katı dır

Yasada ayrıca bu sistemin, tarım işçileri sosyal sigortalar kanununa bağlı sigortalıların yaşlılık aylığı içinde aynen uygulanacağı hükmü yer almıştır

Yasa ayrıca, yaşlılık, malullük ve ölüm aylıklarının aylık bağlanması için yazılı başvurunun yapıldığı yılın ocak ayı ile aylığın bağlanış tarihi arasında geçen her ay için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yılı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki aylık artış oranları kadar artırılmasını da düzenlemiştir

Yasa bunlarla da yetinmemiş, ayrıca, sigortalıların prim ödemiş oldukları ücretlerini ekonomide bu arada gerçekleştirilmiş olan ortalama refah artışlarına göre artırılarak, aylık bağlanan kişileri, prim ödemiş oldukları dönemin refah artışlarından (şüphesiz ki ödedikleri primler ölçüsünde) yararlandırmak istemiştir Yasanın getirdiği bu türden bir ayarlamayı da içermesi aslında çok olumlu ve modern görüşe uygun bir yaklaşımdır Ancak, bu işlem için sabit fiyatlarla gayri safi yurt içi hasıla artışları ölçüt olarak alınmıştır Yasaya bu kavramın ölçüt olarak konulması ile, ayarlamada olması gereken ve belki de kanun koyucunun gerçekte amaçladığı ölçünün de üzerine çıkılmıştır

Bu kanuna göre Bağ-Kur’da da yeni düzenlemeye gidilmiştir Sigortalının sigortalık süresi içinde aylar itibari ile prim ödediği gelir basamaklarının, bu basamaktaki prim ödeme süreleri de dikkate alınarak, aylık başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan gelir tablosu üzerinden hesaplanacak ağırlıklı ortalaması aylık bağlanmaya esas teşkil edecektir

Sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığı, gelir tablosunun son olarak değiştirildiği ay ile aylık başlangıç tarihi arasında geçen her ay için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yılı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki değişim oranları kadar artırılacaktır

Oysa Bağ-Kur 'da, aylıkların ilk bağlanış aşamasında ekonomik şartlara uydurulması, aynen Sosyal Sigortalar Kurumunda olduğu gibi, sigortalının her yıl prim ödemiş oldukları gelirlerinin, genel fiyat artışlarından arındırılarak reel değerlerine çevrilmesi ve ulusal ortalama refah artışından da yararlandırılması işlemiyle birlikte bulunacak ortalaması üzerinden hesaplanabilirdi Böyle bir yol aylıkların bağlanış aşamasında değişen iktisadî şartlara göre ayarlanmasında gerçek dinamik ve daha tutarlı bir sistemi oluştururdu Böyle bir sistemde Bağ-Kur 'un prim ödenecek gelir basamaklarının da kaldırılması ve belirli alt-üst sınırlar ve bir sistem çerçevesinde, sigortalıların her yıl prim ödeyeceği gelir düzeyini istediği şekilde belirlemesi mümkün olurdu

Böyle bir belirleme mevcut ya da yeni tespit edilecek basamakların sürdürülmesi halinde de mümkün olacaktı Sigortalı bu durumda seçtiği basamakları her dönemde (yıl), yukarıya ya da aşağıya doğru değiştirebilecekti Bağ-Kurlu sigortalılar sabit gelirli olmadıklarından, bu durum onlara gelir düzeylerindeki dalgalanmalar ve mali güçlerine göre ödeyecekleri primleri ayarlama imkanı verecekti

Böyle bir sistemde Bağ-Kur'lu sigortalıların gelir düzeylerinin düştüğü dönemlerde düşük prim, yükseldiği dönemlerde de yüksek prim ödemeleri mümkün olacağından, prim ödemelerinde gelir düşüklüğünden doğan aksamalar da olmayacaktı Aylıklar, yukarıda açıklandığı üzere, prim ödenen gelirlerin ulusal refah artışlarından da yararlandırılmış reel değerleri ortalaması üzerinden hesaplanacağından hiçbir sigortalının düşük ya da yüksek gelir düzeyinden prim ödemiş olmasından dolayı haksız bir kayıp ya da kazancı olmayacaktı Her sigortalı imkanları ölçüsünde ileride hedeflediği yaşlılık, malûllük veya ölüm aylığına uygun primi ödeyecekti Gelir düzeyi düştüğü zamanlarda ödediği düşük primlerin aylık düşürücü etkisi, gelir düzeyi yükseldiği zamanlarda ödediği daha yüksek primlerle giderebilecekti

TC Emekli Sandığınca bağlanacak aylıklar için Yasada herhangi bir değişiklik yapılmamıştır Aslında değişikliğe gerek de bulunmamaktadır Çünkü bu aylıklar bilindiği üzere memurun son gösterge ve kademesi ile devletçe en son saptanılmış olan katsayı üzerinden hesaplanmakta ve memurun maaşlarında olduğu ölçüde, iktisadî şartlara uygun olmaktadır Ayrıca, bu gösterge ve kademelerin belirlenmesi ise sıkı yasal kurallara bağlanmıştır Bu nedenle, sistem bazı istisnalar dışında, sigortalının son ücretinin aylık bağlamada kriter olarak alınmasının yol açacağı yukarıda açıklanmış olan sakıncaları taşımamaktadır Şüphesiz katsayının ve hatta göstergelerin saptanmasında Devletçe bazen objektif kriter kullanılmamakta; siyasal düşünceler, baskı gruplarının davranışları ve bütçenin durumu gibi sübjektif faktörler önemli rol oynayabilmektedir

Sosyal Sigortalar Kurumunca aylık bağlanmasında 4447 sayılı Yasa ile getirilen dinamik sistem iş kazaları ve meslek hastalıklarından ötürü bağlanacak sürekli iş göremezlik gelirleri için öngörülmemiştir Gerçekte buna pek gerek de bulunmamaktadır Yukarıda açıklandığı üzere Yasaya göre, iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle sağlanan sürekli iş göremezlik gelirleri “yıllık kazanç” üzerinden hesaplanmaktadır “Yıllık kazanç”, “günlük kazancın” 360 katıdır Günlük kazanç ise son üç aylık kazançların günlük ortalamasıdır[26] Böylece yıllık kazanç, sigortalının son kazancına oldukça yakındır Bu açıdan iktisadî koşullara oldukça uygundur denilebilir






Alıntı Yaparak Cevapla