Yalnız Mesajı Göster

Köylü De Kentli De Karısını Dövüyor

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Köylü De Kentli De Karısını Dövüyor




"Aile İçi Şiddet" hangi yasada yer alıyor?

Şiddet: Medenî Yasada var mı?
Türk Ceza Yasası'nda mı-uygulama ne durumda?!

Şartların mağduru olan kadınlar! Şiddetin tüm biçimlerini gören ve tüm olumsuzluklara rağmen evliliği sürdürebilme çabasını güden, didinen anneler için tuzu kuruların ahkâm kestiği gerçeği yadsınamaz

Bu durumların gerekçesini ortaya koyacak olursak:
Ezilmişliğe mahkum olmamanız, savaşım verebilmeniz için ve kendinizden çok çocuklarınız için ekonomik gücünüzün gerekliliği şarttır, yaşadağınız ülkenin sistemi önem içerir!
Hiç kimse şiddeti kabullenmez!

Ekonomik gücü olan her kadın sessizliğini duraksamadan bozar Toplumsal dokumuz filân dinlemez

Ülkemizde sistem ve hukuk kadını sözle bile yeterince koruyamamaktadır

Sözde (!) programlar yaparak ve siyasî amaçlar güdülerek verilen konferanslarda, bu dev sorun, Avrupa ülkeleri ile kıyaslanırken ülkemizdeki durumların her alandaki geriliğinin -bilinçlice- altı yeterince çizilmemektedir!

Olacak iş değil! Ayrıca sürekli: Bu dünya kadınlarının sorunu demek, olguyu 'normalleştirmek' gibi bir sonuç oluşturmuyor mu?

Ve yine savunucu bir anlam taşımıyor mu?
AB İlerleme Raporu için çıkarılan göstermelik yasaların uygulanmadığını biliyoruz!

Gerçek anlamda çalışan çaba gösteren değerli insanlarımız yok değil
Salt finansal sorunların yetersizliği değil, daha da önemlisi zihniyetin kolay değişemediği bir ülkede olduğumuzu ve olguların benimsenmeyerek bireyselleştirilerek ele alındığını görüyoruz

Kadının bilgilenmesi/bilinçlendirilmesi dolayısıyla farkındalığı yaratmak elbette bir değerdir Ancak kendisiyle hızlı hesaplaşma sürecindeki Türkiye'de en az inanılır kurum olan salt çıkarları için tozu dumana katan malûm medya kimilerini yıldırmak, yok etmek pahasına her türlü yol/yöntem/araç ile kuralsızlığın pençesine düşebilmektedir

Temel insan haklarından ve uygar değerlerden uzaklaşmaktadır, dolayısıyla da toplumsal değer ve kanaatleri kırıp bir boşluk oluşturup keyfince davranabilmektedir bu medya

Var olanları adlandırabilmek ve ölçüm yapabilmek için farkındalık şarttır

İşte o zaman çıkarcı medya, çoğu yalan/yanlışlarını kolay-kolay başka birşeymiş gibi kitlelere sunamaz

Durumları-amaçları: İyi okumak gerek Kitleleri yönlendirerek belli bir biçime sokmak isteyenler verilenlerin yanıt vererek düzeltilebilecek hiçbir yanını bırakmamaktadır
Bunlar hak ihlâli değilse nedir?

Ve yine konuyla ilgili olarak siyasete gelince:
Hükümet, Avrupa Birliği'ne uyum ve aile içi şiddeti azaltmak amacıyla getirilen yeni ceza sisteminden geri adım atıyordu: Aile içi şiddeti, yeniden " şikâyete bağlı suç" kapsamına alan tasarının gerekçesinde: "Bir tokat atılması durumunda dahi soruşturma açılıyor" ifadesinin kullanılması dikkât çekiciydi Yaptırımın azaltılmak istenmesi ile karşılaştık
Şiddete verilecek ceza indirilmek istendi Şiddeti körükler nitelikte!

Adamına göre ceza ayarlamalarının olduğunu da görmezden gelemeyiz!

Brüksel'de AP raportörü ( Ria Oomen-Ruijten) şu soruyu sordu: " Neden Cinsiyet Eşitliği Komisyonu için türban kadar hızlı davranmadınız?"

Bu konuda sürekli uyarılmaktayız!

Ayrıca kadının kadını fazlasıyla vurduğu bir ülkedir burası Bu denli sosyal sorunları da olan ülkemizde, olduğundan daha fazla imkân sahibi olan güçlü ve gerçek anlamda bir Sosyal Hizmetler Kurumuna gereksinim vardır

Yeterince üniversitelerde Sosyal Hizmetler bölümü var mı?

"Aile içi şiddet" sorununda, çoğu kadının çocuklarıyla gidecek yeri/işi/parası yoktur bu ülkede
Sorun ekonomiktir!

Varmış gibi konuşuluyor Bunların ciddî boyutta yetersizliği bilinirken sorunların ne denli az çözülebileceğini yadsıyabilir miyiz?

