Yalnız Mesajı Göster

Aile İçi Şiddet Ne Zaman Tehlikelidir

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aile İçi Şiddet Ne Zaman Tehlikelidir




Aile İçi Şiddet Ne Zaman Tehlikelidir

Tehlike sinyalleri

Buna karşılık, eşler arasındaki iletişimi sabote eden birtakım tutum ve davranışlar, bir bütün olarak evliliği de gün geçtikçe daha olumsuz bir noktaya taşıyan ‘tehlike sinyalleri’dir

Çatışmaların sağlıklı bir biçimde çözüldüğü ailelere karşılık, bunların marazîleştiği ailelerde, ya eşlerden birinin diğerine (genellikle kadın kocasına) bütünüyle boyun eğmek zorunda kaldığı; ya da eşler arasında sürekli bir güç mücadelesi yaşandığı görülür Böyle ailelerde, modern zamanın zihinlere zerk ettiği bireycilik fikri doğrultusunda hareket eden eşler, sürekli olarak, karşı tarafı kontrolü altına almaya çalışır Evliliğin neslin devamı, kadın ve erkeğin birbirlerini tamamlayarak olgunlaşmaları, iffetlerini korumaları, sağlıklı bir cemiyet hayatının teşekkülü gibi hikmetlere binaen Allah’ın lütfettiği bir hayır olduğu unutulur

Eşler arasında duygu alışverişi çok azdır Aile ortamına sevgisizlik ve anlayışsızlık hâkimdir Ne akşam eve yorgun argın gelen koca, karısından güler yüzlü bir karşılama görür; ne de kadın çabalarına karşılık kocasından bir takdir ve teşekkür cümlesi duyar

Aile ortamına sevgi ve anlayıştan ziyade, güçlü olan eşin diğerini sürekli denetim altında tutmaya çalışması damgasını vurur Bu yüzden, zayıf olan eş duygu ve düşüncelerini ifade ederken hep korku içindedir Ya da duygularını ifade etmekten çekinmektedir Söyleyeceklerini hep önceden kestirmek zorundadır

Eşler birbirlerinden yapabildikleri kadarını değil, en mükemmelini ister Temelde aile ferdleri arasında ötekini onaylama ve kabul etme krizi yaşanır Yapılanın takdir edilmesi yerine, sürekli olarak ‘olması gereken’ vurgusu yapılır Bu yüzden, her şey göstermeliktir; ötekinin beğenmesi için yapılır

Bu tarz bir mükemmeliyetçilik sonucunda aile ferdleri kendilerinin oldukları haliyle hiçbir değerlerinin olmadığı, kendi düşünüş ve davranışının önemsiz olduğu hissine kapılırlar Böylesi bir ortamda yetişen çocuklar da, umutsuzluk duygusuyla yaşar ve kendilerini değersiz ve yetersiz bulurlar

Yaşanan olaylar çoğu zaman olduğu gibi kabul edilmez Hep bir suçlama konusu yapılır Her şeyin denetim altında tutulması ve mükemmel olması gerektiği düşüncesi hâkimdir Dolayısıyla, aile ferdleri değersizlik duygusunun yanı sıra, kaygı ve utanç duygusu da yaşarlar Böylece tamamen dışa bağımlı, kendi iç dünyasıyla kopuk, robot gibi yaşayan bir insan tipi, aile ortamında geçerli hâle gelir

Kırgınlık ve küskünlükler, ifade edilemeden ve çözümsüz bir biçimde sürdürülür Aile ferdleri birbirlerini anlamaz, birbirlerine anlayış göstermez

Nihayet, eşler arasında birbirine güven aslında yoktur Güven var gibi gözükse de, temelde güvensizlik vardır

Ve şiddet…

Aile içinde görülen tüm bu hatalar, ister istemez, aile ferdlerinin ruhlarına huzursuzluk ve gerginliğin hâkim olmasına neden olur Çatışmalar çözümsüz kaldığı gibi, evlilik de yavaş yavaş mutsuz ve umutsuz bir mecraya doğru sürüklenmeye başlar

Ve şiddet, önce, kendisini tartışmalar ve sonrasında âni patlamalar şeklinde gösterir Sağlıklı bir iletişimin başarılamaması ve kızgınlıkların doğru bir dille aktarılamaması, bu tartışmalar esnasında kızgınlığın hızla fiziksel şiddete dönüşmesine yol açar Taraflar psikolojik açıdan çok yüklü ve incinmiş olduğu için, genellikle kavgayı başlatan küçük çatışma konusu unutulur; bir tür genel meydan muharebesi havası ortamı belirler

Kuşkusuz, şiddetin ortaya çıkışında, bu davranışın bir çözüm yolu olarak ‘öğrenilmiş’ olmasının da önemli bir rolü vardır Yapılan araştırmalarda fiziksel şiddete başvuran eşlerin, kendi ailelerinde buna tanık oldukları ve bir şekilde bu davranışı modelledikleri görülmüştür

Kritik olan nokta, huzursuzluk, kızgınlık ve nihayet sonu şiddete çıkan süreçte, sağlıklı iletişime dayalı çatışma çözme biçimlerinin ya çok az kullanılması ya da hiç kullanılmamasıdır Burada duyguların kızgınlığa ve öfkeye dönüşmeden evvel ifade edilmesi önemlidir Özellikle eşler huzursuz oldukları konularda, “Eve geldiğinde benimle suçlayıcı konuşman beni sinirlendiriyor,” “Ben bir şey anlatmaya çalıştığımda sözümü kesip bağırmaya başladığında çok kırılıyorum,” diyerek kendilerini neyin huzursuz ettiğini ve kızdırdığını ifade etmelidirler

Tabii, bunun yanında, eşlerin cümleyi olumluya çevirerek, “Ben geldiğimde hatırımı sorman beni mutlu ediyor,” “Bir sorunun olduğu zaman benimle paylaşman hoşuma gidiyor,” “Benimle bağırmadan konuştuğunda seni daha iyi anlıyorum ve daha huzurlu oluyorum,” demeleri de, eşlerin memnuniyetleriyle beraber, birbirlerinden tam olarak ne istediklerini ifade etmeleri bakımından çok faydalı ve çatışmaların daha başlamadan bitmesinde çok etkilidir

Özellikle günümüz şehir hayatında eşlerin iletişim becerilerini çok ama çok geliştirmeleri ve çatışmaları fiziksel, psikolojik ya da ekonomik şiddet boyutuna varmadan çözmeleri, çözemedikleri noktada ise yine şiddete başvurmadan iki tarafın saygı duyduğu bir büyüğün hakemliğine başvurmaları çok önemlidir

Unutmayalım ki, en büyük örneğimiz Sevgili Peygamberimiz de hayatı boyunca hiçbir kadına el kaldırmamıştır Bu, eşleriyle sorun yaşamadığından dolayı değil, sorunu bu şekilde çözmeyi tercih etmeyişindendir Peygamberimiz, çatışmalar ciddi boyuta vardığında, eşinden bir ya da birkaç gün uzak durmuş ama hiçbir zaman fiziksel şiddete başvurmamıştır

Zira o bir Peygamberdi ve aile içinde bir çatışma çözme yöntemi olarak şiddetin, özellikle erkek için bir yönüyle acz ve yenilgi anlamına geldiğini çok iyi biliyordu

Ne mutlu şiddet uygulamanın aslında bir yenilgi olduğunu görenlere ve kendilerini ondan uzak tutanlara!



Alıntı Yaparak Cevapla