Sistem kadına güven verseydi binlercesi bugün ateşin içinde olmazdı

Haklarını öğrenen kadının, haklarını alamayacağı endişesi taşıdığını ve bunda da haklı olduğunu hiçbir kurum ve kuruluş yadsıyamaz

Güvensizliğin/güvencesizliğin katlanarak artmasına tanık oluyoruz Denetlenmeyen kurum ve kuruluşların varolan sistemi bilinirken para yokken projeler, anketler, konferanslar düzenlendiğinde gerçek durumlar samimiyetle masaya yatırılabiliyor mu?

Yatırılıyormuş gibi yapmanın sorunu çözemeyeceği bilindiktir
Hukuk ise bugünkü durumuyla sosyal sorunları çözmek için yeterli olabiliyor mu evrensel hukuk işliyor mu? Kocaman bir: Hayır!!!

Adlî kurtarma kurumu rezaleti ve Anayasa değişikliğinde maddeye zorluklarla konulan,"kadın-erkek"eşitliği bendiyle uğraştıklarına da tanıklık ettik

Daha ne olsun! Eşine şiddet uygulayan; 'sokakları süpürme' cezası alacak safsataları üretip ölçümü yapamayan ve ölçüyü kaçıran bu traji-komikliklerde: Bir Milletvekili (!)-Profesör de(!) aynı cezayı bile alamayacaktır bu ülkede!!!
Alamadıda!

Aile içi şiddet konusunda: Kadınlar: Yasaları bilin, karakola koşun, bedava avukatlar var, nafaka alırsın vb gibi söylemlerle; kadın eve geri dönüp daha çok şiddet görmektedir!
Çünkü bu kopya çekilen anlatımlar, gelişmiş ülkelerden alıntıdır!

Ve yine şiddet uygulayanın 'para cezası ödeyeceği' biçiminde kimi çalışmalara yer verilmekte!
Çoğunluğu işşiz güçsüz olan ve cebinde beş parası bile olmayan zırcahillerin ceketini mi alacaklar?

Eşine şiddet uygulayan; "Paranoid"ler (!) tehlike içeren akıl hastasıyken; hiç bir ceza almadan toplum içerisinde dolanabilmekteler bu ülkede!!!
Bakınız: Jaluzik Tip- Paranoid Şizofreni- Othello Sendromu- Parafreni- Paranoyak- Paranoid Tip-Sanrısal Bozukluk!
Akıl sağlığı bozukluğu nedeniyle; TC Mahkemeleri'nden ceza almayan hastalara karşı alınan bir önlem filan da yok bu ülkede!

Şiddet: Para - kültür- aile içi eğitim - ciddî hastalık (!!!) sorunlarıdır Gerçek anlamdaki çabalar-mücadeleler-bir değerdir
Ancak:
Genel menuniyetsizlik belirtilmeli, eğitim ve finansal yolları sağlamlaştırılmalı, ondan sonra objektif bir biçimde dile getirilmelidir bu dev sorun
Yoksa sürekli geri teper Tepiyorda

Kadınlarımız bilgilendirilip/bilinçlendirilirken yanıltılmamalı!

Yok, ya da az olanı varmış gibi göstermek her alandaki kimilerinin çok işine gelmekte ancak çok daha beter durumlar da doğurmaktadır!

Gerçek anlamda, abartısız dürüstçe çalışmalar ise elbette faydalı olabilir
Ancak:
Ülkenin dokusu ve koşullarının ileri ülkelere göre büyük fark göstereceği kesindir Özen gösterilerek sisteme yerleştirilmesi gerekenlerin başında "adalet sistemi" geldiğine göre; hak anlayışının uygulamadaki etkisinin önemsenmediğini her daim görmekteyiz

Sorumluluk dağılması ve ciddî boyutta ekonomik sorunlar yaşanmaktayken, kimi zihniyetler de bilinirken:
İnsanlık suçuna hafifletici neden aranabiliyor bu ülkede, insanların acılara katlanabildiği ancak haksızlıklara katlanamayacağı unutulmamalıdır

Yasaların uygulanamazlığı da görünmez kılınamaz
Bu konuda: AİHM'e örneklerine sıklıkla rastlamaktayız!

Ve yine:
Çoğu medyada kimi malûm köşecilerin de bu olguları kullandığını, yangına körükle gittiğini de biliyoruz! İnsan hakları-onuru, mahkeme süreci bu türler için bir 'hiç'!

Gereksiz/yetersizlikleriyle ve kaptıkları köşelerde kalma hırsıyla-hıncıyla; hileyle haberi çekip, özelikle de gerçeği saklayıp yalanı haber yapabiliyorlar!

Para kazanmak uğruna, topluma haberi istedikleri biçimiyle algılatırıyorlar

Şiddet "özel yaşam" olamaz!
Çünkü, bir insanlık "suç"udur!

İnsan yaşamı, onuru söz konusudur! O kadar!!!

Nesrin Savaş Kantarcı


Alıntı Yaparak Cevapla